'Eğer bilmiyorsanız, zikir ehline sorun'
Cenab-ı Hak şöyle buyurdu: "Eğer bilmiyorsanız, zikir ehline sorun." Buradaki zikir, Resûl'den başka ne olabilir? Buradaki zikir, ilim kaynağı olan Ehl-i Beyt'ten başka kim olabilir?
27.12.2017 00:00:00
(dünden devam?)
Allah'ın, bu ümmetin zalimlerinin kıyamet günü Ehl-i Beyt'e yaptıklarından dolayı nasıl da pişman olacaklarını anlatan şu ayetini sanki okumamışlardır:
"O gün o zalim elini ısırarak diyecek ki: Keşke Resulün yolundan gitseydim. Ve diyecek ki: Yazıklar olsun bana. Keşke filâncayı dost edinmeseydim." (Furkân, 27, 28).
Resul, Muhammed (sallallahu aleyhi ve âlih) değil midir? Ve "filanca" diye adı getirilen, dostluğu ve birlikteliği kınanan şahıs kimdir?
Sonra diyor ki: "Benim yanıma geldikten sonra beni bana gelen zikirden saptırdı." (Furkân, 29). Yani ben İslam'a girip de ikrar ettikten sonra geldi. Peki, bu dostunun gelmesinden sonra alıkoyulduğu bu "Zikir" nedir?
O zikir, kafirlere ve zulme karşı zafere sayelerinde ulaşılan Kur'an ve Ehl-i Beyt değil midir? Allah, Resûlünü "Zikir" diye adlandırarak buyuruyor ki: "Allah sizlere zikri, Resul olarak gönderdi." (Talâk, 10, 11).
Ve buyurdu ki: "Eğer bilmiyorsanız, zikir ehline sorun." (Enbiyâ, 7).
Buradaki zikir, Resul'den başka ne olabilir? Buradaki zikir, ilim kaynağı olan Ehl-i Beyt'ten başka kim olabilir?
Sonra yüce Allah buyuruyor ki: "Şeytan, insanı yalnız bırakandır." Demek ki onu dünyada hüsrana uğratıp, ahirette yalnız bırakan ve onu zikirden uzaklaştıran bu dostluk, şeytanın dostluğunun ta kendisidir.
Sonra yüce Allah Resulünün kıyamet günü şöyle söyleyeceğini bildiriyor: "Resul der ki: Ey Rabbim! Doğrusu kavmim bu Kur'an'ı hafife aldılar." Yani sen bu Kur'an'a ve Ehl-i Beyt'e sarılmayı ve ayrılmamayı emrettiğin halde onlar bunları terk ettiler ve yalnız bıraktılar.
Bu hitaplar, sitemler ve kınamalar Resûlullah'ın diliyle Kur'an'ın nazil olduğu kavim ve ondan sonra Ehl-i Beyt'e zulmeden ümmetle ilgili değil midir? Onlar Allah'ın Kitabı'na uymadıkları için Resûlullah (sallallahu aleyhi ve âlih) kıyamet günü onların aleyhinde şahitlik edecek, kendisinin Kur'an ve Ehl-i Beyt'e sarılma sözünü terk ettiklerini ve onları yalnız bırakıp nefsi hevâ ve heveslerine uyduklarını bildirecektir. Onlar Kur'an ve Muhammede (s.a.v.) şekk ederek Ehl-i Beyt'in faziletlerini kıskandıkları için dinleri yerine dünyevi amelleri tercih ettiler.
İşte bakınız! Kur'an'ın bu ayetine uyan şu hadisi hiç kimse inkâr etmez: Resûlullah (s.a.v.) buyurdu ki: "Ashabından bir kavim kıyamet günü benim yanımdan uzaklaştırılacak. Ben de diyeceğim ki: 'Ey Rabbim! Ashabım, ashâbım.' Sonra denilecek ki: 'Ey Muhammed! Onların Senden sonra neler yaptıklarını bilmiyorsun?' Ben de diyeceğim ki: Uzaklaşsınlar, defolsunlar." (Müsned-i Ahmed bin Hanbel, c.1 s.453 ve 454, Sahih-i Buhari, Rikâk bölümü).
Allah'ın şu ayeti de bunu onaylayarak tasdik ediyor: "Muhammed sadece bir resuldür ve ondan önce de resuller gelip geçmiştir. Eğer o ölür veya öldürülürse gerisin geriye (cahiliyete) mi döneceksiniz? Eğer birisi geriye dönerse bu, Allah'a ziyan getirmez. Ve Allah, şükredenlere ihsân eder." (Âl-i İmrân, 144).
Bu ayet açıkça işaret etmektedir ki, bir topluluk Hz. Peygamberin ölümünden sonra gerisin geriye dönecektir. Onlar Allah'ın ve Resûlü'nün emrine karşı çıkanlardır. Onlar fitneye bulaşmış insanlar olup, Yüce Allah onlar hakkında şöyle buyurmaktadır: "O'nun emrine karşı çıkanlar bir fitneye bulaşmaktan ya da acı bir azâba uğramaktan korksunlar." (Nûr, 63). (Gaybet-i Numanî, Şeyh Muhammed bin İbrahim-i Numanî).
