Pir Muhammed GenceviMaksudlu aşîretinden Akkaşoğlu Hüseyin Ağa adında biri vardı. Bu şahsın bir kızı, Pîr Muhammed Gencevî Hazretlerinin oğlu Hâbîb Muhammed ile nişanlanmıştı. Fakat kız nişanlı iken öldü. Bunun üzerine kızın babası pek ziyâde üzüldü. Şeyh Hazretleri ona tâziye için gittiğinde, Akkaşoğlu Hüseyin Ağa ağlayıp; "Dünyâda sizinle akrabâlık kurmuştuk, nâsib olmadı. Bu akrabâlık sebebiyle âhirette size yakın olmayı ümid ediyorduk. Ancak buna sebeb olacak kızımız vefât etti. Bundan dolayı üzüntümüz pek ziyâdedir" dedi. Pîr Muhammed Gencevi Hazretleri; "Yakınlığımız kesilmez, elem çekme. Zîrâ şu anda sizin hanımınız hâmiledir. Henüz kendisinin de haberi yok. Bir kız çocuğunuz dünyâya gelir. O zaman biz ve siz dünyâdan göçeriz. Bu kızınız yetişip büyür. Oğlum Habîb Muhammed'le Allah-û Teâlânın izni ile evlenirler ve böylece akrabâlığımız devâm eder" dedi. Sonra Hüseyin Ağanın bir kızı dünyâya geldi. Şeyh Hazretlerinin ve Hüseyin Ağanın vefatından sonra bu kız ile Şeyh Hazretlerinin oğlu Habib Muhammed evlendi.
Pir Muhammed Gencevî Hazretlerinin Yassıboğa denmekle meşhur bir öküzü vardı. Yaylaya çıktıkları zaman Şeyh Hazretlerinin komşuları Nahcivan tuzlasından tuz getirmeye gittiklerinde, Şeyh Hazretleri Yassıboğa'yı da tuz yüklenmesi için gönderirdi. Bir defâsında tuz getirdikten sonra Şeyh Hazretleri mescidden evine giderken, Yassıboğa karşısına çıktı. Ayaklarını yerlere sürerek bir müddet Şeyh Hazretlerinin önünde durdu. Bunun üzerine; "Yassıboğa, lisân-ı hâl ile bize şikayette bulunuyor. Allah-û Teâlâ size bu kadar nîmet ve izzet vermiştir ki hiçbir şeye ihtiyâcınız yoktur. Beni tuz getirmeye göndermesen olmaz mıydı? Sırtım ve ayaklarım çok ağrıdı" diyor buyurdu. Sonra da; "Bundan sonra bu boğaya kimse yük yüklemesin. Çifte de koşulmasın, serbest bırakılsın. Evlâdıma vasiyet ederim ki, tuz getirmeye öküz götürmesinler. Tuz lâzım oldukça satın alsınlar". Bu tenbihinden sonra Yassıboğa serbest bırakıldı.
Pir Muhammed Gencevî Hazretlerinin Yassıboğa denmekle meşhur bir öküzü vardı. Yaylaya çıktıkları zaman Şeyh Hazretlerinin komşuları Nahcivan tuzlasından tuz getirmeye gittiklerinde, Şeyh Hazretleri Yassıboğa'yı da tuz yüklenmesi için gönderirdi. Bir defâsında tuz getirdikten sonra Şeyh Hazretleri mescidden evine giderken, Yassıboğa karşısına çıktı. Ayaklarını yerlere sürerek bir müddet Şeyh Hazretlerinin önünde durdu. Bunun üzerine; "Yassıboğa, lisân-ı hâl ile bize şikayette bulunuyor. Allah-û Teâlâ size bu kadar nîmet ve izzet vermiştir ki hiçbir şeye ihtiyâcınız yoktur. Beni tuz getirmeye göndermesen olmaz mıydı? Sırtım ve ayaklarım çok ağrıdı" diyor buyurdu. Sonra da; "Bundan sonra bu boğaya kimse yük yüklemesin. Çifte de koşulmasın, serbest bırakılsın. Evlâdıma vasiyet ederim ki, tuz getirmeye öküz götürmesinler. Tuz lâzım oldukça satın alsınlar". Bu tenbihinden sonra Yassıboğa serbest bırakıldı.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.