Flaş açıklama! Seçimi boykot kararı...
Yeni Mesaj Gazetesi yazarı Sinem Baş, Bursa'daki 10. Milli Ekonomi Modeli Kongresi'ndeki konuşmasında, CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu'nun BTP'nin Millet İttifakı'na dahil olmasını başta onaylayan, ancak akabinde engelleyen tavrını tüm yönleriyle anlattı. Sinem Baş, "İttifak teklifi Sayın Kılıçdaroğlu'ndan geliyor ama sonra işi o engelliyor. Kılıçdaroğlu bunu izah etmeli" dedi
29.05.2018 00:00:00
YENİ MESAJ / BURSA
Yeni Mesaj Gazetesi yazarı Sinem Baş, Bursa'da düzenlenen 10. Milli Ekonomi Modeli Kongresi'nde yaptığı konuşmada, okyanus ötesine, bir çuval kömüre, bavullar dolusu bağışa göre yapılan Türk siyasetinde sona gelindiğine işaret ederek, "Bu çerçevede Prof. Dr. Haydar Baş ve Milli Ekonomi Modeli son çaremizdir" dedi.
BTP Lideri Prof. Dr. Haydar Baş'ın 17 yıldır aktif siyaset yaptığına işaret eden Sinem Baş, şöyle konuştu: "Bu süreçte devlet, millet, bayrak, vatan, birlik, bütünlük, üniter yapı, tam bağımsızlık, cumhuriyet, Atatürk dışında bir söylemi olmadı. Türk milletini ve devletini var eden temel noktalara da Türk siyasetinde onu gibi değinen olmadı. Hayatında pek çok 'ilk'i gördüğümüz Sayın Baş'ın ekonomide çığır açan görüşleri gibi siyasette de ilkleri var. Siyaset sadece millet ve devlet yararına yapılır tezi, bunlardan biridir. Kayıkçı kavgasına dönen Türk siyaseti ondan, görüşlerinden, ekonomi tezinden ve çözümlerinden sonra yeni söylemlere kavuştu. Mesela bugün Sayın Cumhurbaşkanımızın dahi dilinden düşürmediği 'milli para' hatta 'milli ekonomi modeli' ve bununla anlatılmak istenen vatandaşa para verme konuları bunlardan bazılarıdır. Günümüze kadar kapitalist sistemin esaretindeki Türk ekonomisinde ve maliyesinde vatandaşa para vermek söz konusu değildir. Türk siyaseti vatandaşlık maaşı tabirini yani bayramdan bayrama ikramiyeye bile muhtaç insanına her ay düzenli olarak ve yalnızca Türk vatandaşı olması hasebiyle vatandaşlık ikramiyesi vermeyi, işçinin, memurun, emeklinin, dulun, yetimin cebine para koyulabileceğini, doğum yapan kadınlara doğum ikramiyesini, kira öder gibi taksitle devletin ev sahibi olması için kişilere imkânlar sunacağını, gençleri evlendirecek faizsiz kredileri, 3 katrilyon dolarlık maden rezervine sahip olduğumuzu ve bunların devlet-millet ortaklığı ile işletilebileceğini, emisyonun devreye konulup milli paranın basılabileceğini Sayın Baş'tan duydu. Duydu da yaşadığı kısır döngüde bu cennet anahtarlarına inanamadı. İnanmadığı için açlıkla, işsizlikle sürünüyor halen."
Türkiye de uygulamalı
Prof. Dr. Haydar Baş'ın dile getirdiklerinin aslında dünyaya mal olmuş tezinin kuralları olduğuna işaret eden Sinem Baş, şunları söyledi: "Türk milletinin artık gözünü açmasını, hakkına sahip çıkmasını ve Haydar Baş demesini bekliyoruz. Zira bugün 4 milyar insan BRICS topluluğu içinde Rusya, Çin, Brezilya, Hindistan ve Güney Afrika bu modeli uygulamaya başladı. Sıra Türkiye'de olsun diyoruz. Buraya kadar anlattıklarım, Türk milletinin neleri kaçırdığını görmesi içindir. Sayın Baş kadar milletini seven, birliğini, işini, aşını düşünen ikinci bir adam lider yoktur desek yanlış konuşmuş olmayız."
