Gadir Hum ve Peygamberimizin Hutbesi -2
“Allah için nefsim hususunda kulluğumu itiraf ediyorum ve O’nun Rab olduğuna tanıklık ediyorum. Bana vahyettiği her şeyi edâ ediyorum; zira eğer onu edâ etmezsem, Bana azabının ineceğinden korkuyorum
26.12.2022 20:05:00
(dünden devam ediyoruz) "Allah için nefsim hususunda kulluğumu itiraf ediyorum ve O'nun Rab olduğuna tanıklık ediyorum.
Bana vahyettiği her şeyi edâ ediyorum; zira eğer onu edâ etmezsem, Bana azabının ineceğinden korkuyorum.
Şüphesiz O'nun azabının, her ne kadar büyük hile yapsa/düzen kursa da ve dostluğu halis olsa da hiç kimse defedemez.
Allah'tan başka ilah yoktur. Allah, Bana nâzil buyurduğunu tebliğ etmediğim takdirde, risâletimi edâ etmemiş olacağımı ilan etti.
Beni insanların şerrinden koruyacağını garantiledi. Allah kifâyet eden ve yücelik sahibidir.
Allah, Bana şöyle vahyetmiştir: 'Ey Resul, Rabb'inden Sana indirileni tebliğ et, eğer bunu yapmazsan, O'nun elçiliğini yapmamış olursun. Allah Seni insanlardan korur. Doğrusu Allah kâfirlere yol göstermez.'
Ey insanlar, Ben Allah'ın, Bana nâzil buyurduğu hiçbir şeyi ulaştırma hususunda kusur etmedim ve Ben bu ayetin nüzul sebebini sizlere beyan ediyorum:
Cebrail üç defa Bana nazil oldu ve selam sahibi olan -ki O Selâm'dır- Rabb'im tarafından bu toplantı yerinde ayağa kalkarak, beyaz ve siyah (ırktan) herkese şunu ilan etmemi emretti:
Ali bin Ebî Tâlib, Benim kardeşimdir, vasîmdir, halifemdir ve Benden sonra imamdır. O'nun Bana nispet makamı, Hârûn'un Musa'ya olan makamı gibidir; şu farkla ki Benden sonra peygamber gelmeyecektir.
O, Allah ve Resulü'nden sonra sizlerin velisidir (velâyet ve tasarruf sahibidir) diye ilan etmemi emretti.
Allah, bu konuda Kitabından Bana bir de ayet nâzil buyurdu: 'Şüphesiz sizin veliniz, Allah, Resulü, iman edip namaz kılanlar ve rükû hâlinde zekat veren mü'minlerdir.'
Namaz kılıp rükû hâlinde zekat veren ve her hâlinde aziz ve celil olan Allah'a yönelen kimse Ali İbn Ebî Tâlib'dir.
Ey insanlar, Ben Cebrail'den Benim için Allah'tan, Beni bu önemli şeyi tebliğ etmekten mâzur görmesini dilemesini istedim.
Zira takva sahiplerinin azlığını, münafıkların çokluğunu, kınayanların fesadını, İslam'ı alaya alanların hilelerini biliyorum. Onlar, Allah'ın, Kitabında kendilerini şöyle nitelendirdiği kimselerdir:
'Hani siz, onu dillerinizle birbirinize yetiştiriyor, ağızlarınızla hiçbir bilgi sahibi olmadığınız bir şeyi söylüyor ve onu kolay sanıyordunuz. Halbuki o Allah katında büyük bir günahtır.'
Hakeza, münafıklar defalarca Bana eziyette bulundular ve Beni 'uzun' (her söze kulak asan kimse) olarak adlandırdılar.
Onlar, Ali'nin Benden ayrılmaması, Benim kendisine teveccüh etmem sebebiyle böyle olduğumu sandılar. Sonunda aziz ve celil olan Allah şu ayeti nâzil buyurdu:
'(Yine o münafıkların içinde; O (Peygamber her söyleneni dinleyen) bir kulaktır, diyerek Peygamberi incitenler de vardır. De ki: O, sizin için bir hayır kulağıdır.'
