Önceki akşam bir televizyon ekranında gazeteci Nuray Mert, sağında oturan Hatemi'lerden birisine (Kezban olmayanı) ve solundaki Bekir Karlığa'ya öyle bir ders verdi ki "aşk olsun sana" sözleri dökülüverdi dilimden...Karlığa, malum, diyalogcu Hocaefendi'nin sağ kolu ve Abant Platformunun beyin takımından. Programda gözleri şeşi beş olmuş bir vaziyette ekmeğini yağdan çıkarmaya çalışıyor, mevcut olaylar karşısında diyaloga ne kadar ihtiyacımız (!) olduğunu anlatmanın sabırsızlığını yaşıyordu. Sağ kol eveleyip geveliyor, ortamıda münbit bulmuş olacak ki mangalda kül bırakmamaya ayrıca özen gösteriyordu. Ancak, Nuray Mert dayanamadı ve "Karlığa bana kızacak" diye söze başlayarak taşı gediğine koydu:"Siz bir kere dinlerarası diyalog diyerek , medeniyetler çatışması diyenleri tasdik etmiş ve gerçekte onların önünü açmış oluyorsunuz. Zaten ne hikmetse, medeniyetler çatışması diyenlerle diyalog diyenler hep aynı kişiler. Çağrıldığım her toplantıda bunu gördüm. Ayrıca ve yine ne hikmetse bu diyalog toplantıları işgal altındaki Bağdat'ta, Şam'da veya Kabil'de değil de, ya Washington'da ya da Brüksel'de yapılıyor. Ayrıca bu toplantıların hiçbirinde mesela şu Irak işgalinin adamakıllı kınandığını ne duydum ne de gördüm."Nuray Mert, Karlığa'nın kem kümleri arasında ezber bozmaya devam etti:"Medeniyetler çatışmasın diye Medeniyetler diyalogu da ne demek? Ortada bir çatışma yok ki, taraflardan birisi yani Batı durmadan işgale, zulme ve hakarete devam ediyor. Diğer tarafsa kendini korumaya çalışıyor, hepsi bu..."Mert kadının hiç değilse benim izlediğim bölümde söyledikleri bunlar. Sonrasını tahmin edersiniz... Pancar gibi bir surat ve suçüstü yapılmış insanlara özgü bir nutku tutulma hali...Şimdi bu kısa notu acaba niye aktardık? Konunun gündeme ilişkin anlam ve önemi bir yana, dün Prof. Dr. Haydar Baş Bey'in yaptığı açıklamadaki suçüstü yapan tespitleriyle ilgisi çok da o yüzden sizlerle paylaştık.Prof. Dr. Haydar Baş'ın metninde de ezber bozan çarpıcı tespitler var. Gözden kaçan, kaçırılan tespitler... Prof. Dr. Haydar Baş diyor ki:"Trabzon'da işlenen papaz cinayetinde, gözaltına alınan çocuğun kiliseden para aldığı tespiti var. Bu olayda 16 yaşında bir çocuğun kilise kapısına gönderilmesinde acaba kim suçludur? Gençlerimizi parasız bırakarak kilise kapılarını umut haline getiren iktidar mı? Yoksa Dinlerarası Diyalog ile papazı-kiliseyi sevimli, sıcak ve cazip hale getiren diyalogcular mı?"Buyrun size ezber bozan cümleler!Bizim canımız medyamız (!) bu tür olaylarda sosyo-ekonomik ve psikolojik yorum yapmaya ve arka plan değerlendirmelerine bayılır. Öyleyse otursunlar ve başlarını iki ellerinin arasına alarak bunu tartışsınlar!Baş'ın altının çizdiği ve gerçekten önemli iki nokta daha var. O da şu:"Zanlı gencin annesi AKP kadın kollarında yönetici. Ve son