İki rakip el sıkıştı
İran ile Suudi Arabistan, 7 yıl aradan sonra diplomatik ilişkilerin yeniden başlatılması ve büyükelçiliklerin karşılıklı olarak açılması konusunda Çin’in arabuluculuğunda anlaştı. Anlaşmaya Pekin'de varılmış olması, Körfez ülkelerinin ABD'nin Ortadoğu'dan yavaş yavaş çekildiğini düşündüğü bir dönemde, Çin için büyük bir diplomatik başarı anlamına geliyor
11.03.2023 16:21:00





MURAT ÇABAS/ DETAY HABER
İran ve Suudi Arabistan'ın yıllardır devam eden gergin ilişkileri Ortadoğu'da da ciddi gerilimlere neden oluyordu. Bu gerilim, Ortadoğu coğrafyası üzerinde Büyük Ortadoğu Projesi hesapları güden Batılı ülkelerin çıkarlarına hizmet ediyordu. 2015 yılında Batı'nın kışkırtmasıyla başlayan Yemen iç savaşı İran ile Suudi Arabistan arasındaki ilişkileri ciddi anlamda germişti. 2016 yılında Suudi Arabistan'ın, aralarında bir Şii din adamının da bulunduğu 47 kişiyi idam etmesi, ardından da Tahran'da Suudi Arabistan'ın İran'daki büyükelçilik ve konsolosluk binalarının İranlı göstericiler tarafından ateşe verilmesi ilişkilerin tamamen kopmasına neden oldu. Gerilim ve kaos dolu 7 yıl aradan sonra, Suudi Arabistan ve İran'ın Çin arabuluculuğunda anlaşıp el sıkışması, Ortadoğu'da barış rüzgarlarının esmesine neden oldu. Elbette bu durum Ortadoğu üzerinde kirli hesapları olanların da menfaatine olmayacak. Ortadoğu'daki bu kritik anlaşmayla, İran ABD ve Batılı ülkelerin kendisini izole çabalarını ortadan kaldırmayı, Suudi Arabistan ise zor dönemlerden geçen ekonomisini kalkındırmayı hedefliyor.
7 yıllık gerginlik son buldu
İran ve Suudi Arabistan, Körfez'de istikrar ve güvenliği tehdit eden ve Yemen'den Suriye'ye Ortadoğu'daki çatışmaları körükleyen düşmanlık yıllarının ardından ilişkileri yeniden kurma konusunda anlaştı. Tahran-Riyad ilişkilerini normalleştirmek için 6 Mart'ta Çin'in başkenti Pekin'de Çinli yetkililerin aracılığıyla müzakerelere başlayan İran ve Suudi Arabistanlı üst düzey güvenlik yetkilileri dört günlük görüşmelerin ardından anlaşmaya vardı. Tahran ile Riyad arasında 7 yıl sonra varılan anlaşma, İran, Suudi Arabistan ve Çin tarafından yapılan ortak açıklamayla duyuruldu. Açıklamada, İran ve Suudi Arabistan'ın iki ay içerisinde diplomatik ilişkilerin yeniden başlatılması ve büyükelçiliklerin ve temsilciliklerin karşılıklı olarak yeniden açılması konusunda anlaştıkları belirtildi. Açıklamada ayrıca, "Anlaşma, devletlerin egemenliğine saygı ve iç işlerine karışmama ilkelerinin teyidini de içeriyor" denildi. İran Ulusal Güvenlik Yüksek Konseyi Genel Sekreteri Ali Şemhani ve Suudi Arabistan Ulusal Güvenlik Danışmanı Musaid bin Muhammad el-Aiban tarafından imzalanan anlaşma, 2001 yılında imzalanan bir güvenlik işbirliği anlaşmasının yanı sıra ticaret, ekonomi ve yatırım konularında daha önce imzalanan bir başka anlaşmayı da yeniden aktif hale getirmeyi kapsıyor.
Çin: Diyalog ve barış için bir zafer
Çin'in en üst düzey diplomatı Wang Yi anlaşmayı 'diyalog ve barış için bir zafer' olarak nitelendirirken, Pekin'in zorlu küresel meselelerin ele alınmasında yapıcı bir rol oynamaya devam edeceğini sözlerine ekledi. İki ülke de Çin'i, anlaşma sağlanmasına yönelik katkısından dolayı övdü. İki ülke dışişleri bakanlarının da sürecin yürütülmesi ve ayrıntıların netleştirilmesi için yakın zamanda bir araya geleceği aktarıldı. Suudi Dışişleri Bakanı Prens Faysal bin Farhan Al Saud, Riyad'ın 'siyasi çözüm ve diyalogdan yana olduğunu' söyledi. İran Dışişleri Bakanı Hüseyin Emir Abdullahiyan ise daha fazlasının geleceğini ima etti. Abdullahiyan sosyal medya hesabında, "İran hükümetinin dış politikasının ana ekseni olan komşuluk politikası güçlü bir şekilde doğru yönde ilerliyor ve diplomatik aygıt aktif olarak daha fazla bölgesel adımın hazırlanmasının arkasında" diye yazdı.