Eğer Ben, Bana bunu (her söze kulak veren kimse olmayı) isnat edenleri açığa vurmak istersem, edebilirim. Eğer onların şahsına işaret etmek istersem, işaret de edebilirim, Eğer onları alametleriyle tanıtmak istersem, tanıtabilirim. Ama Allah'a yemin olsun ki Ben, onların işi hususunda yücelik gösterdim.
Bütün bunlardan sonra Ali hakkında Bana nâzil olan şeyi tebliğ etmediğim takdirde, Allah asla Benden razı olmayacaktır.
Hz. Peygamber (s.a.v.) daha sonra şu âyeti tilavet buyurdu:
"Ey Elçi! Rabb'inden Sana indirileni tebliğ et, eğer bunu yapmazsan O'nun elçiliğini yapmamış olursun. Allah, Seni insanlardan korur. Doğrusu Allah kâfirlere yol göstermez."
Ey insanlar, biliniz ki Allah Muhacirler'e, Ensâr'a ve onlara iyilikle tâbi olanlara, köylüye ve şehirliye, Arab'a ve Acem'e, özgüre ve köleye, büyüğe ve küçüğe, beyaza ve siyaha, O'na (Ali'ye) itaat etmeyi farz bilmiş, O'nu imam ve yetki sahibi kılmıştır.
Her muvahhid için O'nun hükmünü icra etmesi, sözüyle amel etmesi, emrini kabullenmesi gerekir.
Her kim O'na muhalefet ederse, mel'undur. Her kim O'na tâbi olursa ve O'nu tasdik ederse, Allah'ın rahmetine mazhar olacaktır. Allah O'nu ve O'nu dinleyip kendisine itaat eden herkesi bağışlamıştır.
Ey insanlar, bu böylesine bir toplulukta ayağa kalktığım son defadır. O hâlde işitiniz, itaat ediniz; Rabb'iniz olan Allah'ın emri karşısında teslim olunuz.
Zira aziz ve celil olan Allah-u Teâlâ sizin mevlânız ve ma'budunuzdur. Allah'tah sonra (şu anda) ayakta sizleri muhatap kılan, O'nun Resülü olan Muhammed sizin velinizdir.
Benden sonra da Ali, Allah'ın emriyle sizin veliniz ve imamınızdır. İmamet makamı O'ndan sonra da Allah ve Resulüyle görüşeceğiniz güne (Kıyamete) kadar O'nun evlatlarından olan Benim neslimin hakkıdır.
Allah'ın helal kıldığı hususlar dışında bir helal yoktur. Allah'ın sizlere haram kıldığı şey dışında da bir haram yoktur.
Aziz ve celil olan Allah Bana helal ve haramı tanıtmış ve Rabb'imin Kitabından, helal ve haramından Bana öğrettiği her şeyi de Ben, O'na ifâze etmişim (öğretmişim).
Ey insanlar, Allah var olan her ilmi Bende bir araya toplamıştır. Ben de öğrendiğim her ilmi takva sahiplerinin imamında (Ali'de bir araya) topladım. Var olan her ilmi mutlaka Ali'ye öğrettim. O'dur (Allah'ın Kur'ân'da zikrettiği) İmam-ı Mübin (apaçık imam).
Ey insanlar, O'ndan (Ali'den) başkasına yönelerek sapıklığa düşmeyin, O'ndan yüz çevirmeyin; O'nun velâyetinden ayrılmayın.
O, hakka hidayet eder ve hak ile amel eder. Bâtılı iptal eder ve bâtıldan sakındırır. Allah yolunda kınayıcıların kınaması O'na engel olamaz.
O (Ali), Allah'a ve Resulü'ne iman eden ilk kimsedir. Bana iman hususunda hiç kimse O'ndan öne geçmemiştir. O, canıyla Allah Resulü'nün yolunda her türlü fedakârlığa katlanmıştır.
