AB ve ABD ye teslimiyet gösteren yöneticilerle yönetilmeye devam ediyoruz. Ve beklenen akıbete de adım adım yaklaşıyoruz. Devletin bekası(kalıcılığı) düşünülmeden, sözde değişim politikalarıyla devletin aklı, devletin sırları, devletin yapısı tarumar edilmiş, böylece devletin temelleri çatırdamaya, çatısı ve duvarları yıkılmaya yüz tutmaktadır. Gidilen yol, devletin ve milletin hayrına değildir.
Son yaşanan MİT ile alakalı yargı depremine siyasal ve hukuksal açıdan değil de devletin bekası açısından yaklaşmak istiyoruz. Konunun diğer yanlarını işin ehli olanlar düşünsün. Biz sadece aklın yolunu takip etmek, doğruyu bulmak adına fikirlerimizi ortaya koymaya çalışmaktayız.
Türkiye Cumhuriyeti Devleti olarak rotamızı batıya döndürdükten sonra başımıza gelmeyen kalmadı. Düşmanları dost edindik, dostları düşman; hâliyle de beklenen akıbet bizi buldu… Bölgemizde yapayalnız kaldık. İrili ufaklı düşmanlar sardı etrafımızı, sonunda bir avuç çapulcunun elinde oyuncak edildik. ?Görünen bir gerçek var ki devlet ve millet olarak tarihte yaşamadığımız kadar karanlık ve sorunlu günlerden geçmekteyiz. Hâlimiz; dümeni kırılmış, dalgaların insafına bırakılmış; bir o yana bir bu yana savrulan bir gemi vaziyetini arz etmektedir... ?Devlet sırlarımız müttefik iddia edilen devletlerle paylaşılmış, terör örgütü ile karanlık ilişkilere girilmiş, istihbarat, bilgi ve güç paylaşımı adı altında en mahrem bilgilerimiz düşmana verilmiş, Onlarda bize sözde bilgi yerine yalanlar tezgâhlamış, tuzaklar kurmuş, bu hâldeyken, hala düşmandan medet (bilgi istihbarat) umar hale getirilmişiz…?Devletlerarasında sır paylaşımı kadar saçma ve bir o kadar da risk taşıyan bir iş olamaz… İster fert olsun, ister devlet olsun, sırlarını paylaştığınızın esiri olursunuz. Sırların cinsine ve şiddetine göre de risk almış olursunuz. Sır paylaşımı devlet bazında olursa o devletin bekası tehdit altına sokulmuş olur. Emanete ehil olmayana sır ya da emanet verdiğinizde "tilkiyi kümese bekçi tayin etmek" gibi komik bir duruma düşersiniz…?"Devletlerin dostlukları yoktur, biri biriyle menfaat ilişkileri vardır." Dünya kurulduğunda bu yana gelişen ve yaşanan olaylar buna şahittir. Hele de kültürel ve bölgesel çıkarların çatıştığı ülkelerle ilişkiler, ancak onun şerrini bertaraf etmek amaçlı olmalı, dostluk ilişkilerine asla girilmemelidir. Hele de dini dinimiz, yolu yolumuz olmayanlarla asla...?Yüce Allah bu konuda bizleri çok ciddi bir şekilde uyarmıştır;?"Sen onların milletlerine tabi olmadıkça ne Yahudiler, ne de Hıristiyanlar senden asla hoşnut ve razı olmayacaklar. De ki, gerçekten de Allah'ın hidayeti, hidayetin ta kendisidir. Şanım hakkı için, sana vahiyle gelen bu kadar bilgiden sonra, kalkıp da onların arzu ve heveslerine uyacak olursan, sana Allah'tan ne bir dost bulunur, ne de bir yardımcı." (Bakara suresi; 120. Ayet)?Aleyhimize gelişen olaylardan kurtulmanın yolu; dost, müttefik, düşman tanımları yeniden gözden geçirilmeli, kendi çıkarlarımız dışında asla kimsenin emellerine hizmet edilmemeli; varsa yoksa kendi milletimizin ve kendi devletimizin çıkarlarını üstün tutmalıyız. Bu amaca erişecek ve bu amaca hizmet edecek mili çözümü olan, devletin bekasını düşünen yöneticileri başımız getirmek zorundayız. Aksi taktirde tarih sahnesinden silinir gideriz Allah muhafaza…
Son yaşanan MİT ile alakalı yargı depremine siyasal ve hukuksal açıdan değil de devletin bekası açısından yaklaşmak istiyoruz. Konunun diğer yanlarını işin ehli olanlar düşünsün. Biz sadece aklın yolunu takip etmek, doğruyu bulmak adına fikirlerimizi ortaya koymaya çalışmaktayız.
