Bana göre ilginç olan, size göre de ilginç olacak diye bir şart yok.
Bizim kadar terörden çeken bir başka ülke yoktur desek, mübalağa mı etmiş oluruz?
80 öncesi on bin genci kaybettik.
Kimi sağcı, kimi solcu, ama ortak özellikleri "ana kuzusu" gençlerdi onlar.
Anadolu analarının dişinden tırnağından biriktirip, okusun vatana-millete hizmet etsin diye yetiştirdiği "delikanlılar".
Bir anda kendilerini bir kavganın içinde buldular. Anadolulu "mertliği" onları kavgada taraf tutmaya mecbur etti.
Yoksa ne sağcılık ne de solculuk diye bir dertleri vardı.
Aslında ülke geneline yayılmış olan sağ-sol bir oyundu.
Olan o "mertlere" oldu.
Yedi gidip sekiz gelen Süleyman bağırıyordu kürsüden:
Gominizmin geymesinden koykuyoy musunuuuz? Dakılın peşime!
Ne numaraydı be!
Fakat ne ilginçtir ki, o yıllar ülkemiz, yabancılar için "riskli" bölge olmadı.
Sonra, aynı oyunu tezgahlayan irade bu sefer de PKK belasını başımıza sardı.
35 bin insanımıza maloldu bu bela.
Yine Anadolu anaları gözyaşı döktü, ağladı, yüreğini dağladı.
Her gün ortalama 20-30 insan kaybettik.
Ülkenin, özellikle G.Doğu'su geceleri gezilemeyen, gündüzleri ise el-kol sallanarak yürünemeyen bir şehir oldu. Terörün bu denli işi azıttığı bir zamanda bile ülkemiz "riskli" bölge olmadı.
Riskli bölge olması şöyle dursun; bugün terör var diye ülkemize gelmeyen Avrupalı parlamenterler, o yıllar elini kolunu sallaya sallaya G.Doğu'ya turlar düzenliyordu.
Özellikle bayan Mitterant, rutin Güneydoğu gezilerini hiç aksatmazdı o yıllar.
Hatta bu ülke idarecilerinin can güvenliği bulamadığı o bölgede AB'li parlamenterler guruplar halinde turlar düzenliyordu.
Peki şimdi ne oldu?
İstanbul'da birkaç yerde patlayan bombalar, ülkemizi bir anda riskli bölge yapıverdi.
Neden?
Eskiden Ankara'da bir orta düzey müdür ishal olsa, piyasalar allak bullak olurdu.
Bir çok Batılı ülkenin terör bahanesiyle ismini telaffuz etmekten çekindiği ülkemizde piyasalar gayet rahat.
Neden ve nasıl?
35 bin insanın katili olarak ilan edilen bir kişiyi Suriye'den paketleyip, alamayıp, ille de kolinin teslim adresi Kenya'ya gitmek zorunda kalanlar, yaşları 15-20 arası 15 zavallı kızcağızı bir emirle Hatay'a nasıl götürdü?
Bu iş bu kadar kolay,
Bakıra çalınan kalay,
İster horon tep ister halay,
Şinanay yavrum şinanay idiyse asıl mesele, niye APO'yu alamadık Suriye'den?
Adresini mi bilmiyorduk?
Kolayı vardı, M. Ali Brand ile birlikte gidilip, sabah kahvaltısı bahanesiyle öğrenilseydi ya.
Bu sorulara başka şıklar da eklenebilir ya.
Vahşi kapitalizm, nasıl da idealleri uğruna kendi öz evladını bile gözden çıkarıyor.
Oysa ben umre için yazacaktım ama şartlar izin vermiyor ki.
Bizim kadar terörden çeken bir başka ülke yoktur desek, mübalağa mı etmiş oluruz?
80 öncesi on bin genci kaybettik.
Kimi sağcı, kimi solcu, ama ortak özellikleri "ana kuzusu" gençlerdi onlar.
Anadolu analarının dişinden tırnağından biriktirip, okusun vatana-millete hizmet etsin diye yetiştirdiği "delikanlılar".
Bir anda kendilerini bir kavganın içinde buldular. Anadolulu "mertliği" onları kavgada taraf tutmaya mecbur etti.
Yoksa ne sağcılık ne de solculuk diye bir dertleri vardı.
