Veda Hutbesi ile İnsan Hakları Beyannamesi'nin mukayesesi
İlâhî ölçülere göre, insan nedir? sorusunun cevabını vermek zor değildir. İnsan, beden aslı toprak olup ruhu ise bir nefhâ-i ilâhîdir. Bu cevher Allah'tan gelmiştir. Yine O'na rücû' edecektir. Her insan Allah'a gidişte seyrü seferdedir. Bu mükerrem varlık, her türlü nefsani ve şeytani hal ve vasıflardan uzaklaşarak melekî hâl ve sıfatlara bürünüp Cenab-ı Hakk'ın huzuruna kalbi selimle çıkabilmelidir. Yaratılış gayesi ve hayatının hikmeti budur. İşte Vedâ Hutbesinde, insana bakış ölçüsü budur.
Hedefi fazilet olan fertlerden oluşan bir toplumda, hak ve hürriyetlere tecavüz değil, bilâkis karşılıklı dayanışma ve yardımlaşma hakim olur. Nefsi, tecavüzlerinden gemlemek ve bağlamanın ve ruhu yüce şeylere yöneltmenin neticesi ise iki dünya saadetidir. Halbuki, fertlerin hedefi menfaat olan cemiyetlerde, boğuşmaktan başka bir netice yoktur.
Vedâ Hutbesinde insan hak ve hürriyetlerine verilen önem, Resûlü Ekrem (sav) Efendimizin tebliğe memur olduğu Tevhidî dünya görüşünden kaynaklanmaktadır.
Metod farklılığı
"Evrensel Beyanname"nin üzerine oturtulduğu materyalist dünya görüşü, doğruyu arama veya insana yaklaşma yolunda beş duyuyu kullanmış; böylece; insanı, dar madde kalıpları içine hapsetmiştir. Bu metodla, değil insanın anlaşılması; en basit, sorunlarına dahi cevap verilmesi mümkün değildir.
Halbuki Resûlü Ekrem (sav) Vedâ Hutbesinde, insanı ve insana ait hak ve vazifeleri anlatırken hiss-i selim denilen beş duyuyu ve akl-ı selimi de kullanmış ancak bunları ilahî vahyin emrine vermiştir. Bu sebeple sözleri, isabet dolu olan hikmeti ihtiva etmiştir.
İlâhî ölçülere göre, insan nedir? sorusunun cevabını vermek zor değildir. İnsan, beden aslı toprak olup ruhu ise bir nefhâ-i ilâhîdir. Bu cevher Allah'tan gelmiştir. Yine O'na rücû' edecektir. Her insan Allah'a gidişte seyrü seferdedir. Bu mükerrem varlık, her türlü nefsani ve şeytani hal ve vasıflardan uzaklaşarak melekî hâl ve sıfatlara bürünüp Cenab-ı Hakk'ın huzuruna kalbi selimle çıkabilmelidir. Yaratılış gayesi ve hayatının hikmeti budur. İşte Vedâ Hutbesinde, insana bakış ölçüsü budur.
Hedefi fazilet olan fertlerden oluşan bir toplumda, hak ve hürriyetlere tecavüz değil, bilâkis karşılıklı dayanışma ve yardımlaşma hakim olur. Nefsi, tecavüzlerinden gemlemek ve bağlamanın ve ruhu yüce şeylere yöneltmenin neticesi ise iki dünya saadetidir. Halbuki, fertlerin hedefi menfaat olan cemiyetlerde, boğuşmaktan başka bir netice yoktur.
Vedâ Hutbesinde insan hak ve hürriyetlerine verilen önem, Resûlü Ekrem (sav) Efendimizin tebliğe memur olduğu Tevhidî dünya görüşünden kaynaklanmaktadır.
Metod farklılığı
"Evrensel Beyanname"nin üzerine oturtulduğu materyalist dünya görüşü, doğruyu arama veya insana yaklaşma yolunda beş duyuyu kullanmış; böylece; insanı, dar madde kalıpları içine hapsetmiştir. Bu metodla, değil insanın anlaşılması; en basit, sorunlarına dahi cevap verilmesi mümkün değildir.
Halbuki Resûlü Ekrem (sav) Vedâ Hutbesinde, insanı ve insana ait hak ve vazifeleri anlatırken hiss-i selim denilen beş duyuyu ve akl-ı selimi de kullanmış ancak bunları ilahî vahyin emrine vermiştir. Bu sebeple sözleri, isabet dolu olan hikmeti ihtiva etmiştir.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.