OKAN EGESEL
Allah'ın, bu ümmetin zalimlerinin kıyamet günü Ehl-i Beyt'e yaptıklarından dolayı nasıl da pişman olacaklarını anlatan şu ayetini sanki okumamışlardır:
"O gün o zalim elini ısırarak diyecek ki: Keşke Resulün yolundan gitseydim. Ve diyecek ki: Yazıklar olsun bana. Keşke filâncayı dost edinmeseydim." (Furkân, 27, 28).
Resul, Muhammed (sallallahu aleyhi ve âlih) değil midir? Ve "filanca" diye adı getirilen, dostluğu ve birlikteliği kınanan şahıs kimdir?
Sonra diyor ki: "Benim yanıma geldikten sonra beni bana gelen zikirden saptırdı." (Furkân, 29). Yani ben İslam'a girip de ikrar ettikten sonra geldi. Peki, bu dostunun gelmesinden sonra alıkoyulduğu bu "Zikir" nedir?
O zikir, kafirlere ve zulme karşı zafere sayelerinde ulaşılan Kur'an ve Ehl-i Beyt değil midir? Allah, Resûlünü "Zikir" diye adlandırarak buyuruyor ki: "Allah sizlere zikri, Resul olarak gönderdi." (Talâk, 10, 11).
Ve buyurdu ki: "Eğer bilmiyorsanız, zikir ehline sorun." (Enbiyâ, 7).
Buradaki zikir, Resul'den başka ne olabilir? Buradaki zikir, ilim kaynağı olan Ehl-i Beyt'ten başka kim olabilir?
Sonra yüce Allah buyuruyor ki: "Şeytan, insanı yalnız bırakandır." Demek ki onu dünyada hüsrana uğratıp, ahirette yalnız bırakan ve onu zikirden uzaklaştıran bu dostluk, şeytanın dostluğunun ta kendisidir.
Sonra yüce Allah Resulünün kıyamet günü şöyle söyleyeceğini bildiriyor: "Resul der ki: Ey Rabbim! Doğrusu kavmim bu Kur'an'ı hafife aldılar." Yani sen bu Kur'an'a ve Ehl-i Beyt'e sarılmayı ve ayrılmamayı emrettiğin halde onlar bunları terk ettiler ve yalnız bıraktılar.
Bu hitaplar, sitemler ve kınamalar Resûlullah'ın diliyle Kur'an'ın nazil olduğu kavim ve ondan sonra Ehl-i Beyt'e zulmeden ümmetle ilgili değil midir? Onlar Allah'ın Kitabı'na uymadıkları için Resûlullah (sallallahu aleyhi ve âlih) kıyamet günü onların aleyhinde şahitlik edecek, kendisinin Kur'an ve Ehl-i Beyt'e sarılma sözünü terk ettiklerini ve onları yalnız bırakıp nefsi hevâ ve heveslerine uyduklarını bildirecektir. Onlar Kur'an ve Muhammede (s.a.v.) şekk ederek Ehl-i Beyt'in faziletlerini kıskandıkları için dinleri yerine dünyevi amelleri tercih ettiler.
İşte bakınız! Kur'an'ın bu ayetine uyan şu hadisi hiç kimse inkâr etmez: Resûlullah (s.a.v.) buyurdu ki: "Ashabından bir kavim kıyamet günü benim yanımdan uzaklaştırılacak. Ben de diyeceğim ki: 'Ey Rabbim! Ashabım, ashâbım.' Sonra denilecek ki: 'Ey Muhammed! Onların Senden sonra neler yaptıklarını bilmiyorsun?' Ben de diyeceğim ki: Uzaklaşsınlar, defolsunlar." (Müsned-i Ahmed bin Hanbel, c.1 s.453 ve 454, Sahih-i Buhari, Rikâk bölümü).
Allah'ın şu ayeti de bunu onaylayarak tasdik ediyor: "Muhammed sadece bir resuldür ve ondan önce de resuller gelip geçmiştir. Eğer o ölür veya öldürülürse gerisin geriye (cahiliyete) mi döneceksiniz? Eğer birisi geriye dönerse bu, Allah'a ziyan getirmez. Ve Allah, şükredenlere ihsân eder." (Âl-i İmrân, 144).
Bu ayet açıkça işaret etmektedir ki, bir topluluk Hz. Peygamberin ölümünden sonra gerisin geriye dönecektir. Onlar Allah'ın ve Resûlü'nün emrine karşı çıkanlardır. Onlar fitneye bulaşmış insanlar olup, Yüce Allah onlar hakkında şöyle buyurmaktadır: "O'nun emrine karşı çıkanlar bir fitneye bulaşmaktan ya da acı bir azâba uğramaktan korksunlar." (Nûr, 63). (Gaybet-i Numanî, Şeyh Muhammed bin İbrahim-i Numanî).
OKAN EGESEL
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.