logo
16 ŞUBAT 2025

İbadet, insanı nefsin esaretinden kurtarır

İbâdet, insanı nefsin esâretinden kurtarır. Nefis dediğimiz o bâdire, o tuzak, insanı tasarrufuna aldığı zaman, iradesini kendi esiri yapar. İnsan farkında olmadan nefsinin iradesi, isteği istikametinde hayatını yönlendirir. Nefsin esiri olur

02.11.2024 08:00:00
Haber Merkezi
İbadet, insanı nefsin esaretinden kurtarır
İbadet, insanı nefsin esaretinden kurtarır
İbâdet, insanı nefsin esâretinden kurtarır. Nefis dediğimiz o bâdire, o tuzak, insanı tasarrufuna aldığı zaman, iradesini kendi esiri yapar. İnsan farkında olmadan nefsinin iradesi, isteği istikametinde hayatını yönlendirir. Nefsin esiri olur.

Bunun bir başkası tarafından esir edilmekten farkı yoktur. Aslında başkası tarafından esir olunduğunda hiç olmazsa mazlum olunur. Bunda ise kul, mazlum değil zâlim olur. Bu durumda, tabiri câizse,  nefsin ipini gevşetmemek, onu sımsıkı tutmak lazımdır.

Bu da ibâdât u taaatle olur. İnsan o zaman kul olur; gerçek hürriyete kavuşur, nefsin esâretinden kurtulur. Allah'a olan sevdası başlar. İbâdetle gerçek hürriyetin tadını alan insan ölümü de yener. Aksi olursa, kesinlikle insan nefsine kul olur.

Allah,"Samed"dir. Hiçbir şeye muhtaç değildir. Fakat her şey O'na muhtaçtır.

İnsanoğlu ise tüm yaratılmışlar gibi âciz bir varlıktır. Rabb'ine daima muhtaçtır. Kul, bu ihtiyacını, bu gücünü ibâdât u taatle Rabb'inden alır. O noksanlığını ikmâl eder. 

Nitekim Kur'ân-ı Kerim'de: "Bunlar, iman edenler ve gönülleri Allah'ın zikriyle sükûnete erenlerdir. Bilesiniz ki, kalpler ancak Allah'ı anmakla huzur bulur"   buyuruluyor.

Kısaca ibâdet öyle bir hâldir ki, insanı Rabb'ine karşı yapılması gerekli olan vazifelerini ifâ ederek, hem vicdanî huzura kavuşturur, hem de yanlışlıkları terk ettirir.

Böylece gerek sosyal, gerek nefsî birtakım kazançları elde etmesini sağlar. İbâdetin her hâli insanlık için, özellikle de biz Müslümanlar için hayra vesiledir. Büyük bir kârdır."

Cenâb-ı Hakk, insanları bir maksada binâen yaratmıştır. Bu gerçek Kur'ân-ı Kerim'de Allah'a ibâdet ve mârifetullah olarak şöyle beyan buyurulur: "Ben cinleri ve insanları, ancak Bana kulluk etsinler diye yarattım." 

Âyette geçen li ya'budûn/ibâdet etsinler diye" beyânını ulemâ-i âmilin ve meşreb-i sufiyye, li ya'rifûn/Allah'ı bilsin, Allah'ı tanısın" olarak tefsir ederler.

Allah'ın bilinmesi-tanınması ibâdetle olur. Allah'ı tanımanın adına da ilim denir, mârifet denir. Ârif ise Allah'ı tanıyan-bilendir. İnsan ancak ibâdetle ârif olabilir. Ubûdiyetle kendi aczini idrak eder. Başka türlü Allah'ı tanıması-bilmesi mümkün değildir.

Allah, kulunun kalbine, isimleri-sıfatlarıyla tecelli eder. Rabb'imiz bize ne ile tecelli ederse, o yönü ile O Rabbi tanırız. Onun için Allah'ı çokca anmak, zikretmek, O'na ibâdet etmek;

O'nu tanımak için anahtardır. Nitekim Cenâb-ı Hakk, âyette; "Öyle ise siz Beni (ibâdetle) anın ki, Ben de sizi anayım. Bana şükredin; sakın Bana nankörlük etmeyin!"   buyuruyor.

Bunun anlamı şudur: Sen Rabb'ini ne kadar tanırsan, O da seni o kadar tanır. Seni ne kadar tanırsa da, Zâtını sana o kadar tanıtır.

Bu sebeple de Allah'a kul olmayan insan ile Allah'a ubûdiyetle hayatını değerlendiren insanın Allah'ı tanıması ve anlatması bir olamaz.

Allah'ı tanımak bir hâldir. Kalbî bir olaydır. O kalbî olaylar mârifetle aşılacağı gibi, mârifet ilminin tek anahtarı da ibâdettir. Bazıları bu hâlin okumakla da elde edilebileceğini söylerler ki, bu hiç ama hiç mümkün değildir. Nitekim dikkat edilirse, velilerin büyükleri ümmidir. Peygamber Efendimiz (sallallahu aleyhi ve âlihi) de ümmidir.

Reis-i evliyâ olan zât, Rabb'inin kalbine esmâ-i İlâhîsi, sıfat-ı Bari'si ile tecelli etmesiyle ile tanıdı. Bu da ibâdetle olmuştur.

Bu mânâda ibâdetler, kulu Cenâb-ı Hakk'a taşıyan bir binektir, buraktır.

İbâdetle insan, Allah'ını tanır. Allah'ını tanıdığı zaman da eşyanın hakikatini de kavrar. Eşyayı da tanır. Yaradanını tanıyamazsa; eşyayı da tanıyamaz. Allah'ı tanıyan insanın elinde eşya da hayırlı bir vasıta hâline gelir.

Aksi hâlde, Allah'ı tanımadan eşyayı kullanmaya kalktığı zaman hem kendi başına musibetler gelir, hem de insanlığın başına musibetler getirir. Onun için ibâdetle Allah'ı tanıyalım ki, kullandığımız malzemeyi de, onun rızası istikametinde kullandığımız için hepsini faydamıza kullanalım.

İbâdetin bir zevk, bir gönül sevdası olarak yaşanabilmesi için, yapılan ibâdetin feyzinin alınması lazımdır. İbâdeti yaptığımızda Yaratan'la beraber olduğumuzu hissetmeliyiz.

Kul, Allah deyince O da "Ne var kulum?" diyor. Kul, hangi basamaktan, hangi esmâdan, hangi âyetten O'na nida ederse oradan Cenâb-ı Hakk ona cevap veriyor.

Nasıl ki telefonun tuşlarına basıldığı zaman, basılan rakamların mukâbili olan kimse arayanın karşısına çıkıp "Alo" diyorsa; kul da, Cenâb-ı Hakk'ın esmâ-i İlâhîsini andığında, O'nun âyetlerini okuduğu ölçüde ve de nispette Rabbi ile konuşur, irtibat kurar.

Velilerin büyüklerinden Sabit-i Benânî, "Ben, Rabb'imin ne zaman beni andığını bilirim" dedi.

Halk başına toplanarak; "Bunu nasıl bilebilirsin?" diye sordular. Şöyle cevapladı: "Bunu bilmek o kadar kolay ki, ben ne zaman Allah'ı anarsam Allah da o zaman beni anar." 

Biz, kul olarak ne kadar Allah'ı zikreder, O'nu hatırlar, O'nunla birlikte olmaya gayret edersek; o oranda Cenâb-ı Hakk'a vuslat eder, yürürüz.

Ne kadar zikirden gâfil olursak da, o oranda insanlıktan ve kulluktan mahrum oluruz. Cehâlete, gaflete mahkûm oluruz.

Tabii bu mânâda insanın asıl mükellefiyeti, bir başka ifadeyle vazifesi; Cenâb-ı Hakk'ı hatırlamak, O'nu zikretmektir. Binâenaleyh, Rabb'imizin buyurduğu ibâdetlerdeki hikmet, O'nu tanımak, O'nu bilmek özelliğine, inceliğine dayanır.

