Sana herşeyi veriyorlar, ama sen onların hiçbirine tenezzül etmiyorsun. Dikkat edersek günümüz insanı çok basit menfaatlerle ve de bahanelerle çok ciddi sapmalar içinde bulunuyor.
İkinci önemli husus, ahirete imandır. Günümüz insanının en fazla sıkıntıya düştüğü, öldükten sonra dirilip hesap verme noktasında düğümleniyor. Halbuki Peygamber Efendimiz'in ve de ashabının hayatına baktığımızda, ahiret hayatına geçebilmek için adeta sahabe içerisinde yarış var. Sahabede biz bunu görüyoruz. Çünkü bu insanlar, ölümden sonraki hayatla ölümden evvelki dünya hayatını birleştirmiş, ölüm perdesini kaldırmışlardır. Mevlana'mız da diyor ki; "Her iki dünya da yok oldu bende." Yani hem içinde yaşadığımız dünya, hem de ahiret bende yok oldu. "Sadece Allah sevgisi kaldı" diyor.Müslüman, ahiretle dünya arasında çok uzun köprüler kurmayacak. Dünya ve ahiret birbirinin tamamlayıcısıdır. Zaten Müslüman, sonu olan bir varlık değil, sonsuz bir varlıktır. Ezeli değil fakat ebedidir insan. Binaenaleyh bizim düşünce ufkumuz 60-70 yıllık hayatla sınırlı olmamalı, sonsuz hayat için bir program içine girmeli ve bu hayattan sonraki hayat için de hazırlığımızın tamam olması lazım. Peygamber ölçüsüne esas alarak bu karakterde yaşayacağız ve ne ifratta ne de tefritte olacağız.Peygmaber'in (as) ölçüsü nettir: "Hiç ölmeyecekmiş gibi dünyaya hemen ölüp yok olacakmış gibi de ahirete çalışmak." Çünkü Müslüman iki kanatlı bir kuştur. Birisi dünyada birisi ahirettedir. Her ikisi müsavi olursa uçabilir. Bunlar, Resululullah'ın mübarek hadislerinde ve de hayatında görülen unsurlardır.Günümüz insanının en büyük problemi işte burada, yani öldükten sonra tekrar dirilip dirilmeyeceğine olan inancındadır. Sanki ölmeyeceğiz, sanki dirilmeyeceğiz. Halbuki Kur'an, bizi bu konuda devamlı ayıktırıyor. Kur'an-ı Kerim'de bir tane iki tane değil çok ayetler var. "İnsan görmez mi ki, biz onu meniden yarattık. Bir de bakıyorsun ki, apaçık düşman kesilmiş" (Yâsîn, 36/77) buyuruyor. Neticede şu gören, işiten, muhakeme eden, bu kadar icatlar, keşifler yapan insanoğlunun aslı, bir kokmuş su damlası. "Bir meniden ibaretsin" diyor Allah. "Kalktın haline bakmıyorsun da bana isyan ediyorsun" diyor. Bu kadar kabiliyetin bu damla su içerisinde bulunması mümkün mü? İşte Allah onu orada o hazine haline getiriyor ve tohum gibi yeşertiyor.
GÖNÜL SOHBETLERİ / Prof. Dr Haydar BAŞ'ın kaleminden Hikmetin Sırları
İkinci önemli husus, ahirete imandır. Günümüz insanının en fazla sıkıntıya düştüğü, öldükten sonra dirilip hesap verme noktasında düğümleniyor. Halbuki Peygamber Efendimiz'in ve de ashabının hayatına baktığımızda, ahiret hayatına geçebilmek için adeta sahabe içerisinde yarış var. Sahabede biz bunu görüyoruz. Çünkü bu insanlar, ölümden sonraki hayatla ölümden evvelki dünya hayatını birleştirmiş, ölüm perdesini kaldırmışlardır. Mevlana'mız da diyor ki; "Her iki dünya da yok oldu bende." Yani hem içinde yaşadığımız dünya, hem de ahiret bende yok oldu. "Sadece Allah sevgisi kaldı" diyor.Müslüman, ahiretle dünya arasında çok uzun köprüler kurmayacak. Dünya ve ahiret birbirinin tamamlayıcısıdır. Zaten Müslüman, sonu olan bir varlık değil, sonsuz bir varlıktır. Ezeli değil fakat ebedidir insan. Binaenaleyh bizim düşünce ufkumuz 60-70 yıllık hayatla sınırlı olmamalı, sonsuz hayat için bir program içine girmeli ve bu hayattan sonraki hayat için de hazırlığımızın tamam olması lazım. Peygamber ölçüsüne esas alarak bu karakterde yaşayacağız ve ne ifratta ne de tefritte olacağız.Peygmaber'in (as) ölçüsü nettir: "Hiç ölmeyecekmiş gibi dünyaya hemen ölüp yok olacakmış gibi de ahirete çalışmak." Çünkü Müslüman iki kanatlı bir kuştur. Birisi dünyada birisi ahirettedir. Her ikisi müsavi olursa uçabilir. Bunlar, Resululullah'ın mübarek hadislerinde ve de hayatında görülen unsurlardır.Günümüz insanının en büyük problemi işte burada, yani öldükten sonra tekrar dirilip dirilmeyeceğine olan inancındadır. Sanki ölmeyeceğiz, sanki dirilmeyeceğiz. Halbuki Kur'an, bizi bu konuda devamlı ayıktırıyor. Kur'an-ı Kerim'de bir tane iki tane değil çok ayetler var. "İnsan görmez mi ki, biz onu meniden yarattık. Bir de bakıyorsun ki, apaçık düşman kesilmiş" (Yâsîn, 36/77) buyuruyor. Neticede şu gören, işiten, muhakeme eden, bu kadar icatlar, keşifler yapan insanoğlunun aslı, bir kokmuş su damlası. "Bir meniden ibaretsin" diyor Allah. "Kalktın haline bakmıyorsun da bana isyan ediyorsun" diyor. Bu kadar kabiliyetin bu damla su içerisinde bulunması mümkün mü? İşte Allah onu orada o hazine haline getiriyor ve tohum gibi yeşertiyor.
GÖNÜL SOHBETLERİ / Prof. Dr Haydar BAŞ'ın kaleminden Hikmetin Sırları
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.