İnsanlardan hiç kimse Allah'a ibadet etmediği bir zamanda, O, Allah Resulü'yle birlikteydi.
Namaz kılan ilk kimse O'dur. Benimle birlikte Allah'a ibadet eden ilk kimse de O'dur.
Allah tarafından yerime yatağıma yatmasını emrettim. O da canını Bana feda ederek Benim yerime yatağıma yattı.
Ey insanlar, O'nu üstün bilin; hiç şüphesiz, Allah O'na üstünlük vermiştir. O'nu kabul edin; şüphesiz Allah O'nu tayin etmiştir.
Ey insanlar, O, Allah tarafından tayin edilen imamdır. Her kim O'nun velâyetini inkâr ederse, şüphesiz Allah tövbesini kabul etmez ve O'nu bağışlamaz. Allah'ın O'na muhalefet eden kimseye böyle davranacağı kesindir.
Allah, ona böyle yapar ve onu ebediyete kadar, sonsuza dek şiddetli azapla azaplandırır.
O hâlde, O'na muhalefet etmekten sakının. Aksi takdirde yakıtı insanlarla taşlar olan ve kâfirler için hazırlanan ateşe duçar olursunuz.
Ey insanlar, Allah'a yemin olsun ki, önceki peygamberler ve elçiler Bana müjde vermişlerdir ve Ben Allah'a yemin olsun ki peygamber ve elçilerin sonuncusuyum, gök ve yerdeki bütün yaratıkların üzerinde hüccetim.
Her kim bu konuda şek ederse cahiliye küfrü gibi kâfir olmuş olur. Her kim bu sözümden bir şeyde şek ederse Bana nâzil olmuş olan her şeyden şek etmiştir.
Her kim, imamların birinde şüphe ederse onların tümünde şüphe etmiştir ve kim bizim hakkımızda şüpheye kapılırsa, hiç şüphesiz ateştedir.
Ey insanlar, Allah, bu üstünlüğü Bana bağışta bulunmuştur; bu O'nun Bana bir minneti ve O'ndan Bana bir ihsandır. O'ndan başka ilah yoktur. Ebediyete kadar, sonsuza dek, her hâlimle O'na hamd ve senâda bulunuyorum." Devam edecek (Prof. Dr. Haydar Baş İmam Ali eserinden)
Bana vahyettiği her şeyi edâ ediyorum; zira eğer onu edâ etmezsem, Bana azabının ineceğinden korkuyorum.
Şüphesiz O'nun azabının, her ne kadar büyük hile yapsa/düzen kursa da ve dostluğu halis olsa da hiç kimse defedemez.
Allah'tan başka ilah yoktur. Allah, Bana nâzil buyurduğunu tebliğ etmediğim takdirde, risâletimi edâ etmemiş olacağımı ilan etti.
Beni insanların şerrinden koruyacağını garantiledi. Allah kifâyet eden ve yücelik sahibidir.
Allah, Bana şöyle vahyetmiştir: 'Ey Resul, Rabb'inden Sana indirileni tebliğ et, eğer bunu yapmazsan, O'nun elçiliğini yapmamış olursun. Allah Seni insanlardan korur. Doğrusu Allah kâfirlere yol göstermez.'
Ey insanlar, Ben Allah'ın, Bana nâzil buyurduğu hiçbir şeyi ulaştırma hususunda kusur etmedim ve Ben bu ayetin nüzul sebebini sizlere beyan ediyorum:
Cebrail üç defa Bana nazil oldu ve selam sahibi olan -ki O Selâm'dır- Rabb'im tarafından bu toplantı yerinde ayağa kalkarak, beyaz ve siyah (ırktan) herkese şunu ilan etmemi emretti:
Ali bin Ebî Tâlib, Benim kardeşimdir, vasîmdir, halifemdir ve Benden sonra imamdır. O'nun Bana nispet makamı, Hârûn'un Musa'ya olan makamı gibidir; şu farkla ki Benden sonra peygamber gelmeyecektir.
