Mute Savaşı'nda Abdullah b. Revaha'nın şehadetinden sonra ordu komutanlığının seçiminin halkın reyine bırakılması, İslam'da Hakk'a ve imama itaatin yanında rey beyan etmenin önemini de ortaya koyar. Mute savaşının en önemli hikmetlerinden biri de, iki tarafın kuvvetleri arasındaki dengesizlikten anlaşılır. Yaklaşık 3 bir kişilik İslam ordusu karşısında 100 bin kişilik (Bir diğer rivayete göre 200 bin kişilik) Bizans gücüne karşı zafer elde edilmiştir.Bizans ordusu paniğe kapılmış, dengeyi kaybetmiş ve karışıklığa sürüklenmişti. Psikolojik olarak çökmüştü. Soğuk harp açısından Müslümanlar öyle büyük bir zafer eldi etmişlerdi ki, Bizans ordusu toparlanıp hücum edecek gücü kendinde bulamamıştı.Burada insan, Resulullah'ın tayin ettiği üç komutanın muvaffak olması gerektiğini düşünebilir. Esasen muvaffak da olmuşlardır. İslam'da muvaffakiyetin tek şartı Allah yolunda olmaktır. Mühim olan, bu yolda emre uymaktır. Emre uyulmuş, istenen itaat gerçekleşmiştir. Gerisi kaderi ilahinin cilvesidir. Mühim olan Allah'ın hesabıdır ve müminin bu hesaba rıza göstermesidir. Mute savaşındaki başarı, Allah'ın, iman sahiplerine olan lütfunun önemli bir belgesidir. Cenabı Hakk'ın samimiyetle inanıp hak yolda mücadele eden kullarına yardım ve lütufları vardır. Bedir'de Uhud'da, Hendek'te ve diğer harplerde bu ilahi yardımlara şahit olunmuştur. Hak yolda ihlasla mücadele eden kullar, hangi devirlerde olursa olsunlar, bu ilahi yardımlara muhakkak muhatap olacaklardır. Bu bir sünnetullahtır ve Allah'ın vaadidir. Mute'de işte bu ilahi yardım galip geldi: