Polonya'nın Poznan kentinde düzenlenen BM İklim Konferansı sona erdi. 190 ülkeden temsilcinin katıldığı konferansta, iklimin korunması için somut kararlar alınamadı.
Küresel ısınmanın etkileri konusunda ortaya konan araştırmalar, son yıllarda uluslararası toplumu da harekete geçirdi. Bu çerçevede dünya şimdi 2012 yılında süresi bitecek olan Kyoto Protokolü'nün yerine yeni bir uluslararası sözleşmenin temellerini atmaya çalışıyor. Polonya'nın Poznan kentinde 14 gün önce başlayan BM İklim Konferansı'na katılan 190'dan fazla ülke, bu amaçla kapsamlı görüşmelerde bulundu. Ancak küresel mali kriz, ekonomik çıkarlar ve ülkeler arasında arasındaki refah farkı görüşmeleri gölgeledi.
Çıkarlar çatıştıBakanlar düzeyindeki pazarlıklar başlarken, BM Genel Sekreteri Ban Ki Moon'un ortaklık çağrısı da tarafların geri adım atmasını sağlamadı. Ban, "Sayın Bayanlar ve Baylar: Dünya bizi izliyor, başarısız olmamalıyız. Aynı anda iki kriz yaşıyoruz. İklim değişikliği ve küresel ekonomi krizi. Ancak bu krizler bize iyi fırsatlar sunabilir. Bu, eşzamanlı olarak, her iki krizin üstesinden gelebilmek için bir fırsat olabilir" çağrısında bulundu. ABD'nin eski başkan yardımcılarından Al Gore da iklimin korunması için destek çağrısı yaptı. "Hemen harekete geçmeliyiz, yeryüzü tehlikede" şeklinde konuşan Gore, tüm ülkelerin iklimin kurtarmak için harekete geçmesini istedi. Al Gore, insanlık medeniyetini yaşatabilmenin zorluklara rağmen küresel ısınmanın önlenmesi ile mümkün olacağını söyledi.
En büyük engel ABD Küresel ısınmaya karşı alınacak önlemlerde en büyük sıkıntı ise ABD ile yaşanıyor. ABD, ekonomisini olumsuz etkileyeceği gerekçesiyle atmosferi en çok kirleten ülke olmasına rağmen Kyoto Protokolü'ne taraf olmamıştı. İklim politikaları nedeniyle eleştirilerin hedefi haline gelen ABD'nin Bush yönetimi sonrasında harekete geçmesi bekleniyor. Zira ABD'nin yeni seçilen Başkanı Barack Obama, döneminde ABD'nin iklim korumada öncü rol üstleneceği sözünü verdi.Ancak ABD'nin yanı sıra zengin Batı ülkeleri ile gelişmekte ve kalkınmakta olan ülkeler arasında da tartışmalar yaşanıyor. Hindistan ve Çin gibi kalkınmakta olan ülkeler, atmosferi daha çok kirleten sanayi ülkelerinin daha etkin önlemler alması gerektiğini söylüyor. Küresel kriz nedeniyle iklim korumada çekimser davranmaya çalışan Avrupa ülkelerinin bu tutumu konferansta eleştirilere neden oldu. Guyana Cumhuriyeti Devlet Başkanı Bharrat Jagdeo, şöyle konuştu: "Avrupa eğer sadece refah dönemlerinde iklim korumaya destek verebileceği mesajı gönderiyorsa, o zaman gelişmekte olan ülkeler, Çin ya da Hindistan ne yapacak?"
Asıl tartışma 2009'da Çetin pazarlıklıklara sahne olan İklim Konferansı, amaçlanan uluslararası anlaşma açısından sadece küçük bir aşama oldu. Zira asıl pazarlıklar 2009 yılında olacak. Bali'de geçen yıl yapılan iklim konferansında kabul edilen 'yol haritasında' 2009 sonunda Kopenhag'da yeni bir konferansın düzenlemesi öngörülmüştü. BM iklim değişiklikleri sözleşmesini imzalayan 192 ülkenin temsilcilerinin, sera etkisine karşı yeni tedbirleri belirlemek için önlerinde 1 yılı bulunuyor.
