Hz. Fatıma

Geçtiğimiz 13 Mayıs günü Hz. Fatıma’nın doğum günü olarak anıldı.
Hz. Fatıma son derece sade bir hayat sürmüştür.
Yaşantısının her anının Cenab-ı Hak tarafından düzenlenmesi bu sadelik ve mütevaziliğin yanında O’na kimseye verilmeyen olağanüstülükler de bahşetmektedir.
Dünyaya teşrifleri, ilahi bir emirle gerçekleşmiştir.
Bundan önce Babası Hz. Peygamber (sav), Allah’ın emri ile kırk gün hanımı Hz. Hatice’den uzaklaşmıştır.
“Resûlullah (sav) Ebtah denilen yerde oturuyorken, Hz. Cebrail gelir ve O’na şöyle seslenir:
“Ey Muhammed! Yüceler yücesi Rabbin Sana selam söyler. Kırk sabah boyunca Hatice’den ayrılmanı emreder.” (Bihar ‘ul Envar, c.16, sayfa 79-80)
Evlenmesi Allah’ın emrettiği kişi ile olmuştur.
“Cabir bin Semure şöyle diyor:
“Resûlullah (sav) şöyle buyurdu: Cebrail bana dedi ki:
Ey Muhammed! Yüce Rab sana selam gönderiyor. Fatıma’yı Ali’ye nikâhladı ve bunu yapmak için beni görevlendirdi.” (Bihar’ul Envar, c.43, sayfa 139)
O, Resûlullah’ın (sav) “parçam” dediği kişidir.
O, “Allah’ın terbiye ettiği” kişi tarafından terbiye edilendir.
Hz. Fatıma, gelmiş ve gelecek kadınların en üstünü ve cennet kadınlarının efendisidir.
Hz. Fatıma’nın bir lakabı da Tahire’dir. Tahire’liği, diğer kadınların gördüğü adetten dahi pak olmasındandır.
Hz. Fatıma (as) Resûlullah’ın (sav) neslini devam ettiren kişidir.
Ve ondan devam eden soy, kıyamete kadar İslam dininin savunuculuğunu yapacak olan masum imamlar olacaktır.
Bu sebeple Hz. Fatıma’nın hayatının her anı Canab-ı Hak tarafından tanzim edilmiş, ilahi emirler ile şekillenmiştir.
O, sevilmiş ve seçilmiştir.
O’nun hayatını okumak sadece, geçmişte yaşamış bir Mümine’nin hayatını öğrenmek değildir.
Onun hayatı, İslam dininin emanet edildiği beş kişiden birini tanımaktır.
Ve O’nda gördüklerimizi ne kadar hayatımıza geçirebilirsek kulluk yolunda bizi öne geçirecektir.
Allah şefaatine nail eylesin.