Ehl-i Beyt’in Kadir Gecesi'ni ihyası
Resul-i Ekrem (s.a.a.) şöyle buyurmuştur: “Kim Kadir Gecesi'ni ihya ederek (uyumadan ibadetle) geçirirse azap ondan gelecek yıla kadar uzaklaştırılır.” Bütün Ehl-i Beyt İmamları (a.s.) bu sünneti ihya etmiş ve o geceleri layıkıyla değerlendirmişlerdir
05.04.2024 08:00:00
Mehmet Hakan Akkuş
Mehmet Hakan Akkuş
Kadir Gecesi, Ehl-i Beyt İmamlarının (a.s.) nazarında çok özel bir değere sahiptir. Öyle ki Kadir Gecesi Kur'an-ı Kerim'de bin aya denk bir gece olarak nitelendirilmiştir. Kur'an-ı Kerim'in nazil olduğu ve bir yılın takdir edildiği mübarek bir gecedir. Rivayetlerde de Kadir Gecesi "günahların bağışlandığı gece", "kim o gecede bağışlanmazsa Allah'ın gazabına duçar olmuştur" gibi çok özel ve güzel tabirlerle tanıtılmıştır.
Resul-i Ekrem (s.a.a.) şöyle buyurmuştur: "Kim bu gece (mağfiret ve bereketten) mahrum kalırsa hayrın tamamından mahrum olmuştur." (Kenzu'l Ummal; Ali Muttaki Hindi, er-Risale Müessesesi c.8, s.534).
Yıl boyunca özellikle mübarek ramazan ayının gecelerinde özellikle de Kadir gecelerinde yapılması tavsiye edilen amellerden biri geceyi ibadet ve duayla sabahlayarak geçirmektir.
Resul-i Ekrem (s.a.a.) şöyle buyurmuştur: "Kim Kadir Gecesi'ni ihya ederek (uyumadan ibadetle) geçirirse azap ondan gelecek yıla kadar uzaklaştırılır." (Biharu'l Envar c.95, s.145).
Bütün Ehl-i Beyt İmamları (a.s.) bu sünnet-i haseneyi ihya etmiş ve o geceleri layıkıyla değerlendirmişlerdir. Resul-i Ekrem (s.a.a.) sadece Kadir Gecesi'nde değil bilakis mübarek ramazan ayının son on gecesinde yatağını yorganını toplar ve vaktini ibadetle geçirirdi.
Hz. Ali (a.s.) bu hususta şöyle buyurmuştur: "Resul-i Ekrem (s.a.a.) yatağını yorganını toplar ve ramazan ayının son on gecesini ibadetle geçirmek için himmet kemerini sıkı bağlardı (tüm çabasını ibadet için sarf ederdi). O (s.a.a) tüm aile bireylerini 23. gece uyutmazdı, uyuyanların yüzüne su serperdi." (Biharu'l Envar c.95, s.10). Hatta yağmurlu gecelerde bile Medine Mescidi'nin üstü açık olmasına rağmen ibadet ve mabuduyla hasbihali, virdi, zikri ve duayı terk etmezdi. Örnek davranışıyla diğer Müslümanları da o çamurlu ve zor şartlarda geceyi ibadetle geçirmeye ve namaza teşvik ederdi. İmam Ali (a.s) yıl boyunca, gece perdeleri aydınlıkların üzerine örtüsünü indirdiği tenha vakitlerde uyanır, geceyi ibadet ve namaz kılarak geçirirdi.
Kadir Gecelerinde özel bir ruh hali olurdu. Mescid-i Nebevi'nin yağmur sularıyla balçık haline geldiği en kötü şartlarda bile hazret geceyi ibadetle geçirirdi. Özellikle ömrünün sonlarında geçirdiği son Kadir Gecelerinde olağanüstü bir halet-i ruhiyeye sahipti.
Hz. Fatıma (a.s.) da o mübarek Kadir Gecesi'ni o kadar ibadet ederek geçirirdi ki İmam Hasan (a.s) şöyle anlatıyor: "Dünyada Fatıma'dan (s.a) daha abid biri yoktu; o kadar (ibadet mihrabında) ayakta dururdu ki ayaklarında şişkinlik oluşurdu." (Biharu'l Envar c.43, s.76) O hazrete "Zehra" denilmesinin nedeni de şudur; geceler onun ibadet nuru gök ve melekût âlemini aydınlatırdı. Kadir Gecesi'nde özel bir ruh hali mübarek vücudunu kaplardı. O geceler kendisi uyumadığı gibi kendi evlatlarını da uyutmaz ve gecenin feyizlerinden yararlanmalarını sağlardı.
Nitekim rivayette şöyle nakledilir: "Fatıma (s.a) kendi aile fertlerinden kimseyi o gece (23. gece) uyutmazdı. (Uyku sorununu) az yemek ve gündüzden yapılan öz hazırlıkla bertaraf eder ve şöyle buyururdu: "Mahrum, bu gecenin hayır (ve bereketinden) mahrum kalandır." (Biharu'l Envar c.94, s.10, Müstedreku'l Vesail, c.7, s.470).
