Adem BİRİNCİ
Haham, papaz, keşiş ve bilumum dini batıl inanç temsilcilerinin hapşırmasını dahi büyük bir habercilik hassasiyetiyle sayfa ve manşetlerine taşıyan zamane gazetesinde geçtiğimiz günlerde M.Ü. İlahiyat Fakt. Öğ. Üyesi Bekir Karlığa "Misyonerlik mi, Diyalog mu?" yazısında şöyle döktürmüş: "Misyonerlik faaliyetleri ile kültürlerarası diyalog ve dinlerarası diyalog faaliyetlerinin bir ve aynı şeyler olduğu seslendirilmeye başlandı. Misyonerlik ve diyalog kavramları birbirinden tamamen farklıdır. II. Vatikan Konsili'nden sonra başlatılmış olan diyalog çabaları, dinler arasında barış ve hoşgörü ortamı sağlamayı amaçlamıştır."
Sn. Bekir Karlığa beyin yazdığı şekliyle "diyalog" çalışmaları II. Vatikan Konsili'nden sonra bizzat Papalık tarafından başlatılmıştır. Dinler arasında barış ve hoşgörüyü mü yoksa modern misyonerliği mi amaçlamıştır? Vatikan'ın kaynaklarından beraber izleyelim: Vatikan'ın Hıristiyan Olmayanlar Sekreteryasının Sekreteri Pietro Rossano şunları söylemektedir: "Diyalogdan söz ettiğimizde açıktır ki, bu faaliyeti kilise şartları çerçevesinde, misyoner amaçla ve İncil'i öğreten bir cemaat olarak yapıyoruz. Kilisenin bütün faaliyetleri, üzerinde taşıdığı söylemi yani Mesih'in sevgisini ve Mesih'in sözlerini nakletmeye yöneliktir. Bu sebeple diyalog, kilisenin İncil'i yayma misyonunun bir parçasıdır". II. Vatikan Konsili'nin sonuç bildirgesinde, "Yeryüzünde her taraf Hıristiyan olmadıkça diyalog görevi sona ermeyecektir" denilirken, bir makalesinde Taylor şunları dile getirmektedir: "Müslümanlar arasındaki misyonerlik çalışmaları diyaloğun önemini ortaya koymuştur. Burada söz konusu diyalog, misyonerliğe bir alternatif değil, bizzat şartlara uydurulmuş misyonerliktir." Yine 1974'teki Konsilde Calcutta Başpiskoposu Picahy, "Dinlerarası diyalog Hıristiyan misyonunun vazgeçilmez bir parçasıdır" derken 1991'de yayınlanan Kurtarıcı Misyon adlı genelgesinde Papa 2. Jean Paul, "Dinlerarası diyalog, kilisenin bütün insanları kiliseye döndürme misyonunun bir parçasıdır" ifadesini kullanmaktadır.
Özetle diyaloğun mimarı Vatikan diyor ki, dinlerarası diyalogda temel amacımız Hıristiyanlığı, İncil öğretisini Hıristiyan olmayan insanlara yaymaktır. Yani diyalog eşittir, bal gibi misyonerliğin ta kendisi...
Hal böyle olmasına rağmen bu tek taraflı ilan-ı aşkın manası ne olsa gerek?!. Vatikan delikanlı bir üslupla ben başlatmış olduğum diyalogdan bütün insanları kiliseye döndürmeyi amaçlıyorum derken; bizimkiler (!) son birkaç yıldan beri diyalog eşittir hoşgörü, sevgi, kardeşlik, tolerans demekteler. Demekle kalmayarak bedava avukatlık da yapmaktalar. Şubat 1998'den sonra İslam'ı ayağa düşürerek batıl, hükmü kalmamış Hıristiyan ve Yahudilikle İslam'ı aynı kefeye koyup üç büyük din denilip İncil ve Tevrat'tan ayetler okunup, yazılmakta. Urfa'da Allah'ın Kur'an-ı Kerim'in de haram deyip yasakladığı (Müslüman bir kadının ehli kitap bir erkekle evlenmesini) evlilik olayını gerçekleştirip bunun bir devrim olduğu söylenmekte. Daha neler neler, kafa ve göz yarmanın bini bir para.
Elbette olacağı budur. Papalık Konseyi misyonunun bir parçası olmanın neticesi budur. Bütün dostane uyarılara kulak tıkamanın acı nenicesi budur.
