Ülkemizde iktidara gelmenin iki metodu vardır: Birincisi Türk milletinden icazet alarak, ikincisi ülkemiz üzerinde ciddi hesapları olan Batılılardan icazet alarak.Önce ikincisinden başlayalım.Batılılar seçimlere yakın milletimizin eğilimlerini tespit ederler. Toplum mühendislerini gönderirler ve ciddi araştırmalar yapılır. Batı çıkarları o dönemde neyi gerektiriyorsa, milletin de hazmetme kapasitesi dikkate alınarak bir ya da birkaç liderin üzerinde yatırım yapılır. O siyasi lider ve kadrosu da bu Batı çıkarlarına uygun hareket edeceği sinyalini verirse, bu konuda vaatler ortaya koyarsa kendisine icazet verilir.Milletin eğilimine göre bazen iktidarda tek bir lider bulunur, bazen de birkaç lider iktidarı paylaşır. Koalisyon hükümetlerinde farklı eğilimler ve farklı liderler bir araya geldiğinden Batı çıkarlarına uygun ortak bir kararın çıkması genelde zordur. Bu sebeple Batılılar genelde bütün eğilimlere hitap eden tek bir lideri her zaman tercih ederler, ama böyle bir liderin siyasi arenada ortaya çıkması zaman aldığı için nadiren böyle bir atmosfer yakalayabilirler.Böyle bir lider yakaladıkları zaman koalisyon hükümetleri döneminden çok daha fazla tavizler koparırlar ve kontrolü daha kolaydır.Seçimler yaklaştıkça yine milletin de eğilimleri dikkate alınarak ona zemin hazırlanmaya başlanır. Yerli taşeronlar devreye konulur. Bu seçilen lider eğer eleştirilerek büyütülmesi gerekiyorsa eleştirilir, övülerek bu sonuca ulaşılacaksa övülür. Bu noktada işbirlikçi medya ve de basın devreye konulur.Eleştiri de olsa, övgü de olsa bu lider ve kadrosu sürekli gündemde tutulur, böylece her tarafa mesajlar verilir. Parasal destekler yağmaya başlar. Toplum önderleri etkilenmeye çalışılır, milletin gözünde bu lider büyütülür. Güçlü gözükmesi için isim yapmış birçok farklı eğilimden siyasinin o liderin etrafında toplanması sağlanır. Seçim esnasında her türlü siyasi ve hukuki boşluktan istifade edilir. Hatta sandık başında müşahidi olmayan partilerin oyları bile o liderin partisine aktarıldığını bir çok yerden duyduk.Neticede o lider ve kadrosu iktidara getirilir. Tam 3-3.5 yıl boyunca iç politika, dış politika, ekonomi? her sahada Batılılar neyi istiyorsa, icazetini onlardan alan o lider harfiyen, kamçısız bir şekilde yerine getirir. Verilen tavizlerin haddi hesabı yoktur. Tabi, bu tavizler verilirken, kendileri de nimetlerden nasipdar olurlar. Ne de olsa bal tutan parmağını yalar.Tabii bu taviz politikaları bir süre basının da göz boyaması ile milletin dikkatinden kaçabilir, ama ülkenin gerçek sahipleri meydanı boş bırakmaz. Millet önceleri, kandırılmışlığın sarhoşluğuyla gerçekleri fark edemez, hatta bu sarhoşluk uzun bir zaman da sürebilir, ama verilen tavizlerin etkilerini cebinde, yaşantısında görmeye başlayınca "ne oluyor" demeye başlar.Batılılar bu durumu fark edince rahatlıkla taviz koparabildikleri bu lideri ve kadrosunu koruyabilmek için onu tekrar temize çıkarma tiyatroları oynamaya başlar.Seçim öncesi milletin eğilimlerini kullanarak iktidara gelen bu siyasi iradenin yine aynı söylemlere dönmesi sağlanır. Verdiği tavizler değil de milletin eğilimine yönelik danışıklı tartışmalar kamuoyunu meşgul etmeye başlar. Ve Batılılar böyle bir liderin ve kadrosunun bir daha yetişmesinin oldukça zor olduğunu bildiklerinden bu lidere olan oy desteğinin tehlike boyutlarına ulaşmadan erken bir seçimi gündeme getirmeye çalışırlar. Tabii, bu çalışmalar mümkün olduğu kadar el atından yapılır ki, bu liderin iktidara gelişi garantilensin.Bu durum böyle devam eder. Ama kısaca bilmemiz gereken şu ki, bir lider icazetini milletten değil de Batılılardan, okyanus ötelerinden alarak bu ülkeye lider oluyorsa, bu millete değil, icazet aldığına hizmet eder; bu millet her zaman kaybeder ve uçuruma her an biraz daha yaklaşırız. Osmanlı'nın son dönemleri buna en güzel örnektir.Milletinden icazet alarak, milli projelerle iktidara gelenler ise bu millete hizmet ederler. Tabii, tekrar vurgulamak gerekir ki, sadece milletten icazet almak önemli değildir, aslolan icazet aldığın millete hak ettiği hizmeti verebileceğin milli projelere sahip olmaktır. Eğer projeniz yoksa, yine Batılıların oyunlarına alet olursunuz. Görünen o ki, bugün bu özelliğe sahip tek bir lider ve tek bir parti vardır: Dünyanın meşhur bilim adamlarının bile hayran kaldığı Milli Ekonomi Modeli'nin sahibi Prof. Dr. Haydar Baş ve onun siyasi açılımı Bağımsız Türkiye Partisi(BTP)'dir.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Murat Çabas / diğer yazıları
- Asgari ücret kimseyi memnun etmedi / 26.12.2025
- Libya uçağı düştü mü, düşürüldü mü? Zamanlama manidar / 25.12.2025
- Terörsüz Türkiye sürecinde raporlar sadece formalite mi? / 24.12.2025
- Deprem mağdurlarının 11. Yargı Paketi'ne itirazı dikkate alınmalı / 23.12.2025
- Ülkemizde çürümüşlük kurumsallaştı! / 20.12.2025
- Şara yönetimi, SDG’nin özerkliğini ‘resmen’ tanıdı / 19.12.2025
- Enflasyon oluşturmadan asgari ücrete gerekli zam yapılabilir / 18.12.2025
- SDG'nin entegrasyonu bize anlatıldığı gibi değil / 17.12.2025
- Teröristbaşı Öcalan’ın talepleri neden gizleniyor? / 16.12.2025
- Asgari ücrete zam, enflasyonun sebebi değil, sonucudur / 13.12.2025
- Libya uçağı düştü mü, düşürüldü mü? Zamanlama manidar / 25.12.2025
- Terörsüz Türkiye sürecinde raporlar sadece formalite mi? / 24.12.2025
- Deprem mağdurlarının 11. Yargı Paketi'ne itirazı dikkate alınmalı / 23.12.2025
- Ülkemizde çürümüşlük kurumsallaştı! / 20.12.2025
- Şara yönetimi, SDG’nin özerkliğini ‘resmen’ tanıdı / 19.12.2025
- Enflasyon oluşturmadan asgari ücrete gerekli zam yapılabilir / 18.12.2025
- SDG'nin entegrasyonu bize anlatıldığı gibi değil / 17.12.2025
- Teröristbaşı Öcalan’ın talepleri neden gizleniyor? / 16.12.2025
- Asgari ücrete zam, enflasyonun sebebi değil, sonucudur / 13.12.2025
































































































