'İlk Meclis’te şeyhler, müftüler ve hocalar vardı"
23 Nisan vesilesiyle İstanbul’da düzenlenen coşkulu Milli Egemenlik ve Atatürk Sempozyumu’nda konuşan Prof. Dr. Haydar Baş, vatanın, milletle birlikte hareket eden Mustafa Kemal Atatürk'ün önderliğinde kurtarıldığını söyledi. Dua ve salavarlarla açılan ilk Meclis’teki vekillerden örnekler veren Prof. Dr. Baş, 'ilk Meclis’te şeyhler, müftüler ve hocalar vardı" dedi
24.04.2019 00:00:00





ORHAN DEDE/İSTANBUL
23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı münasebetiyle İstanbul'da Bağımsız Türkiye Partisi (BTP) tarafından 'Milli Egemenlik Ve Atatürk Sempozyumu' düzenlendi.
Sempozyumun onur konuğu BTP Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş'tı. Bağımsız Türkiye sevdalısı binlerce vatandaşın da katıldığı coşkulu sempozyum 23 Nisan günü saat 15.30'da başladı.
Kapanış konuşmasını Prof. Dr. Haydar Baş'ın yaptığı 4 oturum halinde düzenlenen sempozyumda 30 konuşmacı, Atatürk ve 23 Nisan ile ilgili çok çarpıcı tebliğler sundu.
Sempozyumun başlangıcında BTP İstanbul İl Başkanı Fuat Şengül, Yeni Mesaj Gazetesi Genel Koordinatörü Sabri Terzi ve gazeteci Nurcan Sabur selamlama konuşması yaptı.
Sempozyumda Prof. Dr. Ali Ünal Emiroğlu, Prof. Dr. Ömer Eğercioğlu, Prof. Dr. Ömer Saraçoğlu, Av. Hüseyin Baş, Ali Haydar Karakuş, Ekonomist Selim Kotil, Dr. Ahmet Hamdi Kepekçi, Nihat Hekimoğlu, Hasan Aydın, Dr. Abdullah Terzi, Harun Kayacı, Mehmet Emin Koç, Hasan Hüseyin Tekin, Ali Nezir, Asude Havuzlu, Murat Çabas, Yusuf Karaca, Av. İbrahim Berk, Seçil Mumcuoğlu, Emekli Yarbay Hüseyin Kuloğlu, Sabiha Karamustafa, Orhan Dede, Av. Hakan Güler, Emre Polat, Av. Ahmet Erimhan, Av. Lütfullah Önder, Av. Zühtü Kazancı, Dr. Ali Bestami Kepekçi, Emekli Albay Selim Oktay ve Ahmet Haydar Eğercioğlu tebliğ sundu.
Vatan, millet ile kurtarıldı
Yaklaşık 7 saat süren Milli Egemenlik Ve Atatürk Sempozyumu'nda kapanış konuşması programın onur konuğu Prof. Dr. Haydar Baş tarafından yapıldı.
Konuşmasını yapmak için sahneye gelen Prof. Dr. Haydar Baş'a çocuklar çiçek vererek fotoğraf çektirdi.
Konuşmasında Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin (TBMM) savaş devam ederken açıldığına dikkatleri çeken BTP Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş şunları söyledi: "Meclis'in açıldığı dönem Kurtuluş Savaşı'nın çetin bir şekilde devam ettiği bir dönemdir. Bir tarafta; hilafeti elinde tutan padişah, ajan hocaların fetvalarıyla halkı kandırırken ve İngilizlerle işbirliği yaparak işgale karşı duranları hain ilan ederken, diğer tarafta kendi ifadeleriyle padişahı ve saltanatı da kurtarmak adına mevcut sisteme karşı duran, vatanı ve milleti kurtarmaya çalışan Mustafa Kemal ve kuvva hareketidir. Padişaha karşı millet için hareket edilmiş, millet ile vatan kurtarılmıştır. İşte savaş daha devam ederken Mustafa Kemal'in yaptıklarında yetkiyi milletten alması bu sebepledir. Meclis'i açmasının gerekçesini kendisi şöyle açıklar: 'Bir devre yetiştik ki onda her iş meşru olmalıdır. Millet işlerinde meşruiyet ancak milli kararlarla, milletin isteklerine tercüman olmakla olabilir. Milletimiz çok büyüktür o esareti ve zilleti kabul etmez.' Millet Meclisi'nin açılma gerekçesini Nutuk'ta kendi kaleminden anlatırken; 'vatanın istiklalini sağlama ve saltanat makamının kurtarılması gibi en hayatı vazifeleri ifa edecek' demişlerdir. Meclis'in açılması Cuma gününe denk getirilir. Mustafa Kemal bu sırada Heyeti Temsiliye adına hareket etmektedir. İlk Meclis Cuma günü açılır ve Hacı Bayram Camii'nde kalabalık bir Cuma namazı eda edilir. Açılış gününe kadar okunan hatmi şeriflerin son kısmı Cuma günü namazdan sonra Meclis binasının önünde tamamlanmıştır. Açılış duasında bütün vatanın kurtuluşu için gerçekleştirilen milli mücadele için dua edilmiştir. Meclis Kur'an ve salâvatlar eşliğinde çoğunlukla da hoca vekiller ile birlikte açılmıştır."
