Diyabetle ilgili ürküten istatistik
Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Uzm. Dr. Esin Sayın, diyabetin bulaşıcı hastalıklar dışında tüm dünyada giderek artan ilk hastalık olduğunu belirterek, 2025 yılında diyabetli hasta sayısının 400 milyona ulaşacağının öngörüldüğünü açıkladı
24.02.2016 00:00:00
Diyabet gelişiminde obezitenin önemini vurgulayan Uzm. Dr. Esin Şanlı Sayın, "Obezite, çocukluk çağından itibaren başlar. Ailelerin özellikle beslenme konusunda çocuklarına örnek olmaları gerekmektedir. Un ve şekerli gıdalardan çocukların uzak tutulması obezite açısından önemlidir. Diyabet bulaşıcı hastalıklar dışında tüm dünyada giderek artan ilk hastalık olarak karşımıza çıkmaktadır. 2025 yılında beklenen diyabetli hasta sayısının 400 milyona ulaşacağı öngörülmektedir" şeklinde konuştu.
İnsülin, kan şekerini düşürür
İnsülinin, hücrelerde insülin bağlayıcılarına bağlandığını ve besinlerden alınan şekerin hücre içine girmesini sağladığına vurgu yapan Uzm. Dr. Sayın, "İnsülin salgısını arttıran en önemli besin kaynağı glikoz yani şekerdir. Şeker kana karışır ve insülin hormonu yardımıyla hücre içine girer. Hücre içine giren şeker, hücrelerin başlıca enerji kaynağını oluşturur. İnsülin, kan şekerini düşürür, yağ depolanmasını ve protein yapımını arttırır" dedi.
Egzersiz, hücrelerin insüline duyarlılığını arttırır
Diyabet tedavisinin ana bileşenleri hakkında da konuşan Uzm. Dr. Sayın, "Egzersiz, ilaçla tedavi, eğitim ve beslenme bu tedavinin ana bileşenleridir. Diyabet iyi bir eğitim ve planlamayla önlenebildiği gibi kontrol altına da alınabilir. Diyabet eğitim programlarına aile de katılmalıdır. Eğitimin yanı sıra beslenme tedavisi diyabet tedavisinin temel taşlarından biridir. Ayrıca egzersize de değinmek gerekirse; egzersiz kan glikoz düzeyinin düşürür ve kontrolü sağlar. Hücrelerin insüline duyarlılığının arttırır" ifadelerini kaydetti.
İnsülin bağımlılık ya da kanser yapmaz
Diyabet tedavisinin ana bileşenlerinden ilaç tedavisiyle ilgili de açıklamalarda bulunan Uzm. Dr. Sayın, insülin kullanımının Tip 1 diyabetliler için zorunlu olduğunu, hedeflenen kan glikoz düzeyi sağlanmamışsa Tip 2 diyabetlilerde de insülin kullanılabileceğini belirtti. İnsülinin bağımlılık ve kanser yaptığı gibi yanlış bilgilerin benimsendiğine vurgu yapan Uzm. Dr. Sayın, "İnsülin, bugün için bilinen en iyi tedavi şeklidir. Bağımlılık ve kanser yapmaz" diye konuştu.
İnsülin, kan şekerini düşürür
İnsülinin, hücrelerde insülin bağlayıcılarına bağlandığını ve besinlerden alınan şekerin hücre içine girmesini sağladığına vurgu yapan Uzm. Dr. Sayın, "İnsülin salgısını arttıran en önemli besin kaynağı glikoz yani şekerdir. Şeker kana karışır ve insülin hormonu yardımıyla hücre içine girer. Hücre içine giren şeker, hücrelerin başlıca enerji kaynağını oluşturur. İnsülin, kan şekerini düşürür, yağ depolanmasını ve protein yapımını arttırır" dedi.
Egzersiz, hücrelerin insüline duyarlılığını arttırır
Diyabet tedavisinin ana bileşenleri hakkında da konuşan Uzm. Dr. Sayın, "Egzersiz, ilaçla tedavi, eğitim ve beslenme bu tedavinin ana bileşenleridir. Diyabet iyi bir eğitim ve planlamayla önlenebildiği gibi kontrol altına da alınabilir. Diyabet eğitim programlarına aile de katılmalıdır. Eğitimin yanı sıra beslenme tedavisi diyabet tedavisinin temel taşlarından biridir. Ayrıca egzersize de değinmek gerekirse; egzersiz kan glikoz düzeyinin düşürür ve kontrolü sağlar. Hücrelerin insüline duyarlılığının arttırır" ifadelerini kaydetti.
İnsülin bağımlılık ya da kanser yapmaz
Diyabet tedavisinin ana bileşenlerinden ilaç tedavisiyle ilgili de açıklamalarda bulunan Uzm. Dr. Sayın, insülin kullanımının Tip 1 diyabetliler için zorunlu olduğunu, hedeflenen kan glikoz düzeyi sağlanmamışsa Tip 2 diyabetlilerde de insülin kullanılabileceğini belirtti. İnsülinin bağımlılık ve kanser yaptığı gibi yanlış bilgilerin benimsendiğine vurgu yapan Uzm. Dr. Sayın, "İnsülin, bugün için bilinen en iyi tedavi şeklidir. Bağımlılık ve kanser yapmaz" diye konuştu.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.