İmam Ali ile Hz. Fatıma’nın düğünü
Resulüllah, Hz. Ali’ye şöyle buyurdu: “Düğünde velime verilmelidir. Ben ümmetimin düğünlerde velime vermesini severim
07.01.2023 20:38:00





Resulüllah, Hz. Ali'ye şöyle buyurdu: "Düğünde velime verilmelidir. Ben ümmetimin düğünlerde velime vermesini severim."
Resulüllah, Bilal'e bir koyun getirmesini söyledi. Hz. Ali'ye de on dirhem verip, "Bir miktar yağ, hurma ve kurut al" buyurdu. Ve istediğini yemeğe davet etmesini söyledi.
Çağrılanlar çok ancak yemek azdı. Resulullah davet edilenlerin onar onar girip yemek yemelerin emretti.
Hz. Hamza, Hz. Abbas, Hz. Ali ve kardeşi Akil de davetlileri ağırlıyorlardı. Karnını doyuran grup dışarı çıkıyor, diğer grup içeri giriyordu.
Böylece birçok kişi yemek yedi, Daha sonra Allah Resulü geri kalan yemeklerin sahabenin yoksullarına dağıtılmasını ve bir kap yemeği de Hz. Fâtımâ ve Hz. Ali için bir kenara bırakmalarını emretti.
Resulüllah düğün gecesi, içi su dolu bir kap aldı. Hz. Fâtımâ'nın ve Hz. Ali'nin başına ve bedenine serpti. Ve şöyle dua etti: "Allah'ım, bu evlenmeyi mübarek eyle. Ve onlardan tertemiz bir nesil vücuda getir."
Hz. Fâtımâ ve Hz. Ali'nin nikah akdi Ramazan ayında okundu ve Zilhicce'nin birinde veya altısında evlenme merasimi düzenlendi.
Resulüllah düğünden dört gün sonra Hz. Fâtımâ'nın evine gitti. Ve eşini nasıl bulduğunu sordu.
Hz. Fâtımâ, "Allah, insanların en hayırlısını Bana nasip etmiştir. Ancak, Kureyş kadınları görüşmeye geldiklerinde, tebrik edeceklerine kalbime bir ukde bırakıp, şöyle dediler: Baban Seni fakir ve yoksul biriyle evlendirdi. Hâlbuki servetli ve şahsiyetli kişiler Seni istiyorlardı."
Resulüllah şöyle buyurdu:
"Baban ve eşin fakir değildirler. And olsun Allah'a ki, yerin hazinelerini Bana sundular. Ama Ben ahiret nimetlerini, dünyanın mal ve servetine tercih ettim. Ben, herkesten önce İslam'ı kabul eden, ilim, hilm ve akıl açısından bütün insanlardan üstün olan bir kimseyi Sana eş seçtim. Allah-ü Teâlâ bütün insanlar arasından Beni ve eşini seçti. İyi bir eşin vardır. Kadrini bil ve emrinden çıkma."
Daha sonra Hz. Ali'yi çağırıp şöyle buyurdu: "Eşinle iyi geçin ve O'na karşı şefkatli davran. Bil ki, Fâtımâ bedenimin bir parçasıdır. Kim O'na eziyet ederse, Bana eziyet etmiştir. Ve kim O'nu sevindirirse Beni sevindirmiştir. Sizi Allah'a emanet ediyorum."
Hz. Fâtımâ'nın mihriyesi beş yüz dirhemdi. Her dirhem bir miskal gümüş değerindeydi. Çeyizi, Medine'nin tanık olduğu en sade çeyizdi.
Rivayete göre bazı kişiler Hz. Fâtımâ'nın evliliğiyle ilgili Hz. Peygamber'i eleştirmişlerdir. Resulüllah ise şöyle buyurmuştur:
"Eğer Allah, Ali b. Ebu Tâlib'i yaratmasaydı, Hz. Fâtımâ'ya denk biri bulunamazdı."
