Türk müşterinin tanımlanması ve kategorize edilmesi en zor müşteri olduğu, planlı satın almadan çok doğaçlama tarzı satın almayı sevdikleri bildirildi Özel bir bankada işletme müdürü olarak çalışan Tolga Sasık, "Satışın Türkçesi'' isimli kitabında Türklere satış yapmanın inceliklerini anlattı. Kitapta, Türklerin tanımlanması ve kategorize edilmesi en zor müşteri olduğu, planlı satın almadan çok doğaçlama tarzı satın almayı sevdikleri belirtildi..Tolga Sasık, satışın evrensel bir dile sahip olmasına rağmen, ulusal lehçelerinin, bir ülkenin farklı bölgelerindeki davranışların ve müşteri tiplerinin farklılık gösterebileceğini söyledi.Her ülke insanının yaşayış tarzının ve kültürünün farklı olduğunu, bunun da müşteri tipine yansıdığını dile getiren Sasık, şunları söyledi: "Satışın dili evrenseldir belki ama bu dilin sayısız yerel lehçesi vardır. Disiplin meraklısı Almanlar satış sürecinde yaşanan sorunları bir kaos olarak görürken, İrlandalılar rahat ve kalender insanlardır. Fransızlar analitik ve sistematik bir düşünce yapısına sahipken, İngilizler son derece zor beğenen ve geç karar veren insanlardır. İskoçlar ödeme planını didik didik incelerken, Japonlar dakik ve kuralcıdır. Tunuslu bir müşteri ile görüşen İskandinavyalı bir mühendisin sakin tavır sergilemesi gerekirken, İsviçre'de iş yapmayı düşünen bir Kıbrıslı'nın dakik olması şarttır. Bacak bacak üstüne atarak hiçbir Arap ülkesinde bir şey satamazsınız.''Türk tipi müşteriTolga Sasık, Türk tipi müşterinin tanımlanması ve kategorize edilmesi en zor müşteri tipi olduğunu ve kentten kente, sektörden sektöre çok büyük farklılıklar gösterdiğini ifade etti.Genel davranış özelliklerine bakıldığında Türkler'in bir ihtiyacı gidermekten çok çoğu zaman çevresindekileri görüp beğendiğini satın alma yoluna gittiğini belirten Sasık, şöyle devam etti: "Buna en iyi örnek kültür ve gelir düzeylerinin yüksekliği açısından hemen her sektördeki satışçılar için en önde gelen müşteri grubu olan doktorlardır. Zamanlarının çok az olması dolayısıyla birbirlerinin tercihlerine göre satın alırlar. Biz Türkler planlı satın almadan çok, doğaçlama tarzı satın almayı severiz. Bu yüzden büyük marketlerde elinde liste ile dolaşan çok az kişiye rastlarsınız. Satın alma kararımızı etkileyen bir başka faktör, satın aldığımız ürünün bize sağlayacağı faydanın yanı sıra daha sonra elimizde kalıp kalmayacağıdır. Ülkemizde otomobil alanlar kullanım güvenliği ve konforu kadar ikinci elinin değerli olup olmadığına, satarken prim yapıp yapmayacağını da değerlendirirler.Alacağımız ürüne dokunmak, incelemek, sağını solunu kurcalamak isteriz. Bu yüzden hizmet sektörü dışındaki reel ürünleri çoğunlukla internet, tele marketing ya da TV yoluyla almak yerine mağazadan almayı tercih ederiz. Bu sistemlere yeterince güven duyulmaması da tercih edilmeme nedenlerinden biridir. Kazıklanmak en büyük korkumuzdur. Bu yüzden tanıdığımız, bildiğimiz mağaza ve satıcılardan satın almayı tercih ederiz.''Aracı istenmiyorTürklerin hizmet sektörüne para ödemekten, aracılarla iş yapmaktan hoşlanmadığını vurgulayan Sasık, ev, otomobil alırken emlakçı veya galericileri aradan çıkarmak, komisyon ödememek için binbir türlü yola başvurduğunu söyledi.Türkiye'de satışa ve satıcılara bakış açısının da diğer ülkelerden çok daha farklı olduğunu anlatan Sasık, "Dünyada hiçbir ülkede 'Satılmış' adında bir kişi göremezsiniz. İşin ilginç yanı 'Satılmış'ı isim olarak veren vatandaşlarımız, başka hiçbir ülkede göremeyeceğiniz 'satıcı giremez' yazısını da apartmanların ve iş yerlerinin girişine asmaktadır'' dedi.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.