Hani dünya artık daha güvenliydi?

ABD Başkanı Bush bir yalan daha üretti: Saddam rejiminin Kaide ile bağlantısı yalanı. Bunun da yalan olduğu anlaşıldı. Ardından özgürlük ve demokrasiyi yaymak için Irak'ı işgal ettiklerini uydurdu Bush. Irak halkına reva görülen terör ve yıkım bu yalanı da gözler önüne serdi.  Bu yalanların ortaya çıkmasına rağmen George Bush liderliğindeki yönetim yalanlar zincirini sürdürdü. Zincirin son halkası 'dünyanın önceki Irak rejiminin çöküşünden sonra daha güvenli olduğu' yalanıydı.  Londra'daki bombalı saldırılar Amerikan Başkanı'nın son yalanını da ortaya çıkardı. Dünya Bush'un iddia ettiği gibi daha güvenli değil daha kaygılı hale geldi. Bombalar dünyanın ikinci büyük başkentine uzandı, insanlığı korkuttu ve Bush'un daha güvenli diye tanımladığı dünyayı korku, kaygı ve tedirginlik kapladı.  Bush'u doğrulamak, güvenlik, istikrar, özgürlük içinde yaşamak, işgal güçlerinin Irak'tan çıkmasını ve Filistin halkına hakkının verilmesini isterdik. Zira güvenlik ve barış sadece ABD veya Britanya için değil, aynı zamanda güvenliğe, barışa, bağımsızlığa ve özgürlüğe daha fazla muhtaç Araplar ve Müslümanlar için. Çünkü Irak ve Filistin'de işgalin zulmü altındakiler onlar. Nerede o güvenli dünya?Bizler Bush'un 'daha güvenli' dediği dünyayı bizzat görmek isterdik. Ancak Londra patlamaları, bizim Müslüman ve Arap kimliğimizle, değerlerimizle çelişen bu terörist saldırılar ortada yanlışlıklar bulunduğunu gösterircesine geldi adeta. Teşhis edilmesi ve derhal kökten tedavi edilmesi gerekli hastalıklar bunlar... En belirginleri ise Filistin sorunu ve Irak'taki Amerikan işgali. Bu hastalıkların hızlı, adil ve kapsamlı biçimde tedavisi dünyayı daha güvenli, sakin, teröre ve teröristlere karşı daha fazla kenetlenmiş konuma getirecektir. Çünkü şiddet şiddeti, zulüm zulmü, terör ise terörü doğurur.  Sadece askeri değil siyasi tedbirler de almak gerekiyor. Aksi takdirde dünya sürekli diken üstünde yaşayacak.