‘Doya doya yemek kalbi katılaştırır’
İmam Şâfiî şöyle demiştir: “On altı seneden beri hiçbir zaman doya doya yemek yemiş değilim. Zira tam bir şekilde doymak bedeni ağırlaştırır, kalbi katılaştırır, zekâyı dumura uğratır, uykuyu celb eder ve sahibini ibadet yapmaktan alıkoyar”
12.10.2019 00:00:00





İmam Gazali Hazretleri, İhya'da şöyle anlatıyor:
"İmam Şâfiî âlim olduğu kadar âbid de bir insandı. Kendisi geceyi üçe taksim eder; birinci bölümünü ilme, ikinci bölümünü ibadete, üçüncü bölümünü de uyku ve istirahate ayırırdı.
Rebî şöyle demiştir: 'İmam Şâfiî Ramazan ayında kıldığı namazlarda Kur'an-ı Kerîm'i altmış kere hatmederdi.
İmam Şâfiî'nin talebelerinden olan Ebu Yakub Yusuf b. Yahya el-Buveytî de hocasına uyarak Ramazan ayında her gün bir hatim indirirdi.
Hasan el-Kerabisî şöyle demiştir: 'Çok zaman İmam Şâfiî ile geceleyip gördüm ki, İmam Şâfiî gecenin üçte birinde namaz kılmakla meşgul olurdu. Bütün bu namazlarda, elli ayetten az okuduğuna asla rastlamadım. En fazla okuduğu da yüz ayeti geçmezdi. Rahmetten bahseden ayetleri okuduğu zaman kendisi ve bütün müslümanlar için Allah'ın rahmetini talep eder, azaptan haber veren bir ayeti okuduğu zaman mutlaka azabından Allah'a sığınırdı; kendisi ve bütün müslümanlar için azaptan emin olmayı Allah'tan dilerdi. Sanki onda ümit ve korku birbirlerine yakın iki komşu gibiydi.'
İmam Şâfiî'nin bu uzun namazlarında sadece Kur'an'ın elli ayeti gibi az bir miktarını okumakla Kur'an'ın esrarına vâkıf olmakta ne derece ileri gittiğini ve Kur'an'a ne kadar derinlemesine daldığını bir görünüz.
İmam Şâfiî şöyle demiştir: 'On altı seneden beri hiçbir zaman doya doya yemek yemiş değilim. Zira tam bir şekilde doymak bedeni ağırlaştırır, kalbi katılaştırır, zekâyı dumura uğratır, uykuyu celb eder ve sahibini ibadet yapmaktan alıkoyar.'
İmam Şâfiî'nin tıka basa yemek yemenin âfetlerinden nasıl çekindiğine bakarak, birtakım hikmetleri anlamaya çalışınız. O, ibadetler için doya doya yemek yemediğini söylüyor. Çünkü ibadetin başı, az yemekle yetinmektir.
İmam Şâfiî'ye bir mesele soruldu. Sükût ederek bu suale cevap vermedi. Orada hazır bulunanlardan biri kendisine, 'Allah senden razı olsun, neden cevap vermedin?' deyince şöyle buyurdu: 'Acaba fazilet bu suale cevap vermekte midir, yoksa vermemekte mi? İşte bunu düşünebilmek için bekledim.'
Fakihlere en çok musallat olan illetlerden biri olan dilini, nasıl zapt u rapt altına aldığına bakınız! İşte İmam Şâfiî dilini kontrol ettiğini bu hâdisede göstermiş oluyor. Aynı zamanda bu hâdise İmam Şâfii'nin sadece Allah nezdindeki sevaba nail olmak için konuşup, sustuğunu göstermektedir."
OKAN EGESEL
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.