Hz. Fatıma ve ailesinin humus hakkından mahrum kalması
Bilindiği gibi, Cenab-ı Hak Resulüllah (s.a.v.)’e ve Ehl-i Beyt’ine sadakayı haram kılmıştır. Onların geçimleri ile ilgili olarak Enfal Sûresi’nin 41. ayetinde şu düzenleme yer alır
11.02.2023 20:45:00





Bilindiği gibi, Cenab-ı Hak Resulüllah (s.a.v.)'e ve Ehl-i Beyt'ine sadakayı haram kılmıştır. Onların geçimleri ile ilgili olarak Enfal Sûresi'nin 41. ayetinde şu düzenleme yer alır:
"Bilin ki, ganimet olarak ele geçirdiğiniz şeylerin humusu (beşte biri), Allah'ın, Resul'ün, O'nun akrabalarının, yetimlerin, yoksulların ve yolcunundur. Eğer Allah'a, hak ile bâtılın birbirinden ayrıldığı gün, iki ordunun karşı karşıya geldiği günde (Bedir Savaşı'nda) kulumuza inanıyorsanız (ganimeti böyle bölüşün) Allah her şeye kadirdir."
Bu ayete rağmen, halife seçildikten sonra Hz. Ebu Bekir humus paraları ile savaş malzemesi alınması gerektiğini ileri sürerek, Ehl¬i Beyt'in hakkı olan bu parayı da onlardan aldı. (Suyuti Durr'ül Mensur'da, İmam Salebi Keşf'ul-Beyan tefsi-rinde, Zemahşeri Keşşaf'ta humus haklarının ellerinden alındığı bahsini işlemektedirler).
"Ömer şöyle diyor: "Hz. Fâtımâ (a.s.) halifeden Fedek'i ve Peygamber ailesinin payını istediğinde halife bunları O'na vermedi."
Enes bin Mâlik şöyle rivayet ediyor:
"Fâtımâ (a.s.), halifenin yanına geldi ve Peygamber ailesinin payı olarak tayin edilmiş olan humus hakkındaki ayeti okudu.
Halife ise şöyle dedi: 'Senin okuduğun Kur'an'ı ben de okuyorum. Asla yakınların hakkı olan payı size veremem. Ama bununla sizin zaruri ihtiyaçlarınızı karşılamaya ve geri kalanı Müslümanlar arasında taksim etmeye hazırım.'
Hz. Fâtımâ (a.s.) şöyle cevap verdi: 'Allah'ın hükmü bu değil. Humus ayeti nâzil olduğunda Peygamber (s.a.v.) buyurdu ki: Muhammed hanedanına müjdeler olsun. Allah (fazlı ve keremiyle) onları güçlü ve zengin kıldı.'
Halife dedi ki: 'Ben Ömer ve Ebu Ubeyde'ye danışacağım. Eğer onlar da Senin bu görüşünde muvafakat ederlerse, bu payı Sana vereceğim.'
O, ikisinden sual olduğunda onlar halifeyi te'yid ettiler. Hz. Fâtımâ (a.s.) ise bu duruma çok şaştı ve onların bu konuda hemfikir olduklarını anladı."
Hz. Ebu Bekir burada ayetle sabit olan bir konuda içtihat yapmış ve yanılmıştır. İslam akaidinde bir konu hakkında ayet varsa o geçerlidir, eğer ayet değil de hadis söz konusu ise o hadisin üstüne söz söylenmez. Denilen şekilde hareket edilir. Sadece, onun uygulaması, anlaşılması için içeriğini değiştirmeden yorumlar yapılabilir.
Ebubekir Fedek'i Hz. Fatıma'ya verebilirdi
Şerh-u Nehcü'l Belağa'da, Hz. Peygamberin (s.a.v.) tüm sahabelerin de rızasını alarak Hz. Zeyneb'i memnun etmesi ile Hz. Fâtımâ (a.s.)'ın gazaplanması karşılaştırılmaktadır:
"Bedir Savaşı'nda Peygamberin damadı olan Ebu'l As (Zeyneb'in kocası) esir oldu. Müslümanlar bu savaşta yetmiş kişi ile beraber onu da esir olarak yanlarında getirdiler.
Sonra peygamber (s.a.v.) tarafından şöyle bir duyuru yapıldı: 'Yakınları ve akrabaları esir olmuş kimseler, bir meblağ karşılığında bu yakınlarını geri alabilirler.'
Ebu'l As şerif bir insandı ve Mekke'nin tüccarlarındandı. O cahiliye devrinde, Peygamber (s.a.v.)'in kızı olan Zeyneb ile evlenmişti.
Fakat Ebu'l As Bi'set'ten sonra eşinin aksine İslam'a tâbi olmadı ve Bedir Savaşı'nda Müslümanların karşısında savaşırken onlara esir oldu.
O sırada Hz. Zeyneb Mekke'de yaşıyordu. Ve kocası Ebu'l As'ı esaretten kurtarmak için düğün gecesinde annesi Hz. Hatice'nin kendisine verdiği kolyeyi fidye olarak Müslümanlara gönderdi.