Küresel ısınmanın etkileri konusunda ortaya konan araştırmalar, son yıllarda uluslararası toplumu da harekete geçirdi. Bu çerçevede dünya şimdi 2012 yılında süresi bitecek olan Kyoto Protokolü'nün yerine yeni bir uluslararası sözleşmenin temellerini atmaya çalışıyor. Polonya'nın Poznan kentinde 14 gün önce başlayan BM İklim Konferansı'na katılan 190'dan fazla ülke, bu amaçla kapsamlı görüşmelerde bulundu. Ancak küresel mali kriz, ekonomik çıkarlar ve ülkeler arasında arasındaki refah farkı görüşmeleri gölgeledi.
Çıkarlar çatıştıBakanlar düzeyindeki pazarlıklar başlarken, BM Genel Sekreteri Ban Ki Moon'un ortaklık çağrısı da tarafların geri adım atmasını sağlamadı. Ban, "Sayın Bayanlar ve Baylar: Dünya bizi izliyor, başarısız olmamalıyız. Aynı anda iki kriz yaşıyoruz. İklim değişikliği ve küresel ekonomi krizi. Ancak bu krizler bize iyi fırsatlar sunabilir. Bu, eşzamanlı olarak, her iki krizin üstesinden gelebilmek için bir fırsat olabilir" çağrısında bulundu. ABD'nin eski başkan yardımcılarından Al Gore da iklimin korunması için destek çağrısı yaptı. "Hemen harekete geçmeliyiz, yeryüzü tehlikede" şeklinde konuşan Gore, tüm ülkelerin iklimin kurtarmak için harekete geçmesini istedi. Al Gore, insanlık medeniyetini yaşatabilmenin zorluklara rağmen küresel ısınmanın önlenmesi ile mümkün olacağını söyledi.
En büyük engel ABD Küresel ısınmaya karşı alınacak önlemlerde en büyük sıkıntı ise ABD ile yaşanıyor. ABD, ekonomisini olumsuz etkileyeceği gerekçesiyle atmosferi en çok kirleten ülke olmasına rağmen Kyoto Protokolü'ne taraf olmamıştı. İklim politikaları nedeniyle eleştirilerin hedefi haline gelen ABD'nin Bush yönetimi sonrasında harekete geçmesi bekleniyor. Zira ABD'nin yeni seçilen Başkanı Barack Obama, döneminde ABD'nin iklim korumada öncü rol üstleneceği sözünü verdi.Ancak ABD'nin yanı sıra zengin Batı ülkeleri ile gelişmekte ve kalkınmakta olan ülkeler arasında da tartışmalar yaşanıyor. Hindistan ve Çin gibi kalkınmakta olan ülkeler, atmosferi daha çok kirleten sanayi ülkelerinin daha etkin önlemler alması gerektiğini söylüyor. Küresel kriz nedeniyle iklim korumada çekimser davranmaya çalışan Avrupa ülkelerinin bu tutumu konferansta eleştirilere neden oldu. Guyana Cumhuriyeti Devlet Başkanı Bharrat Jagdeo, şöyle konuştu: "Avrupa eğer sadece refah dönemlerinde iklim korumaya destek verebileceği mesajı gönderiyorsa, o zaman gelişmekte olan ülkeler, Çin ya da Hindistan ne yapacak?"
Asıl tartışma 2009'da Çetin pazarlıklıklara sahne olan İklim Konferansı, amaçlanan uluslararası anlaşma açısından sadece küçük bir aşama oldu. Zira asıl pazarlıklar 2009 yılında olacak. Bali'de geçen yıl yapılan iklim konferansında kabul edilen 'yol haritasında' 2009 sonunda Kopenhag'da yeni bir konferansın düzenlemesi öngörülmüştü. BM iklim değişiklikleri sözleşmesini imzalayan 192 ülkenin temsilcilerinin, sera etkisine karşı yeni tedbirleri belirlemek için önlerinde 1 yılı bulunuyor.