Gerginliğin sebebi idamlardı
Suudi Arabistan'da 2 Ocak 2016'da aralarında Şii din adamı Nimr el-Nimr'in de bulunduğu 47 kişi "terör" suçlamasıyla idam edilmişti. İdamlara tepki gösteren İranlı yetkililerin peş peşe yaptığı açıklamaların ardından Suudi Arabistan'ın Tahran Büyükelçiliği ve Meşhed kentindeki konsolosluk binaları İran'daki göstericiler tarafından ateşe verilmişti. Mart 2015'te başlayan Yemen'deki kriz nedeniyle zaten gergin olan iki ülke arasındaki diplomatik ilişkiler tamamen kesilmişti. Suudi Arabistan, ayrıca 2019'da petrol tesislerine yapılan füze ve insansız hava aracı saldırılarının yanı sıra Körfez sularında tankerlere yapılan saldırılardan da İran'ı sorumlu tuttu. İran bu suçlamaları reddetti. İran ve Suudi Arabistanlı yetkililer, Nisan 2021'de Bağdat'ta doğrudan görüşmeler yapmak üzere bir araya gelmiş ve Irak'ın arabuluculuğundaki görüşmeler daha sonra da devam etmişti. Yemen'deki İran'a bağlı Husi hareketi de Husilerle savaşan koalisyona liderlik eden Suudi Arabistan'a sınır ötesi füze ve insansız hava aracı saldırıları düzenledi ve 2022'de bu saldırıları Birleşik Arap Emirlikleri'ne kadar genişletti.
ABD, anlaşmaya müdahil değil
Beyaz Saray Ulusal Güvenlik Sözcüsü John Kirby, Suudi Arabistan'ın Pekin'deki görüşmelerle ilgili olarak ABD'yi bilgilendirdiğini ancak Washington'un doğrudan müdahil olmadığını söyledi. Suudi Arabistan ve ABD arasında uzun süredir devam eden stratejik bağlar, ABD Başkanı Joe Biden yönetimi sırasında son zamanlarda Rusya ve OPEC+ petrol üretimi ile ilişkiler nedeniyle gerilmişti. Buna karşılık Suudi Arabistan'ın Çin ile artan bağları, Devlet Başkanı Şi Cinping'in üç ay önceki yüksek profilli ziyaretiyle vurgulanmıştı. Anlaşmaya dair açıklama, Şi'nin bir Çin başkanı olarak üçüncü dönemini tamamladığı gün geldi. ABD Başkanı Joe Biden, ulusal güvenliğe tehdit oluşturmaya devam ettiğini belirttiği İran kaynaklı 'ulusal acil durum'un uzatılmasına karar verdi. Beyaz Saray'dan yapılan açıklamaya göre, Biden, ABD'nin ulusal güvenliği, dış politikası ve ekonomisine yönelik İran hükümetinin eylemlerinden kaynaklı tehditlerle başa çıkmak için 1995'te ilan edilen 'ulusal acil durum'a ilişkin başkanlık kararnamesini uzatacağı konusunda Kongre'yi bilgilendirdi.
İsrail hariç bölge ülkeleri memnun
Ortadoğu'daki bu barış rüzgarından en fazla rahatsız olan ülke şüphesiz İsrail. Zira İsrail, bölgedeki politikalarını bu iki ülkenin gerilimi üzerinden yürütüyordu. İslam ülkeleri ise süreçten gayet memnun. Birleşik Arap Emirlikleri, Umman, Katar, Bahreyn, Lübnan, Filistin, Cezayir ve Kuveyt'in yanı sıra Irak, Mısır ve Türkiye de Suudi-İran ilişkilerinin yeniden kurulmasını memnuniyetle karşıladı. Irak Dışişleri Bakanlığının Twitter hesabından yapılan açıklamada, iki ülke arasında varılan anlaşmanın, diplomatik ilişkilerde yeni bir sayfa açtığı ifade edildi. Açıklamada, söz konusu anlaşmanın, bölgesel işbirliğine ivme kazandıracağı kaydedildi. Umman Dışişleri Bakanlığı'ndan yapılan açıklamada ise, söz konusu adımın, bölgede güvenlik ve istikrarın temellerinin sağlamlaştırılması ve tüm dünyaya menfaat getirecek yapıcı ve olumlu işbirliğinin geliştirilmesine katkı sağlaması temenni edildi. Diğer İslam ülkelerinden de benzer memnuniyet açıklamaları yapıldı.
