Erdoğan’ın jeopolitik pokeri

Anadolu coğrafyası hem Hıristiyanlarca hem de Yahudilerce kutsal kabul ediliyor. Diğer taraftan Anadolu'nun stratejik konumu, yeraltı ve yerüstü zenginlikleri tarih boyunca bu coğrafyayı her daim cazip hale getirmiştir. 

İç siyasette 'beka beka' diye siyasi rant devşirme gayretinde olanlara yıllardan beri, 'bu topraklarda Türklerin, beka sorunu 1071'de başladı' diyoruz. Yapılması gerekenleri anlatıyoruz.

ABD'nin, AB'nin, İsrail'in bu coğrafyada hem dini hem ekonomik hem de siyasi hedefleri var, diyoruz. (ki, bunları Merhum Prof. Dr. Haydar Baş 40 yıl boyunca delilleriyle ortaya koydu)

Haydar Baş Hocamızın tabiri ile 'Haçlı dünyası hiçbir zaman bizim hayrımıza rüya görmedi. (görmeyecektir de) Dış politikada yapılacak olan şey bu topraklar üzerinden hesapları olmayan devletlerle iş birliği yapmaktır' diyordu, diyoruz.

Ama ne sözde ümmetçi (!) AKP'nin, ne milliyetçi MHP'nin, ne Atatürkçü (!) CHP'nin ve diğer partilerin böyle bir derdi, gündemi yoktu.

İçerde birbirlerine karşı düşmana söylenmeyecek sözlerle hitap edenler söz konusu ABD, batı, Vatikan olunca aynı safta saygı duruşuna geçtiler, geçiyorlar.

Bu saygı duruşu ile Atatürk'ün başlattığı sanayi, tarım, endüstri, bankacılık, eğitim, sağlık, ticaret, tarım gibi her alandaki adım ve atılımları, bizlerin oyları ile seçtiklerimizi kullanarak yok ettiler.

Bu saygı duruşu PKK adı altında 45 bin insanımıza mal oldu. Ülkemiz zenginliklerinin talanına, milletimizin açlığına mal oldu. Bize ait zenginlikleri yine bizi işçi olarak kullanıp, kendilerini zenginleştirdiler.

Bizzat BOP'u açıkladılar. Türkiye'yi de BOP'un halkalarına eklediler. AKP, BOP'un içine bütün varlığı ile girdi. Milliyetçi, Atatürkçü, ulusalcı geçinenlerde buna karşı çıkmak yerine destek oldu.

O BOP şimdi bizi, Ege'den, Akdeniz'den, Suriye'den, Irak'tan kuşattı. Ekonomimizi mahvetti. Parti holiganizmi anlayışı ile inanç ve bir millet şuurunu da kaybettirdiler. Kısaca her alanda kuşatıldık. 

Sayın Erdoğan'da bu kuşatmanın mecburen farkında ki, her fırsatta ABD, AB ve NATO'nun verdikleri sözleri tutmadıklarını, terör örgütlerine hamilik yaptıklarını dile getiriyor.

Diğer taraftan Afganistan, Libya, Irak ve Suriye'de Haçlı batı ve ABD'nin işgaline, yağmasına tam destek veren Erdoğan ve iktidarı şimdi Ukrayna başlığında tarafsızlık hatta Rusların elini güçlendirecek adımlar atıyor, kararlar alıyor.

Tabi bu duruşu AKP kurmayları ve medyası adeta emperyalizme, emperyalistlere karşı mücadele veren bir lider profili adı altında vatandaşın önüne koyuyorlar.

Gerçekten AKP iktidarı, ABD ve batının ülkemiz üzerindeki planlarını gördü ve ona göre bir strateji mi uyguluyor? 

Yoksa emperyalistlere, 'beni yalnız bırakırsanız bende yeni dostla bulurum' mesajı mı veriyor? 

Ya da bölge ve küresel barış adı altında önümüzdeki seçimler için siyasi malzeme mi topluyor?

ABD'nin F35 ve F-16 kararları, İsveç ve Finlandiya'nın Madrid'deki imzadan sonra yaptıkları açıklamalar ile Erdoğan'ı iç politikada zor duruma düşürmeleri, Suriye ve Irak'tan her gün gelen şehit haberleri ve Soçi'de gerçekleşen Erdoğan-Putin görüşmesi ve yapılan açıklamalara baktığımızda 'acaba Erdoğan ve hükümeti ray mı değiştiriyor' sorusunun akla getiriyor.

Ama sahaya baktığımızda da aynı rayda devam ettikleri de görülüyor.

Ankapark ve çöp olan 800 milyon doların faturası Melik Gökçek'te.

Peki, 2,5 milyar dolar ödenen ve 2 yıldan fazladır hangarlarda Ankapark'ın kaderine terkedilen S-400'leri faturası kimde? 

S-400'leri neden kuramıyoruz? F-35'leri parasını neden geri alamıyoruz? ABD'nin F-16'sına muhtaç mıyız? Rusya ve Çin'den daha gelişmiş savaş uçakları alamaz mıyız?

Hele şu Abdülhamit Han gemisi! 6 parsel yerine neden Antalya açıklarında? 

10 önceki görüşmeyi, 'Suriye dış işleri bakanı ile ayaküstü görüştüm' açıklaması ne demek? 

Financial Times'ın başyazısında, 'Rusya-Ukrayna savaşı Erdoğan için fırsat yarattı' derken 'Erdoğan, jeopolitik pokerinde dikkatli olmalı zira elindeki kartlara gereğinden fazla güveniyor olabilir…' deyip bir hamle ile batının ülkemizde ki paraları çekebileceğini vurguluyordu.

Sonuç

"Artık iktidarın her yaptığını eleştirmeye kalkmak, sanki onların doğru şeyler de yapabileceğine ama sadece bu hareketlerinde yanlış yaptıklarına dair bir hissiyata sebep oluyor. AKP bir şey yapmışsa zaten yanlış yapmıştır, tartışmaya gerek bile yok." 

(BTP Lideri Hüseyin Baş)