Türk siyasetinde bir ilk
Türk siyasetine böyle 'ilk'leri sunan BTP Lideri'nin 24 Haziran seçimlerinde de bir 'ilk'i gerçekleştirdiğini ifade eden Sinem Baş, şöyle devam etti: "İlk defa seçime girme yeterliliği olan bir parti, Bağımsız Türkiye Partisi, seçimlere girmeme kararı aldı. BTP'nin neden seçimlere girmeme kararı aldığının çok iyi sorgulanması gerekiyor. Türkiye için Atatürk ilkeleri ve kurduğu cumhuriyetle mi yoksa başkanlık sistemi ile mi devam konusundaki kader seçimi olan 24 Haziran seçimlerinde siyasi kariyeri Atatürk çizgisinde geçen Sayın Baş neden seçimleri boykot kararı almıştır? Büyük kutuplaşmaların yaşandığı bir seçime gidiyoruz.
Toplum AKP-MHP yani Cumhur İttifakı ile CHP'nin başını çektiği Millet İttifakı'ndan birine girmeye zorlanıyor. Başkanlık tek adam diktası iken, Millet İttifakı Atatürk'ün kurduğu parlamenter rejimin ve üniter düzenin devamı için tesis edilecekti. Bu kutuplaşmada sonra CHP cenahı, Cumhur İttifakı içinde yer almayan tüm siyasi partileri yanlarına davet etti. Basına yansıyan davetin ardından CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu adına Mehmet Bekaroğlu, Ankara'da BTP Genel Merkezi'nde Genel Başkan yardımcıları Dr. Abdullah Terzi ve Lütfullah Önder ile görüştü ve 'BTP'nin bu ittifak içinde yer almasını istiyoruz' dediler. Parti olarak BTP de 'tamam' dedi.
Sayın Bekaroğlu 'Bizden haber bekleyin' dediğinde henüz cumhurbaşkanı adayları da belli değildi ancak bizler parlamenter rejimin devamını yeterli görerek bu çağrıya 'evet' deyip beklemeye başladık. Bir süre sonra basından 4 partinin ittifak konusunda anlaştığını öğrendik. Bize bir cevap verilme gereği dahi duyulmamıştı. Daha sonra 'ittifaktaki diğer partiler sizi istemiyor ancak Büyük Birlik Partisi ile Cumhur İttifakı benzeri bir formülle sizi listelere alacağız. Haydar Hoca'nın meclise girmesi lazım' şeklinde yeni bir talep ile kendileri tekrar geldiler.
Dikkat ediniz, ittifak talebi de onlardan geldi, daha sonra listelerde yer vereceğiz formülü de... Bu aşamadan sonra eski bakanlardan Sayın Hasan Ekinci Bey, Genel Başkanımızın ricası ile devreye girdi. Hasan Ekinci Bey, BTP adına ittifak görüşmesi yapmak üzere görevlendirildi. Kemal Kılıçdaroğlu kendisi ile görüşme yapmadı, yerine CHP Sözcüsü Bülent Tezcan, Ekinci'yi aradı.
Yetkililerimiz kendilerine 'BTP, ittifakın içinde kendi logosu ile yer almalıydı ama biz bunun için de ısrar etmeyeceğiz çünkü Türkiye'nin birlikteliğe ihtiyacı var' dedi. Kamuoyu bu ittifak gerçekleşsin düşüncesiyle BTP'nin verdiği uğraşı iyi bilmelidir."
İttifaka Kılıçdaroğlu set oldu
Hasan Ekinci ile Bülent Tezcan'ın BTP'ye CHP listelerinde yer verme formülü üzerinde anlaştığına işaret eden Sinem Baş, sözlerini şöyle sürdürdü: "Bülent Tezcan, Kılıçdaroğlu ile de görüşeyim, birkaç güne size dönüş yapacağız" dedi. Görüşmenin üzerinden 20 gün geçti. Müthiş bir oyalama taktiği sonrasında 'hayır' cevabı geldi. 20 gün zarfında ittifakta yer almamız konusunda CHP'den 30 civarında isimle görüşüldü. Sayın Ekinci'nin de ifade ettikleri gibi 'Tamamı Haydar Baş Bey, meclise girmeli, görüşlerini orada aktarmalı, CHP ile birleşmeli' noktasında görüş birliğinde idi. Yalnız Kılıçdaroğlu dışında...
