Düşük kur yüksek faiz dönemi
Döviz, faiz ve enflasyon arasındaki dengeyi sağlamak için yapılan 500 baz puanlık faiz artışı, ekonomik istikrarın sağlanmasına yönelik bir adım olarak değerlendiriliyor. Ancak, düşük kur ve yüksek faiz politikası, üretim, tarım, sanayi ve ihracat gibi temel ekonomik alanlarda sıkıntılara yol açıyor
21.03.2024 17:12:00
Fahri Fatih Özcan
Fahri Fatih Özcan





Türkiye, ekonomik bir dönemeçte duruyor. Yüksek enflasyon, artan faiz oranları ve Türk Lirası'nın değer kaybı, vatandaşların günlük yaşamını ve gelecek planlarını etkiliyor. Seçimler, bu ekonomik tünelden çıkışın bir umudu olarak görülse de, bazıları için bu yeterli olmayabilir.
Bugün itibarıyla %50'lere varan politika faizi ve kredi faizlerinin %70'lere ulaşması, tüketici kredi faizlerinin ise %117 seviyelerinde seyretmesi uzmanlara göre vatandaşların finansal yükünü artırıyor. Seçim öncesi dönemde, döviz baskısının ve piyasa dalgalanmalarının önlenmesi amacıyla alınan önlemler uzmanlara tarafından kalıcı değil, kısa vadeli çözümler olarak görülüyor.
Ancak, Türk parasının sürekli değer kaybetmesi ve mevcut iktidarın ekonomi modelinin vaatlerinin gerçekleşmemesi, halk arasında endişe yaratıyor. Son aylarda döviz kurlarındaki artışı önlemek için yapılan 18 milyar doları aşan harcamalar ve döviz rezervlerinin artırılması çabaları, sıkı mali politikaların ve yüksek faiz oranlarının devam edeceğinin sinyallerini veriyor. Bu durum, Türkiye'nin küresel sermaye piyasalarındaki konumunu ve faiz oranlarını etkileyen önemli faktörler arasında yer alıyor.
Döviz, faiz ve enflasyon arasındaki dengeyi sağlamak için yapılan 500 baz puanlık faiz artışı, ekonomik istikrarın sağlanmasına yönelik bir adım olarak değerlendiriliyor. Ancak, düşük kur ve yüksek faiz politikası, üretim, tarım, sanayi ve ihracat gibi temel ekonomik alanlarda sıkıntılara yol açıyor.
Bugün itibarıyla %50'lere varan politika faizi ve kredi faizlerinin %70'lere ulaşması, tüketici kredi faizlerinin ise %117 seviyelerinde seyretmesi uzmanlara göre vatandaşların finansal yükünü artırıyor. Seçim öncesi dönemde, döviz baskısının ve piyasa dalgalanmalarının önlenmesi amacıyla alınan önlemler uzmanlara tarafından kalıcı değil, kısa vadeli çözümler olarak görülüyor.
Ancak, Türk parasının sürekli değer kaybetmesi ve mevcut iktidarın ekonomi modelinin vaatlerinin gerçekleşmemesi, halk arasında endişe yaratıyor. Son aylarda döviz kurlarındaki artışı önlemek için yapılan 18 milyar doları aşan harcamalar ve döviz rezervlerinin artırılması çabaları, sıkı mali politikaların ve yüksek faiz oranlarının devam edeceğinin sinyallerini veriyor. Bu durum, Türkiye'nin küresel sermaye piyasalarındaki konumunu ve faiz oranlarını etkileyen önemli faktörler arasında yer alıyor.
Döviz, faiz ve enflasyon arasındaki dengeyi sağlamak için yapılan 500 baz puanlık faiz artışı, ekonomik istikrarın sağlanmasına yönelik bir adım olarak değerlendiriliyor. Ancak, düşük kur ve yüksek faiz politikası, üretim, tarım, sanayi ve ihracat gibi temel ekonomik alanlarda sıkıntılara yol açıyor.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.