Türkiye için bahsettiğimiz bu tablo, globalleşen dünyada diğer ülkeler için de yaklaşık olarak aynıdır.
Dünya Bankası'nın verilerine göre, 2003 yılında dünyada 1.39 milyar insan, günlük 2 doların altında bir ücretle çalışmaktadır; bu rakam çalışan kesimin, yüzde 49.7'sine denk gelmektedir. Kalkınmakta olan ülkelerde ise bu oran yüzde 58.7 seviyesindedir. Adaletsiz gelir dağılımını gösteren bu rakamlar, kapitalizmin doğasından kaynaklanmaktadır.
Gelişmiş ülkelerde de gelir dağılımı adaletsizGelişmiş kabul edilen ülkelerde bile gelir adaletsizliğine işaret eden Gini Katsayısı son derece yüksektir. Nitekim ABD'nin 2000 yılı Gini katsayısı 40.8, İngiltere'nin 1999 yılı Gini katsayısı 36, Almanya'nın 2000 yılı Gini katsayısı 28.3'tür. Kapitalistler, devlete ve paraya getirdikleri tarifler ve yükledikleri görevlerle, gelir dağılımının kökten bozulmasına sebep olmuşlardır. Liberal-kapitalist anlayışa göre devlet, güvenlik, asayiş, altyapı? vb. yatırımlarla uğraşmalı; ekonomiye ve ticarete kesinlikle müdahale etmemelidir.
Yüksek faiz adaletsizliği perçinliyorDevletler, kamu harcamaları için ihtiyaç duydukları finansmanı emisyon ile değil, yüksek faizli iç ve dış borçlarla karşılamalıdırlar. Kapitalist anlayışta faizle satın alınan paraların geri dönüşü için seçilen tek yol, halktan "vergi toplanması"dır. Bu ise, toplumun büyük bir kesimine ait gelirlerin, global sermayeye aktarılması ve vatandaşların gerekli oranda Sosyal Güvenlikten mahrum kalmalarından başka bir şey değildir. Ülkeleri adeta haraca bağlayan, milletlerin kaynaklarını ve gelirlerini faizle birlikte dışarıya aktaran bu yol, kapitalizmin devletlere tavsiye ettiği ekonomi sistemidir.
Gelir dağılımı bozulmaktadırParanın belli ellerde tekelleşmesini sağlayan bu yöntem, piyasada herkesin ihtiyaç duyduğu anda paraya ulaşmasını da engellediği için, üretim yapma kabiliyeti belli ellerde tekelleşmekte; bu da gelir dağılımında adaletsizliğe sebep olmaktadır. Üretimle para kazanmanın yerine, para ile para kazanmayı teşvik eden kapitalist modeller, faizi, sistemlerinin merkezine oturttuğu için, gelir dağılımında büyük uçurumların olması kaçınılmazdır.
SOSYAL DEVLET - MİLLİ DEVLET / Prof. Dr. Haydar Baş'ın kaleminden
SOSYAL DEVLET - MİLLİ DEVLET İÇİN NE DEDİLERProf. Dr. Cahit Babuna / İstanbul Ünv. emekli öğr. üyesiBu yepyeni ufuklar açmaktadırDemokrasi DEMOS -HALK VE KRASİ- İDARESİ demektir. Yani kısaca halka hizmet için kurulan devlet manasını taşımaktadır. Ancak şu ana kadar kurulan demokrasilerde devamlı olarak halkın adına ve sosyal devletten yana konuşulmakta, ancak dünyanın hiçbir yerinde tam manasıyla bir sosyal Devlet henüz fiilen kurulamamıştır. Çünkü sosyal devletin kurulması için bazı fikir ve zihniyet uygulama zeminlerinin hazırlanması gerekmektedir. Öte yandan Sosyal Devlet, sosyal görüşleri olan Milli Devletle ancak kurulabilir. Küreselleşme sistemi, olanca gücü ve ağırlığıyla tüm dünyayı tam manasıyla sermayeyle işgal etme çabasındadır. AB ülkeleri de Türkiye'miz de maalesef günümüzde bu sisteme bağlanmış ve onun içinde yer almaktadır. Böylece Ülkemiz de faiz ve borç yükü altında ezilmektedir. Onun için onların tümü kenara itilip yepyeni bir ekonomik modelin uygulanması gerekiyor. Bu yeni modelle, halka dönük ve halk için, insana dönük bir sisteme -idari modeline geçmek gerekiyor. Bu yeni yönteme de PROF.DR. HAYDAR BAŞ tarafından yazılan "SOSYAL DEVLET - MİLLİ DEVLET" kitabı ile girilmektedir. Bu kitap yepyeni sistemi önermektedir.
