Gemiler Kanal istanbul'dan geçişe zorlanamaz
Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Kamu Hukuku Bölüm Başkanı Prof. Dr. Selami Kuran, Montrö Sözleşmesi'ne göre Türkiye'nin yabancı gemilerin Kanal İstanbul'dan geçişini zorunlu kılacak bir yetkisi olmadığını ifade ederek, "Montrö'yü revize etmedikten sonra bu şekilde düzenleme yapılamaz" dedi
07.03.2019 00:00:00





Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi Uluslararası Hukuk Uygulama ve Araştırma Merkezi'nce düzenlenen "Uluslararası Hukuk Perspektifinden Kanal İstanbul Sempozyumu"nun birinci oturumunda, Kanal İstanbul projesi uluslararası deniz hukuku ve Montrö Sözleşmesi bağlamında değerlendirildi.
Sempozyumda konuşan Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Kamu Hukuku Bölüm Başkanı Prof. Dr. Selami Kuran, "Kanal İstanbul'a uluslararası bir statü tanınmasından ziyade diplomatik bir atak yapılarak Türkiye'nin bu projeye neden ihtiyaç duyduğunun anlatılması gerekir" dedi.
Kuran, uluslararası sözleşmelerde ve anlaşmalarda boğazlar konusunun nasıl ele alındığına değinerek, Montrö Boğazlar Sözleşmesi'yle Türkiye'nin boğazlar üzerindeki egemenliğinin tescil edildiğini, sözleşmede İstanbul ve Çanakkale boğazları ile Marmara Denizi'nden geçişle ilgili düzenlemelerin yer aldığını anlattı. Sözleşmenin amacının Türkiye'nin ve Karedeniz'e kıyıdaş devletlerin güvenliği çerçevesinde geçişi düzenlemek olduğunu vurgulayan Kuran, "Barış ve savaş zamanında ticaret ve savaş gemileri için farklı düzenlemeler öngörüldü. Ticari gemiler bayrağı ve yükü ne olursa olsun geçiş hakkına sahip. 1990'lı yıllardan itibaren de uluslararası deniz trafiği hem sayı hemde tonaj açısından olağanüstü arttı. Boğazdan yılda 55 bin ile 60 bin arasında gemi geçiyor. Petrol, doğalgaz gibi tehlikeli olabilecek şeyler dev tankerlerle taşınıyor. 1990'lı yıllardan itibaren Türk boğazları bölgesi adeta akaryakıt tankeri kanalı haline geldi. Bu da ciddi kazalara sebep oldu" diye konuştu.
Can güvenliği tehlikesi var
Türkiye'nin, kendi topraklarında bir kanal yapabileceğini, bunun amacının da aslında İstanbul Boğazı'nın, can ve mal güvenliğinin korunması, ekonomik getirileri gibi konular olduğunu belirten Kuran, şöyle devam etti: "Kanal İstanbul'un uluslararası hukuk açısından statüsü ne olacak? Devlet kendisi yaptığı için ya kendisi düzenleyecek ya da uluslararası bir sözleşme de yapılabilir. Montrö'de serbest geçiş ilkesi olduğu için Karadeniz'e kıyıdaş devletler zaten hakları olduğunu belirterek geçişi engellenemeyeceğini söyleyecektir. Geçişleri İstanbul Boğazı'ndan değil de Kanal İstanbul'dan zorunlu hale getirebilir miyiz? Sözleşmenin açık hükmü karşısında, bizim yabancı gemilerin geçişini zorunlu kılacak, zorlayacak bir düzenleme getirerek Kanal İstanbul'dan geçirme gibi bir yetkimiz uluslararası hukuk çerçevesinde söz konusu olmayacaktır. Bunu zorlayamayız. Montrö'yü revize etmedikten sonra bu şekilde düzenleme yapılamaz. Ne yapılabilir? Boğazdan geçecek gemiler deniz trafiğinin yoğun olduğu dönemlerde çok beklerler. Bu da ciddi bir maliyet getirir. Bekleme süresi olmaksızın çok az geçiş ücretleri öngörerek, birtakım cazibeler ortaya koyarak zamanla geçişler Kanal İstanbul'a sağlanabilir."
Uluslararası sözleşme gerekir
Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dr. Öğretim Üyesi Hatice Kübra Ecemiş Yılmaz ise kanalın etkin ve elverişli kullanılması için İstanbul ve Çanakkale boğazları ve Kanal İstanbul'u da kapsayan bir uluslararası sözleşme yapılması gerektiğini belirterek, bu sözleşmede kazanılan haklardan da taviz verilmemesi gerektiğini söyledi.
