İmam Bakır hakkında tutuklama kararı
Abdülmelik döneminde İmam Ali (a.s.) ve Ehl-i Beyt sevenlerinin önemli ayaklanmaları olmuş ama bunlar çok katı tedbirlerle bastırılmıştır
24.10.2023 19:16:00
Haber Merkezi
Haber Merkezi





Abdülmelik döneminde İmam Ali (a.s.) ve Ehl-i Beyt sevenlerinin önemli ayaklanmaları olmuş ama bunlar çok katı tedbirlerle bastırılmıştır.
Öyle ki, halk İmam Ali'den (a.s.) nakledilecek bir hadisi dahi karşısındakinin söylemeyeceğine ikna olmadan nakledemez hale getirilmiştir.
İbn Ebi'l-Hadid, Abdülmelik b. Mervan dönemindeki Ehl-i Beyt'e yönelik siyaset anlayışı ile ilgili olarak şunları yazmaktadır:
"Abdülmelik b. Mervan, Ali'nin (a.s.) fazilet, yüce makam ve mevkiini biliyordu ve halkın arasında minberlerde, hutbelerde açıkça Hz. Ali'ye (a.s.) lanet edip, küfretmenin çirkin sonucunun kendisine döneceğini ve sonunda kendi isminin lekeleneceğinin bilincinde idi. Çünkü ikisi de Abdumenafoğulları boyundandılar, kökenleri birdi.
Fakat Abdülmelik Mervan, hükümetin temellerini sağlamlaştırıp, geçmişlerinin işlerini teyid etmek, Hâşimoğulları'nın hükümette bir payı olmadığını bütün insanlara kabul ettirmek ve varlığı ile övündükleri önderlerinin ve ileri gelenlerinin düşük bir durumda olduğunu göstermek istediği için böyle davranıyordu.
Böylece, insanlar kendisine bağlandıkları, yolunu izledikleri ve eğilim gösterdikleri kimselerin hilafet düzeninden uzak olduğunu ve hiçbir surette onu elde edemeyeceğini anlamış olacaklardı."
Muaviye'nin döneminde başlayan İmam Ali'ye (a.s.) sebbetme uygulaması, babası gibi kendi döneminde de devam etmiştir.
Bir hac vazifesi esnasında Medine'de halka yaptığı konuşma, onun gözünde halkın değeri olmadığını göstermektedir:
"Ben ne rezil halife gibi, ne kolaycı halife gibi, ne de akılsız halife gibiyim. Ben bu halkı kılıçtan başka şeyle iyileştirmem. Siz, bizden Muhacirler'in işlerini istiyorsunuz ama kendiniz ona uymuyorsunuz. Allah'a yemin ederim ki, bundan sonra her kim bana takvayı emrederse boynunu vuracağım"
Abdülmelik'in Ehl-i Beyt'e ve özellikle Hz. Ali'ye (a.s.) olan düşmanlığı ile ilgili şu örnek mânidârdır:
"Abdülmelik b. Mervan 685-686 senesinde yanına gelen Ali b. Abdullah b. Abbas'ın künyesini değiştirmiştir.
Abdullah b. Zübeyr ile aralarında hilafet kavgasının geçtiği dönemde vukû bulan hadisede, İbn Zübeyr tarafından biate zorlanan Abdullah b. Abbas, Abdülmelik'i tercih ederek oğlu Ali'yi Şam'a göndermiştir.
Abdülmelik, gelen şahsın isminin Ali, künyesinin de Ebu'l-Hasan olduğunu öğrenince, Ali b. Abdullah'ın künyesini oğluna nispetle Ebu Muhammed olarak değiştirmiştir.
Gerekçe olarak da, 'Bu isim ve künye benim askerlerim arasında bir araya gelemez' demiştir." (Bilindiği gibi Hz. Ali'nin (a.s.) künyesi Ebu'l-Hasan'dır).
Yine Abdülmelik'in İmam Hüseyin'in (a.s.) kızı Sükeyne bint-ü Hüseyin ile evlenmek istemiştir. Ancak, Sükeyne bu teklifi kabul etmemiştir.
Sükeyne'nin İbrahim b. Abdurrahman b. Avf'la yapılan nikâhını sonlandırmıştır. Halife, Hişam b. İsmail'den onları ayırmasını, eğer evlilik gerçekleşmişse mehrinin verilmesini istemiştir.
ABDÜLMELİK'İN İMAM BÂKIR (A.S.) HAKKINDA TUTUKLAMA KARARI VERMESİ
Abdülmelik, Haccac'ın, iktidarının devamı için Ehl-i Beyt soyunu öldürmesi yönündeki teklifini reddetmesine rağmen, onun Ehl-i Beyt soyuna ve sevenlerine karşı olan sert tutumunu -yukarıda verdiğimiz gibi- engellememiştir. Kendisi de Ehl-i Beyt'e karşı katı tedbirler almaktan geri durmamıştır.