İslam'ın beş şartı vardır ve bu beş şartın tamamı da Allah'ı zikir içindir." (Prof. Dr. Haydar Baş Dua ve Zikir eserinden)
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Yorumlarınızı paylaşın

--
'Asıl yapı futbolda değil siyasette'
Neredeydin ey TÜSİAD?
Enkazlar cesetlerle dolu
Şehit sayısı 48 bin 271'e yükseldi
İstanbul'a soğuk ve kar geliyor
Valilikten vatandaşlara uyarı
Almanya’da araç kalabalığa dalmıştı
2 yaşındaki çocuk ve annesi öldü
ABD'den İsrail'e yeni katliam bombaları
Soykırıma devam hazırlığı
MHP gündeme getirdi, AKP'nin gündeminde yok!
Hurda araç teşviki ne zaman?
Bingöl'de deprem
Bingöl Valiliği'nden açıklama
Trafikte makas atmaya yeni yaptırımlar geliyor
Bir haftada 462 bin 352 araca/sürücüye işlem yapıldı
Valilik son durumu bildirdi
Bingöl'de deprem meydana geldi
Haluk Levent, Filistinlilerin de ‘Ahbabı’
'Hiç değilse torunlarıma, 'ben bir şey yapmadım' demek istemiyorum'
Yıldırım Demirören'in kardeşi tutuklandı
Demirören Grubu’ndan açıklama
Hem de Türkiye'den
Kalp krizini önceden tespit eden buluş
Hollanda'dan gelip, el koymuşlar!
Güney Afrika toprakları 'beyaz işgali' altında
En önemli mesele....
Norveç Başbakanı, Milli Ekonomi Modeli tezini seslendirdi
Bursa'ya açık uyarı
Bu zemine niye ev yaptınız?
'Asıl yapı futbolda değil siyasette'
Neredeydin ey TÜSİAD?
Enkazlar cesetlerle dolu
Şehit sayısı 48 bin 271'e yükseldi
İstanbul'a soğuk ve kar geliyor
Valilikten vatandaşlara uyarı
Almanya’da araç kalabalığa dalmıştı
2 yaşındaki çocuk ve annesi öldü
ABD'den İsrail'e yeni katliam bombaları
Soykırıma devam hazırlığı
MHP gündeme getirdi, AKP'nin gündeminde yok!
Hurda araç teşviki ne zaman?
Bingöl'de deprem
Bingöl Valiliği'nden açıklama
Trafikte makas atmaya yeni yaptırımlar geliyor
Bir haftada 462 bin 352 araca/sürücüye işlem yapıldı
Valilik son durumu bildirdi
Bingöl'de deprem meydana geldi
Haluk Levent, Filistinlilerin de ‘Ahbabı’
'Hiç değilse torunlarıma, 'ben bir şey yapmadım' demek istemiyorum'
Yıldırım Demirören'in kardeşi tutuklandı
Demirören Grubu’ndan açıklama
Hem de Türkiye'den
Kalp krizini önceden tespit eden buluş
Hollanda'dan gelip, el koymuşlar!
Güney Afrika toprakları 'beyaz işgali' altında
En önemli mesele....
Norveç Başbakanı, Milli Ekonomi Modeli tezini seslendirdi
Bursa'ya açık uyarı
Bu zemine niye ev yaptınız?
logo

Beşyol Mah. 502. Sok. No: 6/1
Küçükçekmece / İstanbul

Telefon: (212) 624 09 99
E-posta: internet@yenimesaj.com.tr gundogdu@yenimesaj.com.tr


WhatsApp iletişim: (542) 289 52 85


Tüm hakları Yeni Mesaj adına saklıdır: ©1996-2025

Yazılı izin alınmaksızın site içeriğinin fiziki veya elektronik ortamda kopyalanması, çoğaltılması, dağıtılması veya yeniden yayınlanması aksi belirtilmediği sürece yasal yükümlülük altına sokabilir. Daha fazla bilgi almak için telefon veya eposta ile irtibata geçilebilir. Yeni Mesaj Gazetesi'nde yer alan köşe yazıları sebebi ile ortaya çıkabilecek herhangi bir hukuksal, ekonomik, etik sorumluluk ilgili köşe yazarına ait olup Yeni Mesaj Gazetesi herhangi bir yükümlülük kabul etmez. Sözleşmesiz yazar, muhabir ve temsilcilere telif ödemesi yapılmaz.