Muhyiddin-i ArabiMuhyiddîn-i Arabî Hazretleri her işini Allah-u Teâlâ'nın rızasına kavuşmak için yapardı. Allah-u Teâlâ'nın rızasına ve marifet-i İlâhiyyeye kavuşmak için İslâmiyete tam uymak gerektiğini belirtirdi.
"İslâmiyetin emirlerinden bir emri yapmayanın marifeti sahih değildir" buyururdu.
Muhyiddîn-i Arabî; "Ârifin niyeti, maksadı olmaz" buyuruyor. İslâm alimleri bu cümleyi şöyle açıklamaktadırlar: "Allah-u Teâlâ'yı tanıyan kimse, beladan kurtulmak için bir şeye başvurmaz demektir. Çünkü, derd ve belaların sevgiliden geldiğini, O'nun dileği olduğunu bilmektedir. Dostun gönderdiği şeyden ayrılmak ister mi ve o şeyin geri gitmesini özler mi? Evet dua ederek, gitmesini söyler. Fakat, dua etmeğe emrolunduğu için, bu emre uymaktadır. Yoksa, gitmesini hiç istemez. O'ndan gelen her şeyi de sever, hepsi kendine tatlı gelir. Evet, çünkü sevgilinin düşmanlığı, düşmanlar içindir. Dostlarına düşmanlığı, görünüştedir. Bu ise merhametini, acımasını bildirmektedir. Böyle düşman görünmesinin, sevene nice faydaları vardır, bu anlatılmakla bitmez. Bundan başka, dostlarına düşmanlık gibi görünen işler yapması, bunlara inanmayanları harab etmekte, onların belalarına sebep olmaktadır."
Şeyh-i Ekber Muhyiddîn-i Arabî Hazretleri hadis ilminde sâhib-i isnâd ve fıkıh ilminde ictihâd makâmında idi. Buyururdu ki: "Peygamber Efendimiz; "Hesâba çekilmeden evvel, hesabınızı görünüz" emri ile, bazı meşâyıh, her gün ve her gece yaptıkları işlerden kendilerini hesaba çekiyor. Ben, hesapta onları geçtim ve işlediklerimle beraber, düşündüklerimde de hesabımı görüyorum." Dört mezhebin alim ve arifleri, Muhyiddîn-i Arabî'yi hep medhetmişlerdir. İmâm-ı Şa'ranî El Yevâkit vel-Cevâhir'inde ondan uzun uzun bahsetmekte, Şeyh Abdülganî Nablusî ve Ârif-i billah Seyyid Mustafa Bekrî, onun için ayrı birer kitap yazmışlardır. Abdülganî Nablusî'nin eseri Er Redd-ül-Metin alâ Müntakıs-il Ârif Muhyiddîn, Seyyid Mustafa Bekrî'nin eseri, Es-Süyûf-ül Haddâd fi A'nâki Ehl-iz-Zendeka vel-İlhâd'dır. Şihâbüddîn Sühreverdi, Şeyhülislâm Zekeriyya, İbn-i Hacer Heytemî, Hâfız Süyûtî, Ali bin Meymûn, Celâlüddîn Devânî, Seyyid Abdülkâdir Ayderûsi, İbn Kemâl Paşa, Kâmûs sâhibi Necmüddîn Fîrûzâbâdî hep onu medh etmişlerdir.
"İslâmiyetin emirlerinden bir emri yapmayanın marifeti sahih değildir" buyururdu.
Muhyiddîn-i Arabî; "Ârifin niyeti, maksadı olmaz" buyuruyor. İslâm alimleri bu cümleyi şöyle açıklamaktadırlar: "Allah-u Teâlâ'yı tanıyan kimse, beladan kurtulmak için bir şeye başvurmaz demektir. Çünkü, derd ve belaların sevgiliden geldiğini, O'nun dileği olduğunu bilmektedir. Dostun gönderdiği şeyden ayrılmak ister mi ve o şeyin geri gitmesini özler mi? Evet dua ederek, gitmesini söyler. Fakat, dua etmeğe emrolunduğu için, bu emre uymaktadır. Yoksa, gitmesini hiç istemez. O'ndan gelen her şeyi de sever, hepsi kendine tatlı gelir. Evet, çünkü sevgilinin düşmanlığı, düşmanlar içindir. Dostlarına düşmanlığı, görünüştedir. Bu ise merhametini, acımasını bildirmektedir. Böyle düşman görünmesinin, sevene nice faydaları vardır, bu anlatılmakla bitmez. Bundan başka, dostlarına düşmanlık gibi görünen işler yapması, bunlara inanmayanları harab etmekte, onların belalarına sebep olmaktadır."
Şeyh-i Ekber Muhyiddîn-i Arabî Hazretleri hadis ilminde sâhib-i isnâd ve fıkıh ilminde ictihâd makâmında idi. Buyururdu ki: "Peygamber Efendimiz; "Hesâba çekilmeden evvel, hesabınızı görünüz" emri ile, bazı meşâyıh, her gün ve her gece yaptıkları işlerden kendilerini hesaba çekiyor. Ben, hesapta onları geçtim ve işlediklerimle beraber, düşündüklerimde de hesabımı görüyorum." Dört mezhebin alim ve arifleri, Muhyiddîn-i Arabî'yi hep medhetmişlerdir. İmâm-ı Şa'ranî El Yevâkit vel-Cevâhir'inde ondan uzun uzun bahsetmekte, Şeyh Abdülganî Nablusî ve Ârif-i billah Seyyid Mustafa Bekrî, onun için ayrı birer kitap yazmışlardır. Abdülganî Nablusî'nin eseri Er Redd-ül-Metin alâ Müntakıs-il Ârif Muhyiddîn, Seyyid Mustafa Bekrî'nin eseri, Es-Süyûf-ül Haddâd fi A'nâki Ehl-iz-Zendeka vel-İlhâd'dır. Şihâbüddîn Sühreverdi, Şeyhülislâm Zekeriyya, İbn-i Hacer Heytemî, Hâfız Süyûtî, Ali bin Meymûn, Celâlüddîn Devânî, Seyyid Abdülkâdir Ayderûsi, İbn Kemâl Paşa, Kâmûs sâhibi Necmüddîn Fîrûzâbâdî hep onu medh etmişlerdir.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.