Aylık kültür ve edebiyat seçkisi Ay Vakti'nin Ağustos 2001 sayısı okuyucusuyla buluştu. Bu ayki Belirleme'nin bir bölümü şöyle:
"Sorgusuz ve sualsiz bir dünya arıyorsa insan: bu imkansızdır. Bütün bireyler bir şeyleri sorup duruyorlar birbirlerine. Yaşadığımız cemiyet ve yaşadığımız hayat bütünüyle sorgulardan ve cevaplardan ibaret aslında. Biraz düşünüversek bunun doğru olduğuna tanıklık ederiz.
Cemiyeti güçlendirecek olan şey ya da yaşamı süsleyecek olan şey bireylerin bilinçleri ve eylemleridir. Bilinç ve eylem ferdin kimliğini belirler. Kişiliksizlikten, kimliksizlikten, hayırsızlıktan ve bütün olumsuz davranışlardan alıkoyar. Dahası neden ve niçin yaşadığının belirgin yansımaları düşer topluma. Toplumu şekillendiren ana unsurlar; bireylerin bilinçleri ve eylemleridir.
(...) Ferdin egzersizleri, ruhsal kazanımları ve fiziksel tekamülleri günden güne değişerek, gelişerek yol alır. Elbette ki edebiyat dergilerinin bu kazanımda çok önemli katkıları bulunur. Ülkemizde yaşanan ekonomik krize rağmen; kültür, sanat ve edebiyat alanında yayınını sürdüren dergileri ve bu alanda çalışma yapanları kutluyoruz"
Derginin kapağında güzel bir yazı daha bulunuyor. Kısa ama manalı Alaeddin Özdenören imzalı yazının başlığı "Kimin yürüşünü taklit ediyoruz:
"Evi barkı olmayan birini unut. Cebimizde annemizin verdiği para olduğu halde, (Yirmi Lira) içimizi burkan öğrencilik yıllarında İstanbul kaldırımlarını adımlaya adımlaya Beyoğlu'na çıkar, Baylon Pastanesi'ne yerleşirdik. Ben, Erkan, Oğuz, Rasim, Cahit. Baylon o zaman Atilla İlhan ve arkadaşlarının, Mavicilerin Karargahı'ydı. Biz kendi masamıza çöreklenirdik. İlgilenmezdik. Hoş onlar da bizimle ilgilenmezlerdi. Sonra sinema, tiyatro derken paramız suyunu çekerdi. Para konusunda aramızda sende var bende yok olmazdı. Kimde varsa o harcardı. 1959'lu yıllar.
Arkadaşlar Beyazıt'ta köhne bir yurtta kalmaktaydılar. Nuri Pakdil de o yurtta kalıyordu. Başkanımız oydu. Nuri Abi Baylon yolculuklarına katılmazdı. O başka bir alemdeydi. Ama bize kol kanat gererdi. Arkadaşlar o köhne yurtta kalıyorlardı, dedim ya... Rasim'le ben onlara göre şanslıydık. Çünkü bizim Eyüp'te Baylım çıkmazda, tahta döküntü, dededen kalma bir evimiz vardı. Rahmetli amcamın eşi Rukiye yengem o evde kalmaktaydı. Annem de var. Kapının ipini çekince çıngırak çalardı. Gerçi kapımız arkadaşlara açıktı. Canı isteyen gelir, yer, içer yatardı.
Yol uzak, yol uzak, yol uzak
Derken geldik ölüme dayandık.
"Sorgusuz ve sualsiz bir dünya arıyorsa insan: bu imkansızdır. Bütün bireyler bir şeyleri sorup duruyorlar birbirlerine. Yaşadığımız cemiyet ve yaşadığımız hayat bütünüyle sorgulardan ve cevaplardan ibaret aslında. Biraz düşünüversek bunun doğru olduğuna tanıklık ederiz.
Cemiyeti güçlendirecek olan şey ya da yaşamı süsleyecek olan şey bireylerin bilinçleri ve eylemleridir. Bilinç ve eylem ferdin kimliğini belirler. Kişiliksizlikten, kimliksizlikten, hayırsızlıktan ve bütün olumsuz davranışlardan alıkoyar. Dahası neden ve niçin yaşadığının belirgin yansımaları düşer topluma. Toplumu şekillendiren ana unsurlar; bireylerin bilinçleri ve eylemleridir.
(...) Ferdin egzersizleri, ruhsal kazanımları ve fiziksel tekamülleri günden güne değişerek, gelişerek yol alır. Elbette ki edebiyat dergilerinin bu kazanımda çok önemli katkıları bulunur. Ülkemizde yaşanan ekonomik krize rağmen; kültür, sanat ve edebiyat alanında yayınını sürdüren dergileri ve bu alanda çalışma yapanları kutluyoruz"
Derginin kapağında güzel bir yazı daha bulunuyor. Kısa ama manalı Alaeddin Özdenören imzalı yazının başlığı "Kimin yürüşünü taklit ediyoruz:
"Evi barkı olmayan birini unut. Cebimizde annemizin verdiği para olduğu halde, (Yirmi Lira) içimizi burkan öğrencilik yıllarında İstanbul kaldırımlarını adımlaya adımlaya Beyoğlu'na çıkar, Baylon Pastanesi'ne yerleşirdik. Ben, Erkan, Oğuz, Rasim, Cahit. Baylon o zaman Atilla İlhan ve arkadaşlarının, Mavicilerin Karargahı'ydı. Biz kendi masamıza çöreklenirdik. İlgilenmezdik. Hoş onlar da bizimle ilgilenmezlerdi. Sonra sinema, tiyatro derken paramız suyunu çekerdi. Para konusunda aramızda sende var bende yok olmazdı. Kimde varsa o harcardı. 1959'lu yıllar.
Arkadaşlar Beyazıt'ta köhne bir yurtta kalmaktaydılar. Nuri Pakdil de o yurtta kalıyordu. Başkanımız oydu. Nuri Abi Baylon yolculuklarına katılmazdı. O başka bir alemdeydi. Ama bize kol kanat gererdi. Arkadaşlar o köhne yurtta kalıyorlardı, dedim ya... Rasim'le ben onlara göre şanslıydık. Çünkü bizim Eyüp'te Baylım çıkmazda, tahta döküntü, dededen kalma bir evimiz vardı. Rahmetli amcamın eşi Rukiye yengem o evde kalmaktaydı. Annem de var. Kapının ipini çekince çıngırak çalardı. Gerçi kapımız arkadaşlara açıktı. Canı isteyen gelir, yer, içer yatardı.
Yol uzak, yol uzak, yol uzak
Derken geldik ölüme dayandık.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.