Meclis'te şeyhler, müftüler ve hocalar vardı
Sempozyumdaki konuşmasında ilk Meclis'te görev alan vekillerden örnekler veren BTP Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş, ilk Meclis'te şeyhler, müftüler ve hocalardan oluşan çok sayıda vekil olduğuna dikkat çekti. Prof. Dr. Baş ilk Meclis'teki vekillere şu örnekleri verdi: "Şemsettin Bayramoğlu; Hacı Bayram şeyhi iken 1. Dönem Ankara milletvekili seçilmiş, Şeriye ve İrşat Encümenliklerinde çalışmıştır. Abdullah Sabri Aytaç; Devrek'te şeyh ve müftü iken 50 yaşında 1. Dönem Bolu milletvekili seçilmiştir. Esad İleri; İdadi ve medrese öğretmenliği yaparken 38 yaşında 1. Dönem Aydın milletvekili, 2. Dönem Menteşe milletvekilliği yapmıştır. Rasih Kaplan; hukuk ve medrese mezunudur. 8 dönem Antalya milletvekilliği ve bir dönem Kahramanmaraş milletvekilliği yapmıştır. Mazlum Bababalım; Bektaşi Tekkesi postnişini iken 1. Dönem Denizli milletvekili seçilmiş, İrşat Encümeninde görev yapmıştır. Hafız İbrahim Demiralay; milli mücadelede ilk silahlı karşı koyma birliklerinden biri olan Demir Alay'ın kurucusudur. 38 yaşında müderris iken 6 dönem Isparta milletvekilliği yapmıştır. Hafız Abdullah Tezemir; müdür müderris iken 1. Dönem İzmit milletvekili seçilmiştir. Cemalettin Çelebioğulları; Şeyh Feyzullah Çelebi'nin oğludur. Bektaşi şeyhidir 58 yaşında 1. Dönem Kırşehir milletvekili seçilmiş ve Meclis İkinci Başkan vekilliği görevinde bulunmuştur. Abdulhalim Çelebi; Mevlana Dergahı postnişini iken 46 yaşında 1. Dönem Konya milletvekili seçilmiş. Aynı zamanda Meclis Başkan Vekilliği ve İrşat Başkanlığı yapmıştır."
Yokluklarla açılan bir Meclis
İlk Meclis açıldığında büyük yokluklar içerisinde olunduğunu konuşmasında ifade eden Prof. Dr. Haydar Baş, "Açılan Meclis binasının kiremitleri bile yoktu. Halk Evlerinin kiremitleri sökülerek bu binaya getirildi. Memlekette elektrik yoktu, kahvenin büyük lambası sökülerek Meclis'e getirilmişti" şeklinde konuştu. Konuşmasında Şeyh Ahmet Sunusi konusuna da değinen Prof. Dr. Baş şunları söyledi: "Meclis'in açılmasının ardından Şeyh Sunusi Ankara'ya gelmiş ve Anadolu'daki milli mücadele lehine vaazlara başlamıştır. Bunun sebebi gördüğü bir rüyadır. Şeyh bir gece riyasında Peygamberimizi görür. Gördüğü rüyasında Peygamber Efendimiz'in elini öpmek ister. Peygamberimiz O'na sol elini uzatır. 'Ya Resulüllah neden sağ elinizi vermediniz' diye sorduğunda Hz. Peygamber, 'Sağ elimi Ankara'da Mustafa Kemal'e uzattım' buyurmuştur. Bu rüyadan sonra Şeyh Sunusi şu beyannameyi yayınlar: 'İslami fazların namazdan sonra en önemlisi cihattır. Hüküm, kuvvet sahibi Türkiye Büyük Millet Meclisi çeşitli düşmanlara karşı müdafaada bulunup, İslam mülkünü istiladan kurtardığından mevcudiyeti her türlü şüphenin üzerindedir. Millet Meclisi'nin başında bulunan Mustafa Kemal Paşa Hazretlerinin dini ve milli mücadelelerini destekleyin, bunun dışında bir görüş beyan etmek İslam'a aykırıdır.'"
