'Göç Bakanlığı acilen kurulmalı'
İNOSAM'ın öncülük ettiği 'Göçmen Kayıp Nesiller/Türkiye Vizyonu' Türkiye'deki göçmenlerin sorunları masaya yatırıldı ve çözüm yolları konuşuldu. Göçmenler konusunda gerçekçi olunması gerektiğini söyleyen İNOSAM Başkanı Gürkan Avcı, "Türkiye’nin ivedilikle göçmenlere mülteci statüsü tanıması ve ardından bir Göç Bakanlığı kurması elzemdir" dedi
01.12.2018 00:00:00





SELİM AYANOĞLU/İSTANBUL
İnovatif Stratejik Araştırmalar Merkezi (İNOSAM) koordinesinde yürütülen "Göçmen Kayıp Nesiller/Türkiye Vizyonu" başlıklı çalışma kapsamında; takriben Türkiye nüfusunun yüzde 10'una karşılık gelen Suriye, Irak, Afganistan, İran, Pakistan ve Somalili göçmenlerin sorunları ve entegrasyonu için çözüm geliştirilmesi konusu ele alındı. Avrupa ülkeleri 130 bin Suriyeli mülteciyi nasıl paylaşacakları konusunda halen anlaşamazken milyonlarca mültecinin Türk toplumu içinde adeta kaybolduğunu, hatasıyla sevabıyla absorbe edildiğini kaydeden İNOSAM Başkanı Gürkan Avcı, toplantıda yatığı konuşmada Türkiye'nin acilen, büyük düşünen bir 'Göç Bakanlığı'na ihtiyacı olduğunu söyledi. Avcı şöyle konuştu:
"Türkiye, 1951 tarihli Cenevre Sözleşmesi'nin 1967 tarihli protokolüne koyduğu "coğrafi" sınırlamayla sadece Avrupa'dan gelenleri mülteci sayıyor. Suriyeli göçmenler ise 2014 tarihinde 'geçici koruma statüsü' kapsamına alındı. Etrafımızdaki ateş çemberi büyümeye devam ediyor. Türkiye mültecilerin en çok tercih ettiği ülke olmaya devam edecektir. Duygusallığı bırakıp, gerçekçi olmakta fayda var. Türkiye'nin ivedilikle göçmenlere mülteci statüsü tanıması ve ardından çok büyük düşünen bir Göç Bakanlığı kurması elzemdir. Türkiye'deki kayıtsız olanlar da dahil halihazırda tüm göçmenlerin barınma, beslenme, eğitim, iş, sağlık gibi haklara erişimi noktasında yapılacak politikaların çok daha vizyonel, bütünlükçü ve gelişmeye uygun bir kurumsal çerçevesi sağlanmış olacaktır. Atılacak bu adımlarla önce hukuki, ardından sosyal entegrasyon da başarılacaktır."
"Türkiye, 1951 tarihli Cenevre Sözleşmesi'nin 1967 tarihli protokolüne koyduğu "coğrafi" sınırlamayla sadece Avrupa'dan gelenleri mülteci sayıyor. Suriyeli göçmenler ise 2014 tarihinde 'geçici koruma statüsü' kapsamına alındı. Etrafımızdaki ateş çemberi büyümeye devam ediyor. Türkiye mültecilerin en çok tercih ettiği ülke olmaya devam edecektir. Duygusallığı bırakıp, gerçekçi olmakta fayda var. Türkiye'nin ivedilikle göçmenlere mülteci statüsü tanıması ve ardından çok büyük düşünen bir Göç Bakanlığı kurması elzemdir. Türkiye'deki kayıtsız olanlar da dahil halihazırda tüm göçmenlerin barınma, beslenme, eğitim, iş, sağlık gibi haklara erişimi noktasında yapılacak politikaların çok daha vizyonel, bütünlükçü ve gelişmeye uygun bir kurumsal çerçevesi sağlanmış olacaktır. Atılacak bu adımlarla önce hukuki, ardından sosyal entegrasyon da başarılacaktır."
'Türkiye için bir istikbal sorunu'
Konuşmasında göçmenlerdeki eğitim yetersizliğine dikkatleri çeken Gürkan Avcı, "Türkiye'deki göçmenlerin takribi yüzde 1.5'i ancak yüksekokul mezunu. Yüzde 5'i meslek sahibi, yüzde 45'i okuma yazma bilmiyor.