Aslında ülke geneline yayılmış olan sağ-sol bir oyundu.
Olan o "mertlere" oldu.
Yedi gidip sekiz gelen Süleyman bağırıyordu kürsüden:
Gominizmin geymesinden koykuyoy musunuuuz? Dakılın peşime!
Ne numaraydı be!
Fakat ne ilginçtir ki, o yıllar ülkemiz, yabancılar için "riskli" bölge olmadı.
Sonra, aynı oyunu tezgahlayan irade bu sefer de PKK belasını başımıza sardı.
35 bin insanımıza maloldu bu bela.
Yine Anadolu anaları gözyaşı döktü, ağladı, yüreğini dağladı.
Her gün ortalama 20-30 insan kaybettik.
Ülkenin, özellikle G.Doğu'su geceleri gezilemeyen, gündüzleri ise el-kol sallanarak yürünemeyen bir şehir oldu. Terörün bu denli işi azıttığı bir zamanda bile ülkemiz "riskli" bölge olmadı.
Riskli bölge olması şöyle dursun; bugün terör var diye ülkemize gelmeyen Avrupalı parlamenterler, o yıllar elini kolunu sallaya sallaya G.Doğu'ya turlar düzenliyordu.
Özellikle bayan Mitterant, rutin Güneydoğu gezilerini hiç aksatmazdı o yıllar.
Hatta bu ülke idarecilerinin can güvenliği bulamadığı o bölgede AB'li parlamenterler guruplar halinde turlar düzenliyordu.
Peki şimdi ne oldu?
İstanbul'da birkaç yerde patlayan bombalar, ülkemizi bir anda riskli bölge yapıverdi.
Neden?
Eskiden Ankara'da bir orta düzey müdür ishal olsa, piyasalar allak bullak olurdu.
Bir çok Batılı ülkenin terör bahanesiyle ismini telaffuz etmekten çekindiği ülkemizde piyasalar gayet rahat.
Neden ve nasıl?
35 bin insanın katili olarak ilan edilen bir kişiyi Suriye'den paketleyip, alamayıp, ille de kolinin teslim adresi Kenya'ya gitmek zorunda kalanlar, yaşları 15-20 arası 15 zavallı kızcağızı bir emirle Hatay'a nasıl götürdü?
Bu iş bu kadar kolay,
Bakıra çalınan kalay,
İster horon tep ister halay,
Şinanay yavrum şinanay idiyse asıl mesele, niye APO'yu alamadık Suriye'den?
Adresini mi bilmiyorduk?
Kolayı vardı, M. Ali Brand ile birlikte gidilip, sabah kahvaltısı bahanesiyle öğrenilseydi ya.
Bu sorulara başka şıklar da eklenebilir ya.
Vahşi kapitalizm, nasıl da idealleri uğruna kendi öz evladını bile gözden çıkarıyor.
Oysa ben umre için yazacaktım ama şartlar izin vermiyor ki.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Müslim Karabacak / diğer yazıları
- Ana-baba hakları-2 / 30.04.2024
- Ana-baba hakları -1 / 25.04.2024
- Müşriklerle hicv / 21.04.2024
- Kıyas önemlidir.... / 14.04.2024
- Kur'anı doğru anlamak / 13.04.2024
- Şimdi sırada "Dinsel Dönüşüm" var / 07.04.2024
- Ramazanda; Dua... Dua...Dua.. -5 / 03.04.2024
- Ramazanda; Dua... Dua...Dua.. -4 / 27.03.2024
- Ramazanda; Dua... Dua...Dua.. -3 / 26.03.2024
- Ramazanda; Dua... Dua...Dua.. -2 / 21.03.2024
- Ana-baba hakları -1 / 25.04.2024
- Müşriklerle hicv / 21.04.2024
- Kıyas önemlidir.... / 14.04.2024
- Kur'anı doğru anlamak / 13.04.2024
- Şimdi sırada "Dinsel Dönüşüm" var / 07.04.2024
- Ramazanda; Dua... Dua...Dua.. -5 / 03.04.2024
- Ramazanda; Dua... Dua...Dua.. -4 / 27.03.2024
- Ramazanda; Dua... Dua...Dua.. -3 / 26.03.2024
- Ramazanda; Dua... Dua...Dua.. -2 / 21.03.2024