Cumhuriyet fikri kabul ediliyor
TBMM'nin 21 Ocak 1921'de Teşkilatı Esasiye'yi, yani 1921 Anayasasını kabul ettiğini ifade eden BTP Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş şöyle konuştu: "Bu anayasayla milli egemenlik ilkesine dayalı yeni bir devlet kurulmuştur. Birinci maddesi; 'Egemenlik, sınırsız ve kayıtsız olarak ulusundur' şeklindedir. İkinci maddesi ise 'Yürütme gücü ve yasama yetkisi ulusun tek ve gerçek temsilcisi olan Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde toplanmıştır. Birinci maddede 29 Ekim 1923'te ilan edilecek cumhuriyetten iki yıl önce bu anayasaya konulan madde ile ilk olarak cumhuriyet işaret edilmiştir. 29 Ekim 1923'te Cumhuriyetin ilanı milli iradenin tamamen hayata geçmesidir. Böylece tek kişinin hâkimiyeti tamamen sona ermiş ve milli irade tam devreye girmiş olacaktır. Meclis, 1. İnönü Zaferi'ni, 1921 Anayasasını, Büyük Taarruzu, düşmanın İzmir'de denize dökülmesi zaferlerini yaşamıştır."
Millete egemenliği Atatürk verdi
Konuşmasında egemenliğin ne anlama geldiğini de izah eden Prof. Dr. Haydar Baş, "Egemenlik; devletin yasama, yürütme ve yargı erklerini elinde tutmasıdır. Aynı zamanda devletin hiçbir dış etki ve sınırlamayı kabul etmemesidir. Anayasamıza göre egemenlik kayıtsız şartsız milletindir. Yani güç milletten alınır. Atatürk'ün hayatına baktığımızda henüz medresedeyken kendisine haksızlık yapan hocası nedeniyle okula gitmeyi reddeden bir çocuk çıkar karşımıza. Aynı çocuk gençlik dönemlerinde padişahın ve çevresindekilerin umursamadığı ezilen fakir halkı gözlemlemiştir. Kurtuluş Savaşı'na başlarken ülkeyi işgal eden güçlerle işbirliği yapan sarayı kabul etmemiştir. Bu lider aynı zamanda Ehl-i Beyt soyundan gelen bir liderdir. Bu lider egemenliği tek bir kişiden alarak millete vermiştir. Yani devlet idaresinden doğacak mesuliyeti herkese ve de millete paylaştırmıştır" şeklinde konuştu.
'Biz oy dilencisi değiliz'
Konuşmasının ilerleyen bölümlerinde Türkiye'nin mevcut durumu hususunda da önemli açıklamalar yapan BTP Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş, 'Siyasilerin içine düştükleri ve çözemedikleri bunalımları biz beş dakikada çözeriz' dedi. Prof. Dr. Baş şunları söyledi: "Bugün Türkiye'nin paraya ihtiyacı var. Şu anda milletin ihtiyacı parayadır. Para olmadığı için kimse iş yapamıyor. Yani ülke öyle bir duruma geldiği ki fukaralık belleri büktü. Senin oy verdiğin adamlar yıllardır seni bu noktalara getirdi. Ne verdi size? Hiçbir şey vermedi. Bazı şehirlerde yaptığım konuşmalarda 'Ben sizden oy dilenmeye gelmedim. Ben sizi kurtarmaya geldim' demiştim. Ama buna rağmen millet yine bildiğini okudu. Yüzde elli oy veriyor, sonra da 'aç kaldım' diyor.