İran ve Suudi Arabistan'ın yıllardır devam eden gergin ilişkileri Ortadoğu'da da ciddi gerilimlere neden oluyordu. Bu gerilim, Ortadoğu coğrafyası üzerinde Büyük Ortadoğu Projesi hesapları güden Batılı ülkelerin çıkarlarına hizmet ediyordu. 2015 yılında Batı'nın kışkırtmasıyla başlayan Yemen iç savaşı İran ile Suudi Arabistan arasındaki ilişkileri ciddi anlamda germişti. 2016 yılında Suudi Arabistan'ın, aralarında bir Şii din adamının da bulunduğu 47 kişiyi idam etmesi, ardından da Tahran'da Suudi Arabistan'ın İran'daki büyükelçilik ve konsolosluk binalarının İranlı göstericiler tarafından ateşe verilmesi ilişkilerin tamamen kopmasına neden oldu. Gerilim ve kaos dolu 7 yıl aradan sonra, Suudi Arabistan ve İran'ın Çin arabuluculuğunda anlaşıp el sıkışması, Ortadoğu'da barış rüzgarlarının esmesine neden oldu. Elbette bu durum Ortadoğu üzerinde kirli hesapları olanların da menfaatine olmayacak. Ortadoğu'daki bu kritik anlaşmayla, İran ABD ve Batılı ülkelerin kendisini izole çabalarını ortadan kaldırmayı, Suudi Arabistan ise zor dönemlerden geçen ekonomisini kalkındırmayı hedefliyor.
7 yıllık gerginlik son buldu
İran ve Suudi Arabistan, Körfez'de istikrar ve güvenliği tehdit eden ve Yemen'den Suriye'ye Ortadoğu'daki çatışmaları körükleyen düşmanlık yıllarının ardından ilişkileri yeniden kurma konusunda anlaştı. Tahran-Riyad ilişkilerini normalleştirmek için 6 Mart'ta Çin'in başkenti Pekin'de Çinli yetkililerin aracılığıyla müzakerelere başlayan İran ve Suudi Arabistanlı üst düzey güvenlik yetkilileri dört günlük görüşmelerin ardından anlaşmaya vardı. Tahran ile Riyad arasında 7 yıl sonra varılan anlaşma, İran, Suudi Arabistan ve Çin tarafından yapılan ortak açıklamayla duyuruldu. Açıklamada, İran ve Suudi Arabistan'ın iki ay içerisinde diplomatik ilişkilerin yeniden başlatılması ve büyükelçiliklerin ve temsilciliklerin karşılıklı olarak yeniden açılması konusunda anlaştıkları belirtildi. Açıklamada ayrıca, "Anlaşma, devletlerin egemenliğine saygı ve iç işlerine karışmama ilkelerinin teyidini de içeriyor" denildi. İran Ulusal Güvenlik Yüksek Konseyi Genel Sekreteri Ali Şemhani ve Suudi Arabistan Ulusal Güvenlik Danışmanı Musaid bin Muhammad el-Aiban tarafından imzalanan anlaşma, 2001 yılında imzalanan bir güvenlik işbirliği anlaşmasının yanı sıra ticaret, ekonomi ve yatırım konularında daha önce imzalanan bir başka anlaşmayı da yeniden aktif hale getirmeyi kapsıyor.
Çin: Diyalog ve barış için bir zafer
Çin'in en üst düzey diplomatı Wang Yi anlaşmayı 'diyalog ve barış için bir zafer' olarak nitelendirirken, Pekin'in zorlu küresel meselelerin ele alınmasında yapıcı bir rol oynamaya devam edeceğini sözlerine ekledi. İki ülke de Çin'i, anlaşma sağlanmasına yönelik katkısından dolayı övdü. İki ülke dışişleri bakanlarının da sürecin yürütülmesi ve ayrıntıların netleştirilmesi için yakın zamanda bir araya geleceği aktarıldı. Suudi Dışişleri Bakanı Prens Faysal bin Farhan Al Saud, Riyad'ın 'siyasi çözüm ve diyalogdan yana olduğunu' söyledi. İran Dışişleri Bakanı Hüseyin Emir Abdullahiyan ise daha fazlasının geleceğini ima etti. Abdullahiyan sosyal medya hesabında, "İran hükümetinin dış politikasının ana ekseni olan komşuluk politikası güçlü bir şekilde doğru yönde ilerliyor ve diplomatik aygıt aktif olarak daha fazla bölgesel adımın hazırlanmasının arkasında" diye yazdı.
