Ehl-i Beyt’i gerçek manada sevenler kimlerdir?
Câbir, Ebu Câfer’in (İmam Bâkır) kendisine şöyle buyurduğunu nakletmektedir
30.09.2023 17:01:00
Haber Merkezi
Haber Merkezi
Câbir, Ebu Câfer'in (İmam Bâkır) kendisine şöyle buyurduğunu nakletmektedir:
"Ey Câbir! Ehl-i Beyt'ten olduğunu söylemek için sadece biz Ehl-i Beyt'e sevgisi olduğunu söylemek yeterli midir?
Allah'a yemin olsun ki, sevenlerimiz sadece Allah'tan korkanlar ve Allah'a itaat edenlerdir.
Ey Câbir! Şüphesiz ki onlar, sadece tevazu, huşû, emanetdârlık, Allah'ı çok zikretmek, oruç tutmak, namaz kılmak, anne babasına iyilikte bulunmak, fakir komşularına, miskinlere borçlulara ve yetimlere yardımcı olmak, doğru konuşmak, Kur'an okumak, insanların hakkında hayırlı şeyler konuşmak dışında diline sahip olma ve bütün işlerde yakınlarının emini olmakla tanınırlar."
Câbir rivayet eder: "Ebu Câfer (Muhammed Bâkır) bana dedi ki:
"Ey Câbir! Bir kimsenin bizi sevme kisvesine bürünmesi ve biz Ehl-i Beyt'i sevdiğini söylemesi yeterli mi? Allah'a yemin ederim ki, bizim sevenlerimiz Allah'tan korkan, O'na itaat eden kimselerdir.
Ey Câbir! Onlar tevazu ile huşû ile emanete riayet etmeleri ile Allah'ı çokça zikretmeleri ile oruç tutmaları ile namaz kılmaları ile anne ve babaya iyilik etmeleri ile yoksul komşularına, düşkünlere, borçlulara, yetimlere yardım etmeleri ile, doğru sözlü olmaları ile, Kur'an okumaları ile, insanlar hakkında hayırdan başka bir söz söylememeleri ile tanınırlar. Aşiretleri içinde herkesin eşyasını emanet ettiği güvenilir kimselerdir onlar."
Câbir der ki: "Dedim ki: 'Ey Resûlullah'ın (s.a.v.) oğlu! Bu zamanda bu özelliklere sahip bir kişi tanımıyoruz.'
Dedi ki: Ey Câbir! Adamın sırf, 'Ben Ali'yi (a.s.) seviyorum. Onun velayetini kabul ediyorum' demesi, buna karşılık bu sözünün gereğini fiilen yapmaması seni yanlış kanaate sevk etmesin.
Bu adam, 'Ben Resûlullah'ı (s.a.v.) seviyorum' dese -ki Resûlullah (s.a.v.) Ali'den (a.s.) daha üstündür- sonra Resûlullah'ın (s.a.v.) hayatına göre amel etmese, sünnetine uymasa, bu sevgisi ona hiçbir fayda sağlamaz. Allah'tan sakının ve Allah katında olanlar için amel edin.
Allah ile kullar arasında bir akrabalık yoktur. Allah katında en sevimli ve en çok ikrama mazhar olan kul, O'ndan en çok sakınan ve en fazla O'na itaat eden kimsedir.
Ey Câbir! Allah'a yemin ederim ki, Allah Tebareke ve Teâlâ'ya ancak itaat etmekle yaklaşılır. İnsanların ateşten kurtulmalarını sağlama yetkisi bizim elimizde değildir.
Hiç kimsenin Allah'a karşı ileri sürebileceği bir gerekçesi de yoktur. Kim Allah'a itaat ediyorsa o bizim dostumuzdur. Kim Allah'a isyan ediyorsa o bizim düşmanımızdır. Bizim velayetimiz ancak amel ve verâ (takva) ile elde edilir."
Amr b. Hâlid rivayet eder: "Ebu Câfer (a.s.) (Muhammed Bâkır) rivayet eder:
'Ey Ehl-i Beyt'i sevenler topluluğu! Ey Âl-i Muhammed'in Ehl-i Beyt'inin sevenleri! Yaslanılan orta yastık gibi olun. Aşırı gidenler size dönsün, geride kalanlar size ulaşsın.'
Ensâr'dan Sa'd adı verilen bir adam ona dedi ki: 'Sana kurban olayım, aşırı giden kimdir?'
Buyurdu ki: 'Aşırı gidenler bizim kendimizle ilgili olarak söylemediklerimizi bizim hakkımızda söyleyenlerdir. Onlar bizden değildirler, biz de onlardan değiliz.'
Adam, 'Geride kalanlar kimlerdir' dedi.