Öte yandan AK Parti İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Binali Yıldırım, Çarşamba akşamı yaptığı açıklamada, Kanal İstanbul'un İstanbul Boğazı'ndan sonra açılacak ikinci su yolu projesi olduğunu belirterek, "Kanal İstanbul, İstanbul'un can ve mal güvenliğin teminat altına alacak bir projedir. Kanal İstanbul, Türkiye'nin milli güvenlik meselesidir" şeklinde konuşmuştu.
HABER MERKEZİ
Sempozyumda konuşan Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Kamu Hukuku Bölüm Başkanı Prof. Dr. Selami Kuran, "Kanal İstanbul'a uluslararası bir statü tanınmasından ziyade diplomatik bir atak yapılarak Türkiye'nin bu projeye neden ihtiyaç duyduğunun anlatılması gerekir" dedi.
Kuran, uluslararası sözleşmelerde ve anlaşmalarda boğazlar konusunun nasıl ele alındığına değinerek, Montrö Boğazlar Sözleşmesi'yle Türkiye'nin boğazlar üzerindeki egemenliğinin tescil edildiğini, sözleşmede İstanbul ve Çanakkale boğazları ile Marmara Denizi'nden geçişle ilgili düzenlemelerin yer aldığını anlattı. Sözleşmenin amacının Türkiye'nin ve Karedeniz'e kıyıdaş devletlerin güvenliği çerçevesinde geçişi düzenlemek olduğunu vurgulayan Kuran, "Barış ve savaş zamanında ticaret ve savaş gemileri için farklı düzenlemeler öngörüldü. Ticari gemiler bayrağı ve yükü ne olursa olsun geçiş hakkına sahip. 1990'lı yıllardan itibaren de uluslararası deniz trafiği hem sayı hemde tonaj açısından olağanüstü arttı. Boğazdan yılda 55 bin ile 60 bin arasında gemi geçiyor. Petrol, doğalgaz gibi tehlikeli olabilecek şeyler dev tankerlerle taşınıyor. 1990'lı yıllardan itibaren Türk boğazları bölgesi adeta akaryakıt tankeri kanalı haline geldi. Bu da ciddi kazalara sebep oldu" diye konuştu.
Can güvenliği tehlikesi var
Türkiye'nin, kendi topraklarında bir kanal yapabileceğini, bunun amacının da aslında İstanbul Boğazı'nın, can ve mal güvenliğinin korunması, ekonomik getirileri gibi konular olduğunu belirten Kuran, şöyle devam etti: "Kanal İstanbul'un uluslararası hukuk açısından statüsü ne olacak? Devlet kendisi yaptığı için ya kendisi düzenleyecek ya da uluslararası bir sözleşme de yapılabilir. Montrö'de serbest geçiş ilkesi olduğu için Karadeniz'e kıyıdaş devletler zaten hakları olduğunu belirterek geçişi engellenemeyeceğini söyleyecektir. Geçişleri İstanbul Boğazı'ndan değil de Kanal İstanbul'dan zorunlu hale getirebilir miyiz? Sözleşmenin açık hükmü karşısında, bizim yabancı gemilerin geçişini zorunlu kılacak, zorlayacak bir düzenleme getirerek Kanal İstanbul'dan geçirme gibi bir yetkimiz uluslararası hukuk çerçevesinde söz konusu olmayacaktır. Bunu zorlayamayız. Montrö'yü revize etmedikten sonra bu şekilde düzenleme yapılamaz. Ne yapılabilir? Boğazdan geçecek gemiler deniz trafiğinin yoğun olduğu dönemlerde çok beklerler. Bu da ciddi bir maliyet getirir. Bekleme süresi olmaksızın çok az geçiş ücretleri öngörerek, birtakım cazibeler ortaya koyarak zamanla geçişler Kanal İstanbul'a sağlanabilir."
Uluslararası sözleşme gerekir
Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dr. Öğretim Üyesi Hatice Kübra Ecemiş Yılmaz ise kanalın etkin ve elverişli kullanılması için İstanbul ve Çanakkale boğazları ve Kanal İstanbul'u da kapsayan bir uluslararası sözleşme yapılması gerektiğini belirterek, bu sözleşmede kazanılan haklardan da taviz verilmemesi gerektiğini söyledi.
Öte yandan AK Parti İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Binali Yıldırım, Çarşamba akşamı yaptığı açıklamada, Kanal İstanbul'un İstanbul Boğazı'ndan sonra açılacak ikinci su yolu projesi olduğunu belirterek, "Kanal İstanbul, İstanbul'un can ve mal güvenliğin teminat altına alacak bir projedir. Kanal İstanbul, Türkiye'nin milli güvenlik meselesidir" şeklinde konuşmuştu.
HABER MERKEZİ
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.