Yüzde 75'i Türkçe konuşamıyor. Yüzde 45'i zorunlu eğitime ve Geçici Eğitim Merkezlerine devam edemiyor. Göçmenlerin eğitim sorunu, Türkiye'nin istikbal sorunudur. Bu konu Türkiye'nin iç ve dış siyasetin odağına koyması gereken, güvenlik merkezli stratejik bir meselesidir. Orta gelirli bir ülke olan Türkiye'nin kısa bir süre içerisinde dünyanın en çok mültecisini çeken ülke haline gelmesi nihayetinde bunun gerekleri olan politikaları/önlemleri hızla ve rasyonellikle yerine getirilmelidir.
Aksi durumunda toplumda büyük endişe ve dip gerilim ve tepkiselliklere ortam hazırlayacağı ortadadır" dedi. Gürkan Avcı sözlerini şöyle sürdürdü: "Türkiye göçmenler için toplumsal mutabakatın temellerini eğitim sisteminde yapacağı programlar üzerinden sağlamalıdır. Mülteci statüsü vermeden, ayrımcı bir vatandaşlık hakkı da (Birtek Suriyelilere yahut Suriyelilerin bir kısmına vatandaşlık verilmesi) çözüm olmayacaktır. Türkiye'deki göçmenler için çağdaş ve disiplinli bir eğitim olmazsa umut da yoktur.
Temel ve mesleki eğitim başta olmak üzere yetersiz/kalitesiz eğitim, yıllardır Türkiye'de yaşayan göçmenlerin işsizlik, entegrasyon krizi ile de yakın ilişki içindedir. Kötü ve ulaşılmaz eğitim koşulları ve genç nüfusta yüksek işsizlik oranının yarattığı bu olumsuz ortam yüzünden milyonlarca göçmen adeta Türkiye'de arafta kalmış durumdadır. Türkiye göçmenlerin eğitim ve işsizlik meselesine kalkınma meselesi olarak değil siyasi ya da güvenlikle ilgili bir konu olarak yaklaşmalıdır öncelikle.
Kendi vatandaşlarına dahi kalite standartizasyonu olan bir eğitim sunmada sorunları bulunan Türkiye'nin çok boyutlu bir çabayla öncelikle sanal sınıf projeleri başlatarak göçmen genç ve çocuklara eğitim hizmeti sunması beklenmelidir."
Yüzde 75'i Türkçe konuşamıyor. Yüzde 45'i zorunlu eğitime ve Geçici Eğitim Merkezlerine devam edemiyor. Göçmenlerin eğitim sorunu, Türkiye'nin istikbal sorunudur. Bu konu Türkiye'nin iç ve dış siyasetin odağına koyması gereken, güvenlik merkezli stratejik bir meselesidir. Orta gelirli bir ülke olan Türkiye'nin kısa bir süre içerisinde dünyanın en çok mültecisini çeken ülke haline gelmesi nihayetinde bunun gerekleri olan politikaları/önlemleri hızla ve rasyonellikle yerine getirilmelidir.
Aksi durumunda toplumda büyük endişe ve dip gerilim ve tepkiselliklere ortam hazırlayacağı ortadadır" dedi. Gürkan Avcı sözlerini şöyle sürdürdü: "Türkiye göçmenler için toplumsal mutabakatın temellerini eğitim sisteminde yapacağı programlar üzerinden sağlamalıdır. Mülteci statüsü vermeden, ayrımcı bir vatandaşlık hakkı da (Birtek Suriyelilere yahut Suriyelilerin bir kısmına vatandaşlık verilmesi) çözüm olmayacaktır. Türkiye'deki göçmenler için çağdaş ve disiplinli bir eğitim olmazsa umut da yoktur.
Temel ve mesleki eğitim başta olmak üzere yetersiz/kalitesiz eğitim, yıllardır Türkiye'de yaşayan göçmenlerin işsizlik, entegrasyon krizi ile de yakın ilişki içindedir. Kötü ve ulaşılmaz eğitim koşulları ve genç nüfusta yüksek işsizlik oranının yarattığı bu olumsuz ortam yüzünden milyonlarca göçmen adeta Türkiye'de arafta kalmış durumdadır. Türkiye göçmenlerin eğitim ve işsizlik meselesine kalkınma meselesi olarak değil siyasi ya da güvenlikle ilgili bir konu olarak yaklaşmalıdır öncelikle.
Kendi vatandaşlarına dahi kalite standartizasyonu olan bir eğitim sunmada sorunları bulunan Türkiye'nin çok boyutlu bir çabayla öncelikle sanal sınıf projeleri başlatarak göçmen genç ve çocuklara eğitim hizmeti sunması beklenmelidir."
Yorumlar
ali koç
devlet başıbboş bıraktı milyonlarca göçmenin ne yaptığı belli değil başımıza iş açacak bu gidişle bu sorun
devlet başıbboş bıraktı milyonlarca göçmenin ne yaptığı belli değil başımıza iş açacak bu gidişle bu sorun