Erişkin hastalarda en sık rastlanılan diz ağrısı nedenlerinin başında diz kireçlenmesi (gonartroz ) gelmektedir. Diz ekleminin iç bağlarındaki yırtıklar (ön çapraz bağın kronik yetmezliği), tedavi edilmemiş menisküs yırtıkları, sinovya iltihabı (eklem içi zar; sinovit), daha önce eklem içi kırığa neden olmuş kemik kıkırdak patolojileri, romatizmal hastalıklar, diz kapağı kemiğinin yana çıkması ile birlikte dizin anormal hareketleri diz kireçlenmesine sebep olurlar.Çoğu diz kireçlenmesi olan hastanın kireçlenme nedeni belli değildir. Eklem kıkırdağı zaman içerisinde yavaş yavaş bozulur. Kıkırdakta bozulmadan daha çok bir kayıp vardır aslında. Ortalama eklemi oluşturan kemik uçları 3 mm kadar kıkırdak kaplıdır. Kireçlenmiş dizlerde ileri evlerde kıkırdak tabaka tamamen kaybolarak kemik kemiğe sürter.Diz kireçlenmesinde belirti ve bulgular şunlardır: Hastalarda ağrı genellikle ağrı yavaş yavaş başlar ve zamanla artarak devam eder. Yıllar içerisinde ağrıyla birlikte dizde şişlik ve eklemde sertlik olabilir. Zaman içerisinde dizin bükülmesi ve tam olarak açılması da sorun oluşur. Hastalar eklemden anormal seslerin geldiğini söylerler. Hastalar istirahat sonrası eklemin ilk hareketin de ve ilk basmalarda ağrının daha çok olduğunu ifade ederler. Yürüme, merdiven inip çıkma, çömelme ağrıyı en çok arttıran hareketlerdir. Bazen dizde kilitlenme hissi, ağrıyla birlikte sürtünme sesinin gelmesi çok tipiktir. Diz kireçlenmesi hastalarının büyük çoğunluğu kadınlardır. Genetik olarak primer (nedeni belli olmayan) diz kireçlenmesi kadınlarda daha çok görülür.Hastalığın teşhis yöntemleri hakkında şunlar söylenebilir: Her zaman en değerli teşhis yöntemi, iyi bir ortopedik muayenedir. Eklem muayenesinde ağrının lokalizasyonu, eklem hareket açıklığının miktarı dikkate alınır. Radyolojik olarak direk grafiler (klasik röntgen) oldukça bilgi verir. 60 yaş altı hasta grubunda MR (manyetik rezonans) eklemdeki kıkırdakları gösteren en değerli yöntemdir.Kireçlenme tedavisinde en önemli unsurlar, hastanın yaşı ve kireçlenmenin evresidir (hafif, orta, kötü). Erken evrelerdeki diz kireçlenmesi olan hastalarda yaşam tarzı değişiklikleri egzersiz (aşırı olmamak kaydı ile diz egzersiz programları), kilo verme yük dağılımını kolaylaştıran baston veya değnek kullanımı ve diğer yardımcı yöntemler kullanılabilir.İlaç tedavisi olarak genel ağrı kesiciler (parasetamol v.b) ile steroid dışı anti enflamatuar ilaçlar (ibuprufen, etodolak v.b) akut ağrı atakları olduğunda, sinovit varlığında veya hastanın cerrahi tedaviyi istemediği durumlarda geçici olarak ağrı kontrolü amaçlı kullanılırlar. Bu ilaçların uzun süreli kronik kullanımlarında karaciğer, böbrek ve mide hastalıklarına yol açtıkları kesin olarak bilinmektedir.Son yıllarda besin takviyesi olarak (glikozamin ve kondroitin sülfat) gibi kıkırdak yıkımını engelleyici ilaçlar yaygın olarak kullanılmakta ve bazı hastalarda bir süre rahatlatıcı, ağrıyı azaltıcı etki göstermektedir. İleri derecede kireçlenme vakalarında etkisi yoktur.Eklem içi enjeksiyonlar daha çok orta düzeyli kireçlenmesi olan hastaların ağrılarının kısmen kontrol altında olduğu durumlarda kullanılırlar. Bunlardan en yaygın kullanım alanı olan sodyum hyaluronik asittir (ki bizim eklemlerimiz de bunu üretmektedir). Hastalarımız bunu horozibiği sıvısı olarak da bilmektedir. Diğer bir uygulama ise; P.R.P. olarak kısaltılan hastanın ortalama 20 cc. kendi kanı alınarak içindeki trombositten zengin plazması ayrıştırılmış sıvının ekleme enjeksiyonudur. Yukarıda saydığımız bütün bu yöntemler hafif ve orta derecedeki diz kireçlenme vakalarında kıkırdak aşınmasını nispeten engelleyici, hastanın ameliyatını uygun bir yaşa kadar geciktirici yöntemler olup, ileri vakalarda bazen cerrahi tedavi seçeneği kaçınılmaz olmaktadır.
Op.Dr. Birol Basiç / diğer yazıları
- Diz kireçlenmesinde cerrahi tedavi seçenekleri / 29.03.2015
- Diz kireçlenmesi ve tedavisi / 28.03.2015
- Diz kireçlenmesi ve tedavisi / 28.03.2015