Peygamber (s.a.v.) bu kolyeyi görünce şiddetle ağladı. Zira bu kolyenin sahibi olan ve en zor günlerinde kendisine destek olup bütün malını İslam yolunda harcayan hanımı Hz. Hatice'yi hatırladı.
Peygamber (s.a.v.) kamu mallarının saygınlığına riayet etmek için ashabına dönerek şöyle buyurdu: 'Bu kolye sizlere ait fakat isterseniz onun bu kolyesini reddedip Ebu'l As'ı fidye almadan azad edebilirsiniz.'
Peygamberin ashabı O'nun bu önerisine muvafakat ettiler."
İbn-i Ebi'l Hadid diyor ki: "Hz. Zeyneb'in olayını üstadım olan Ebu Câfer Basri Alevi'ye beyan ettim. O, bunu tasdik edip şunu ekledi:
'Hz. Fâtımâ (a.s.)'ın makamı Zeyneb'den daha yüce değil miydi? Halifelerin Fedek'i geri vererek Hz. Fâtımâ (a.s.)'ı hoşnut etmeleri uygun olmaz mıydı? Her ne kadar Fedek kamu malı olsa dahi..."
Ve İbn-i Ebi'l Hadid şöyle devam ediyor:
"Enbiyalar miras bırakmazlar. rivayeti uyarınca Fedek, Müslümanların malı idi. Peki nasıl oldu da Müslümanların malları, Hz. Peygamberin kızına verilir?
Üstadım şöyle dedi: 'Zeyneb'in Ebu'l As'ı esaretten kurtarmak için gönderdiği kolye Müslümanların malı değil miydi?'
Ben: 'Peygamber (s.a.v.) şeriatın sahibi idi ve hükmün icrasında yöneticilik O'nun elinde idi. Fakat halifelerin öyle bir yetkileri yoktu' dedim.
O cevaben şöyle dedi: 'Ben demiyorum ki halifeler zorla Fedek'i Müslümanların elinden alsalardı ve burayı Fâtımâ (a.s.)'a verselerdi.
Ben diyorum ki, neden zamanın halifesi Fedek'i Hz. Fâtımâ (a.s.)'a vermek için Müslümanların rızasını almadı?
Ve neden Peygamber (s.a.v.) gibi kalkıp şöyle demedi: Ey Müslümanlar, Zehra (a.s.) sizin, Peygamberinizin (s.a.v.) kızıdır. O, Peygamberin (s.a.v.) zamanında olduğu gibi Fedek'teki hurmalıklara sahip olmak istiyor. Siz gönül rızası ile Fedek'i O'na geri vermeye razı mısınız?'
Ben üstadımın beyanatlarına verecek bir cevap bulamadım…" (Prof. Dr. Haydar Baş İmam Ali eserinden)
"Bilin ki, ganimet olarak ele geçirdiğiniz şeylerin humusu (beşte biri), Allah'ın, Resul'ün, O'nun akrabalarının, yetimlerin, yoksulların ve yolcunundur. Eğer Allah'a, hak ile bâtılın birbirinden ayrıldığı gün, iki ordunun karşı karşıya geldiği günde (Bedir Savaşı'nda) kulumuza inanıyorsanız (ganimeti böyle bölüşün) Allah her şeye kadirdir."
Bu ayete rağmen, halife seçildikten sonra Hz. Ebu Bekir humus paraları ile savaş malzemesi alınması gerektiğini ileri sürerek, Ehl¬i Beyt'in hakkı olan bu parayı da onlardan aldı. (Suyuti Durr'ül Mensur'da, İmam Salebi Keşf'ul-Beyan tefsi-rinde, Zemahşeri Keşşaf'ta humus haklarının ellerinden alındığı bahsini işlemektedirler).
"Ömer şöyle diyor: "Hz. Fâtımâ (a.s.) halifeden Fedek'i ve Peygamber ailesinin payını istediğinde halife bunları O'na vermedi."
Enes bin Mâlik şöyle rivayet ediyor:
"Fâtımâ (a.s.), halifenin yanına geldi ve Peygamber ailesinin payı olarak tayin edilmiş olan humus hakkındaki ayeti okudu.
Halife ise şöyle dedi: 'Senin okuduğun Kur'an'ı ben de okuyorum. Asla yakınların hakkı olan payı size veremem. Ama bununla sizin zaruri ihtiyaçlarınızı karşılamaya ve geri kalanı Müslümanlar arasında taksim etmeye hazırım.'
Hz. Fâtımâ (a.s.) şöyle cevap verdi: 'Allah'ın hükmü bu değil. Humus ayeti nâzil olduğunda Peygamber (s.a.v.) buyurdu ki: Muhammed hanedanına müjdeler olsun. Allah (fazlı ve keremiyle) onları güçlü ve zengin kıldı.'
Halife dedi ki: 'Ben Ömer ve Ebu Ubeyde'ye danışacağım. Eğer onlar da Senin bu görüşünde muvafakat ederlerse, bu payı Sana vereceğim.'
