Murâd-ı Münzâvî
Muhibbî, İbn-i Abdülhâdi diye bilinen Şeyh Muhammed bin Ahmed Ömerî'nin hayatını anlatırken şöyle der: "İbn-i Abdülhâdî vefat ettiği gün, büyük alim Murâd-ı Münzâvî, Katife denilen yerde bulunuyordu. Arkadaşları ile beraber münâsib bir saatte Şam'a gitmeyi kararlaştırdılar. Ancak bir müddet sonra yola çıkacakları zaman kendisine yolların korkulu ve tehlikeli olduğu, arkadaşsız yola çıkmanın mümkün olmayacağı söylendi. O ise; "Mühim bir şey oldu. Mutlaka ona yetişmem lazım" dedi. Bir ata binerek yola koyuldu. Biz de peşine takıldık. Ona, Dürne denilen yerde yetişebildik. Burada bize Şeyh Muhammed Abdülhâdî'nin vefat ettiğini haber verdiler. Şam'a vardığımızda Murâd-ı Münzâvî atından inmeden doğruca Emevî Câmiine gitti. İbn-i Abdülhâdî'nin cenaze namazına yetişti."
Âriflerden Mustafa Bekrî şöyle anlatır; "Murâd-ı Münzâvî ile birkaç kere görüştüm. Onun yüzünde Allah adamlarının alâmetlerini gördüm. Sâlihleri görmek büyük saâdettir. Murâd-ı Münzâvî, Muhammed Ma'sûm'un bir talebesidir. Şeyh Abdülkerîm Kattân bana, Murâd-ı Münzâvî'nin Resûlullah Efendimizin sünnet-i seniyyesine olan bağlılığından çok bahseder, onunla görüşmeye teşvik ederdi. Hatta Murâd-ı Münzâvî'yi bir gece rüyamda üç defa gördüm."
Mustafa Bekrî şöyle der: "Sohbetinde bulunduğum evliyadan birisi de hocam Molla Abdürrahîm Hindî'dir. Molla Abdürrahîm, Murâd-ı Münzâvî'ye çok hürmet ederdi. Ona çok bağlıydı. Hatta, onun ilim ve ameldeki makâmına hayrandı. Molla Abdürrahîm yüksek haller, dereceler sâhibiydi. Bu sebeble, Murâd-ı Münzâvî'nin derecesini herkesten daha iyi biliyordu. Çünkü o, gözünden mânevi perdelerin kaldırıldığı bir zâttı.
Muhibbî, İbn-i Abdülhâdi diye bilinen Şeyh Muhammed bin Ahmed Ömerî'nin hayatını anlatırken şöyle der: "İbn-i Abdülhâdî vefat ettiği gün, büyük alim Murâd-ı Münzâvî, Katife denilen yerde bulunuyordu. Arkadaşları ile beraber münâsib bir saatte Şam'a gitmeyi kararlaştırdılar. Ancak bir müddet sonra yola çıkacakları zaman kendisine yolların korkulu ve tehlikeli olduğu, arkadaşsız yola çıkmanın mümkün olmayacağı söylendi. O ise; "Mühim bir şey oldu. Mutlaka ona yetişmem lazım" dedi. Bir ata binerek yola koyuldu. Biz de peşine takıldık. Ona, Dürne denilen yerde yetişebildik. Burada bize Şeyh Muhammed Abdülhâdî'nin vefat ettiğini haber verdiler. Şam'a vardığımızda Murâd-ı Münzâvî atından inmeden doğruca Emevî Câmiine gitti. İbn-i Abdülhâdî'nin cenaze namazına yetişti."
Âriflerden Mustafa Bekrî şöyle anlatır; "Murâd-ı Münzâvî ile birkaç kere görüştüm. Onun yüzünde Allah adamlarının alâmetlerini gördüm. Sâlihleri görmek büyük saâdettir. Murâd-ı Münzâvî, Muhammed Ma'sûm'un bir talebesidir. Şeyh Abdülkerîm Kattân bana, Murâd-ı Münzâvî'nin Resûlullah Efendimizin sünnet-i seniyyesine olan bağlılığından çok bahseder, onunla görüşmeye teşvik ederdi. Hatta Murâd-ı Münzâvî'yi bir gece rüyamda üç defa gördüm."
Mustafa Bekrî şöyle der: "Sohbetinde bulunduğum evliyadan birisi de hocam Molla Abdürrahîm Hindî'dir. Molla Abdürrahîm, Murâd-ı Münzâvî'ye çok hürmet ederdi. Ona çok bağlıydı. Hatta, onun ilim ve ameldeki makâmına hayrandı. Molla Abdürrahîm yüksek haller, dereceler sâhibiydi. Bu sebeble, Murâd-ı Münzâvî'nin derecesini herkesten daha iyi biliyordu. Çünkü o, gözünden mânevi perdelerin kaldırıldığı bir zâttı.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.