Hani bazen deriz ya; En kötü karar bile kararsızlıktan iyidir. İşte bu sözün kıymete bindiği günleri yaşıyoruz. Lig bitti (eski statüde) ama dava bitmedi, bitemedi, bitirilmedi. Play–offff yapacaklarmış!
3 Temmuz sabahı daha önce siyasete, yargıya, askere, medyaya uzanan derin eller futbola da uzandı. Ne için? Asi ruhları ıslah etmek, hoşgörülü, ılımlı, gözü yaşlı kılmak için. Kim derdi ki; aylık geliri 30 bin, 300 bin TL olanlar, lüks yalılarda, villalarda yaşayanlar vs. (mahkemede verilen mal beyanlarına binaen) geçim ve ihtiras derdine düşüp, birilerinin alın terini, para karşılığı gasp edecekler, şan, şöhret için gayri meşru işlere girişecekler. Olur mu? Olur. Çünkü insanoğlunun gözünü topraktan başkası doyurmaz.
Bu ve benzeri iddialara binaen artı kanunlu, kanunsuz dinlemeye takılan, görüntüye alınan birçok isim tutuklandı. Dava açıldı ve dava iki yönlü oldu. Biri devleti ilgilendiren boyutu diğeri federasyonu ilgilendiren boyutu.
Devlet boyutundaki yargılanma sürecini az çok tahmin edersiniz. Ergenekon’a, Balyoz davalarına hakim olan yargı mantığı aynı tutumunu futbolda da gösteriyor. Ani baskın, şok tutuklamalar ardından medyaya sızdırılan bilgiler. Dava başlamadan milletin önüne atılan ve kamuoyunca hükmü kesilen, linç edilen isimler. Sonra tekrar yargı devreye giriyor. Birilerini serbest yargılarken, bazılarını aman ha içerde kalsın, ne olur ne olmaz, diye kanımca eşitlik ilkesine aykırı karar veriliyor. Artık dava sürüyor. Biter mi? Bilmem.
Federasyon boyutu ise tam bir fiyasko. Elde bilgi, belge var. Artı kulübün biri kupayı teslim etmiş. Diğerini Avrupa’ya göndermemişsin ama karar veremiyorsun. Neden? O nedenin içi çok karışık. Bu iç karışıklığın içinde; siyasetinden, sevgisinden, rantından, korkusundan vs. ne arasan var. Ve başkan yükü kaldıramadı. İstifa etti.
Lig devam ediyor. UEFA sıkıştırıyor. Beşiktaş, Trabzon yorgun. Fener’in morali bozuk. GS arada götürüyor. Artık bir karar verilmeli. Ama federasyona bir başkan gerek ve başkan seçildi.
Kim seçildi daha doğrusu seçtirildi biliyor musunuz? Yardımcısı ve teknik direktörü içeri alınan, kupayı iade eden, yönettiği kulübün ismi iflasla anılmaya başlayan, milyon dolarları vatan evlatları yerine yabancılara veren ama yükü vatan evlatlarının sırtına vuran, iki gazete sahibi, Erdoğan’a yakın Yıldırım Demirören. Ha, futboldaki bu kaosa ve ağır karar verme yükümlülüğüne talip olması da Demirören’in cesaretine işaretti!
Ama Erdoğan’ın olduğu yerde cesaret hep havada, lafta kalır. Çünkü Erdoğan ne derse, o olur. Yahu ne alaka, diyenler olabilir. Çok alaka kardeşim çok. UEFA Başkanı geldi. Muhatabı kim? Federasyon Başkanı. Direk kime gitti? Erdoğan’a. Sonra ne oldu? Suçun cezasını camialar değil suçu işleyenler çekmeliymiş gibi muallak açıklamalar.
Hemen kısa devre yapayım; Ey Erdoğan! Suçun bedelini suçlu çekmeli, camialar cezalandırılmamalı, diyorsun. İyi! Güzel! Peki, her sıkıştığında İsmet İnönü’yü milletin önüne atarak neden CHP camiasını suçluyor, rencide ediyor, kendinin masumiyetine kalkan yapıyorsun. Bir yanlış, bir suç varsa yapan isimlerde belli. Neden ikili oynuyorsunuz? Artı senin birçok belediyen, il, ilçe başkanın birçok suça katıldığı iddia edildi, ceza aldı. Bu suçların içinde tecavüzde var. Şimdi sizin hangi mantığınıza göre kıyas yapacağız; Tecavüz olayına karışan kişi (Mardin’deki) AKP’lidir ama suçu kendisini bağlar, birinci bakış acısı bu. İkincisi ise hayır bu kişi hangi camiaya mensup ise suçlu komple o camiadır. İkisi de Erdoğan mantığı. Artık hangisini seçerseniz.
Futbola dönersek; Erdoğan daha sonra Kasımpaşalı edasıyla bir Teacher örneği ortaya attı. Kardeşim, bizde beş yıl Avrupa’ya gitmeyiz, o kadar. Çıkışını yaptı. Federasyon başkanı statüsü binaen olsa gerek (!) başbakan ne derse; Erdoğan demişse doğrudur, mantığında.
