‘Ehl-i Beyt’in dostuyla dostum’
İbn-i Hacer’in Sevaik adlı kitapta naklettiği rivayete göre, Resûlullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Benim Ehl-i Beyt’imle savaşanlar ile savaşır, onlarla dost olanlarla dost olur ve onlarla düşman olanlarla da düşman olurum”
16.08.2023 10:20:00
Hakan Akkuş
Hakan Akkuş
Bazıları Tathir ayetinde geçen 'Ehl-i Beyt'ten maksadın hem beş mukaddes zat ve hem de Hz. Peygamber'in (s.a.a) eşleri olduğunu ileri sürmüşler ve ıstılahen ayetin siyakı ile rivayetlerini arasını bulmak istemişlerdir. Bu görüş de şu deliller ile bâtıldır:
Hz. Peygamber'in Ümmü Seleme'nin cübbenin içine girmesine engel olması Hz. Peygamber'in eşlerinin Ehl-i Beyt'ten olmadığının en açık ve kesin delilidir.
Eğer Hz. Peygamber, Ali, Fâtıma, Hasan ve Hüseyin'den (a.s) başkasını da kast etmiş olsaydı şöyle buyurması gerekirdi: "Allah'ım bunlar benim Ehl-i Beyt'imdendir."
Yani tab'iz için olan 'min' lafzını kullanırdı. O zaman da ayetin manası şöyle olurdu: "Allah'ım bunlar benim Ehl-i Beyt'imin bir parçasıdır." Ama Resûlullah böyle buyurmadı. Belki Ehl-i Beyt'in bu beş kişiden ibaret olduğunu belirterek, "Allah'ım benim Ehl-i Beyt'im bunlardır" diye buyurdu.
İbn-i Hacer'in de Sevaik adlı kitapta naklettiği rivayete göreyse Resûlullah (s.a.a) mezkûr hadisin akabinde şöyle buyurmuştur: "Benim Ehl-i Beyt'imle savaşanlar ile savaşır, onlarla dost olanlarla dost olur ve onlarla düşman olanlarla da düşman olurum."
Ahmed b. Hanbel de Mesned'in de bu babda mezkûr hadisi şöyle naklediyor: "Ümmü Seleme diyor ki: Günün birinde Hz. Peygamber benim odamda idi. Hizmetçi, Ali ve Fâtıma'nın evin kapısında durduğunu bildirdi.
Resûlullah bana şöyle buyurdu: 'Benim için Ehl-i Beyt'imden uzaklaş.' Ben de Hz. Peygamberin bu emrine itaat ettim. Bu esnada Ali ve Fâtıma girdiler. Henüz çocuk olan Hasan ve Hüseyin de onlarla birlikteydi. Hz. Peygamber o iki aziz çocuğu kucağına aldı ve (sevgi dolu) bağrına bastı. Onları öptü. Sonra da bir elini Ali'nin ve bir elini de Fâtıma'nın boynuna attı. Onları öpüyordu.
Sonunda siyah renkli bir parçayı onların üstüne attı ve hep birlikte bu parçanın altına girdiler. Sonra da Resûlullah (s.a.a), 'Allah'ım Beni ve Ehl-i Beyt'imi rahmetine gark et ve bizi azap ateşinden koru' buyurdu." (Müsned, 6. cüz, s. 296).
Bu delil de gösteriyor ki; Ehli-Beyt'ten maksat seçilmiş bu beş şahıstan ibarettir.
(Kur'an ve Hadisler Işığında Hz. Fâtıma (a.s.), Abdulhüseyin Şerefuddin).
Hz. Peygamber'in Ümmü Seleme'nin cübbenin içine girmesine engel olması Hz. Peygamber'in eşlerinin Ehl-i Beyt'ten olmadığının en açık ve kesin delilidir.
Eğer Hz. Peygamber, Ali, Fâtıma, Hasan ve Hüseyin'den (a.s) başkasını da kast etmiş olsaydı şöyle buyurması gerekirdi: "Allah'ım bunlar benim Ehl-i Beyt'imdendir."
Yani tab'iz için olan 'min' lafzını kullanırdı. O zaman da ayetin manası şöyle olurdu: "Allah'ım bunlar benim Ehl-i Beyt'imin bir parçasıdır." Ama Resûlullah böyle buyurmadı. Belki Ehl-i Beyt'in bu beş kişiden ibaret olduğunu belirterek, "Allah'ım benim Ehl-i Beyt'im bunlardır" diye buyurdu.
İbn-i Hacer'in de Sevaik adlı kitapta naklettiği rivayete göreyse Resûlullah (s.a.a) mezkûr hadisin akabinde şöyle buyurmuştur: "Benim Ehl-i Beyt'imle savaşanlar ile savaşır, onlarla dost olanlarla dost olur ve onlarla düşman olanlarla da düşman olurum."
Ahmed b. Hanbel de Mesned'in de bu babda mezkûr hadisi şöyle naklediyor: "Ümmü Seleme diyor ki: Günün birinde Hz. Peygamber benim odamda idi. Hizmetçi, Ali ve Fâtıma'nın evin kapısında durduğunu bildirdi.
Resûlullah bana şöyle buyurdu: 'Benim için Ehl-i Beyt'imden uzaklaş.' Ben de Hz. Peygamberin bu emrine itaat ettim. Bu esnada Ali ve Fâtıma girdiler. Henüz çocuk olan Hasan ve Hüseyin de onlarla birlikteydi. Hz. Peygamber o iki aziz çocuğu kucağına aldı ve (sevgi dolu) bağrına bastı. Onları öptü. Sonra da bir elini Ali'nin ve bir elini de Fâtıma'nın boynuna attı. Onları öpüyordu.
Sonunda siyah renkli bir parçayı onların üstüne attı ve hep birlikte bu parçanın altına girdiler. Sonra da Resûlullah (s.a.a), 'Allah'ım Beni ve Ehl-i Beyt'imi rahmetine gark et ve bizi azap ateşinden koru' buyurdu." (Müsned, 6. cüz, s. 296).
Bu delil de gösteriyor ki; Ehli-Beyt'ten maksat seçilmiş bu beş şahıstan ibarettir.
(Kur'an ve Hadisler Işığında Hz. Fâtıma (a.s.), Abdulhüseyin Şerefuddin).