Düşününüz bu ittifak teklifi Sayın Kılıçdaroğlu'ndan geliyor ama sonra işi o engelliyor. Genel Başkanımıza bir sandalye ile verilmeyen milletvekilliği 100 bin oy ve seçim sürecinde onlara çalışacak BTP karosu ile belki 10 sandalye olarak dönecekken, CHP Lideri bu altın tepsiyi elinin tersi ile itmiştir.
Sayın Prof. Dr. Haydar Baş, Yeni Mesaj'da yer alan makalesinde ifade ettiler:
'Bir sandalye ile dahi yer verilemeyen BTP, neyin karşılığında reddedilmiştir:
Okyanus ötesi talimatının mı, CHP'li milletvekillerinin ifade ile cemaat bağlantısının mı yoksa bavullar dolusu bağışın mı? Bu Allah ile kendi aralarındadır."
Bu ikinci oyun
CHP Lideri Kılıçdaroğlu'nun 2015 seçimlerinde de aynı oyunu oynadığına işaret eden Sinem Baş, "Kılıçdaroğlu, 2015 seçim sürecinde de BTP'ye 'beraber olacağız' diyerek gelmiş, 4 kez görüşülmüş ve iş son noktaya geldiğinde yine olmayacak cevabını vermiştir. İlkindeki tavra rağmen BTP Lideri, parlamenter rejime olan tehdit karşısında ikinci kez uzanan eli sıkmıştır ve netice yine ülke menfaatlerinin önüne geçen şahsi menfaatler olmuştur. Kılıçdaroğlu, BTP'yi ve 100 bin oyunu istemeyerek aslında CHP'nin iktidar olabilme şansını da yok etmiştir. CHP Lideri'nin Bağımsız Türkiye Partisi'ni, onların yanında yer alan 6 TV kanalının desteğini ve kendi adına çalışacak binlerce kişilik kadroyu bir kalemde silmesinden şu sonuçlar çıkmaktadır:
- Kılıçdaroğlu, CHP'nin iktidar olmasını istememektedir. Bu sosyal medyada CHP üyeleri ve seçmen tarafından da günlerdir konuşulan bir gerçektir.
- İkincisi Cumhur İttifakı'na karşı başlatılan hareket, seçmeni kandırarak aslında Cumhur İttifakı'nın önünü açmaktadır.
- Atatürk'ün partisinin başındaki Kılıçdaroğlu, parlamenter rejimi tarihe gömen tek adam diktasını aslında desteklemektedir.
- İşte Sayın Haydar Baş ve Bağımsız Türkiye Partisi; bu tiyatroya ve danışıklı dövüşe milletin dikkatini çekmenin yolu 'seçimleri boykottur' diyerek hareket emiştir.
- Bu boykot, Yezid'in İslam çizgisinden çıkmış yönetimine karşı ümmeti ikaz etmek için kanını, canını esirgemeden Kerbela'da şehit olan İmam Hüseyin'in tavrıdır, Hüseyni bir duruştur.
- Zira İmam Hüseyin hakkı olan hilafeti elde etmek için canından vazgeçmiştir, Sayın Baş da hakkı olduğu halde seçimlere katılmaktan feragat etmektedir.
- Bu boykot, Mustafa Kemal'in 9. Ordu Müfettişi iken vatan müdafaası için çıktığı yolda iki kez önünü kesen saraya karşı 1919'da istifasından farksızdır.
- Atatürk, vatan müdafaası için mesleğini bırakmış, sivil olarak Anadolu'da millet ile düşmana ve saraya karşı milli mücadeleyi başlatmıştı.
- CHP seçmeni Sayın Baş ile beraber olmaya hazırken, milletvekilleri ve parti yönetimi bu ittifakı beklerken, yaşanan vahamet Sayın Kılıçdaroğlu tarafından izah edilmelidir
- Bu izah, ittifak görüşmelerinde yer alan Sayın Hasan Ekinci'ye, CHP tabanına ve Sayın Baş'a yapılmalıdır.
- Cumhur İttifakı anketlerde yüzde 40 civarındadır. Güçlü bir millet ittifakı yüzde 60'ın tercihi olacakken ve iktidara gelebilecekken Sayın Kılıçdaroğlu bunu engelleyen kişidir.
- Kader seçiminde yaşanan bu ikili tavır Türk seçmenini ve özel de başında bulunduğu CHP tabanını siyasetten soğutmuş; belki de kurtuluşun anahtarı gördükleri son şansı ellerinden almıştır.