Ruslar 'Ne mutlu Türküm dediler'
Rusya Meclisi Duma'da Milli Ekonomi Modeli'ni 6 saat boyunca anlattığını hatırlatan Prof. Dr. Haydar Baş, "Bugün Rusya, Çin'e, Brezilya'ya gidin Haydar Hoca diyorlar. 4 milyar insan bu fakirin peşinde gidiyor. Ben Rus Meclis'inde konuştum. Meğer benim Rusçaya çevrilmiş kitaplarım varmış Onları imzalattılar bana. Orada Türk düşmanı dedikleri Jirinovski ile görüştük. Konuştuk, konuşmanın sonunda Jirinovski, 'Ne mutlu türküm diyene' dedi. Biz çok güçlüyüz arkadaşlar. Bana bugün Türkiye'yi üç ay versinler, dünyanın en güçlü milleti yaparım" dedi.
Türkiye'nin taşı toprağı paradır
Türkiye'nin 3 katrilyon dolar kaynağı olduğunu, bu rakamı yazmaya kalksanız kâğıda sığdırılamayacağına dikkat çeken Prof. Dr. Haydar Baş şunları söyledi: "Türkiye'nin bazı bölgelerinde mevcut olan madenleri ele aldık ve maden tespit raporu hazırlattık. Bu tespit raporlarına göre mahkemeye dava açtık. Mahkemeye 'bakın bu madenlerin varlığı doğruysa karar ahaline getirin' dedik. Diyelim ki 500 trilyon dolarlık dokümanı yargıçların önüne koyduk. Yargıçlar baktılar ve hakikaten ülkenin şu şu bölgelerinde 500 trilyon dolarlık servetimiz var kararını verdiler. Bu çok önemli kararı bir yediemin kasasına koyduk. Arkadaşlar biz bunun karşılığında istediğimiz parayı Merkez Bankasına bastırabilir miyiz? Bastırabiliriz. Bu parayı biz basarak kadınlara 2 bin 500 lira maaş vereceğiz. Tahsil çağındaki evlatlarımıza paralarınız vereceğiz. Eskiden 5 bin lira demiştik, şimdi en az 7 bin lira olması gerekiyor, işçi kardeşlerimize asgari ücretini vereceğiz. Açlıktan ölmeyecek milletimiz ben karnını doyuracağım. 30 yaşına geliyor kızımız, oğlumuz evlenemiyor. Bu evlatlarımızı evlendirmek bizim boynumuzun borcu değil mi? İşte bu evlatlarımıza devlet baba 30 sene vadeli faizsiz kredi verecek. Bunu biz biliyoruz, arkasını da söylemiyoruz. Yani biz ülkemizin toprağını, taşını paraya çevireceğiz. Bundan kuşkunuz olmasın. Ama kalkıp da alfabenin A'sından haberi olmayan adamlarla bizi mukayese ederseniz tekeriniz patlar."
23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı münasebetiyle İstanbul'da Bağımsız Türkiye Partisi (BTP) tarafından 'Milli Egemenlik Ve Atatürk Sempozyumu' düzenlendi.
Sempozyumun onur konuğu BTP Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş'tı. Bağımsız Türkiye sevdalısı binlerce vatandaşın da katıldığı coşkulu sempozyum 23 Nisan günü saat 15.30'da başladı.
Kapanış konuşmasını Prof. Dr. Haydar Baş'ın yaptığı 4 oturum halinde düzenlenen sempozyumda 30 konuşmacı, Atatürk ve 23 Nisan ile ilgili çok çarpıcı tebliğler sundu.
Sempozyumun başlangıcında BTP İstanbul İl Başkanı Fuat Şengül, Yeni Mesaj Gazetesi Genel Koordinatörü Sabri Terzi ve gazeteci Nurcan Sabur selamlama konuşması yaptı.
Sempozyumda Prof. Dr. Ali Ünal Emiroğlu, Prof. Dr. Ömer Eğercioğlu, Prof. Dr. Ömer Saraçoğlu, Av. Hüseyin Baş, Ali Haydar Karakuş, Ekonomist Selim Kotil, Dr. Ahmet Hamdi Kepekçi, Nihat Hekimoğlu, Hasan Aydın, Dr. Abdullah Terzi, Harun Kayacı, Mehmet Emin Koç, Hasan Hüseyin Tekin, Ali Nezir, Asude Havuzlu, Murat Çabas, Yusuf Karaca, Av. İbrahim Berk, Seçil Mumcuoğlu, Emekli Yarbay Hüseyin Kuloğlu, Sabiha Karamustafa, Orhan Dede, Av. Hakan Güler, Emre Polat, Av. Ahmet Erimhan, Av. Lütfullah Önder, Av. Zühtü Kazancı, Dr. Ali Bestami Kepekçi, Emekli Albay Selim Oktay ve Ahmet Haydar Eğercioğlu tebliğ sundu.
