Ömer bin Abdülaziz
Ömer bin Abdülaziz devam etti: "Gerek zorbalık yapanın gerekse buna sebeb olanın, yolsuzluk yapanın ve doğru yoldan ayrılanın yaptıklarını bana haber vermezseniz bunun mesûliyeti size âittir. Sizi ancak bana müşâvir ve muâvin olmak üzere çağırdım. Kendi reyimle bir iş görmek istemem. Her hususta sizinle müşâvere yapacağım. Ayrıca memurlarımın da ahâliye iyi hizmet etmeleri için onları teftiş ederek, bana yardımcı olacaksınız" dedi. Bu âlimler de onun bu isteklerinden memnun olup dâimâ yardımcı oldular. Hicazlılar; idâresinden, adâletinden çok memnundular.
Enes bin Mâlik Hazretleri onun hakkında: "İmâmlık yapmakta Resûlullah Efendimize, Ömer bin Abdülazîz'den daha çok benzeyen kimse görmedim" buyurdu. Ünü her tarafa yayıldı. Pek çok kimse, kendi memleketini terk edip, Hicaz'a geldi. Mescid-i Nebî'yi genişletmeye ve esaslı bir tâmiratını yaptırmaya başladı. Genişletmede Mescid-i Nebî'nin dört duvarı da yıkılıp, doğu tarafındaki zevcât-ı tâhirât odaları mescide katıldı. Hücre-i Saâdetin dört duvarı yıkılıp, temelden yontma taşlarla yeniden yapıldı. Temel açılırken Hazreti Ömer'in bir ayağı görüldü. Hiç çürümemişti. Hücrenin etrafına ikinci bir duvar daha yapıldı. Hiç kapısı olmayan bu duvar beş köşeliydi. Duvarlar, direkler ve tavan altın ile süslendi. İlk olarak mihrâb ve dört minâre yaptırdı. Bu iş üç sene sürdü. Ömer bin Abdülazîz 711 senesine kadar Haremeyn vâliliği yaptı. Halîfe Süleyman bin Abdülmelik iki oğlu olmasına rağmen ahidnâme yazıp, mühürleterek Ömer bin Abdülazîz'i kendisine halef gösterdi. Bunu veziri Recâ'ya verdi. Halîfe Abdülmelik'in 717 târihinde vefâtı ile vezîri Recâ emirleri toplayıp mühürlü ahidnâmeyi açarak okudu. Ömer bin Abdülazîz Hazretleri ahidnâmede kendi ismi okunduğu zaman şaşırıp kaldı. İstifâ isteğinde bulunduysa da onu minbere çıkardılar. Ömer bin Abdülazîz Cenâb-ı Hakk'a hamd ve senâdan sonra; "Ey insanlar! Bizimle berâber olacak kimsede şu beş şartı istiyorum. Bunlar: Bize hâlini bildiremeyecek olan halkımın hâlini anlatmak, hayırlı işlerde bize yardım ve hayra delâlet eylemek kimse hakkında gıybet etmemek ve boş şeyler ile meşgul olmamak. Bunlar yoksa bize yaklaşmasın" dedi. Böylece ikinci halife Hazret-i Ömer bin Hattâb'ın yolunda olarak işe başladı. Ömer bin Abdülazîz'in hâllerini anlatmak için şâirler ve hatîpler hutbeler okudular. Onun medh ve senâsını dillerde dolaştırdılar. Zâhidler ve fakihler dahi; "Biz bu zâtın sözüne aykırı fiilini görmedikçe ondan ayrılmayız" dediler.
Ömer bin Abdülaziz devam etti: "Gerek zorbalık yapanın gerekse buna sebeb olanın, yolsuzluk yapanın ve doğru yoldan ayrılanın yaptıklarını bana haber vermezseniz bunun mesûliyeti size âittir. Sizi ancak bana müşâvir ve muâvin olmak üzere çağırdım. Kendi reyimle bir iş görmek istemem. Her hususta sizinle müşâvere yapacağım. Ayrıca memurlarımın da ahâliye iyi hizmet etmeleri için onları teftiş ederek, bana yardımcı olacaksınız" dedi. Bu âlimler de onun bu isteklerinden memnun olup dâimâ yardımcı oldular. Hicazlılar; idâresinden, adâletinden çok memnundular.
Enes bin Mâlik Hazretleri onun hakkında: "İmâmlık yapmakta Resûlullah Efendimize, Ömer bin Abdülazîz'den daha çok benzeyen kimse görmedim" buyurdu. Ünü her tarafa yayıldı. Pek çok kimse, kendi memleketini terk edip, Hicaz'a geldi. Mescid-i Nebî'yi genişletmeye ve esaslı bir tâmiratını yaptırmaya başladı. Genişletmede Mescid-i Nebî'nin dört duvarı da yıkılıp, doğu tarafındaki zevcât-ı tâhirât odaları mescide katıldı. Hücre-i Saâdetin dört duvarı yıkılıp, temelden yontma taşlarla yeniden yapıldı. Temel açılırken Hazreti Ömer'in bir ayağı görüldü. Hiç çürümemişti. Hücrenin etrafına ikinci bir duvar daha yapıldı. Hiç kapısı olmayan bu duvar beş köşeliydi. Duvarlar, direkler ve tavan altın ile süslendi. İlk olarak mihrâb ve dört minâre yaptırdı. Bu iş üç sene sürdü. Ömer bin Abdülazîz 711 senesine kadar Haremeyn vâliliği yaptı. Halîfe Süleyman bin Abdülmelik iki oğlu olmasına rağmen ahidnâme yazıp, mühürleterek Ömer bin Abdülazîz'i kendisine halef gösterdi. Bunu veziri Recâ'ya verdi. Halîfe Abdülmelik'in 717 târihinde vefâtı ile vezîri Recâ emirleri toplayıp mühürlü ahidnâmeyi açarak okudu. Ömer bin Abdülazîz Hazretleri ahidnâmede kendi ismi okunduğu zaman şaşırıp kaldı. İstifâ isteğinde bulunduysa da onu minbere çıkardılar. Ömer bin Abdülazîz Cenâb-ı Hakk'a hamd ve senâdan sonra; "Ey insanlar! Bizimle berâber olacak kimsede şu beş şartı istiyorum. Bunlar: Bize hâlini bildiremeyecek olan halkımın hâlini anlatmak, hayırlı işlerde bize yardım ve hayra delâlet eylemek kimse hakkında gıybet etmemek ve boş şeyler ile meşgul olmamak. Bunlar yoksa bize yaklaşmasın" dedi. Böylece ikinci halife Hazret-i Ömer bin Hattâb'ın yolunda olarak işe başladı. Ömer bin Abdülazîz'in hâllerini anlatmak için şâirler ve hatîpler hutbeler okudular. Onun medh ve senâsını dillerde dolaştırdılar. Zâhidler ve fakihler dahi; "Biz bu zâtın sözüne aykırı fiilini görmedikçe ondan ayrılmayız" dediler.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.