




Bir kimsenin ki, karşısına yırtıcı hayvan dikilir, yaklaşır ve ağzını açar ondan nasıl kaçılır ve göz yumulup uyunur?
Ey gafiller! Kabir ağzını açıyor. Ölüm canavarı ve ejderhası da ağzını açmış. Şu hanın cellatları kılıcı ellerine almış, emir bekler. Hâl bu iken, nedir bu gafletiniz? Bu işleri tam manası ile anlayıp gerektiği gibi ayık olan ancak milyonda bir kişi çıkar.
Bulunduğun hâlden kurtulup ayık kimse olman için bazı şartlar lazım. İlk defa kazanıp yemek için bir sanat sahibi olmalısın. İmanın tam kuvvetini buluncaya kadar bu lazım. Çalışmaya devam eder, sebat bulursan, Hak Teâlâ seni tevekkül yoluna atar; sebepleri bildirmeden yedirir ve içirir. Ey sebeplerle Hakk'a şirk koşan, tevekkül yolu ile alıp yemenin hoşluğunu tatmış olaydın Hakk'a eş koşmazdın. O'nun kapısında oturur, tevekkül eder, kaynaktan akıp geleni alır yerdin.
Dünya geçimi için iki şeye aklım erer: Biri dış sebepler yolu ile çalışmak, öbürü de tevekküle dayanmak. Yazıklar olsun, çalışmıyorsun, halka yük olup gitmektesin. Bu hâlin için utanç duyduğun yok. İşin başı çalışmak, sonrası da tevekkül, yâni işi oluruna bırakmak. Sende ne sonu var, ne de önü.
Ben daima gerçeği söylerim; bunu yaparken senden utanmam. Sözümü işit ve kabul et. Bilgisiz hâlin için benimle çekişme, öyle yersiz çekişme yaparsın ki, görenler, gerçek senin tarafından olduğunu sanacak.
Halktan yana bir yeterlik duygusuna sahibim. Onların elinde olana göz atmadığım gibi övmelerine ve yermelerine de aldırış etmem. Sizden bir şey alacak olsam, benim için değil, başkası için alırım.
Sözlerim tam yerinde ve zamanında söylenir. Hangi sözü edersem o bana emredilmiştir. Ağzımı açınca, söyleyeceğim sözün gerçek olduğunu önceden kestirmiş olurum. İlâhî hükümleri değiştirecek biri olmadığı gibi onun yerine gelmesini önleyecek biri de çıkmaz.
Yazık oluyor sana. Halkın iyi demesi seni aldatıyor. Halk sana iyi der; hâlbuki içinde bulunduğun hâlin gerçeğe uymadığını bilirsin. Bu hususta Hak Teâlâ şöyle buyurdu: "İnsan, nefsini çok iyi bilir." (el-Kıyâme, 75/14)
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.