Buyurdu ki: 'Hayra ulaşmak isteyen kimsedir. Bizi sevenler onu hayra ulaştırır ve bundan dolayı ecrini alır.'
Sonra İmam (a.s.) bize döndü ve şöyle dedi: Allah'a yemin ederim ki, insanları ateşten kurtarma yetkisine sahip değiliz. Bizimle, Allah arasında bir akrabalık bağı da yoktur.
Bizim, Allah'a karşı hüccetimiz de söz konusu değildir. Allah'a ancak O'na ibadet ederek yaklaşırız.
Sizden kim, Allah'a itaat ediyorsa, bizi veli edinmiş olması kendisine fayda verir. Sizden kim de Allah'a isyan etmişse, bizi veli edinmiş olması kendisine bir yarar sağlamaz. Neler oluyor size? Sakın gurura kapılmayın! Neler oluyor size? Sakın gurura kapılmayın!"
Ehl-i Beyt'i sever görünmek ve onlar hakkında yalan hadisler uydurarak bu sayede insanlardan menfaat elde etmek ise ahirette hüsranla sonlanır.
Ebu Rebi eş-Şamî rivayet eder: "Ebu Câfer (Muhammed Bâkır) bana dedi ki:
Yazıklar olsun sana ey Ebu Rebi! Liderlik talep etme. Kurt da olma. Bizimle (Ehl-i Beyt'in adını kullanarak) insanları yeme. Allah seni yoksul kılar. Bizim kendimizle ilgili olarak demediklerimizi bizim hakkımızda söyleme.
Çünkü sen durdurulacak ve mutlaka sorgulanacaksın. Eğer doğru söylemişsen seni doğrulayacağız, eğer yalan söylemişsen seni yalanlayacağız."
MÜ'MİN KİBİRLİ VE ZORBA OLAMAZ
Ebu Hamza rivayet eder: "Ebu Câfer (a.s.) (Muhammed Bâkır) buyurdu ki:
Resulullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: Allah Azze ve Celle, kıyamet günü üç kişiyle konuşmaz, onların yüzüne bakmaz ve onları temize çıkarmaz. Onlar için elem verici azap vardır: Zina eden yaşlı adam, zorba-zâlim kral, kibirli yoksul."
Ma'mer b. Ömer b. Atâ rivayet eder: "Ebu Câfer (Muhammed Bâkır) buyurdu ki:
"Büyüklük Allah'ın ridâsıdır. Büyüklenen, kibirlenen kimse, Allah'tan ridâsı noktasında çekişmeye kalkmıştır." (Prof. Dr. Haydar Baş İmam Muhammed Bakır eserinden)
"Ey Câbir! Ehl-i Beyt'ten olduğunu söylemek için sadece biz Ehl-i Beyt'e sevgisi olduğunu söylemek yeterli midir?
Allah'a yemin olsun ki, sevenlerimiz sadece Allah'tan korkanlar ve Allah'a itaat edenlerdir.
Ey Câbir! Şüphesiz ki onlar, sadece tevazu, huşû, emanetdârlık, Allah'ı çok zikretmek, oruç tutmak, namaz kılmak, anne babasına iyilikte bulunmak, fakir komşularına, miskinlere borçlulara ve yetimlere yardımcı olmak, doğru konuşmak, Kur'an okumak, insanların hakkında hayırlı şeyler konuşmak dışında diline sahip olma ve bütün işlerde yakınlarının emini olmakla tanınırlar."
Câbir rivayet eder: "Ebu Câfer (Muhammed Bâkır) bana dedi ki:
"Ey Câbir! Bir kimsenin bizi sevme kisvesine bürünmesi ve biz Ehl-i Beyt'i sevdiğini söylemesi yeterli mi? Allah'a yemin ederim ki, bizim sevenlerimiz Allah'tan korkan, O'na itaat eden kimselerdir.
Ey Câbir! Onlar tevazu ile huşû ile emanete riayet etmeleri ile Allah'ı çokça zikretmeleri ile oruç tutmaları ile namaz kılmaları ile anne ve babaya iyilik etmeleri ile yoksul komşularına, düşkünlere, borçlulara, yetimlere yardım etmeleri ile, doğru sözlü olmaları ile, Kur'an okumaları ile, insanlar hakkında hayırdan başka bir söz söylememeleri ile tanınırlar. Aşiretleri içinde herkesin eşyasını emanet ettiği güvenilir kimselerdir onlar."
Câbir der ki: "Dedim ki: 'Ey Resûlullah'ın (s.a.v.) oğlu! Bu zamanda bu özelliklere sahip bir kişi tanımıyoruz.'
Dedi ki: Ey Câbir! Adamın sırf, 'Ben Ali'yi (a.s.) seviyorum. Onun velayetini kabul ediyorum' demesi, buna karşılık bu sözünün gereğini fiilen yapmaması seni yanlış kanaate sevk etmesin.
