(…dünden devam ediyoruz)
Usame'nin ordusuna katılmayıp, Medine'ye dönenler Peygamber Efendimizin (s.a.a.v) vefat haberini alınca Sakife adlı yerde halife yani devlet başkanı seçmek toplandılar.
Ensar'dan toplantıya katılanlar, 'devlet başkanlığı bizim hakkımız' derken Muhacirlerden katılanlar ise 'hayır, biz, Allah Resulüne daha yakınız, devlet başkanlığı bizim hakkımızdır' diyordu.
Uzun tartışmalardan sonra Ömer, Ebu Bekir'in elini kaldırarak biat ettiğini açıkladı. Toplamda 42 veya 43 kişi olan bu kalabalıktan 17 kişi hariç, kalanlar Ebu Bekir'e biat ettiler.
Sakife'de Ebu Bekir'e biat etmeyenlerin tam listesi şu şekildedir; 1- Selman-ı Farisi 2- Ebu-Zer Gifari 3- Mikdad bin Esved 4- Ammar b. Yâsir 5- Halid b. Said b. As 6- Bureyde Eslemi 7- Ubey b. Ka'b 8- Huzeyme b. Sabit 9- Ebu Heysem b. Teyhan 10- Sehl b. Huneyf 11- Osman b. Huneyf 12- Ebu Eyyûb El-Ensari 13- Câbir b. Abdullah El-Ensari 14- Huzeyfe bin Yeman 15- Sa'd b. Ubade 16- Kays b. Sa'd 17- Abdullah b. Abbas 18- Zeyd b. Erkam.
Bu büyük sahabelerin tamamı oradaki seçime itiraz ederek, Gadir Hum'daki ilahi seçimi hatırlattılar. Ama oradakiler aldıkları karardan dönmediler.
Sonrasında çok vahim ve acı olaylar yaşandı. Hilafet başlığında yaşananları İmam Ali (a.s) ve Hz. Fatıma (a.s) Annemizden kısaca hatırlayalım.
Hz. Ali: "... Allah'a and olsun ki, hiçbir zaman Arap'ın, Peygamberden sonra imamet ve liderliğini, O'nun Ehl-i Beyt'inden alacağı, hilafeti, Benden uzaklaştıracağı aklımın ucundan geçmezdi.
Beni üzen, halkın biat etmek için falancanın etrafında toplanmasıydı. Elimi çektim ta ki; gözlerimle gördüm, bir grup İslam'dan çıkmış, Hz. Muhammed'in dinini yok etmek istiyorlardı.
Eğer İslam ve ehline yardım etmezsem, İslam'ın parçalanıp yok olmasına tanık olmaktan korktum. Bunun acısı benim için halifelik ve hükümetten mahrum olmaktan daha büyüktü.
Çünkü birkaç günlük dünya kârıdır ki zelil olup son bulacaktır. Serabın sona erdiği veya bulutların birbirinden koptuğu gibi.
Ama ben bu gelişmelere karşı ayaklandım ve (savaşta) bâtıl ortadan kalkıp, yok oldu. Din ayakta kalıp sağlamlaştı."
Hz. Fatıma Annemizin Sakife'ye bakışı
Hz. Fatıma (a.s) annemiz birçok konuşmasında Sakife'de yaşanan gaflete ve ortaya çıkan durumun vahametine değinmiştir.
Hz. Fatıma (a.s) bir konuşmasında; "Daha Peygamberin (s.a.v.) na'şını kabre koymamıştık. 'Fitne çıkmasından korkuyoruz', diyerek, bu işleri kaşla göz arasında kotardınız.
Peygamberin (s.a.v.) sünnetini işlevsiz hâle getirme amacına yönelik vesveselerine kapıldınız.
Köpük içiyoruz, diyorsunuz ama sütü de içip, bitirdiniz. (Beytü'lmal'ı dilediğiniz gibi harcıyorsunuz anlamındadır.)
Peygamberin (s.a.v.) Ehli Beyt'ine ve çocuklarına zarar vermek için türlü dolaplar çeviriyorsunuz, gizli saklı planlar kuruyorsunuz."