Şimdi; İlk olarak bahsedilen Teacher modelini başta üç büyükler, küme düşme ile tehdit edilseler bile kabul etmezler. Çünkü borç çok. Para gerek ve Avrupa demek. Beş yıl UEFA organizasyonlarından uzak kalmak demek, Türkiye’nin futbolda da Avrupa’nın dibine vurması demek. Ve şimdiki puanına ulaşması en az on yıl sürecek bir süreç. Hülasa futbol adamlarının daha iyi bildiği ama millete bir türlü haykıramadıkları şey, birçok alanda olduğu gibi futbolda da iktidar müdahildir ve laf ötesi bir icraatı yoktur.
Asıl önemli konu ise Kur’an’dan ilham aldığını iddia edenlerin çözümü Teacher’de aramaları. Evet, Kur’an’dan ilham alan kişi önüne çıkan her konuyu Kur’an’a, Kur’an’ın canlı hali Hz. Peygambere (sav) götürür. Hz. Muhammed’in (sav) Kur’an’dan aldığı ilham nasıldı? Suçlu kızım Fatıma (a.s) olsa bile hüküm kesindir ve uygulanacaktır. Kimseye ayrıcalık tanınmaz. Bu duruş Kur’an’ın canlı hali veya canlı Kur’an Hz. Muhammed’in duruşu. Kur’an’ın ilhamını layıkıyla alan Allah’ın sevgilisinin duruşu. Her Müslümana canlı örnek.
Şimdi Sayın Başbakan’da Kur’an’dan haliyle onun canlı şekli Hz. Muhammed’den ilham aldığını iddia ediyor. Ya sonra; Teacher’e gidiyorlar. Demek ki, ya aldıkları ilhamda sorun var. Ya iddialarında samimi değiller. Ya da milleti gaza getiriyorlar.
3 Temmuz sabahı daha önce siyasete, yargıya, askere, medyaya uzanan derin eller futbola da uzandı. Ne için? Asi ruhları ıslah etmek, hoşgörülü, ılımlı, gözü yaşlı kılmak için. Kim derdi ki; aylık geliri 30 bin, 300 bin TL olanlar, lüks yalılarda, villalarda yaşayanlar vs. (mahkemede verilen mal beyanlarına binaen) geçim ve ihtiras derdine düşüp, birilerinin alın terini, para karşılığı gasp edecekler, şan, şöhret için gayri meşru işlere girişecekler. Olur mu? Olur. Çünkü insanoğlunun gözünü topraktan başkası doyurmaz.
Bu ve benzeri iddialara binaen artı kanunlu, kanunsuz dinlemeye takılan, görüntüye alınan birçok isim tutuklandı. Dava açıldı ve dava iki yönlü oldu. Biri devleti ilgilendiren boyutu diğeri federasyonu ilgilendiren boyutu.
Devlet boyutundaki yargılanma sürecini az çok tahmin edersiniz. Ergenekon’a, Balyoz davalarına hakim olan yargı mantığı aynı tutumunu futbolda da gösteriyor. Ani baskın, şok tutuklamalar ardından medyaya sızdırılan bilgiler. Dava başlamadan milletin önüne atılan ve kamuoyunca hükmü kesilen, linç edilen isimler. Sonra tekrar yargı devreye giriyor. Birilerini serbest yargılarken, bazılarını aman ha içerde kalsın, ne olur ne olmaz, diye kanımca eşitlik ilkesine aykırı karar veriliyor. Artık dava sürüyor. Biter mi? Bilmem.
Federasyon boyutu ise tam bir fiyasko. Elde bilgi, belge var. Artı kulübün biri kupayı teslim etmiş. Diğerini Avrupa’ya göndermemişsin ama karar veremiyorsun. Neden? O nedenin içi çok karışık. Bu iç karışıklığın içinde; siyasetinden, sevgisinden, rantından, korkusundan vs. ne arasan var. Ve başkan yükü kaldıramadı. İstifa etti.
Lig devam ediyor. UEFA sıkıştırıyor. Beşiktaş, Trabzon yorgun. Fener’in morali bozuk. GS arada götürüyor. Artık bir karar verilmeli. Ama federasyona bir başkan gerek ve başkan seçildi.
Kim seçildi daha doğrusu seçtirildi biliyor musunuz? Yardımcısı ve teknik direktörü içeri alınan, kupayı iade eden, yönettiği kulübün ismi iflasla anılmaya başlayan, milyon dolarları vatan evlatları yerine yabancılara veren ama yükü vatan evlatlarının sırtına vuran, iki gazete sahibi, Erdoğan’a yakın Yıldırım Demirören. Ha, futboldaki bu kaosa ve ağır karar verme yükümlülüğüne talip olması da Demirören’in cesaretine işaretti!
Ama Erdoğan’ın olduğu yerde cesaret hep havada, lafta kalır. Çünkü Erdoğan ne derse, o olur. Yahu ne alaka, diyenler olabilir. Çok alaka kardeşim çok. UEFA Başkanı geldi. Muhatabı kim? Federasyon Başkanı. Direk kime gitti? Erdoğan’a. Sonra ne oldu? Suçun cezasını camialar değil suçu işleyenler çekmeliymiş gibi muallak açıklamalar.