Abdülmelik b. Mervan, Medine Valisi'ne, İmam Muhammed Bâkır'ı (a.s.) tutuklamasını emretti.
Vali, bu emri yerine getirmek istemedi ve halifeye nasihat dolu mektubu gönderdi. Abdülmelik bu mektuptan etkilenerek, İmam Muhammed Bâkır'ı (a.s.) tutuklatmaktan vazgeçmiştir.
"Sana bu mektubu yazmamın nedeni, sana karşı gelmek veya emrinin dışına çıkmak değildir.
Aksine, senin hayrını istediğim ve senin için endişe duyduğum için bu mektup aracılığı ile senin görüşüne başvurmak istedim.
Sana göndermemi istediğin adam gibi iffetli, zâhid, muttaki birisi yeryüzünde yoktur.
Mihrabında Kur'an okur, kuşlar ve yırtıcı hayvanlar sesinin güzelliğine hayranlıklarından çevresinde toplanırlar.
Onun Kur'an okuyuşu Âl-i Davud'un Mezmir'ine benziyor. O insanların en âlimi, en şefkatlisi, en çok çaba sarf edeni ve en çok ibadet edenidir.
Mü'minlerin emirinin ona dokunmasını istemedim. Çünkü 'Bir kavim içinde bulunduğu durumu değiştirmedikçe, Allah onların durumunu değiştirmez...'
Bu mektup karşısında Abdülmelik tutuklama kararından vazgeçti."
Abdülmelik, İmam Bâkır'ı (a.s.) tutuklatmaktan vazgeçmiştir ama bu durum gasp ettikleri hilafet makamı için tek tehlike olarak Ehl-i Beyt'i görmesine de engel değildir.
Ölümüne yakın bir zamanda yerine oğlu Velid'i halife tayin etmiş ve ona koltuğunu koruması için şu nasihatte bulunmuştur:
"Haccac'a iyi bak ve ona ikramda bulun. Çünkü minberleri sizin ayaklarınızın altına seren odur. O, senin kılıcındır ey Velid!
Sana kötülükle yönelenleri savan elindir. Onun hakkında hiç kimsenin sözüne kulak verme. Onun sana muhtaç olduğundan çok, sen ona muhtaçsın!
Ben öldükten sonra insanları biat etmeye çağır. Başıyla (biat etmiyor anlamında) şöyle diyene, sen de kılıcınla (boynunu keser gibi yaparak) şöyle işaret et." (Prof. Dr. Haydar Baş İmam Muhammed Bakır eserinden)
Öyle ki, halk İmam Ali'den (a.s.) nakledilecek bir hadisi dahi karşısındakinin söylemeyeceğine ikna olmadan nakledemez hale getirilmiştir.
İbn Ebi'l-Hadid, Abdülmelik b. Mervan dönemindeki Ehl-i Beyt'e yönelik siyaset anlayışı ile ilgili olarak şunları yazmaktadır:
"Abdülmelik b. Mervan, Ali'nin (a.s.) fazilet, yüce makam ve mevkiini biliyordu ve halkın arasında minberlerde, hutbelerde açıkça Hz. Ali'ye (a.s.) lanet edip, küfretmenin çirkin sonucunun kendisine döneceğini ve sonunda kendi isminin lekeleneceğinin bilincinde idi. Çünkü ikisi de Abdumenafoğulları boyundandılar, kökenleri birdi.
Fakat Abdülmelik Mervan, hükümetin temellerini sağlamlaştırıp, geçmişlerinin işlerini teyid etmek, Hâşimoğulları'nın hükümette bir payı olmadığını bütün insanlara kabul ettirmek ve varlığı ile övündükleri önderlerinin ve ileri gelenlerinin düşük bir durumda olduğunu göstermek istediği için böyle davranıyordu.
Böylece, insanlar kendisine bağlandıkları, yolunu izledikleri ve eğilim gösterdikleri kimselerin hilafet düzeninden uzak olduğunu ve hiçbir surette onu elde edemeyeceğini anlamış olacaklardı."
Muaviye'nin döneminde başlayan İmam Ali'ye (a.s.) sebbetme uygulaması, babası gibi kendi döneminde de devam etmiştir.
Bir hac vazifesi esnasında Medine'de halka yaptığı konuşma, onun gözünde halkın değeri olmadığını göstermektedir:
"Ben ne rezil halife gibi, ne kolaycı halife gibi, ne de akılsız halife gibiyim. Ben bu halkı kılıçtan başka şeyle iyileştirmem. Siz, bizden Muhacirler'in işlerini istiyorsunuz ama kendiniz ona uymuyorsunuz. Allah'a yemin ederim ki, bundan sonra her kim bana takvayı emrederse boynunu vuracağım"
Abdülmelik'in Ehl-i Beyt'e ve özellikle Hz. Ali'ye (a.s.) olan düşmanlığı ile ilgili şu örnek mânidârdır:
"Abdülmelik b. Mervan 685-686 senesinde yanına gelen Ali b. Abdullah b. Abbas'ın künyesini değiştirmiştir.