O, Allah ve Resulü'nden sonra sizlerin velisidir (velâyet ve tasarruf sahibidir) diye ilan etmemi emretti.
Allah, bu konuda Kitabından Bana bir de ayet nâzil buyurdu: 'Şüphesiz sizin veliniz, Allah, Resulü, iman edip namaz kılanlar ve rükû hâlinde zekat veren mü'minlerdir.'
Namaz kılıp rükû hâlinde zekat veren ve her hâlinde aziz ve celil olan Allah'a yönelen kimse Ali İbn Ebî Tâlib'dir.
Ey insanlar, Ben Cebrail'den Benim için Allah'tan, Beni bu önemli şeyi tebliğ etmekten mâzur görmesini dilemesini istedim.
Zira takva sahiplerinin azlığını, münafıkların çokluğunu, kınayanların fesadını, İslam'ı alaya alanların hilelerini biliyorum. Onlar, Allah'ın, Kitabında kendilerini şöyle nitelendirdiği kimselerdir:
'Hani siz, onu dillerinizle birbirinize yetiştiriyor, ağızlarınızla hiçbir bilgi sahibi olmadığınız bir şeyi söylüyor ve onu kolay sanıyordunuz. Halbuki o Allah katında büyük bir günahtır.'
Hakeza, münafıklar defalarca Bana eziyette bulundular ve Beni 'uzun' (her söze kulak asan kimse) olarak adlandırdılar.
Onlar, Ali'nin Benden ayrılmaması, Benim kendisine teveccüh etmem sebebiyle böyle olduğumu sandılar. Sonunda aziz ve celil olan Allah şu ayeti nâzil buyurdu:
'(Yine o münafıkların içinde; O (Peygamber her söyleneni dinleyen) bir kulaktır, diyerek Peygamberi incitenler de vardır. De ki: O, sizin için bir hayır kulağıdır.'
Eğer Ben, Bana bunu (her söze kulak veren kimse olmayı) isnat edenleri açığa vurmak istersem, edebilirim. Eğer onların şahsına işaret etmek istersem, işaret de edebilirim, Eğer onları alametleriyle tanıtmak istersem, tanıtabilirim. Ama Allah'a yemin olsun ki Ben, onların işi hususunda yücelik gösterdim.
Bütün bunlardan sonra Ali hakkında Bana nâzil olan şeyi tebliğ etmediğim takdirde, Allah asla Benden razı olmayacaktır.
Hz. Peygamber (s.a.v.) daha sonra şu âyeti tilavet buyurdu:
"Ey Elçi! Rabb'inden Sana indirileni tebliğ et, eğer bunu yapmazsan O'nun elçiliğini yapmamış olursun. Allah, Seni insanlardan korur. Doğrusu Allah kâfirlere yol göstermez."
Ey insanlar, biliniz ki Allah Muhacirler'e, Ensâr'a ve onlara iyilikle tâbi olanlara, köylüye ve şehirliye, Arab'a ve Acem'e, özgüre ve köleye, büyüğe ve küçüğe, beyaza ve siyaha, O'na (Ali'ye) itaat etmeyi farz bilmiş, O'nu imam ve yetki sahibi kılmıştır.
Her muvahhid için O'nun hükmünü icra etmesi, sözüyle amel etmesi, emrini kabullenmesi gerekir.
Her kim O'na muhalefet ederse, mel'undur. Her kim O'na tâbi olursa ve O'nu tasdik ederse, Allah'ın rahmetine mazhar olacaktır. Allah O'nu ve O'nu dinleyip kendisine itaat eden herkesi bağışlamıştır.
Ey insanlar, bu böylesine bir toplulukta ayağa kalktığım son defadır. O hâlde işitiniz, itaat ediniz; Rabb'iniz olan Allah'ın emri karşısında teslim olunuz.
Zira aziz ve celil olan Allah-u Teâlâ sizin mevlânız ve ma'budunuzdur. Allah'tah sonra (şu anda) ayakta sizleri muhatap kılan, O'nun Resülü olan Muhammed sizin velinizdir.