Türkiye Cumhuriyeti Devleti olarak rotamızı batıya döndürdükten sonra başımıza gelmeyen kalmadı. Düşmanları dost edindik, dostları düşman; hâliyle de beklenen akıbet bizi buldu… Bölgemizde yapayalnız kaldık. İrili ufaklı düşmanlar sardı etrafımızı, sonunda bir avuç çapulcunun elinde oyuncak edildik. ?Görünen bir gerçek var ki devlet ve millet olarak tarihte yaşamadığımız kadar karanlık ve sorunlu günlerden geçmekteyiz. Hâlimiz; dümeni kırılmış, dalgaların insafına bırakılmış; bir o yana bir bu yana savrulan bir gemi vaziyetini arz etmektedir... ?Devlet sırlarımız müttefik iddia edilen devletlerle paylaşılmış, terör örgütü ile karanlık ilişkilere girilmiş, istihbarat, bilgi ve güç paylaşımı adı altında en mahrem bilgilerimiz düşmana verilmiş, Onlarda bize sözde bilgi yerine yalanlar tezgâhlamış, tuzaklar kurmuş, bu hâldeyken, hala düşmandan medet (bilgi istihbarat) umar hale getirilmişiz…?Devletlerarasında sır paylaşımı kadar saçma ve bir o kadar da risk taşıyan bir iş olamaz… İster fert olsun, ister devlet olsun, sırlarını paylaştığınızın esiri olursunuz. Sırların cinsine ve şiddetine göre de risk almış olursunuz. Sır paylaşımı devlet bazında olursa o devletin bekası tehdit altına sokulmuş olur. Emanete ehil olmayana sır ya da emanet verdiğinizde "tilkiyi kümese bekçi tayin etmek" gibi komik bir duruma düşersiniz…?"Devletlerin dostlukları yoktur, biri biriyle menfaat ilişkileri vardır." Dünya kurulduğunda bu yana gelişen ve yaşanan olaylar buna şahittir. Hele de kültürel ve bölgesel çıkarların çatıştığı ülkelerle ilişkiler, ancak onun şerrini bertaraf etmek amaçlı olmalı, dostluk ilişkilerine asla girilmemelidir. Hele de dini dinimiz, yolu yolumuz olmayanlarla asla...?Yüce Allah bu konuda bizleri çok ciddi bir şekilde uyarmıştır;?"Sen onların milletlerine tabi olmadıkça ne Yahudiler, ne de Hıristiyanlar senden asla hoşnut ve razı olmayacaklar. De ki, gerçekten de Allah'ın hidayeti, hidayetin ta kendisidir. Şanım hakkı için, sana vahiyle gelen bu kadar bilgiden sonra, kalkıp da onların arzu ve heveslerine uyacak olursan, sana Allah'tan ne bir dost bulunur, ne de bir yardımcı." (Bakara suresi; 120. Ayet)?Aleyhimize gelişen olaylardan kurtulmanın yolu; dost, müttefik, düşman tanımları yeniden gözden geçirilmeli, kendi çıkarlarımız dışında asla kimsenin emellerine hizmet edilmemeli; varsa yoksa kendi milletimizin ve kendi devletimizin çıkarlarını üstün tutmalıyız. Bu amaca erişecek ve bu amaca hizmet edecek mili çözümü olan, devletin bekasını düşünen yöneticileri başımız getirmek zorundayız. Aksi taktirde tarih sahnesinden silinir gideriz Allah muhafaza…
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Uğur Kepekçi / diğer yazıları
- Hüseyin Baş soruyor “Türkiye’de yargı bağımsız mı?” / 24.04.2025
- Ulusal egemenliğimizi korumalıyız / 23.04.2025
- Mü’min yalancı olmaz / 22.04.2025
- İbadetin bize kazandırdıkları -2- / 21.04.2025
- İbadetin bize kazandırdıkları -1- / 20.04.2025
- Dava adamıydı Haydar Hocamız / 19.04.2025
- Gönül adamıydı Haydar Hocamız / 18.04.2025
- Çile adamıydı Haydar Hocamız / 17.04.2025
- Allah adamıydı Haydar Hocamız / 16.04.2025
- Fikir adamıydı Haydar Hocamız / 15.04.2025
- Ulusal egemenliğimizi korumalıyız / 23.04.2025
- Mü’min yalancı olmaz / 22.04.2025
- İbadetin bize kazandırdıkları -2- / 21.04.2025
- İbadetin bize kazandırdıkları -1- / 20.04.2025
- Dava adamıydı Haydar Hocamız / 19.04.2025
- Gönül adamıydı Haydar Hocamız / 18.04.2025
- Çile adamıydı Haydar Hocamız / 17.04.2025
- Allah adamıydı Haydar Hocamız / 16.04.2025
- Fikir adamıydı Haydar Hocamız / 15.04.2025