Gerginliğin sebebi idamlardı
Suudi Arabistan'da 2 Ocak 2016'da aralarında Şii din adamı Nimr el-Nimr'in de bulunduğu 47 kişi "terör" suçlamasıyla idam edilmişti. İdamlara tepki gösteren İranlı yetkililerin peş peşe yaptığı açıklamaların ardından Suudi Arabistan'ın Tahran Büyükelçiliği ve Meşhed kentindeki konsolosluk binaları İran'daki göstericiler tarafından ateşe verilmişti. Mart 2015'te başlayan Yemen'deki kriz nedeniyle zaten gergin olan iki ülke arasındaki diplomatik ilişkiler tamamen kesilmişti. Suudi Arabistan, ayrıca 2019'da petrol tesislerine yapılan füze ve insansız hava aracı saldırılarının yanı sıra Körfez sularında tankerlere yapılan saldırılardan da İran'ı sorumlu tuttu. İran bu suçlamaları reddetti. İran ve Suudi Arabistanlı yetkililer, Nisan 2021'de Bağdat'ta doğrudan görüşmeler yapmak üzere bir araya gelmiş ve Irak'ın arabuluculuğundaki görüşmeler daha sonra da devam etmişti. Yemen'deki İran'a bağlı Husi hareketi de Husilerle savaşan koalisyona liderlik eden Suudi Arabistan'a sınır ötesi füze ve insansız hava aracı saldırıları düzenledi ve 2022'de bu saldırıları Birleşik Arap Emirlikleri'ne kadar genişletti.
ABD, anlaşmaya müdahil değil
Beyaz Saray Ulusal Güvenlik Sözcüsü John Kirby, Suudi Arabistan'ın Pekin'deki görüşmelerle ilgili olarak ABD'yi bilgilendirdiğini ancak Washington'un doğrudan müdahil olmadığını söyledi. Suudi Arabistan ve ABD arasında uzun süredir devam eden stratejik bağlar, ABD Başkanı Joe Biden yönetimi sırasında son zamanlarda Rusya ve OPEC+ petrol üretimi ile ilişkiler nedeniyle gerilmişti. Buna karşılık Suudi Arabistan'ın Çin ile artan bağları, Devlet Başkanı Şi Cinping'in üç ay önceki yüksek profilli ziyaretiyle vurgulanmıştı. Anlaşmaya dair açıklama, Şi'nin bir Çin başkanı olarak üçüncü dönemini tamamladığı gün geldi. ABD Başkanı Joe Biden, ulusal güvenliğe tehdit oluşturmaya devam ettiğini belirttiği İran kaynaklı 'ulusal acil durum'un uzatılmasına karar verdi. Beyaz Saray'dan yapılan açıklamaya göre, Biden, ABD'nin ulusal güvenliği, dış politikası ve ekonomisine yönelik İran hükümetinin eylemlerinden kaynaklı tehditlerle başa çıkmak için 1995'te ilan edilen 'ulusal acil durum'a ilişkin başkanlık kararnamesini uzatacağı konusunda Kongre'yi bilgilendirdi.
İsrail hariç bölge ülkeleri memnun
Ortadoğu'daki bu barış rüzgarından en fazla rahatsız olan ülke şüphesiz İsrail. Zira İsrail, bölgedeki politikalarını bu iki ülkenin gerilimi üzerinden yürütüyordu. İslam ülkeleri ise süreçten gayet memnun. Birleşik Arap Emirlikleri, Umman, Katar, Bahreyn, Lübnan, Filistin, Cezayir ve Kuveyt'in yanı sıra Irak, Mısır ve Türkiye de Suudi-İran ilişkilerinin yeniden kurulmasını memnuniyetle karşıladı. Irak Dışişleri Bakanlığının Twitter hesabından yapılan açıklamada, iki ülke arasında varılan anlaşmanın, diplomatik ilişkilerde yeni bir sayfa açtığı ifade edildi. Açıklamada, söz konusu anlaşmanın, bölgesel işbirliğine ivme kazandıracağı kaydedildi. Umman Dışişleri Bakanlığı'ndan yapılan açıklamada ise, söz konusu adımın, bölgede güvenlik ve istikrarın temellerinin sağlamlaştırılması ve tüm dünyaya menfaat getirecek yapıcı ve olumlu işbirliğinin geliştirilmesine katkı sağlaması temenni edildi. Diğer İslam ülkelerinden de benzer memnuniyet açıklamaları yapıldı.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.































































