İmam Bakır (a.s) şöyle buyurmuştur: "Kim Kadir Gecesi'ni ihya ederek (ibadetle sabahlayarak) geçirirse yüce Allah onun günahlarını bağışlar." Şeyh Abbas Kummi (r.a) şöyle naklediyor: İmam Muhammed Bakır (a.s) ramazan ayının 21 ve 23. gecelerinin yarısına kadar dua okur ve sonra da namazla meşgul olurdu." (Mefatihu'l Cinan, 21. Gece Amelleri, s.425).
İmam Musa Kazım (a.s.) da şöyle buyururdu:
"Kim Kadir Gecesi'nde gusül edip şafak sökene kadar ibadet ederek sabahlarsa günahları bağışlanır."
Resul-i Ekrem (s.a.a.) şöyle buyurmuştur: "Kim bu gece (mağfiret ve bereketten) mahrum kalırsa hayrın tamamından mahrum olmuştur." (Kenzu'l Ummal; Ali Muttaki Hindi, er-Risale Müessesesi c.8, s.534).
Yıl boyunca özellikle mübarek ramazan ayının gecelerinde özellikle de Kadir gecelerinde yapılması tavsiye edilen amellerden biri geceyi ibadet ve duayla sabahlayarak geçirmektir.
Resul-i Ekrem (s.a.a.) şöyle buyurmuştur: "Kim Kadir Gecesi'ni ihya ederek (uyumadan ibadetle) geçirirse azap ondan gelecek yıla kadar uzaklaştırılır." (Biharu'l Envar c.95, s.145).
Bütün Ehl-i Beyt İmamları (a.s.) bu sünnet-i haseneyi ihya etmiş ve o geceleri layıkıyla değerlendirmişlerdir. Resul-i Ekrem (s.a.a.) sadece Kadir Gecesi'nde değil bilakis mübarek ramazan ayının son on gecesinde yatağını yorganını toplar ve vaktini ibadetle geçirirdi.
Hz. Ali (a.s.) bu hususta şöyle buyurmuştur: "Resul-i Ekrem (s.a.a.) yatağını yorganını toplar ve ramazan ayının son on gecesini ibadetle geçirmek için himmet kemerini sıkı bağlardı (tüm çabasını ibadet için sarf ederdi). O (s.a.a) tüm aile bireylerini 23. gece uyutmazdı, uyuyanların yüzüne su serperdi." (Biharu'l Envar c.95, s.10). Hatta yağmurlu gecelerde bile Medine Mescidi'nin üstü açık olmasına rağmen ibadet ve mabuduyla hasbihali, virdi, zikri ve duayı terk etmezdi. Örnek davranışıyla diğer Müslümanları da o çamurlu ve zor şartlarda geceyi ibadetle geçirmeye ve namaza teşvik ederdi. İmam Ali (a.s) yıl boyunca, gece perdeleri aydınlıkların üzerine örtüsünü indirdiği tenha vakitlerde uyanır, geceyi ibadet ve namaz kılarak geçirirdi.
Kadir Gecelerinde özel bir ruh hali olurdu. Mescid-i Nebevi'nin yağmur sularıyla balçık haline geldiği en kötü şartlarda bile hazret geceyi ibadetle geçirirdi. Özellikle ömrünün sonlarında geçirdiği son Kadir Gecelerinde olağanüstü bir halet-i ruhiyeye sahipti.
Hz. Fatıma (a.s.) da o mübarek Kadir Gecesi'ni o kadar ibadet ederek geçirirdi ki İmam Hasan (a.s) şöyle anlatıyor: "Dünyada Fatıma'dan (s.a) daha abid biri yoktu; o kadar (ibadet mihrabında) ayakta dururdu ki ayaklarında şişkinlik oluşurdu." (Biharu'l Envar c.43, s.76) O hazrete "Zehra" denilmesinin nedeni de şudur; geceler onun ibadet nuru gök ve melekût âlemini aydınlatırdı. Kadir Gecesi'nde özel bir ruh hali mübarek vücudunu kaplardı. O geceler kendisi uyumadığı gibi kendi evlatlarını da uyutmaz ve gecenin feyizlerinden yararlanmalarını sağlardı.
Nitekim rivayette şöyle nakledilir: "Fatıma (s.a) kendi aile fertlerinden kimseyi o gece (23. gece) uyutmazdı. (Uyku sorununu) az yemek ve gündüzden yapılan öz hazırlıkla bertaraf eder ve şöyle buyururdu: "Mahrum, bu gecenin hayır (ve bereketinden) mahrum kalandır." (Biharu'l Envar c.94, s.10, Müstedreku'l Vesail, c.7, s.470).
İmam Bakır (a.s) şöyle buyurmuştur: "Kim Kadir Gecesi'ni ihya ederek (ibadetle sabahlayarak) geçirirse yüce Allah onun günahlarını bağışlar." Şeyh Abbas Kummi (r.a) şöyle naklediyor: İmam Muhammed Bakır (a.s) ramazan ayının 21 ve 23. gecelerinin yarısına kadar dua okur ve sonra da namazla meşgul olurdu." (Mefatihu'l Cinan, 21. Gece Amelleri, s.425).
İmam Musa Kazım (a.s.) da şöyle buyururdu:
"Kim Kadir Gecesi'nde gusül edip şafak sökene kadar ibadet ederek sabahlarsa günahları bağışlanır."