Breuillar, ilginç bir isim. "Ben Hıristiyan bir sufiyim. Kutup Allah, ayağını hangi inanca koyduğun fark etmez." diyor. Saidi Nursi de Hıristiyanlara... M.BAYRAKTAR'ın yazısı...
Müslüman İseviler tabirini ilk kullanan kişinin Saidi Nursi olduğunu biliyoruz. Böyle bir kavramı İslam tarihi boyunca hiçbir Müslüman din adamının kullanmadığını da biliyoruz.
Çünkü bu kavram İslam itikat temelleri açısından son derece yanlış olduğu kadar, tehlikeli ve tahrif edici sonuçları da beraberinde getirir. Müslüman Müslümandır, İsevi İsevidir. Bir Müslüman aynı zamanda İsevi olamayacağı gibi, bir İsevi de aynı zamanda Müslüman olamaz. Ya da her iki inanç, yani Müslümanlık ve Hıristiyanlık aynı anda bir kişide bulunamaz. Bu kavramı orasından burasından tutup, bin türlü yorumlarla aklamaya çalışmak, İslam akaidine aykırılığını ortadan kaldırmaz.
Dinlerarası Diyaloğun açtığı dikenli yollarda yürüyenler "kah dinlerin diyaloğu", "kah dinlerin kardeşliği" diyerek bu ve bu gibi kavramlarla İslam'ın bağrına hançer sapladıklarının maalesef farkına bile varmıyorlar. Akşam Gazetesi'nden Nagehan Alçı, Fransız Florence Breuillar ile bir mülakat yaptı. Breuillar,ilginç bir isim. 46 yaşında. 17 yıldır Türkiye'de yaşıyor. Yıllar önce Konya'ya Şeb-i Arus törenlerini izlemeye gelmiş. Törenlerden çok etkilenmiş. Ve Türkiye'deki diyalog çalışmalarının tam da örnek bir profili olarak karşımıza çıkmış. "Ben Hıristiyan bir sufiyim" diyor, Madam Breuillar. "Batıda Hıristiyan sufilerin sayısı giderek artıyor. Biz bu felsefeyi mümkün olduğu kadar anlatmaya çalışıyoruz." Nagihan Alçı, Feride ismini alan bu Fransıza en can alıcı soruyu soruyor: "Dininizi değiştirdiniz mi?" "Hayır" diyor, Breuillar ya da Feride. "Din çok önemli değil. Benim için tek yol bu. Kutup Allah, ayağını hangi inanca koyduğun fark etmez. Önemli olan Allah'a yönelmek. Hiç kimse de bana dinimi değiştirmemi söylemedi."(Akşam Gazetesi 11 Ocak 2006) Fransız Feride'nin bu cümleleri bana başka bir diyalogcu zatın sözlerini hatırlattı. O zat yani Saidi Nursi de Hıristiyanlara şöyle bir çağrıda bulunuyordu: "Kur'an size bütün bütün dininizi terk etmeyi emretmiyor."
Bütün bütüne dinini terk etmeyen Fransız Breuillar ya da Feride, hem Hıristiyanlığını koruyarak hem de sufiliğe bürünerek acaip bir profil ortaya koyuyor. Acaba Saidi Nursi'nin anlatmaya çalıştığı "Müslüman İsevi" tanımına uyuyor mu bu "kardeş"? Hem Feride, hem Breuillar, hem Hıristiyan hem sufi, hem şu, hem bu? İşte "Müslüman İsevi" kavramının ortaya çıkardığı itikat bulanıklığına ve itikat sapmasına güzel bir örnek. Ortalıkta daha binlerce örnek dolaşıyor.
MUHARREM BAYRAKTAR / mbayraktar@yenimesaj.com.tr
Müslüman İseviler tabirini ilk kullanan kişinin Saidi Nursi olduğunu biliyoruz. Böyle bir kavramı İslam tarihi boyunca hiçbir Müslüman din adamının kullanmadığını da biliyoruz.
Çünkü bu kavram İslam itikat temelleri açısından son derece yanlış olduğu kadar, tehlikeli ve tahrif edici sonuçları da beraberinde getirir. Müslüman Müslümandır, İsevi İsevidir. Bir Müslüman aynı zamanda İsevi olamayacağı gibi, bir İsevi de aynı zamanda Müslüman olamaz. Ya da her iki inanç, yani Müslümanlık ve Hıristiyanlık aynı anda bir kişide bulunamaz. Bu kavramı orasından burasından tutup, bin türlü yorumlarla aklamaya çalışmak, İslam akaidine aykırılığını ortadan kaldırmaz.
Dinlerarası Diyaloğun açtığı dikenli yollarda yürüyenler "kah dinlerin diyaloğu", "kah dinlerin kardeşliği" diyerek bu ve bu gibi kavramlarla İslam'ın bağrına hançer sapladıklarının maalesef farkına bile varmıyorlar. Akşam Gazetesi'nden Nagehan Alçı, Fransız Florence Breuillar ile bir mülakat yaptı. Breuillar,ilginç bir isim. 46 yaşında. 17 yıldır Türkiye'de yaşıyor. Yıllar önce Konya'ya Şeb-i Arus törenlerini izlemeye gelmiş. Törenlerden çok etkilenmiş. Ve Türkiye'deki diyalog çalışmalarının tam da örnek bir profili olarak karşımıza çıkmış. "Ben Hıristiyan bir sufiyim" diyor, Madam Breuillar. "Batıda Hıristiyan sufilerin sayısı giderek artıyor. Biz bu felsefeyi mümkün olduğu kadar anlatmaya çalışıyoruz." Nagihan Alçı, Feride ismini alan bu Fransıza en can alıcı soruyu soruyor: "Dininizi değiştirdiniz mi?" "Hayır" diyor, Breuillar ya da Feride. "Din çok önemli değil. Benim için tek yol bu. Kutup Allah, ayağını hangi inanca koyduğun fark etmez. Önemli olan Allah'a yönelmek. Hiç kimse de bana dinimi değiştirmemi söylemedi."(Akşam Gazetesi 11 Ocak 2006) Fransız Feride'nin bu cümleleri bana başka bir diyalogcu zatın sözlerini hatırlattı. O zat yani Saidi Nursi de Hıristiyanlara şöyle bir çağrıda bulunuyordu: "Kur'an size bütün bütün dininizi terk etmeyi emretmiyor."
Bütün bütüne dinini terk etmeyen Fransız Breuillar ya da Feride, hem Hıristiyanlığını koruyarak hem de sufiliğe bürünerek acaip bir profil ortaya koyuyor. Acaba Saidi Nursi'nin anlatmaya çalıştığı "Müslüman İsevi" tanımına uyuyor mu bu "kardeş"? Hem Feride, hem Breuillar, hem Hıristiyan hem sufi, hem şu, hem bu? İşte "Müslüman İsevi" kavramının ortaya çıkardığı itikat bulanıklığına ve itikat sapmasına güzel bir örnek. Ortalıkta daha binlerce örnek dolaşıyor.
MUHARREM BAYRAKTAR / mbayraktar@yenimesaj.com.tr
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.