- Atatürk'ün partisidir, diyerek CHP'ye oy verenler; kimin gerçek Atatürkçü, vatanperver, milliyetçi ve Atatürk ilkelerinin savunucusu olduğunu iyi görmelidir.
- Gün, Sayın Baş'ın tezinin ve şahsının etrafında kenetlenme günüdür.
Yeni Mesaj Gazetesi yazarı Sinem Baş, Bursa'da düzenlenen 10. Milli Ekonomi Modeli Kongresi'nde yaptığı konuşmada, okyanus ötesine, bir çuval kömüre, bavullar dolusu bağışa göre yapılan Türk siyasetinde sona gelindiğine işaret ederek, "Bu çerçevede Prof. Dr. Haydar Baş ve Milli Ekonomi Modeli son çaremizdir" dedi.
BTP Lideri Prof. Dr. Haydar Baş'ın 17 yıldır aktif siyaset yaptığına işaret eden Sinem Baş, şöyle konuştu: "Bu süreçte devlet, millet, bayrak, vatan, birlik, bütünlük, üniter yapı, tam bağımsızlık, cumhuriyet, Atatürk dışında bir söylemi olmadı. Türk milletini ve devletini var eden temel noktalara da Türk siyasetinde onu gibi değinen olmadı. Hayatında pek çok 'ilk'i gördüğümüz Sayın Baş'ın ekonomide çığır açan görüşleri gibi siyasette de ilkleri var. Siyaset sadece millet ve devlet yararına yapılır tezi, bunlardan biridir. Kayıkçı kavgasına dönen Türk siyaseti ondan, görüşlerinden, ekonomi tezinden ve çözümlerinden sonra yeni söylemlere kavuştu. Mesela bugün Sayın Cumhurbaşkanımızın dahi dilinden düşürmediği 'milli para' hatta 'milli ekonomi modeli' ve bununla anlatılmak istenen vatandaşa para verme konuları bunlardan bazılarıdır. Günümüze kadar kapitalist sistemin esaretindeki Türk ekonomisinde ve maliyesinde vatandaşa para vermek söz konusu değildir. Türk siyaseti vatandaşlık maaşı tabirini yani bayramdan bayrama ikramiyeye bile muhtaç insanına her ay düzenli olarak ve yalnızca Türk vatandaşı olması hasebiyle vatandaşlık ikramiyesi vermeyi, işçinin, memurun, emeklinin, dulun, yetimin cebine para koyulabileceğini, doğum yapan kadınlara doğum ikramiyesini, kira öder gibi taksitle devletin ev sahibi olması için kişilere imkânlar sunacağını, gençleri evlendirecek faizsiz kredileri, 3 katrilyon dolarlık maden rezervine sahip olduğumuzu ve bunların devlet-millet ortaklığı ile işletilebileceğini, emisyonun devreye konulup milli paranın basılabileceğini Sayın Baş'tan duydu. Duydu da yaşadığı kısır döngüde bu cennet anahtarlarına inanamadı. İnanmadığı için açlıkla, işsizlikle sürünüyor halen."
Türkiye de uygulamalı
Prof. Dr. Haydar Baş'ın dile getirdiklerinin aslında dünyaya mal olmuş tezinin kuralları olduğuna işaret eden Sinem Baş, şunları söyledi: "Türk milletinin artık gözünü açmasını, hakkına sahip çıkmasını ve Haydar Baş demesini bekliyoruz. Zira bugün 4 milyar insan BRICS topluluğu içinde Rusya, Çin, Brezilya, Hindistan ve Güney Afrika bu modeli uygulamaya başladı. Sıra Türkiye'de olsun diyoruz. Buraya kadar anlattıklarım, Türk milletinin neleri kaçırdığını görmesi içindir. Sayın Baş kadar milletini seven, birliğini, işini, aşını düşünen ikinci bir adam lider yoktur desek yanlış konuşmuş olmayız."
Türk siyasetinde bir ilk
Türk siyasetine böyle 'ilk'leri sunan BTP Lideri'nin 24 Haziran seçimlerinde de bir 'ilk'i gerçekleştirdiğini ifade eden Sinem Baş, şöyle devam etti: "İlk defa seçime girme yeterliliği olan bir parti, Bağımsız Türkiye Partisi, seçimlere girmeme kararı aldı. BTP'nin neden seçimlere girmeme kararı aldığının çok iyi sorgulanması gerekiyor. Türkiye için Atatürk ilkeleri ve kurduğu cumhuriyetle mi yoksa başkanlık sistemi ile mi devam konusundaki kader seçimi olan 24 Haziran seçimlerinde siyasi kariyeri Atatürk çizgisinde geçen Sayın Baş neden seçimleri boykot kararı almıştır? Büyük kutuplaşmaların yaşandığı bir seçime gidiyoruz.
