Evliya Çelebi, Seyahatname adlı eserinde, Edirne'deki Selimiye Camii hakkında ilginç bulgular veriyor. Evliya Çelebi, Osmanlı padişahı İkinci Selim'im gördüğü manevi bir rüyanın caminin yapılmasında başlıca etken olduğunu kaydetmiş Evliya Çelebi'nin kendine özgü dili ve anlatımıyla Selimiye Camii'ni şu sözleriyle dile getiriyor: "Hz.Peygamberi, Selim Han rüyasında görüp camiyi şu kavak meydanında bina eyle'diye caminin temelini ve kıblesini bizzat Hz.Peygamber işaret ettiğinden Edirne şehrinde Selim Han Camii mihrabında dürüst ve eski camiden doğru kıblegah yoktur. 3000 adet kurban kesip temeline başlanmıştır. Edirne şehrinde geniş bir tepe üzerinde kesme taş ile inşa olunmuş dört köşe bir güzel camidir. Kıble kapısından mihraba varıncaya kadar cami içi uzunlamasına ve genişlemesine 180 ayaktır...Büyük kubbe İstanbul'daki Ayasofya kubbesinden tam altı zirai mülki daha derindir. Kubbe çevresi de 14 zira geniştir. Hatta ben kubbenin çevresini Ayasofya'nınkinden daha fazla buldum. Bütün camilerden yüksek kubbedir fakat biraz yassıcadır. Karahisarî'nin sanatıSelimiye minberinin benzeri yeryüzünde yapılmamıştır. Caminin tam ortasında sütunda üzerinde bina edilmiş dört köşe müezzinler mahfili güzel bir makamdır. Bu mahfilin altındaki şadırvan devamlı akmaktadır. Bu büyüklükte havuz bir burada, bir de Bursa'daki Yıldırım Beyazıt Han'ın Ulu Camii'nin içinde vardır. Caminin dört köşe duvarlarında 250 adet cam billur ve necef movan vardır. Her pencerede çeşitli sanat eserleri vardır. Burada bulunan sanatlı avizeler ve çeşitli kıymetli askılar pek pahalıdır. Mübarek gecelerde onikibin adet kandil yakılarak cami aydınlatılırdı.Selimiye'deki Karahisarı Hasan Çelebinin yazıları meğer İstanbul'daki Süleymaniye Camii'nde ola. Ama zavallı hattat Hasan Çelebi bu camii kubbesinin tam ortasına ayet yazarken gözünün birine kireç tozu kaçmış "ah gözüm" diye can havliyle yanında hazır olan kap iğinden kalemleri yıkadığı kireçli su ile gözünü yıkayınca öteki gözü de pişip kör olmasına sebep, bu kubbede gösterdiği mahareti olup sanatkarlığı orada son bulmuştur. Mimari bir şaheserSelimiye Caminin avlusu baştanbaşa beyaz mermerdendir. Derinliğine ve genişliğine 180'er ayaktır. Dört tarafında yirmialtı adet çeşitli sütunlar vardır ki çoğu Kıbrıs adasından ve bazısı Hüdavendigâr sancağındaki Aydıncık adlı kasabadan gelmiştir. Cami avlusunun yan sofaları üzerine dizilmiştir bu sütunların üstünde yirmidört adet yuvarlak kubbeler vardır. Avlunun üç tarafında on tane sanatlı kapı vardır. Her birinden beşer, altışar basamak merdivenle çıkılır. Ve yine üç tarafında yirmialtı adet pencereleri vardır ki dışarıdaki büyük avluya bakar. Selimiye minarelerinin kubbeye olan uzaklıkları hep aynıdır. Minarelerden iki yan kapıları dibindeki iki minare üçer yolludur. Kıble duvarı köşelerinde olan minarelerin ikisi birer yolludur dört minare üçer şerefeden oniki tabaka eder. Bu da II.Selim Han'ın XII. Osmanlı Padişahı olduğuna işarettir. Dördüne de ikiyüzotuzar basamaklı merdivenler ile çıkılır. Edirne şehrine girmek için dört taraftan dört tane büyük cadde vardır. Hangisinden Edirne'ye girsen Selimiye Camii'nin dört minaresini iki ve şerefesini de altı görürsün."
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.