Bu adam, 'Ben Resûlullah'ı (s.a.v.) seviyorum' dese -ki Resûlullah (s.a.v.) Ali'den (a.s.) daha üstündür- sonra Resûlullah'ın (s.a.v.) hayatına göre amel etmese, sünnetine uymasa, bu sevgisi ona hiçbir fayda sağlamaz. Allah'tan sakının ve Allah katında olanlar için amel edin.
Allah ile kullar arasında bir akrabalık yoktur. Allah katında en sevimli ve en çok ikrama mazhar olan kul, O'ndan en çok sakınan ve en fazla O'na itaat eden kimsedir.
Ey Câbir! Allah'a yemin ederim ki, Allah Tebareke ve Teâlâ'ya ancak itaat etmekle yaklaşılır. İnsanların ateşten kurtulmalarını sağlama yetkisi bizim elimizde değildir.
Hiç kimsenin Allah'a karşı ileri sürebileceği bir gerekçesi de yoktur. Kim Allah'a itaat ediyorsa o bizim dostumuzdur. Kim Allah'a isyan ediyorsa o bizim düşmanımızdır. Bizim velayetimiz ancak amel ve verâ (takva) ile elde edilir."
Amr b. Hâlid rivayet eder: "Ebu Câfer (a.s.) (Muhammed Bâkır) rivayet eder:
'Ey Ehl-i Beyt'i sevenler topluluğu! Ey Âl-i Muhammed'in Ehl-i Beyt'inin sevenleri! Yaslanılan orta yastık gibi olun. Aşırı gidenler size dönsün, geride kalanlar size ulaşsın.'
Ensâr'dan Sa'd adı verilen bir adam ona dedi ki: 'Sana kurban olayım, aşırı giden kimdir?'
Buyurdu ki: 'Aşırı gidenler bizim kendimizle ilgili olarak söylemediklerimizi bizim hakkımızda söyleyenlerdir. Onlar bizden değildirler, biz de onlardan değiliz.'
Adam, 'Geride kalanlar kimlerdir' dedi.
Buyurdu ki: 'Hayra ulaşmak isteyen kimsedir. Bizi sevenler onu hayra ulaştırır ve bundan dolayı ecrini alır.'
Sonra İmam (a.s.) bize döndü ve şöyle dedi: Allah'a yemin ederim ki, insanları ateşten kurtarma yetkisine sahip değiliz. Bizimle, Allah arasında bir akrabalık bağı da yoktur.
Bizim, Allah'a karşı hüccetimiz de söz konusu değildir. Allah'a ancak O'na ibadet ederek yaklaşırız.
Sizden kim, Allah'a itaat ediyorsa, bizi veli edinmiş olması kendisine fayda verir. Sizden kim de Allah'a isyan etmişse, bizi veli edinmiş olması kendisine bir yarar sağlamaz. Neler oluyor size? Sakın gurura kapılmayın! Neler oluyor size? Sakın gurura kapılmayın!"
Ehl-i Beyt'i sever görünmek ve onlar hakkında yalan hadisler uydurarak bu sayede insanlardan menfaat elde etmek ise ahirette hüsranla sonlanır.
Ebu Rebi eş-Şamî rivayet eder: "Ebu Câfer (Muhammed Bâkır) bana dedi ki:
Yazıklar olsun sana ey Ebu Rebi! Liderlik talep etme. Kurt da olma. Bizimle (Ehl-i Beyt'in adını kullanarak) insanları yeme. Allah seni yoksul kılar. Bizim kendimizle ilgili olarak demediklerimizi bizim hakkımızda söyleme.
Çünkü sen durdurulacak ve mutlaka sorgulanacaksın. Eğer doğru söylemişsen seni doğrulayacağız, eğer yalan söylemişsen seni yalanlayacağız."
MÜ'MİN KİBİRLİ VE ZORBA OLAMAZ
Ebu Hamza rivayet eder: "Ebu Câfer (a.s.) (Muhammed Bâkır) buyurdu ki:
Resulullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: Allah Azze ve Celle, kıyamet günü üç kişiyle konuşmaz, onların yüzüne bakmaz ve onları temize çıkarmaz. Onlar için elem verici azap vardır: Zina eden yaşlı adam, zorba-zâlim kral, kibirli yoksul."
Ma'mer b. Ömer b. Atâ rivayet eder: "Ebu Câfer (Muhammed Bâkır) buyurdu ki:
"Büyüklük Allah'ın ridâsıdır. Büyüklenen, kibirlenen kimse, Allah'tan ridâsı noktasında çekişmeye kalkmıştır." (Prof. Dr. Haydar Baş İmam Muhammed Bakır eserinden)