Abdullah b. Zübeyr ile aralarında hilafet kavgasının geçtiği dönemde vukû bulan hadisede, İbn Zübeyr tarafından biate zorlanan Abdullah b. Abbas, Abdülmelik'i tercih ederek oğlu Ali'yi Şam'a göndermiştir.
Abdülmelik, gelen şahsın isminin Ali, künyesinin de Ebu'l-Hasan olduğunu öğrenince, Ali b. Abdullah'ın künyesini oğluna nispetle Ebu Muhammed olarak değiştirmiştir.
Gerekçe olarak da, 'Bu isim ve künye benim askerlerim arasında bir araya gelemez' demiştir." (Bilindiği gibi Hz. Ali'nin (a.s.) künyesi Ebu'l-Hasan'dır).
Yine Abdülmelik'in İmam Hüseyin'in (a.s.) kızı Sükeyne bint-ü Hüseyin ile evlenmek istemiştir. Ancak, Sükeyne bu teklifi kabul etmemiştir.
Sükeyne'nin İbrahim b. Abdurrahman b. Avf'la yapılan nikâhını sonlandırmıştır. Halife, Hişam b. İsmail'den onları ayırmasını, eğer evlilik gerçekleşmişse mehrinin verilmesini istemiştir.
ABDÜLMELİK'İN İMAM BÂKIR (A.S.) HAKKINDA TUTUKLAMA KARARI VERMESİ
Abdülmelik, Haccac'ın, iktidarının devamı için Ehl-i Beyt soyunu öldürmesi yönündeki teklifini reddetmesine rağmen, onun Ehl-i Beyt soyuna ve sevenlerine karşı olan sert tutumunu -yukarıda verdiğimiz gibi- engellememiştir. Kendisi de Ehl-i Beyt'e karşı katı tedbirler almaktan geri durmamıştır.
Abdülmelik b. Mervan, Medine Valisi'ne, İmam Muhammed Bâkır'ı (a.s.) tutuklamasını emretti.
Vali, bu emri yerine getirmek istemedi ve halifeye nasihat dolu mektubu gönderdi. Abdülmelik bu mektuptan etkilenerek, İmam Muhammed Bâkır'ı (a.s.) tutuklatmaktan vazgeçmiştir.
"Sana bu mektubu yazmamın nedeni, sana karşı gelmek veya emrinin dışına çıkmak değildir.
Aksine, senin hayrını istediğim ve senin için endişe duyduğum için bu mektup aracılığı ile senin görüşüne başvurmak istedim.
Sana göndermemi istediğin adam gibi iffetli, zâhid, muttaki birisi yeryüzünde yoktur.
Mihrabında Kur'an okur, kuşlar ve yırtıcı hayvanlar sesinin güzelliğine hayranlıklarından çevresinde toplanırlar.
Onun Kur'an okuyuşu Âl-i Davud'un Mezmir'ine benziyor. O insanların en âlimi, en şefkatlisi, en çok çaba sarf edeni ve en çok ibadet edenidir.
Mü'minlerin emirinin ona dokunmasını istemedim. Çünkü 'Bir kavim içinde bulunduğu durumu değiştirmedikçe, Allah onların durumunu değiştirmez...'
Bu mektup karşısında Abdülmelik tutuklama kararından vazgeçti."
Abdülmelik, İmam Bâkır'ı (a.s.) tutuklatmaktan vazgeçmiştir ama bu durum gasp ettikleri hilafet makamı için tek tehlike olarak Ehl-i Beyt'i görmesine de engel değildir.
Ölümüne yakın bir zamanda yerine oğlu Velid'i halife tayin etmiş ve ona koltuğunu koruması için şu nasihatte bulunmuştur:
"Haccac'a iyi bak ve ona ikramda bulun. Çünkü minberleri sizin ayaklarınızın altına seren odur. O, senin kılıcındır ey Velid!
Sana kötülükle yönelenleri savan elindir. Onun hakkında hiç kimsenin sözüne kulak verme. Onun sana muhtaç olduğundan çok, sen ona muhtaçsın!
Ben öldükten sonra insanları biat etmeye çağır. Başıyla (biat etmiyor anlamında) şöyle diyene, sen de kılıcınla (boynunu keser gibi yaparak) şöyle işaret et." (Prof. Dr. Haydar Baş İmam Muhammed Bakır eserinden)
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.