Her şey tükenir o tükenmez.
Kaynağın her çeşidi, harcandıkça, kullandıkça en azından azalır, tükenmeye yüz tutar ama pişkinliğin bir sonu, bir sınırı asla yoktur.
Pişkinlik, hem sınırsız hem de masrafsız bir sermayedir!
'Harca harca bitmez' dedikleri cinsten.
'Yeniden değerleme oranları' dedikleri, pasaport harcı, trafik cezaları gibi, yani devletin alacağı kalemlerde zam oranları yüzde yüz yirmi olarak açıklanırken, emekliye ve memura yapılan önce yüzde yirmi beş, sonra da beş puanlık artışla yüzde otuzluk zammı, büyük lütuf ve ihsan olarak pazarlamak…
Son bir sene içinde yüzde yüzün altında zam gören sadece ve sadece marketlerdeki poşet fiyatlarıdır, ikinci bir örnek gösterilemez.
Hal ve gidişat böyle iken…
Yukarılarda bir yerlerde, üst düzey bürokrat dedikleri mevkilerdeki birine, eşiyle birlikte aldıkları maaş sayısının dördü-beşi geçtiği hatırlatılıyor ve gayet pişkin pişkin; 'maaşlarından bir kısmını hayır ve hasenata harcadıklarını' beyan ediyor.
Bürokratların, bazı bakan yardımcılarının muhtelif kurumlardan aldıkları maaşlar, aldıkları huzur hakları, yönetim kurulu üyeliklerinden aldıkları ek ücretler belgelerle, bilgilerle açıklanıyor, toplamda aldıkları maaşların yüz binlerden başladığı ilan ediliyor ve fakat muhataplardan tek kelimelik dahi açıklama yok.
Pişkinliğin bu kadarı, böylesine derin pişkinlik, dar gelirli milyonlarca aileyi, geçinme ve barınma sıkıntıları içinde tahsilini sürdürmeye çalışan öğrenci kesimini adetâ pişirip bir kenara bırakıyor.
Bilindiği gibi dünya çapında en fazla ihale alan on büyük şirketten beştanesi bizim ülkemizde yer alıyor ve bu kocaman şirketlerin vergi borçları şimdiye kadar yüzlerce defa silindi ve silinmeye de devam ediyor ama bunu gerekçesi bir türlü açıklanmıyor.
Sebep ne ki, kamu ihalelerinden, dolayısıyla milletin vergilerinden oluşmuş hazineden, trilyonları kazanan, gelecek nice on yıllar boyunca da kazançlarını garanti etmiş olan bu devasa şirketlerin devlete olan borçları siliniyor?
Silen taraftan da borçları silinen taraftan da bir türlü bir açıklama gelmiyor.
Bu kadar pişkinlik fazla değil mi?
Bir tarafta, geçim sıkıntısından kıvranan, tenceresinde aşı kaynamayan, aşı pişmeyen geniş halk kitleleri, diğer tarafta da, haksız olarak elde ettiği hesapsız servetini, sınırsız pişkinlik ve israf içinde harcamaya çalışan bir avuç mutlu azınlık…
Pişkinliğin de bir sonu, bir sınırı olmalı değil mi?
- Özetin özeti… Hayatın özeti… / 24.12.2025
- Üç aylar iklimi derman olsa derdimize / 22.12.2025
- Var mı bir gören? / 16.12.2025
- Ey insan! / 14.12.2025
- Negatif büyüme! / 12.12.2025
- Ezber bozan parti: BTP / 11.12.2025
- Her kime dokunsan ağlayası var / 04.12.2025
- Tefecinin çetecinin elinden koca bir memleket yandı ha yandı / 02.12.2025
- Gaziler ayakta şehit uyanık / 30.11.2025































































