Hz. Fatıma'nın (a.s), mescide giderek, kalabalık bir topluluğun içinde Ebu Bekir ve Ömer'e hitaben yaptığı uzun konuşmasının bir bölümü şöyleydi:
"Başkasının devesini damgaladınız. (Sizin malınız olmayan hilafeti gasp ettiniz) Onu (Ebu Bekir'i) sizin olmayan bir çeşmenin başına getirdiniz. Ahdinizden (Gadri Hum'daki biatinizden) uzun bir zaman geçmemişti."
Ali'den intikam almalarının sebebi ne idi?
Ölümüyle neticelenen hastalığında Hz. Fatıma, Kendisini ziyarete gelen Muhacir ve Ensar'ın kadınlarına şöyle buyurmuştur:
"Allah'a and olsun ki, dünyanızı sevmediğim, erkeklerinize darıldığım halde sabahladım. Onları denedikten sonra uzağa attım.
Sınadıktan sonra gevşeklik, başı taşa vurmak, mızrağın çatlaması, görüşlerin bozulması ve isteklerin sapması ne de kötüdür!
Allah, onlara gazaplandı ve onlar azapta ebedi kalacaklardır. Çaresizlikten onun (Fedek ve hilafetin) yularını, onlara taktım. Onu, onlara yükledim, baskınını da onlara yaptım (yani diyeceğimi dedim.)
Zalim kavim hayır görmesin, neticesiz kalsın, rahmetten uzak olsun. Yazıklar olsun onlara!
Onu (hilafeti), risalet kökünden (merkezinden), nübüvvet ve delalet temelinden, Ruh'ül Emin'in (Cebrail'in) indiği evden, din ve dünya işlerinde âlim olanın elinden çıkardılar. "Bilin ki bu büyük ve apaçık bir hüsrandır…
Allah'a and olsun ki, O'nun kılıcının, kimseyi tanımamasından, ölüme imtina etmemesinden, düşmanları çiğnemesinden, kılıcının darbesinden ve Allah rızası için olan öfkesinden dolayı O'ndan intikam aldılar.
Allah'a and olsun ki, eğer yoldan çekilseydiler (mâni olmasaydılar), Resulullah'ın Ali'ye bıraktığı yulardan (önderlikten) ve onu kabul etmekten vazgeçselerdi, Onu (hilafet devesinin ipini) Ali'ye bıraksalardı, bu deve onları doğru yola götürürdü.
Kimseyi yaralamazdı, yürümesi ağırlaşmazdı, binicisi yorulmazdı, onları hazmettirici ve kandırıcı temiz bir su kaynağına götürürdü, yanları suyu bulandırmazdı, onları doyurup geri getirirdi.
Ali, onlara gizlide ve açıkta nasihat etti. Hilafete ulaşsaydı zenginlikten çok süslenmezdi (Beyt'ül-Mal'dan kendisi için bir şey istemezdi).
Susuzluğunu ve açlığını gidereceği az bir miktar hariç dünya malından bir şey toplamazdı.
O zaman kimin zâhid, kimin dünyaya haris olduğu, kimin doğru konuşan, kimin de yalancı olduğu ortaya çıkmış olacaktı."
Peygamber Efendimize ve Ehl-i Beyt'ine selat ve selam olsun. Haydar Baş Hocamızdan, Allah razı olsun ve bizleri bu yolda layık, sadık ve emin eylesin. (âmin)
- Emekli amiralden Bartholomeos hakkında suç duyurusu / 27.06.2024
- Gadir Hum’da söz verenler Sakife’de toplandı / 26.06.2024
- Gadir Hum’dan 84 gün sonra / 25.06.2024
- İmam Hadi, ayetlerle İmam Ali ve Gadir hadisesini anlatıyor / 24.06.2024
- Ebu Bekir, Ömer, Osman da şahittiler / 23.06.2024
- CHP’ye el ense çekildi / 22.06.2024
- Ayşe Ateş’ten emsal teşkil etmesi gereken duruş / 21.06.2024
- ‘İyi geçinmeyi terk edene, kötülükler yakın olur’ / 19.06.2024
- Dokuzuncu İmam’dan inci taneleri / 18.06.2024