Toplum AKP-MHP yani Cumhur İttifakı ile CHP'nin başını çektiği Millet İttifakı'ndan birine girmeye zorlanıyor. Başkanlık tek adam diktası iken, Millet İttifakı Atatürk'ün kurduğu parlamenter rejimin ve üniter düzenin devamı için tesis edilecekti. Bu kutuplaşmada sonra CHP cenahı, Cumhur İttifakı içinde yer almayan tüm siyasi partileri yanlarına davet etti. Basına yansıyan davetin ardından CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu adına Mehmet Bekaroğlu, Ankara'da BTP Genel Merkezi'nde Genel Başkan yardımcıları Dr. Abdullah Terzi ve Lütfullah Önder ile görüştü ve 'BTP'nin bu ittifak içinde yer almasını istiyoruz' dediler. Parti olarak BTP de 'tamam' dedi.
Sayın Bekaroğlu 'Bizden haber bekleyin' dediğinde henüz cumhurbaşkanı adayları da belli değildi ancak bizler parlamenter rejimin devamını yeterli görerek bu çağrıya 'evet' deyip beklemeye başladık. Bir süre sonra basından 4 partinin ittifak konusunda anlaştığını öğrendik. Bize bir cevap verilme gereği dahi duyulmamıştı. Daha sonra 'ittifaktaki diğer partiler sizi istemiyor ancak Büyük Birlik Partisi ile Cumhur İttifakı benzeri bir formülle sizi listelere alacağız. Haydar Hoca'nın meclise girmesi lazım' şeklinde yeni bir talep ile kendileri tekrar geldiler.
Dikkat ediniz, ittifak talebi de onlardan geldi, daha sonra listelerde yer vereceğiz formülü de... Bu aşamadan sonra eski bakanlardan Sayın Hasan Ekinci Bey, Genel Başkanımızın ricası ile devreye girdi. Hasan Ekinci Bey, BTP adına ittifak görüşmesi yapmak üzere görevlendirildi. Kemal Kılıçdaroğlu kendisi ile görüşme yapmadı, yerine CHP Sözcüsü Bülent Tezcan, Ekinci'yi aradı.
Yetkililerimiz kendilerine 'BTP, ittifakın içinde kendi logosu ile yer almalıydı ama biz bunun için de ısrar etmeyeceğiz çünkü Türkiye'nin birlikteliğe ihtiyacı var' dedi. Kamuoyu bu ittifak gerçekleşsin düşüncesiyle BTP'nin verdiği uğraşı iyi bilmelidir."
İttifaka Kılıçdaroğlu set oldu
Hasan Ekinci ile Bülent Tezcan'ın BTP'ye CHP listelerinde yer verme formülü üzerinde anlaştığına işaret eden Sinem Baş, sözlerini şöyle sürdürdü: "Bülent Tezcan, Kılıçdaroğlu ile de görüşeyim, birkaç güne size dönüş yapacağız" dedi. Görüşmenin üzerinden 20 gün geçti. Müthiş bir oyalama taktiği sonrasında 'hayır' cevabı geldi. 20 gün zarfında ittifakta yer almamız konusunda CHP'den 30 civarında isimle görüşüldü. Sayın Ekinci'nin de ifade ettikleri gibi 'Tamamı Haydar Baş Bey, meclise girmeli, görüşlerini orada aktarmalı, CHP ile birleşmeli' noktasında görüş birliğinde idi. Yalnız Kılıçdaroğlu dışında...
Düşününüz bu ittifak teklifi Sayın Kılıçdaroğlu'ndan geliyor ama sonra işi o engelliyor. Genel Başkanımıza bir sandalye ile verilmeyen milletvekilliği 100 bin oy ve seçim sürecinde onlara çalışacak BTP karosu ile belki 10 sandalye olarak dönecekken, CHP Lideri bu altın tepsiyi elinin tersi ile itmiştir.