Vatan, millet ile kurtarıldı
Yaklaşık 7 saat süren Milli Egemenlik Ve Atatürk Sempozyumu'nda kapanış konuşması programın onur konuğu Prof. Dr. Haydar Baş tarafından yapıldı.
Konuşmasını yapmak için sahneye gelen Prof. Dr. Haydar Baş'a çocuklar çiçek vererek fotoğraf çektirdi.
Konuşmasında Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin (TBMM) savaş devam ederken açıldığına dikkatleri çeken BTP Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş şunları söyledi: "Meclis'in açıldığı dönem Kurtuluş Savaşı'nın çetin bir şekilde devam ettiği bir dönemdir. Bir tarafta; hilafeti elinde tutan padişah, ajan hocaların fetvalarıyla halkı kandırırken ve İngilizlerle işbirliği yaparak işgale karşı duranları hain ilan ederken, diğer tarafta kendi ifadeleriyle padişahı ve saltanatı da kurtarmak adına mevcut sisteme karşı duran, vatanı ve milleti kurtarmaya çalışan Mustafa Kemal ve kuvva hareketidir. Padişaha karşı millet için hareket edilmiş, millet ile vatan kurtarılmıştır. İşte savaş daha devam ederken Mustafa Kemal'in yaptıklarında yetkiyi milletten alması bu sebepledir. Meclis'i açmasının gerekçesini kendisi şöyle açıklar: 'Bir devre yetiştik ki onda her iş meşru olmalıdır. Millet işlerinde meşruiyet ancak milli kararlarla, milletin isteklerine tercüman olmakla olabilir. Milletimiz çok büyüktür o esareti ve zilleti kabul etmez.' Millet Meclisi'nin açılma gerekçesini Nutuk'ta kendi kaleminden anlatırken; 'vatanın istiklalini sağlama ve saltanat makamının kurtarılması gibi en hayatı vazifeleri ifa edecek' demişlerdir. Meclis'in açılması Cuma gününe denk getirilir. Mustafa Kemal bu sırada Heyeti Temsiliye adına hareket etmektedir. İlk Meclis Cuma günü açılır ve Hacı Bayram Camii'nde kalabalık bir Cuma namazı eda edilir. Açılış gününe kadar okunan hatmi şeriflerin son kısmı Cuma günü namazdan sonra Meclis binasının önünde tamamlanmıştır. Açılış duasında bütün vatanın kurtuluşu için gerçekleştirilen milli mücadele için dua edilmiştir. Meclis Kur'an ve salâvatlar eşliğinde çoğunlukla da hoca vekiller ile birlikte açılmıştır."
Meclis'te şeyhler, müftüler ve hocalar vardı
Sempozyumdaki konuşmasında ilk Meclis'te görev alan vekillerden örnekler veren BTP Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş, ilk Meclis'te şeyhler, müftüler ve hocalardan oluşan çok sayıda vekil olduğuna dikkat çekti. Prof. Dr. Baş ilk Meclis'teki vekillere şu örnekleri verdi: "Şemsettin Bayramoğlu; Hacı Bayram şeyhi iken 1. Dönem Ankara milletvekili seçilmiş, Şeriye ve İrşat Encümenliklerinde çalışmıştır. Abdullah Sabri Aytaç; Devrek'te şeyh ve müftü iken 50 yaşında 1. Dönem Bolu milletvekili seçilmiştir. Esad İleri; İdadi ve medrese öğretmenliği yaparken 38 yaşında 1. Dönem Aydın milletvekili, 2. Dönem Menteşe milletvekilliği yapmıştır. Rasih Kaplan; hukuk ve medrese mezunudur. 8 dönem Antalya milletvekilliği ve bir dönem Kahramanmaraş milletvekilliği yapmıştır. Mazlum Bababalım; Bektaşi Tekkesi postnişini iken 1. Dönem Denizli milletvekili seçilmiş, İrşat Encümeninde görev yapmıştır. Hafız İbrahim Demiralay; milli mücadelede ilk silahlı karşı koyma birliklerinden biri olan Demir Alay'ın kurucusudur. 38 yaşında müderris iken 6 dönem Isparta milletvekilliği yapmıştır. Hafız Abdullah Tezemir; müdür müderris iken 1. Dönem İzmit milletvekili seçilmiştir. Cemalettin Çelebioğulları; Şeyh Feyzullah Çelebi'nin oğludur. Bektaşi şeyhidir 58 yaşında 1. Dönem Kırşehir milletvekili seçilmiş ve Meclis İkinci Başkan vekilliği görevinde bulunmuştur. Abdulhalim Çelebi; Mevlana Dergahı postnişini iken 46 yaşında 1. Dönem Konya milletvekili seçilmiş. Aynı zamanda Meclis Başkan Vekilliği ve İrşat Başkanlığı yapmıştır."