Diğer bir rivayette de Allah Resulü'nün, Hz. Ali'ye hitaben şöyle dediği belirtilmektedir:
"Eğer Sen olmasaydın, şu yeryüzünde O'na denk biri bulunmazdı." (Prof. Dr. Haydar Baş İmam Ali eserinden)
Resulüllah, Bilal'e bir koyun getirmesini söyledi. Hz. Ali'ye de on dirhem verip, "Bir miktar yağ, hurma ve kurut al" buyurdu. Ve istediğini yemeğe davet etmesini söyledi.
Çağrılanlar çok ancak yemek azdı. Resulullah davet edilenlerin onar onar girip yemek yemelerin emretti.
Hz. Hamza, Hz. Abbas, Hz. Ali ve kardeşi Akil de davetlileri ağırlıyorlardı. Karnını doyuran grup dışarı çıkıyor, diğer grup içeri giriyordu.
Böylece birçok kişi yemek yedi, Daha sonra Allah Resulü geri kalan yemeklerin sahabenin yoksullarına dağıtılmasını ve bir kap yemeği de Hz. Fâtımâ ve Hz. Ali için bir kenara bırakmalarını emretti.
Resulüllah düğün gecesi, içi su dolu bir kap aldı. Hz. Fâtımâ'nın ve Hz. Ali'nin başına ve bedenine serpti. Ve şöyle dua etti: "Allah'ım, bu evlenmeyi mübarek eyle. Ve onlardan tertemiz bir nesil vücuda getir."
Hz. Fâtımâ ve Hz. Ali'nin nikah akdi Ramazan ayında okundu ve Zilhicce'nin birinde veya altısında evlenme merasimi düzenlendi.
Resulüllah düğünden dört gün sonra Hz. Fâtımâ'nın evine gitti. Ve eşini nasıl bulduğunu sordu.
Hz. Fâtımâ, "Allah, insanların en hayırlısını Bana nasip etmiştir. Ancak, Kureyş kadınları görüşmeye geldiklerinde, tebrik edeceklerine kalbime bir ukde bırakıp, şöyle dediler: Baban Seni fakir ve yoksul biriyle evlendirdi. Hâlbuki servetli ve şahsiyetli kişiler Seni istiyorlardı."
Resulüllah şöyle buyurdu:
"Baban ve eşin fakir değildirler. And olsun Allah'a ki, yerin hazinelerini Bana sundular. Ama Ben ahiret nimetlerini, dünyanın mal ve servetine tercih ettim. Ben, herkesten önce İslam'ı kabul eden, ilim, hilm ve akıl açısından bütün insanlardan üstün olan bir kimseyi Sana eş seçtim. Allah-ü Teâlâ bütün insanlar arasından Beni ve eşini seçti. İyi bir eşin vardır. Kadrini bil ve emrinden çıkma."
Daha sonra Hz. Ali'yi çağırıp şöyle buyurdu: "Eşinle iyi geçin ve O'na karşı şefkatli davran. Bil ki, Fâtımâ bedenimin bir parçasıdır. Kim O'na eziyet ederse, Bana eziyet etmiştir. Ve kim O'nu sevindirirse Beni sevindirmiştir. Sizi Allah'a emanet ediyorum."
Hz. Fâtımâ'nın mihriyesi beş yüz dirhemdi. Her dirhem bir miskal gümüş değerindeydi. Çeyizi, Medine'nin tanık olduğu en sade çeyizdi.
Rivayete göre bazı kişiler Hz. Fâtımâ'nın evliliğiyle ilgili Hz. Peygamber'i eleştirmişlerdir. Resulüllah ise şöyle buyurmuştur:
"Eğer Allah, Ali b. Ebu Tâlib'i yaratmasaydı, Hz. Fâtımâ'ya denk biri bulunamazdı."
Diğer bir rivayette de Allah Resulü'nün, Hz. Ali'ye hitaben şöyle dediği belirtilmektedir:
"Eğer Sen olmasaydın, şu yeryüzünde O'na denk biri bulunmazdı." (Prof. Dr. Haydar Baş İmam Ali eserinden)
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.