zamanlarda gittikçe artan bu olaylar -herkes galiba gözden kaçırıyor- bu hükümet döneminde yaşanıyor."Bunlar önemli tesbitler...Tayyip Bey'in Trabzon Belediye Başkanlığını CHP'ye kaptırdıktan sonra annesini gözyaşları içinde aradığını ekranlardan izlemiştik. Ne hikmetse, o günden bu tarafa Trabzon bir türlü durulmuyor. Haa bir de Erdoğan'ın Trabzonspor'un stadında ıslıklanması olayı var. Gariptir ki, Trabzon iktidara direndikçe şehrin altı üstüne geliyor, en olmadık ve tasvibi mümkün olmayan provakasyonlar yaşanıyor.En son TAYAD provokasyonunun ardından yurtdışından gelen çok sayıda ajanın yerel medyayı hatta işyerlerini gezerek sorular sorduklarını kulaklarımla duymuştum!Neyse, konuyu dağıtmayalım. Sadece Trabzon'da değil, Şemdinli'de, ülkenin şurasında burasında sıfır terörle teslim aldıkları Türkiye'yi 90'ların başındaki noktaya acaba hangi iktidar çevirdi? Ve bu işin en basit matematikle siyasi sorumluluğu kime aittir?İçişleri bakanlığı koltuğunda kim oturmaktadır ve kadroları hangi diyalogcu zihniyetin elemanlarınca doldurulmuştur?Nur Batur'un gazeteciliğin bütün ilkelerini çiğneyerek aslında telefondaki üst düzey yetkiliye atfen yaptığı yalan ve düzmece haber kaynağı kimdir?Durum anlaşılıyor. Yabancı taleplere direnen bu millet, testten geçirilerek sinir uçları törpülenmeye ve teslim alınmaya çalışılıyor. Diyalogcular sahnede! Liberalize olmuş ve kalemlerini satmış eski "tırnak içi İslamcılar" sahnede, Türkiye'nin güven kalesini, ülkemin B planını yıkmaya çalışıyorlar!Nafile bir çaba olduğunu ah bir anlasalar! Çünkü Prof. Dr. Haydar Baş fikri ülkemin yaşadığı postmodern işgale karşı bir vatan müdafaası yapıyor. Üstelik bu müdafaa, dünyanın tanıdığı en hukuki, en özgürlükçü, en temiz ve en şeffaf müdafaadır.Dahası bu yüzyılda kaybedilmiş bir istiklal savaşı yoktur. Bilen varsa beri gelsin!
Ahmet Erimhan / diğer yazıları
- Sahili olmayan umman / 14.04.2022
- Ümit Özdağ, Hüseyin Baş… Uzaklarda Arama / 09.06.2021
- Ümit Özdağ, Hüseyin Baş… Uzaklarda Arama / 06.06.2021
- Birlik ve beraberlik ölümden başka her şeyi yener / 17.05.2021
- Ermeni Meselesi ve Gerçekler / 25.04.2021
- Osmanlı İslamı / 18.04.2021
- Sensizlik, benim şiirim / 11.04.2021
- Fikirlerin halledemediği davaları kan halleder / 04.04.2021
- Dünya bir leştir, taliplileri köpektir! / 28.03.2021
- Rüzgâr eken fırtına biçer / 23.03.2021
- Ümit Özdağ, Hüseyin Baş… Uzaklarda Arama / 09.06.2021
- Ümit Özdağ, Hüseyin Baş… Uzaklarda Arama / 06.06.2021
- Birlik ve beraberlik ölümden başka her şeyi yener / 17.05.2021
- Ermeni Meselesi ve Gerçekler / 25.04.2021
- Osmanlı İslamı / 18.04.2021
- Sensizlik, benim şiirim / 11.04.2021
- Fikirlerin halledemediği davaları kan halleder / 04.04.2021
- Dünya bir leştir, taliplileri köpektir! / 28.03.2021
- Rüzgâr eken fırtına biçer / 23.03.2021