Yokluklarla açılan bir Meclis
İlk Meclis açıldığında büyük yokluklar içerisinde olunduğunu konuşmasında ifade eden Prof. Dr. Haydar Baş, "Açılan Meclis binasının kiremitleri bile yoktu. Halk Evlerinin kiremitleri sökülerek bu binaya getirildi. Memlekette elektrik yoktu, kahvenin büyük lambası sökülerek Meclis'e getirilmişti" şeklinde konuştu. Konuşmasında Şeyh Ahmet Sunusi konusuna da değinen Prof. Dr. Baş şunları söyledi: "Meclis'in açılmasının ardından Şeyh Sunusi Ankara'ya gelmiş ve Anadolu'daki milli mücadele lehine vaazlara başlamıştır. Bunun sebebi gördüğü bir rüyadır. Şeyh bir gece riyasında Peygamberimizi görür. Gördüğü rüyasında Peygamber Efendimiz'in elini öpmek ister. Peygamberimiz O'na sol elini uzatır. 'Ya Resulüllah neden sağ elinizi vermediniz' diye sorduğunda Hz. Peygamber, 'Sağ elimi Ankara'da Mustafa Kemal'e uzattım' buyurmuştur. Bu rüyadan sonra Şeyh Sunusi şu beyannameyi yayınlar: 'İslami fazların namazdan sonra en önemlisi cihattır. Hüküm, kuvvet sahibi Türkiye Büyük Millet Meclisi çeşitli düşmanlara karşı müdafaada bulunup, İslam mülkünü istiladan kurtardığından mevcudiyeti her türlü şüphenin üzerindedir. Millet Meclisi'nin başında bulunan Mustafa Kemal Paşa Hazretlerinin dini ve milli mücadelelerini destekleyin, bunun dışında bir görüş beyan etmek İslam'a aykırıdır.'"
Cumhuriyet fikri kabul ediliyor
TBMM'nin 21 Ocak 1921'de Teşkilatı Esasiye'yi, yani 1921 Anayasasını kabul ettiğini ifade eden BTP Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş şöyle konuştu: "Bu anayasayla milli egemenlik ilkesine dayalı yeni bir devlet kurulmuştur. Birinci maddesi; 'Egemenlik, sınırsız ve kayıtsız olarak ulusundur' şeklindedir. İkinci maddesi ise 'Yürütme gücü ve yasama yetkisi ulusun tek ve gerçek temsilcisi olan Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde toplanmıştır. Birinci maddede 29 Ekim 1923'te ilan edilecek cumhuriyetten iki yıl önce bu anayasaya konulan madde ile ilk olarak cumhuriyet işaret edilmiştir. 29 Ekim 1923'te Cumhuriyetin ilanı milli iradenin tamamen hayata geçmesidir. Böylece tek kişinin hâkimiyeti tamamen sona ermiş ve milli irade tam devreye girmiş olacaktır. Meclis, 1. İnönü Zaferi'ni, 1921 Anayasasını, Büyük Taarruzu, düşmanın İzmir'de denize dökülmesi zaferlerini yaşamıştır."
Millete egemenliği Atatürk verdi
Konuşmasında egemenliğin ne anlama geldiğini de izah eden Prof. Dr. Haydar Baş, "Egemenlik; devletin yasama, yürütme ve yargı erklerini elinde tutmasıdır. Aynı zamanda devletin hiçbir dış etki ve sınırlamayı kabul etmemesidir. Anayasamıza göre egemenlik kayıtsız şartsız milletindir. Yani güç milletten alınır. Atatürk'ün hayatına baktığımızda henüz medresedeyken kendisine haksızlık yapan hocası nedeniyle okula gitmeyi reddeden bir çocuk çıkar karşımıza. Aynı çocuk gençlik dönemlerinde padişahın ve çevresindekilerin umursamadığı ezilen fakir halkı gözlemlemiştir. Kurtuluş Savaşı'na başlarken ülkeyi işgal eden güçlerle işbirliği yapan sarayı kabul etmemiştir. Bu lider aynı zamanda Ehl-i Beyt soyundan gelen bir liderdir. Bu lider egemenliği tek bir kişiden alarak millete vermiştir. Yani devlet idaresinden doğacak mesuliyeti herkese ve de millete paylaştırmıştır" şeklinde konuştu.