Sayın Prof. Dr. Haydar Baş, Yeni Mesaj'da yer alan makalesinde ifade ettiler:
'Bir sandalye ile dahi yer verilemeyen BTP, neyin karşılığında reddedilmiştir:
Okyanus ötesi talimatının mı, CHP'li milletvekillerinin ifade ile cemaat bağlantısının mı yoksa bavullar dolusu bağışın mı? Bu Allah ile kendi aralarındadır."
Bu ikinci oyun
CHP Lideri Kılıçdaroğlu'nun 2015 seçimlerinde de aynı oyunu oynadığına işaret eden Sinem Baş, "Kılıçdaroğlu, 2015 seçim sürecinde de BTP'ye 'beraber olacağız' diyerek gelmiş, 4 kez görüşülmüş ve iş son noktaya geldiğinde yine olmayacak cevabını vermiştir. İlkindeki tavra rağmen BTP Lideri, parlamenter rejime olan tehdit karşısında ikinci kez uzanan eli sıkmıştır ve netice yine ülke menfaatlerinin önüne geçen şahsi menfaatler olmuştur. Kılıçdaroğlu, BTP'yi ve 100 bin oyunu istemeyerek aslında CHP'nin iktidar olabilme şansını da yok etmiştir. CHP Lideri'nin Bağımsız Türkiye Partisi'ni, onların yanında yer alan 6 TV kanalının desteğini ve kendi adına çalışacak binlerce kişilik kadroyu bir kalemde silmesinden şu sonuçlar çıkmaktadır:
- Kılıçdaroğlu, CHP'nin iktidar olmasını istememektedir. Bu sosyal medyada CHP üyeleri ve seçmen tarafından da günlerdir konuşulan bir gerçektir.
- İkincisi Cumhur İttifakı'na karşı başlatılan hareket, seçmeni kandırarak aslında Cumhur İttifakı'nın önünü açmaktadır.
- Atatürk'ün partisinin başındaki Kılıçdaroğlu, parlamenter rejimi tarihe gömen tek adam diktasını aslında desteklemektedir.
- İşte Sayın Haydar Baş ve Bağımsız Türkiye Partisi; bu tiyatroya ve danışıklı dövüşe milletin dikkatini çekmenin yolu 'seçimleri boykottur' diyerek hareket emiştir.
- Bu boykot, Yezid'in İslam çizgisinden çıkmış yönetimine karşı ümmeti ikaz etmek için kanını, canını esirgemeden Kerbela'da şehit olan İmam Hüseyin'in tavrıdır, Hüseyni bir duruştur.
- Zira İmam Hüseyin hakkı olan hilafeti elde etmek için canından vazgeçmiştir, Sayın Baş da hakkı olduğu halde seçimlere katılmaktan feragat etmektedir.
- Bu boykot, Mustafa Kemal'in 9. Ordu Müfettişi iken vatan müdafaası için çıktığı yolda iki kez önünü kesen saraya karşı 1919'da istifasından farksızdır.
- Atatürk, vatan müdafaası için mesleğini bırakmış, sivil olarak Anadolu'da millet ile düşmana ve saraya karşı milli mücadeleyi başlatmıştı.
- CHP seçmeni Sayın Baş ile beraber olmaya hazırken, milletvekilleri ve parti yönetimi bu ittifakı beklerken, yaşanan vahamet Sayın Kılıçdaroğlu tarafından izah edilmelidir
- Bu izah, ittifak görüşmelerinde yer alan Sayın Hasan Ekinci'ye, CHP tabanına ve Sayın Baş'a yapılmalıdır.
- Cumhur İttifakı anketlerde yüzde 40 civarındadır. Güçlü bir millet ittifakı yüzde 60'ın tercihi olacakken ve iktidara gelebilecekken Sayın Kılıçdaroğlu bunu engelleyen kişidir.
- Kader seçiminde yaşanan bu ikili tavır Türk seçmenini ve özel de başında bulunduğu CHP tabanını siyasetten soğutmuş; belki de kurtuluşun anahtarı gördükleri son şansı ellerinden almıştır.
- Atatürk'ün partisidir, diyerek CHP'ye oy verenler; kimin gerçek Atatürkçü, vatanperver, milliyetçi ve Atatürk ilkelerinin savunucusu olduğunu iyi görmelidir.
- Gün, Sayın Baş'ın tezinin ve şahsının etrafında kenetlenme günüdür.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.