İçme sularındaki kanser tehlikesine dikkat
Yeni bir araştırma, içme sularında bulunan kalıcı kimyasalların bazı kanser türlerinin görülme sıklığını %33 oranında artırabileceğini ortaya koydu
22.02.2025 15:47:00
Yenal Arman
Yenal Arman





Yeni bir araştırma, içme sularında bulunan kalıcı kimyasalların bazı kanser türlerinin görülme sıklığını %33 oranında artırabileceğini ortaya koydu. Bu kalıcı kimyasallar arasında yer alan PFAS (Per- ve Polifloralkil Maddeler), karbon-flor bağlarına dayanan insan yapımı kimyasallardır. Bu bağların son derece güçlü olması, PFAS'ın birçok üründe kullanılmasını mümkün kılarken, çevrede uzun süre bozulmadan kalmalarına da neden olmaktadır. 1950'lerden bu yana çeşitli tüketici ve ticari ürünlerde kullanılan bu maddeler, "kalıcı kimyasallar" olarak adlandırılmaktadır.
PFAS, yağmurluklar, döşemeler, gıda paketleri, yapışmaz tencere ve tavalar ile yangın söndürme köpüklerinde bulunur. Bu kimyasallar, zamanla parçalanarak çevreye yayılır ve yiyeceklerimize, içme sularımıza ve dolayısıyla vücudumuza karışır. Önceki araştırmalar, PFAS'ın böbrek, meme ve testis kanseri ile ilişkili olduğunu göstermiştir. Özellikle PFOA (Perflorooktanoik Asit), Uluslararası Kanser Araştırma Ajansı tarafından kanserojen olarak sınıflandırılmıştır.
Araştırma ekibi, içme suyunda bulunan PFAS'ın her yıl 4.000 ila 7.000 yeni kanser vakasına katkıda bulunabileceğini tahmin etmektedir. Belirli bir tür PFAS'ın yüksek kirlilik seviyelerinde tespit edildiği bölgelerde, sindirim sistemi, endokrin sistem, orofaringeal ve solunum sistemi kanserleri gibi dört farklı kanser türünün artış gösterdiği belirlenmiştir. Bu bulgular, PFAS ile bazı nadir kanser türleri arasında bir bağlantı olduğunu ortaya koymakta ve bu bağlantıların daha detaylı araştırılması gerektiğini vurgulamaktadır.
Vücuda Giriş Yolları ve Potansiyel Hasar
PFAS kimyasalları, suya kolayca çözünebildikleri için, deri ve akciğerler yoluyla vücuda girmekte ve kan dolaşımı aracılığıyla diğer dokulara taşınmaktadır. Ancak, en kritik maruz kalma yolu sindirim sistemidir. Diyet ve içme suyu, PFAS'a maruz kalmanın başlıca yollarıdır ve bu kimyasallar ağız ve yutak aracılığıyla doğrudan vücuda girmektedir. Vücuda girdikleri her yerde potansiyel hasar oluşturma riski taşımaktadırlar.
Böbrek Üzerindeki Etkileri
Önceki araştırmalar, PFAS'ın böbrekler üzerindeki uzun süreli maruz kalmanın zararlı etkilerini ve bu durumun potansiyel olarak böbrek kanserine yol açabileceğini göstermiştir. Bu bulgular, PFAS'ın insan sağlığı üzerindeki olumsuz etkilerini bir kez daha gözler önüne sermektedir.
Sonuç olarak, PFAS kimyasallarının içme sularındaki varlığı, sağlık açısından ciddi bir tehdit oluşturmaktadır. Bu durum, hem bireylerin hem de toplumların sağlığını korumak için acil önlemler alınması gerektiğini göstermektedir.
PFAS, yağmurluklar, döşemeler, gıda paketleri, yapışmaz tencere ve tavalar ile yangın söndürme köpüklerinde bulunur. Bu kimyasallar, zamanla parçalanarak çevreye yayılır ve yiyeceklerimize, içme sularımıza ve dolayısıyla vücudumuza karışır. Önceki araştırmalar, PFAS'ın böbrek, meme ve testis kanseri ile ilişkili olduğunu göstermiştir. Özellikle PFOA (Perflorooktanoik Asit), Uluslararası Kanser Araştırma Ajansı tarafından kanserojen olarak sınıflandırılmıştır.
Araştırma ekibi, içme suyunda bulunan PFAS'ın her yıl 4.000 ila 7.000 yeni kanser vakasına katkıda bulunabileceğini tahmin etmektedir. Belirli bir tür PFAS'ın yüksek kirlilik seviyelerinde tespit edildiği bölgelerde, sindirim sistemi, endokrin sistem, orofaringeal ve solunum sistemi kanserleri gibi dört farklı kanser türünün artış gösterdiği belirlenmiştir. Bu bulgular, PFAS ile bazı nadir kanser türleri arasında bir bağlantı olduğunu ortaya koymakta ve bu bağlantıların daha detaylı araştırılması gerektiğini vurgulamaktadır.
Vücuda Giriş Yolları ve Potansiyel Hasar
PFAS kimyasalları, suya kolayca çözünebildikleri için, deri ve akciğerler yoluyla vücuda girmekte ve kan dolaşımı aracılığıyla diğer dokulara taşınmaktadır. Ancak, en kritik maruz kalma yolu sindirim sistemidir. Diyet ve içme suyu, PFAS'a maruz kalmanın başlıca yollarıdır ve bu kimyasallar ağız ve yutak aracılığıyla doğrudan vücuda girmektedir. Vücuda girdikleri her yerde potansiyel hasar oluşturma riski taşımaktadırlar.
Böbrek Üzerindeki Etkileri
Önceki araştırmalar, PFAS'ın böbrekler üzerindeki uzun süreli maruz kalmanın zararlı etkilerini ve bu durumun potansiyel olarak böbrek kanserine yol açabileceğini göstermiştir. Bu bulgular, PFAS'ın insan sağlığı üzerindeki olumsuz etkilerini bir kez daha gözler önüne sermektedir.
Sonuç olarak, PFAS kimyasallarının içme sularındaki varlığı, sağlık açısından ciddi bir tehdit oluşturmaktadır. Bu durum, hem bireylerin hem de toplumların sağlığını korumak için acil önlemler alınması gerektiğini göstermektedir.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.