'Biz oy dilencisi değiliz'
Konuşmasının ilerleyen bölümlerinde Türkiye'nin mevcut durumu hususunda da önemli açıklamalar yapan BTP Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş, 'Siyasilerin içine düştükleri ve çözemedikleri bunalımları biz beş dakikada çözeriz' dedi. Prof. Dr. Baş şunları söyledi: "Bugün Türkiye'nin paraya ihtiyacı var. Şu anda milletin ihtiyacı parayadır. Para olmadığı için kimse iş yapamıyor. Yani ülke öyle bir duruma geldiği ki fukaralık belleri büktü. Senin oy verdiğin adamlar yıllardır seni bu noktalara getirdi. Ne verdi size? Hiçbir şey vermedi. Bazı şehirlerde yaptığım konuşmalarda 'Ben sizden oy dilenmeye gelmedim. Ben sizi kurtarmaya geldim' demiştim. Ama buna rağmen millet yine bildiğini okudu. Yüzde elli oy veriyor, sonra da 'aç kaldım' diyor.
Ruslar 'Ne mutlu Türküm dediler'
Rusya Meclisi Duma'da Milli Ekonomi Modeli'ni 6 saat boyunca anlattığını hatırlatan Prof. Dr. Haydar Baş, "Bugün Rusya, Çin'e, Brezilya'ya gidin Haydar Hoca diyorlar. 4 milyar insan bu fakirin peşinde gidiyor. Ben Rus Meclis'inde konuştum. Meğer benim Rusçaya çevrilmiş kitaplarım varmış Onları imzalattılar bana. Orada Türk düşmanı dedikleri Jirinovski ile görüştük. Konuştuk, konuşmanın sonunda Jirinovski, 'Ne mutlu türküm diyene' dedi. Biz çok güçlüyüz arkadaşlar. Bana bugün Türkiye'yi üç ay versinler, dünyanın en güçlü milleti yaparım" dedi.
Türkiye'nin taşı toprağı paradır
Türkiye'nin 3 katrilyon dolar kaynağı olduğunu, bu rakamı yazmaya kalksanız kâğıda sığdırılamayacağına dikkat çeken Prof. Dr. Haydar Baş şunları söyledi: "Türkiye'nin bazı bölgelerinde mevcut olan madenleri ele aldık ve maden tespit raporu hazırlattık. Bu tespit raporlarına göre mahkemeye dava açtık. Mahkemeye 'bakın bu madenlerin varlığı doğruysa karar ahaline getirin' dedik. Diyelim ki 500 trilyon dolarlık dokümanı yargıçların önüne koyduk. Yargıçlar baktılar ve hakikaten ülkenin şu şu bölgelerinde 500 trilyon dolarlık servetimiz var kararını verdiler. Bu çok önemli kararı bir yediemin kasasına koyduk. Arkadaşlar biz bunun karşılığında istediğimiz parayı Merkez Bankasına bastırabilir miyiz? Bastırabiliriz. Bu parayı biz basarak kadınlara 2 bin 500 lira maaş vereceğiz. Tahsil çağındaki evlatlarımıza paralarınız vereceğiz. Eskiden 5 bin lira demiştik, şimdi en az 7 bin lira olması gerekiyor, işçi kardeşlerimize asgari ücretini vereceğiz. Açlıktan ölmeyecek milletimiz ben karnını doyuracağım. 30 yaşına geliyor kızımız, oğlumuz evlenemiyor. Bu evlatlarımızı evlendirmek bizim boynumuzun borcu değil mi? İşte bu evlatlarımıza devlet baba 30 sene vadeli faizsiz kredi verecek. Bunu biz biliyoruz, arkasını da söylemiyoruz. Yani biz ülkemizin toprağını, taşını paraya çevireceğiz. Bundan kuşkunuz olmasın. Ama kalkıp da alfabenin A'sından haberi olmayan adamlarla bizi mukayese ederseniz tekeriniz patlar."
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.