Hemen kısa devre yapayım; Ey Erdoğan! Suçun bedelini suçlu çekmeli, camialar cezalandırılmamalı, diyorsun. İyi! Güzel! Peki, her sıkıştığında İsmet İnönü’yü milletin önüne atarak neden CHP camiasını suçluyor, rencide ediyor, kendinin masumiyetine kalkan yapıyorsun. Bir yanlış, bir suç varsa yapan isimlerde belli. Neden ikili oynuyorsunuz? Artı senin birçok belediyen, il, ilçe başkanın birçok suça katıldığı iddia edildi, ceza aldı. Bu suçların içinde tecavüzde var. Şimdi sizin hangi mantığınıza göre kıyas yapacağız; Tecavüz olayına karışan kişi (Mardin’deki) AKP’lidir ama suçu kendisini bağlar, birinci bakış acısı bu. İkincisi ise hayır bu kişi hangi camiaya mensup ise suçlu komple o camiadır. İkisi de Erdoğan mantığı. Artık hangisini seçerseniz.
Futbola dönersek; Erdoğan daha sonra Kasımpaşalı edasıyla bir Teacher örneği ortaya attı. Kardeşim, bizde beş yıl Avrupa’ya gitmeyiz, o kadar. Çıkışını yaptı. Federasyon başkanı statüsü binaen olsa gerek (!) başbakan ne derse; Erdoğan demişse doğrudur, mantığında.
Şimdi; İlk olarak bahsedilen Teacher modelini başta üç büyükler, küme düşme ile tehdit edilseler bile kabul etmezler. Çünkü borç çok. Para gerek ve Avrupa demek. Beş yıl UEFA organizasyonlarından uzak kalmak demek, Türkiye’nin futbolda da Avrupa’nın dibine vurması demek. Ve şimdiki puanına ulaşması en az on yıl sürecek bir süreç. Hülasa futbol adamlarının daha iyi bildiği ama millete bir türlü haykıramadıkları şey, birçok alanda olduğu gibi futbolda da iktidar müdahildir ve laf ötesi bir icraatı yoktur.
Asıl önemli konu ise Kur’an’dan ilham aldığını iddia edenlerin çözümü Teacher’de aramaları. Evet, Kur’an’dan ilham alan kişi önüne çıkan her konuyu Kur’an’a, Kur’an’ın canlı hali Hz. Peygambere (sav) götürür. Hz. Muhammed’in (sav) Kur’an’dan aldığı ilham nasıldı? Suçlu kızım Fatıma (a.s) olsa bile hüküm kesindir ve uygulanacaktır. Kimseye ayrıcalık tanınmaz. Bu duruş Kur’an’ın canlı hali veya canlı Kur’an Hz. Muhammed’in duruşu. Kur’an’ın ilhamını layıkıyla alan Allah’ın sevgilisinin duruşu. Her Müslümana canlı örnek.
Şimdi Sayın Başbakan’da Kur’an’dan haliyle onun canlı şekli Hz. Muhammed’den ilham aldığını iddia ediyor. Ya sonra; Teacher’e gidiyorlar. Demek ki, ya aldıkları ilhamda sorun var. Ya iddialarında samimi değiller. Ya da milleti gaza getiriyorlar.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Akın Aydın / diğer yazıları
- Kimin hedefindeyiz? / 25.12.2025
- Saadettin Saran, Rümeysa, Nedim Şener ve diğerleri / 24.12.2025
- Raporlar DEM’i bozdu / 22.12.2025
- Saha, söylenenleri doğrulamıyor / 21.12.2025
- Erdoğan ve Bahçeli bu noktaya nasıl geldi? / 20.12.2025
- ‘Haydar Baş haklıymış’ dediğin zaman çok geç olacak / 19.12.2025
- 2026 bütçesinin Türkçe meali: ‘Halktan alıp zengine veriyoruz’ / 18.12.2025
- Bölücülerin sözlerine Devlet Bahçeli imzayı da attı / 16.12.2025
- Erdoğan: ‘Asgari ücretle ilgili bir sürpriz yapabiliriz’ / 15.12.2025
- Milletin gerçeklerini görmeniz için daha ne olması lazım? / 14.12.2025
- Saadettin Saran, Rümeysa, Nedim Şener ve diğerleri / 24.12.2025
- Raporlar DEM’i bozdu / 22.12.2025
- Saha, söylenenleri doğrulamıyor / 21.12.2025
- Erdoğan ve Bahçeli bu noktaya nasıl geldi? / 20.12.2025
- ‘Haydar Baş haklıymış’ dediğin zaman çok geç olacak / 19.12.2025
- 2026 bütçesinin Türkçe meali: ‘Halktan alıp zengine veriyoruz’ / 18.12.2025
- Bölücülerin sözlerine Devlet Bahçeli imzayı da attı / 16.12.2025
- Erdoğan: ‘Asgari ücretle ilgili bir sürpriz yapabiliriz’ / 15.12.2025
- Milletin gerçeklerini görmeniz için daha ne olması lazım? / 14.12.2025


















































