Haham, papaz, keşiş ve bilumum dini batıl inanç temsilcilerinin hapşırmasını dahi büyük bir habercilik hassasiyetiyle sayfa ve manşetlerine taşıyan zamane gazetesinde geçtiğimiz günlerde M.Ü. İlahiyat Fakt. Öğ. Üyesi Bekir Karlığa "Misyonerlik mi, Diyalog mu?" yazısında şöyle döktürmüş: "Misyonerlik faaliyetleri ile kültürlerarası diyalog ve dinlerarası diyalog faaliyetlerinin bir ve aynı şeyler olduğu seslendirilmeye başlandı. Misyonerlik ve diyalog kavramları birbirinden tamamen farklıdır. II. Vatikan Konsili'nden sonra başlatılmış olan diyalog çabaları, dinler arasında barış ve hoşgörü ortamı sağlamayı amaçlamıştır."
Sn. Bekir Karlığa beyin yazdığı şekliyle "diyalog" çalışmaları II. Vatikan Konsili'nden sonra bizzat Papalık tarafından başlatılmıştır. Dinler arasında barış ve hoşgörüyü mü yoksa modern misyonerliği mi amaçlamıştır? Vatikan'ın kaynaklarından beraber izleyelim: Vatikan'ın Hıristiyan Olmayanlar Sekreteryasının Sekreteri Pietro Rossano şunları söylemektedir: "Diyalogdan söz ettiğimizde açıktır ki, bu faaliyeti kilise şartları çerçevesinde, misyoner amaçla ve İncil'i öğreten bir cemaat olarak yapıyoruz. Kilisenin bütün faaliyetleri, üzerinde taşıdığı söylemi yani Mesih'in sevgisini ve Mesih'in sözlerini nakletmeye yöneliktir. Bu sebeple diyalog, kilisenin İncil'i yayma misyonunun bir parçasıdır". II. Vatikan Konsili'nin sonuç bildirgesinde, "Yeryüzünde her taraf Hıristiyan olmadıkça diyalog görevi sona ermeyecektir" denilirken, bir makalesinde Taylor şunları dile getirmektedir: "Müslümanlar arasındaki misyonerlik çalışmaları diyaloğun önemini ortaya koymuştur. Burada söz konusu diyalog, misyonerliğe bir alternatif değil, bizzat şartlara uydurulmuş misyonerliktir." Yine 1974'teki Konsilde Calcutta Başpiskoposu Picahy, "Dinlerarası diyalog Hıristiyan misyonunun vazgeçilmez bir parçasıdır" derken 1991'de yayınlanan Kurtarıcı Misyon adlı genelgesinde Papa 2. Jean Paul, "Dinlerarası diyalog, kilisenin bütün insanları kiliseye döndürme misyonunun bir parçasıdır" ifadesini kullanmaktadır.
Özetle diyaloğun mimarı Vatikan diyor ki, dinlerarası diyalogda temel amacımız Hıristiyanlığı, İncil öğretisini Hıristiyan olmayan insanlara yaymaktır. Yani diyalog eşittir, bal gibi misyonerliğin ta kendisi...
Hal böyle olmasına rağmen bu tek taraflı ilan-ı aşkın manası ne olsa gerek?!. Vatikan delikanlı bir üslupla ben başlatmış olduğum diyalogdan bütün insanları kiliseye döndürmeyi amaçlıyorum derken; bizimkiler (!) son birkaç yıldan beri diyalog eşittir hoşgörü, sevgi, kardeşlik, tolerans demekteler. Demekle kalmayarak bedava avukatlık da yapmaktalar. Şubat 1998'den sonra İslam'ı ayağa düşürerek batıl, hükmü kalmamış Hıristiyan ve Yahudilikle İslam'ı aynı kefeye koyup üç büyük din denilip İncil ve Tevrat'tan ayetler okunup, yazılmakta. Urfa'da Allah'ın Kur'an-ı Kerim'in de haram deyip yasakladığı (Müslüman bir kadının ehli kitap bir erkekle evlenmesini) evlilik olayını gerçekleştirip bunun bir devrim olduğu söylenmekte. Daha neler neler, kafa ve göz yarmanın bini bir para.
Elbette olacağı budur. Papalık Konseyi misyonunun bir parçası olmanın neticesi budur. Bütün dostane uyarılara kulak tıkamanın acı nenicesi budur.