Benden sonra da Ali, Allah'ın emriyle sizin veliniz ve imamınızdır. İmamet makamı O'ndan sonra da Allah ve Resulüyle görüşeceğiniz güne (Kıyamete) kadar O'nun evlatlarından olan Benim neslimin hakkıdır.
Allah'ın helal kıldığı hususlar dışında bir helal yoktur. Allah'ın sizlere haram kıldığı şey dışında da bir haram yoktur.
Aziz ve celil olan Allah Bana helal ve haramı tanıtmış ve Rabb'imin Kitabından, helal ve haramından Bana öğrettiği her şeyi de Ben, O'na ifâze etmişim (öğretmişim).
Ey insanlar, Allah var olan her ilmi Bende bir araya toplamıştır. Ben de öğrendiğim her ilmi takva sahiplerinin imamında (Ali'de bir araya) topladım. Var olan her ilmi mutlaka Ali'ye öğrettim. O'dur (Allah'ın Kur'ân'da zikrettiği) İmam-ı Mübin (apaçık imam).
Ey insanlar, O'ndan (Ali'den) başkasına yönelerek sapıklığa düşmeyin, O'ndan yüz çevirmeyin; O'nun velâyetinden ayrılmayın.
O, hakka hidayet eder ve hak ile amel eder. Bâtılı iptal eder ve bâtıldan sakındırır. Allah yolunda kınayıcıların kınaması O'na engel olamaz.
O (Ali), Allah'a ve Resulü'ne iman eden ilk kimsedir. Bana iman hususunda hiç kimse O'ndan öne geçmemiştir. O, canıyla Allah Resulü'nün yolunda her türlü fedakârlığa katlanmıştır.
İnsanlardan hiç kimse Allah'a ibadet etmediği bir zamanda, O, Allah Resulü'yle birlikteydi.
Namaz kılan ilk kimse O'dur. Benimle birlikte Allah'a ibadet eden ilk kimse de O'dur.
Allah tarafından yerime yatağıma yatmasını emrettim. O da canını Bana feda ederek Benim yerime yatağıma yattı.
Ey insanlar, O'nu üstün bilin; hiç şüphesiz, Allah O'na üstünlük vermiştir. O'nu kabul edin; şüphesiz Allah O'nu tayin etmiştir.
Ey insanlar, O, Allah tarafından tayin edilen imamdır. Her kim O'nun velâyetini inkâr ederse, şüphesiz Allah tövbesini kabul etmez ve O'nu bağışlamaz. Allah'ın O'na muhalefet eden kimseye böyle davranacağı kesindir.
Allah, ona böyle yapar ve onu ebediyete kadar, sonsuza dek şiddetli azapla azaplandırır.
O hâlde, O'na muhalefet etmekten sakının. Aksi takdirde yakıtı insanlarla taşlar olan ve kâfirler için hazırlanan ateşe duçar olursunuz.
Ey insanlar, Allah'a yemin olsun ki, önceki peygamberler ve elçiler Bana müjde vermişlerdir ve Ben Allah'a yemin olsun ki peygamber ve elçilerin sonuncusuyum, gök ve yerdeki bütün yaratıkların üzerinde hüccetim.
Her kim bu konuda şek ederse cahiliye küfrü gibi kâfir olmuş olur. Her kim bu sözümden bir şeyde şek ederse Bana nâzil olmuş olan her şeyden şek etmiştir.
Her kim, imamların birinde şüphe ederse onların tümünde şüphe etmiştir ve kim bizim hakkımızda şüpheye kapılırsa, hiç şüphesiz ateştedir.
Ey insanlar, Allah, bu üstünlüğü Bana bağışta bulunmuştur; bu O'nun Bana bir minneti ve O'ndan Bana bir ihsandır. O'ndan başka ilah yoktur. Ebediyete kadar, sonsuza dek, her hâlimle O'na hamd ve senâda bulunuyorum." Devam edecek (Prof. Dr. Haydar Baş İmam Ali eserinden)