‘Dinini, dünya sultanlarının verdiği tatlıya verme’
Ey evlat! Dinini yemişle değişme. Dinini dünya sultanlarının verdiği tatlıya verme. Zenginlerin ve dünya adamlarının verdiği şeyle dinini değiştirme
27.02.2025 00:06:00
Haber Merkezi
Haber Merkezi





Ey evlat! Dinini yemişle değişme. Dinini dünya sultanlarının verdiği tatlıya verme. Zenginlerin ve dünya adamlarının verdiği şeyle dinini değiştirme.
Haram olan şeyleri almak için dinini bırakma. Aldığın şeyi dininle alırsan, kalbin kararır. Niçin kalbin kararmasın ki, halka taptın.
Ey her şeyini yitiren adam, kalbinde ufacık nur olsaydı haramı, şüpheliyi ve mubahı ayırt ederdin. Ve kalbini karartanla nurlandıranı anlayabilirdin. Kalbini Hakk'a yakın kılanla ondan uzak edeni anlardın.
İmanın ilk devrinde, çalışarak kazanmak ve onu yemek gerek... İman kuvvet bulunca da Hakk'ın emri ile olmak icap eder ki, o zaman aradan vasıtalar kalkar. Seninle O'nun arasında vasıta kalmaz artık.
Kalp tam kuvvet bulursa, halkın eli üstünde Hak'tan nasip gelir.
Vasıtaların kalkması şeklindeki sözümün mânası şudur: Kalbin vasıtalara bağlanmaması, Allah'ın emrini temsil eden şeylere bakmak ve bu uğurda şirke kapılmamak, halktan alman fâni bir şey için övülmeyi beklememek ve onların kötülemesine aldırış etmemektir.
Bunların hepsi kalbe göredir. Halktan bir şey gelirse onda, Allah Teâlâ'nın fiil tecellisini görmek gerek... Vermezlerse yine öyle...
Kalpleri ile hak yola girenler, Hakk'ın zâtından gayri her şeye karşı kör, sağır ve dilsiz olurlar.
O kulların yanında yalnız "O" vardır. Allah yolcularının vereni, alanı, yardım edeni, etmeyeni, zarar vereni ve faydalı olanı hep "O" dur.
Onların yanında kabuksuz iç vardır. Safa üstüne safa onlarda vardır. Güzellik üstüne güzellik onların elinde bulunur. İşte bundandır ki, onların kalbinden, Allah'ın zâtından gayri her şey çıkar. Bu çıkış, yalnız Hak için olur, başkası için değil...
Allah'ım, zâtını bildiren ilmi bize nasip eyle!
Yazık sana, kendini güçlü sanmaktasın. Bu hâl nefsini kabartıyor. Verilmiş hüküm olmasaydı tepene inerdim. Ey içi bozuk, seni rezil ederdim.
Kendi başına kalıp, hakkımda kötü düşüncelere dalma. Ben, yalnız Allah'tan ve sâlih kullardan utanırım.
Bir defa Hakk'a karşı marifet sahibi olunca, halk kalbinden çıkar. Kuru yaprak daldan düştüğü gibi halk iyi kulun kalbinden ayrılır. O kul, tek başına halksız kalır.
Onlara gösteriş yapmaktan kör olur. Sağır olur, onların sözlerini işitmez. Bu hâl, kalp ve sır gözü ile olur. Bir nefis ki, itminan derecesine çıkar, bütün duygular ona teslim edilir.
Sonra kalple birlikte yola düşer; Hakk'a konuk olur. Sonra dünya gelir, nefse seyis olur ve hizmetinde durur.
Bu, Hakk'ın âdeti olup zâtını dileyen kullarına böyle yapar. Dünya, Hakk'ı isteyen kullara bir nasip vereceği zaman, perişan ve derbeder bir hâlde gelir, vereceğini verir, hizmetlerini görür. O kullar ise, dünyanın verdiğini alır ve yüzüne katiyen bakmazlar." (Abdülkadir Geylani Hazretleri Fethu'r Rabbani eserinden)
Haram olan şeyleri almak için dinini bırakma. Aldığın şeyi dininle alırsan, kalbin kararır. Niçin kalbin kararmasın ki, halka taptın.
Ey her şeyini yitiren adam, kalbinde ufacık nur olsaydı haramı, şüpheliyi ve mubahı ayırt ederdin. Ve kalbini karartanla nurlandıranı anlayabilirdin. Kalbini Hakk'a yakın kılanla ondan uzak edeni anlardın.
İmanın ilk devrinde, çalışarak kazanmak ve onu yemek gerek... İman kuvvet bulunca da Hakk'ın emri ile olmak icap eder ki, o zaman aradan vasıtalar kalkar. Seninle O'nun arasında vasıta kalmaz artık.
Kalp tam kuvvet bulursa, halkın eli üstünde Hak'tan nasip gelir.
Vasıtaların kalkması şeklindeki sözümün mânası şudur: Kalbin vasıtalara bağlanmaması, Allah'ın emrini temsil eden şeylere bakmak ve bu uğurda şirke kapılmamak, halktan alman fâni bir şey için övülmeyi beklememek ve onların kötülemesine aldırış etmemektir.
Bunların hepsi kalbe göredir. Halktan bir şey gelirse onda, Allah Teâlâ'nın fiil tecellisini görmek gerek... Vermezlerse yine öyle...
Kalpleri ile hak yola girenler, Hakk'ın zâtından gayri her şeye karşı kör, sağır ve dilsiz olurlar.
O kulların yanında yalnız "O" vardır. Allah yolcularının vereni, alanı, yardım edeni, etmeyeni, zarar vereni ve faydalı olanı hep "O" dur.
Onların yanında kabuksuz iç vardır. Safa üstüne safa onlarda vardır. Güzellik üstüne güzellik onların elinde bulunur. İşte bundandır ki, onların kalbinden, Allah'ın zâtından gayri her şey çıkar. Bu çıkış, yalnız Hak için olur, başkası için değil...
Allah'ım, zâtını bildiren ilmi bize nasip eyle!
Yazık sana, kendini güçlü sanmaktasın. Bu hâl nefsini kabartıyor. Verilmiş hüküm olmasaydı tepene inerdim. Ey içi bozuk, seni rezil ederdim.
Kendi başına kalıp, hakkımda kötü düşüncelere dalma. Ben, yalnız Allah'tan ve sâlih kullardan utanırım.
Bir defa Hakk'a karşı marifet sahibi olunca, halk kalbinden çıkar. Kuru yaprak daldan düştüğü gibi halk iyi kulun kalbinden ayrılır. O kul, tek başına halksız kalır.
Onlara gösteriş yapmaktan kör olur. Sağır olur, onların sözlerini işitmez. Bu hâl, kalp ve sır gözü ile olur. Bir nefis ki, itminan derecesine çıkar, bütün duygular ona teslim edilir.
Sonra kalple birlikte yola düşer; Hakk'a konuk olur. Sonra dünya gelir, nefse seyis olur ve hizmetinde durur.
Bu, Hakk'ın âdeti olup zâtını dileyen kullarına böyle yapar. Dünya, Hakk'ı isteyen kullara bir nasip vereceği zaman, perişan ve derbeder bir hâlde gelir, vereceğini verir, hizmetlerini görür. O kullar ise, dünyanın verdiğini alır ve yüzüne katiyen bakmazlar." (Abdülkadir Geylani Hazretleri Fethu'r Rabbani eserinden)
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.