Dünya'da 'su'dan büyük sorun yok!
BM verilerine göre, dünyada şiddetli su kıtlığı olan bölgelerde yaklaşık 1.9 milyar insan yaşıyor. 2050 yılına gelindiğinde bunun 3 milyara yükselmesi bekleniyor. Bu veriler dünyanın ana sorununun 'su' olduğunu gözler önüne seriyor. Susuzluğun gelecekte toplu göçlere yol açacağı belirtiliyor
22.03.2018 00:00:00
RECEP BAHAR/DETAY HABER
Birleşmiş Milletler (BM) Dünya Su Günü için çarpıcı veriler içeren bir rapor derledi. Rapora göre 2.1 milyar insan içme suyu hizmetlerine erişemiyor. 2050'ye kadar dünya nüfusunun 2 milyar artması ile birlikte su talebinin bugüne göre yüzde 30 oranında artacağı tahmin ediliyor.
Dünyada su tüketiminin yüzde 70'i sulama amaçlı tarımda kullanılıyor. Yüksek su stresi ve nüfus yoğunluğu olan bölgelerde bu rakam yükseliyor.
Sanayi, enerji ve üretim suyun yüzde 20'sini kullanıyor. Kalan yüzde 10'luk kısım evsel kullanıma giriyor. İçme suyu için kullanılan oran ise yüzde 1'den daha az!
Su, milyarların sorunu
İşte BM raporlarına yansıyan çarpıcı veriler:
- Bugün şiddetli su kıtlığı olan bölgelerde yaklaşık 1.9 milyar insan yaşıyor. 2050 yılına gelindiğinde bu yaklaşık 3 milyar insana yükselebilir.
- Küresel olarak toplum tarafından üretilen atık suyun yüzde 80'inden fazlası, arıtılmadan veya tekrar kullanılmadan çevreye geri akıtılıyor.
- Sel baskını riskine maruz kalan insanların sayısının 2050'de 1.6 milyara çıkacağı tahmin ediliyor. Bugün yaklaşık 1.8 milyar insan arazi bozulumu ve çölleşmeden etkileniyor.
- Ormanlık arazinin en az yüzde 65'i bozulmuş durumda.
- 1900 yılından beri insan faaliyetinin bir sonucu olarak doğal sulak alanların tahmini yüzde 64-71'i kaybedildi.
- Her yıl 25 ila 40 milyar ton toprak tarım kaynaklı toprak erozyonuna uğruyor. Bu durum ürün verimini ve toprağın su, karbon ve besin maddelerini düzenleme kabiliyetini önemli ölçüde azaltıyor.
- Dünya Doğayı Koruma Vakfı (WWF) araştırmasına göre ise temiz su kaynaklarının hızla azalması sonucu 2050'de dünya nüfusunun yaklaşık yarısının susuzluk riskiyle karşı karşıya kalabileceği uyarısı yapılıyor.
- Son yüzyılda sulak alanların yüzde 50'sinden fazlası yok oldu. 1970 ve 2010 yılları arasında tatlı su kaynakları yüzde 76 azaldı.
- Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre ise, 2 milyar insan içme suyu olarak kirli suları kullanmak zorunda kalıyor
Türkiye'de de acil müdahale şart
- Türkiye kişi başına düşen 1519 metreküp su varlığı ile su stresi yaşayan ülkeler arasında yer alıyor.
- İklim değişikliğinin etkisi ile ülkemize düşen yağışın yüzde 40'a varan oranlarda azalacağı ön görülüyor. Türkiye artan nüfusu ile su kıtlığı çeken ülke haline gelebilir.
- Aşırı kullanım nedeniyle kurak günlerin sigortası olan yer altı suları azalıyor. Bu bakımdan suyun korunması gereken bir varlık olarak değerlendirilmesi gerekiyor.
- Su varlığını korumak için mevcut kanun ve yönetmeliklerin geliştirilmesi gerekiyor. Öncelikle suyu korumayı ve geliştirmeyi hedefleyen bir su kanununun yasalaşması gerekiyor.
Birleşmiş Milletler (BM) Dünya Su Günü için çarpıcı veriler içeren bir rapor derledi. Rapora göre 2.1 milyar insan içme suyu hizmetlerine erişemiyor. 2050'ye kadar dünya nüfusunun 2 milyar artması ile birlikte su talebinin bugüne göre yüzde 30 oranında artacağı tahmin ediliyor.
Dünyada su tüketiminin yüzde 70'i sulama amaçlı tarımda kullanılıyor. Yüksek su stresi ve nüfus yoğunluğu olan bölgelerde bu rakam yükseliyor.
Sanayi, enerji ve üretim suyun yüzde 20'sini kullanıyor. Kalan yüzde 10'luk kısım evsel kullanıma giriyor. İçme suyu için kullanılan oran ise yüzde 1'den daha az!
Su, milyarların sorunu
İşte BM raporlarına yansıyan çarpıcı veriler:
- Bugün şiddetli su kıtlığı olan bölgelerde yaklaşık 1.9 milyar insan yaşıyor. 2050 yılına gelindiğinde bu yaklaşık 3 milyar insana yükselebilir.
- Küresel olarak toplum tarafından üretilen atık suyun yüzde 80'inden fazlası, arıtılmadan veya tekrar kullanılmadan çevreye geri akıtılıyor.
- Sel baskını riskine maruz kalan insanların sayısının 2050'de 1.6 milyara çıkacağı tahmin ediliyor. Bugün yaklaşık 1.8 milyar insan arazi bozulumu ve çölleşmeden etkileniyor.
- Ormanlık arazinin en az yüzde 65'i bozulmuş durumda.
- 1900 yılından beri insan faaliyetinin bir sonucu olarak doğal sulak alanların tahmini yüzde 64-71'i kaybedildi.
- Her yıl 25 ila 40 milyar ton toprak tarım kaynaklı toprak erozyonuna uğruyor. Bu durum ürün verimini ve toprağın su, karbon ve besin maddelerini düzenleme kabiliyetini önemli ölçüde azaltıyor.
- Dünya Doğayı Koruma Vakfı (WWF) araştırmasına göre ise temiz su kaynaklarının hızla azalması sonucu 2050'de dünya nüfusunun yaklaşık yarısının susuzluk riskiyle karşı karşıya kalabileceği uyarısı yapılıyor.
- Son yüzyılda sulak alanların yüzde 50'sinden fazlası yok oldu. 1970 ve 2010 yılları arasında tatlı su kaynakları yüzde 76 azaldı.
- Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre ise, 2 milyar insan içme suyu olarak kirli suları kullanmak zorunda kalıyor
Türkiye'de de acil müdahale şart
- Türkiye kişi başına düşen 1519 metreküp su varlığı ile su stresi yaşayan ülkeler arasında yer alıyor.
- İklim değişikliğinin etkisi ile ülkemize düşen yağışın yüzde 40'a varan oranlarda azalacağı ön görülüyor. Türkiye artan nüfusu ile su kıtlığı çeken ülke haline gelebilir.
- Aşırı kullanım nedeniyle kurak günlerin sigortası olan yer altı suları azalıyor. Bu bakımdan suyun korunması gereken bir varlık olarak değerlendirilmesi gerekiyor.
- Su varlığını korumak için mevcut kanun ve yönetmeliklerin geliştirilmesi gerekiyor. Öncelikle suyu korumayı ve geliştirmeyi hedefleyen bir su kanununun yasalaşması gerekiyor.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.