Fetih günlerinin manâsını İstanbul'da anlamaya başlamıştık. Sene 1951. Bunu bize anlatanlar Doç. Nurettin Topçu, Prof. Mehmet Kaplan ve Milliyetçiler Derneği muhitiydi. Fetih Cemiyeti ise gençlerden çok yetişkinlere hitap etmekteydi. Bu faaliyetler neticesi 1953 senesinde yoğun bir fetih ruhu canlanmıştı. 500. Fetih Yıldönümü'nde Eminönü Halkevi'nde yaptığımız Fetih Günü kutlamasında İsmail Hami Danişmend elliüç gün süren kuşatmayı ve Fethi, günü gününe anlatmıştı. O zamanki Fener Papazı Athenagoras'a inat, İstanbul Müftüsü Ömer Nasuhi Bilmen hocayı toplantıya davet etmiş ve tezahürat yapmıştık. Yeni kurulan Mehter takımının şefi Hasan Tahsin Parsadan'ın çektiği Gülbanki Muhammedî salonu infilâk ettirmişti. Bir de Fatih'te Ayverdi'ler grubu, 500. yılı şanına lâyık şekilde kutlamaya hazırlanıyordu. Nezihe Araz'ın Mehemmet bin Murad Han el Muzaffer daimâ kitabı, Ekrem Hakkı Ayverdi Bey'in Fatih Devri Mimarisi ve Sâmiha Ayverdi'nin Hanım'ın İstanbul Geceleri, manevi atmosferimizin yıldızlarıydı ve bütün bunlar olurken devlet ortalarda yoktu. Pardon vardı ama yukarıda saydığım iki şiiri takibat konusu yapmak için. Onun dışında devlet tam siper yapmıştı. Yunanistan'ı ve Batı Âlemi'ni ürkütmekten korkuyordu. Bu yüzden Fener'e ve Yunanistan'a verilen bütün avanslar boşa gitti ve geri gelmedi. Daha doğrusu başımıza belâ olarak geri geldi. Biz, başta Büyükdoğu Dergisi ile Necip Fazıl Kısakürek üstad o zaman ekümenikliği ağzına alamayan Fener Patrikhhanesi'nin arz ettiği tehlike ve tehdide karşı çıkıyorduk, uğraşıyorduk. Ayasofya açılsın istiyorduk. Bu istekler de sahiplerini mahkemelerde süründürüyordu. 3 sene neler çektikNihayet Üstad'ın yolunda olduklarını söyleyerek iktidara geçmek için gerekli oyları toplayanları başımızda gördük. Üç senedir başımıza gelmeyen kalmadı. Ayasofya'yı artık cami yapmak nerede? Korkarım yakında kilise haline getirirler. Taksim'de cami derken kilise ve havra açmadılar mı? Ayasofya'yı da kilise yaparlar. Yeter ki AB bunu da istesin. Elbette onun da bir zamanı vardır. Şimdi biz çağlar açan bir Fetih yapmış millet olmaktan AKP iktidarı sayesinde soykırımı yapmış olduğunu kabule zorlanan bir millet haline geldik. Şimdi biz üniversitelerinde soykırımı yapmadık diyenlerin içeri alınmadığı, sadece soykırımı vardır diyenlere kapıların açıldığı Ermeni soykırımını kabul konferansları verilen bir ülke olduk. Devlet ortada yok, yine yok. Bir tek Adalet Bakanı çıktı ve milletimize katillikten de öte en büyük insanlık suçu iftirasını atanlara, çok haklı olarak "Milleti arkadan hançerlemeyin" diyebildi. Ama arkasından TBMM Başkanı, bırakın bu iftirayı yapsınlar manâsına gelen bir konuşma yaptı. Kendisine iftirada bulunulmasına izin verebilir miydi? Bermutad yurt dışından gelen Başbakan da, ayağının tozuyla "Cemil Çiçek'in konuşması kendi fikridir, hükûmetin görüşü değildir" dedikten sonra Ermeni Muhipleri içinde "Niye vazgeçmişler ki yapsınlar konferansı" deyiverdi. Ermeniyyülasl olanlarBöylece kendi haklarındaki, incelemeye dayalı dosyaları, hem de seçimlerden önce dokunulmazlıkları kaldıracağız diye söz verdikleri halde, hakim önünde münakaşaya açamayanların, bu dünyanın en asil milletine hem de kendi üniversitesinde -gerçi iki senelik bir dış çalışma ve hazırlanma sonucu- yapılan iftiranın gerçekmiş gibi sorgulanmasında beis görmedikleri anlaşılıyor. Demek kendi şerefleri ve menfaatleri milletin şeref ve menfaatinden üstün. Öyle mi? Demek siz soykırımı yapmış olduğu üniversitelerinde iddia edilen bir milletin Başbakanı veya Meclis Başkanı olmayı içinize sindirebiliyor, yapılan iftiraları bu kadar soğukkanlı karşılayabiliyorsunuz. Belki tanıma sözü de vermiş bulunuyorsunuz. Ama şunu biliniz ki, benim de içinde bulunduğum yetmiş milyon, bu iftiraları namus ve şerefine aykırı bulup iğrentiyle red ediyor ve bu noktada Adalet Bakanı gibi düşünüyor hükûmetiniz gibi değil. Bir Türk başka türlü nasıl düşünebilir ve hareket edebilir ki?Hatta, Ermeniyyülasl olan Apo hariç, PKK'lıların bile çoğu bu iftirayı kabul etmez. Çünkü, içlerinde, 1914'te Ermeniler tarafından başlatılan soykırımı hareketinde yüzlerce Kürt köyünün Müslüman'dır diye cayır cayır yakıldığını işitenler bugün bile vardır. Ve yine devlet ortada yoktur.Bir zamanlar bu millet Fetih ruhuyla Avrupa kapılarını zorluyordu, bugün AKP sayesinde Avrupa kapılarında süründürülüyor. Ama biliyorum ki bundan da AKP grubunda benim kadar ıstırap duyan yüzlerce kişi vardır. Ergun Göze / H. O. Tercüman
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.