O, ikisinden sual olduğunda onlar halifeyi te'yid ettiler. Hz. Fâtımâ (a.s.) ise bu duruma çok şaştı ve onların bu konuda hemfikir olduklarını anladı."
Hz. Ebu Bekir burada ayetle sabit olan bir konuda içtihat yapmış ve yanılmıştır. İslam akaidinde bir konu hakkında ayet varsa o geçerlidir, eğer ayet değil de hadis söz konusu ise o hadisin üstüne söz söylenmez. Denilen şekilde hareket edilir. Sadece, onun uygulaması, anlaşılması için içeriğini değiştirmeden yorumlar yapılabilir.
Ebubekir Fedek'i Hz. Fatıma'ya verebilirdi
Şerh-u Nehcü'l Belağa'da, Hz. Peygamberin (s.a.v.) tüm sahabelerin de rızasını alarak Hz. Zeyneb'i memnun etmesi ile Hz. Fâtımâ (a.s.)'ın gazaplanması karşılaştırılmaktadır:
"Bedir Savaşı'nda Peygamberin damadı olan Ebu'l As (Zeyneb'in kocası) esir oldu. Müslümanlar bu savaşta yetmiş kişi ile beraber onu da esir olarak yanlarında getirdiler.
Sonra peygamber (s.a.v.) tarafından şöyle bir duyuru yapıldı: 'Yakınları ve akrabaları esir olmuş kimseler, bir meblağ karşılığında bu yakınlarını geri alabilirler.'
Ebu'l As şerif bir insandı ve Mekke'nin tüccarlarındandı. O cahiliye devrinde, Peygamber (s.a.v.)'in kızı olan Zeyneb ile evlenmişti.
Fakat Ebu'l As Bi'set'ten sonra eşinin aksine İslam'a tâbi olmadı ve Bedir Savaşı'nda Müslümanların karşısında savaşırken onlara esir oldu.
O sırada Hz. Zeyneb Mekke'de yaşıyordu. Ve kocası Ebu'l As'ı esaretten kurtarmak için düğün gecesinde annesi Hz. Hatice'nin kendisine verdiği kolyeyi fidye olarak Müslümanlara gönderdi.
Peygamber (s.a.v.) bu kolyeyi görünce şiddetle ağladı. Zira bu kolyenin sahibi olan ve en zor günlerinde kendisine destek olup bütün malını İslam yolunda harcayan hanımı Hz. Hatice'yi hatırladı.
Peygamber (s.a.v.) kamu mallarının saygınlığına riayet etmek için ashabına dönerek şöyle buyurdu: 'Bu kolye sizlere ait fakat isterseniz onun bu kolyesini reddedip Ebu'l As'ı fidye almadan azad edebilirsiniz.'
Peygamberin ashabı O'nun bu önerisine muvafakat ettiler."
İbn-i Ebi'l Hadid diyor ki: "Hz. Zeyneb'in olayını üstadım olan Ebu Câfer Basri Alevi'ye beyan ettim. O, bunu tasdik edip şunu ekledi:
'Hz. Fâtımâ (a.s.)'ın makamı Zeyneb'den daha yüce değil miydi? Halifelerin Fedek'i geri vererek Hz. Fâtımâ (a.s.)'ı hoşnut etmeleri uygun olmaz mıydı? Her ne kadar Fedek kamu malı olsa dahi..."
Ve İbn-i Ebi'l Hadid şöyle devam ediyor:
"Enbiyalar miras bırakmazlar. rivayeti uyarınca Fedek, Müslümanların malı idi. Peki nasıl oldu da Müslümanların malları, Hz. Peygamberin kızına verilir?
Üstadım şöyle dedi: 'Zeyneb'in Ebu'l As'ı esaretten kurtarmak için gönderdiği kolye Müslümanların malı değil miydi?'
Ben: 'Peygamber (s.a.v.) şeriatın sahibi idi ve hükmün icrasında yöneticilik O'nun elinde idi. Fakat halifelerin öyle bir yetkileri yoktu' dedim.
O cevaben şöyle dedi: 'Ben demiyorum ki halifeler zorla Fedek'i Müslümanların elinden alsalardı ve burayı Fâtımâ (a.s.)'a verselerdi.
Ben diyorum ki, neden zamanın halifesi Fedek'i Hz. Fâtımâ (a.s.)'a vermek için Müslümanların rızasını almadı?
Ve neden Peygamber (s.a.v.) gibi kalkıp şöyle demedi: Ey Müslümanlar, Zehra (a.s.) sizin, Peygamberinizin (s.a.v.) kızıdır. O, Peygamberin (s.a.v.) zamanında olduğu gibi Fedek'teki hurmalıklara sahip olmak istiyor. Siz gönül rızası ile Fedek'i O'na geri vermeye razı mısınız?'
Ben üstadımın beyanatlarına verecek bir cevap bulamadım…" (Prof. Dr. Haydar Baş İmam Ali eserinden)
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.















































































