Deprem 'geliyorum' diyor

İkinci derece deprem kuşağında yer alan Türkiye'de deprem kendini bu defa Malatya'nın Hekimhan ilçesinde kendini hatırlattı. Malatya'nın Hekimhan ilçesi son iki gündür adeta beşik gibi sallanıyor. İrili ufaklı 50'ya yakın depremle sarsılan ilçede yaşanan depremlerin en büyüğü ise gece dün sabah 09.54'de yaşanan 4.5 büyüklüğündeki sarsıntı oldu. Yaşanan depremler Malatya'nın Hekimhan ilçesi başta olmak üzere Malatya'nın genelinde hissedilirken, yapılan ilk incelemelerde herhangi bir hasarın söz konusu olmadığı bildirildi. Yerin 7.01 kilometre derinliğinde olan deprem, Malatya'nın yanı sıra çevre il ve ilçelerde de hissedildi. Beşik gibi sallanan Hekimhan'da vatandaşlar tedirgin oldu. Sürekli deprem olacak korkusuyla gece yatamadıklarını söyleyen Hekimhanlılar, son yaşanan 4.5 şiddetindeki depremin çok şiddetli hissedildiğini ifade ettiler.

Merkez üssü neresi?

Malatya'da yaşanan son depremde ülkemizde kurumlar arası yaşanan karmaşayı bir kez daha gözler önüne serdi. Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı (AFAD), depremin merkez üssünü Malatya'nın Hekimhan ilçesi ve büyüklüğünü Richter ölçeğine göre 4.5 olarak duyurdu. Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü ise depremin büyüklüğünü 4.4, merkez üssünü ise Yazıhan ilçesi olarak açıkladı. Kandilli verilerine göre 18 Eylül'de saat 03.47'de 3.9 büyüklüğünde bir deprem daha meydana gelmişti. Kandilli aynı gün 03.15'te Muş'un Korkut ilçesinde de 4 büyüklüğünde bir deprem yaşandığını duyurdu. Türkiye yıllarca deprem konusunda doğru bilgiyi Kandilli'den alıyordu. AK Parti döneminde AFAD'ın kurulmasıyla deprem verileri konusunda farklı farklı açıklamalar gelmeye başladı. Vatandaşlar için depremin merkez üssünün neresi olduğu ya da şiddetinin büyüklüğü çok şey ifade etmeiyor olsa da yıkıcı olmayan bir deprem konusunda bile yaşanan bu karmaşa Türkiye olarak depreme ne kadar hazırlıklıyız sorusunu sorduruyor.

Prof. Görür: Dikkatli olunmalı

Deprem konusundaki isabetli öngörüleriyle dikkat çeken Prof. Dr. Naci Görür, sosyal medya hesabından Malatya ve Muş'ta yaşanan son sarsıntılarla ilgili açıklamalar yaptı. Malatya, Akyazı/Yazıhan'da olan 4.4'lük depremin Malatya-Ovacık fayı üzerinde gerçekleştiğine dikkat çeken Prof. Dr. Görür, bu bölgeye yakın yakın bir yer olan Yeşilpınar'da da 31 Temmuzda 3.8'lik bir deprem daha olduğunu hatırlattı. Diğer bir paylaşımında 18 Eylül'de Muş, Sazlıkbaşı-Korkut'ta 4 büyüklükte yine bir deprem olduğunu ifade eden Prof. Dr. Naci Görür, 16 Eylül'de aynı yerde aşağı yukarı bu büyüklüklerde bir deprem daha olduğunu ve o zaman söylediklerinin hâlâ geçerli olduğuna vurgu yaptı. Prof. Görür, 16 Eylül'deki paylaşımlarında şunları kaydetmişti: "Muş/Korkut-Sazlıkbaşı'nda 4.6 büyüklüğünde bir deprem oldu. Deprem Muş'un kuzeyinde, bir bindirme fayı. Bu fay üzerinde 7 Eylül'de de Korkut'ta 4.1'lik bir deprem olmuştu. Anlaşılan bu fay stres biriktiriyor. Fayın uzunluğu 100 km'den fazla. Yani gelecekte daha üyük deprem de üretebilir. Dikkatli olunmalıdır."

İstanbul savunmasız

Uzmanlara göre Malatya ve Muş'ta yaşanan sarsıntılar, Anadolu cağrafyasının gergin olduğunun ve yaklaşan deprem için adeta kükrediğinin bir göstergesi. Bu görüşteki uzmanlara göre Türkiye coğrafyasında her an 6.7 ile 7.2 arasında bir deprem olabilir. Depremin her an olabileceğine dikkat çeken uzmanlar en önemli olan şeyin bu depreme ülke olarak ne kadar hazırlıklı olduğumuz konusunda hemfikir. Deprem gündeme geldiğinde bütün Türkiye tehlikede ancak doğal olarak 16 milyonluk nüfusuyla Türkiye nüfusunun 5'te 1'ine ev sahipliği yapan İstanbul'a gözler çevriliyor. Uzmanlar İstanbul bağlamında tüm Marmara Bölgesi için endişeli. 26 Eylül 2019'da Silivri'de meydana gelen 5.8 büyüklüğündeki depremin beklenmedik bir şekilde ters faylanma sonucu oluştuğuna dikkat çeken uzmanlar bunun hâlâ açıklanamadığına ve korkutucu olduğuna dikkat çekiyor. Olası Marmara depremini 7.2'nin üzerinde beklediklerini belirten çoğu uzman, başta İstanbul olmak üzere bölgede milyonlarca yapının dönüştürülmeyi beklediğine dikkat çekiyor. Gölcük depreminden bu yana sık sık gündeme geldi ama tam bir kentsel dönüşüm hamlesi yapıldığından söz etmek mümkün değil. Yenilenen binalar, okullar, kamu kuruluşları var elbette ama bunlar yeterli değil. Bu durum uzmanlara göre İstanbul'u çaresiz ve savunmasız bırakıyor.