Dünya Bankası'nın verilerine göre, 2003 yılında dünyada 1.39 milyar insan, günlük 2 doların altında bir ücretle çalışmaktadır; bu rakam çalışan kesimin, yüzde 49.7'sine denk gelmektedir. Kalkınmakta olan ülkelerde ise bu oran yüzde 58.7 seviyesindedir. Adaletsiz gelir dağılımını gösteren bu rakamlar, kapitalizmin doğasından kaynaklanmaktadır.
Gelişmiş ülkelerde de gelir dağılımı adaletsizGelişmiş kabul edilen ülkelerde bile gelir adaletsizliğine işaret eden Gini Katsayısı son derece yüksektir. Nitekim ABD'nin 2000 yılı Gini katsayısı 40.8, İngiltere'nin 1999 yılı Gini katsayısı 36, Almanya'nın 2000 yılı Gini katsayısı 28.3'tür. Kapitalistler, devlete ve paraya getirdikleri tarifler ve yükledikleri görevlerle, gelir dağılımının kökten bozulmasına sebep olmuşlardır. Liberal-kapitalist anlayışa göre devlet, güvenlik, asayiş, altyapı? vb. yatırımlarla uğraşmalı; ekonomiye ve ticarete kesinlikle müdahale etmemelidir.
Yüksek faiz adaletsizliği perçinliyorDevletler, kamu harcamaları için ihtiyaç duydukları finansmanı emisyon ile değil, yüksek faizli iç ve dış borçlarla karşılamalıdırlar. Kapitalist anlayışta faizle satın alınan paraların geri dönüşü için seçilen tek yol, halktan "vergi toplanması"dır. Bu ise, toplumun büyük bir kesimine ait gelirlerin, global sermayeye aktarılması ve vatandaşların gerekli oranda Sosyal Güvenlikten mahrum kalmalarından başka bir şey değildir. Ülkeleri adeta haraca bağlayan, milletlerin kaynaklarını ve gelirlerini faizle birlikte dışarıya aktaran bu yol, kapitalizmin devletlere tavsiye ettiği ekonomi sistemidir.
Gelir dağılımı bozulmaktadırParanın belli ellerde tekelleşmesini sağlayan bu yöntem, piyasada herkesin ihtiyaç duyduğu anda paraya ulaşmasını da engellediği için, üretim yapma kabiliyeti belli ellerde tekelleşmekte; bu da gelir dağılımında adaletsizliğe sebep olmaktadır. Üretimle para kazanmanın yerine, para ile para kazanmayı teşvik eden kapitalist modeller, faizi, sistemlerinin merkezine oturttuğu için, gelir dağılımında büyük uçurumların olması kaçınılmazdır.
SOSYAL DEVLET - MİLLİ DEVLET / Prof. Dr. Haydar Baş'ın kaleminden
SOSYAL DEVLET - MİLLİ DEVLET İÇİN NE DEDİLERProf. Dr. Cahit Babuna / İstanbul Ünv. emekli öğr. üyesiBu yepyeni ufuklar açmaktadırDemokrasi DEMOS -HALK VE KRASİ- İDARESİ demektir. Yani kısaca halka hizmet için kurulan devlet manasını taşımaktadır. Ancak şu ana kadar kurulan demokrasilerde devamlı olarak halkın adına ve sosyal devletten yana konuşulmakta, ancak dünyanın hiçbir yerinde tam manasıyla bir sosyal Devlet henüz fiilen kurulamamıştır. Çünkü sosyal devletin kurulması için bazı fikir ve zihniyet uygulama zeminlerinin hazırlanması gerekmektedir. Öte yandan Sosyal Devlet, sosyal görüşleri olan Milli Devletle ancak kurulabilir. Küreselleşme sistemi, olanca gücü ve ağırlığıyla tüm dünyayı tam manasıyla sermayeyle işgal etme çabasındadır. AB ülkeleri de Türkiye'miz de maalesef günümüzde bu sisteme bağlanmış ve onun içinde yer almaktadır. Böylece Ülkemiz de faiz ve borç yükü altında ezilmektedir. Onun için onların tümü kenara itilip yepyeni bir ekonomik modelin uygulanması gerekiyor. Bu yeni modelle, halka dönük ve halk için, insana dönük bir sisteme -idari modeline geçmek gerekiyor. Bu yeni yönteme de PROF.DR. HAYDAR BAŞ tarafından yazılan "SOSYAL DEVLET - MİLLİ DEVLET" kitabı ile girilmektedir. Bu kitap yepyeni sistemi önermektedir.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.