Değişmeyen senaryo

Afganistan’da, ABD yanlısı bir hükümetin iş başında olmasına rağmen bilinmektedir ki, Afganistan halen adı konmamış bir işgal altındadır.
Geçtiğimiz günlerde Kur’an ı Kerim yakan ABD askerlerinin görüntüleri Afgan halkı arasında büyük yankı uyandırmıştı.
Ülkeden gelen yeni haberlerde şimdi de Amerikan askerlerinin, aralarında çocukların da bulunduğu 16 masum Afganlıyı öldürdüğü ve daha sonrada yaktığı görüntüleri basına yansıdı.
Konu hakkında ABD yetkilileri, “olayı akli dengesi bozuk bir askerin gerçekleştirdiği” açıklamasını yaparken, Karzai bu durumu kınamıştır.
Birleşik Devletlere güvenmenin faturasını çok acı ödeyen Afganlar, sokaklarda ölen ve yakılan vatandaşlarının öcünün alınacağını haykırdılar.
Benzeri olayların Hıristiyan batının işgalinde olduğu her Müslüman ülkede görülmesi kaçınılmazdır. Esas, inançların sözcüsü olan bu hareketlerin aksini beklemek bir hatadır.
İsrail’in, Gazze’ye 4 günde yağdırdığı bombalarda 20 Müslüman hayatını kaybetmiştir.
Atılan bombaların veya ölen binlerce insanın hesabını hiçbir batılı devlet veremez. Yaşanılanları ne demokrasi ile ne yayılmacı politikalarla izah edemez.
Suriye hakkında basına yansıyan yeni gelişmeler ise batının bir başka yüzünü, yalanlar üzerine kurulu psikolojik taarruzlarını göstermektedir.
CNN-International televizyonunda Suriye hakkında canlı yayın yapacak muhabir, yayına girmeden önce Suriye’de büyük bir savaşın olduğu yönünde hazırladıkları görüntüleri kontrol ederken yakalandı. Uydurulan habere göre o gün ülkede 200 kişi Esad hükümetinin bombaları ile hayatını kaybetmişti.
Enteresan olan, bu yalan haberi hazırlayan kişi veya CNN ciddi bir açıklamada dahi bulunmadı.
12 Mart günü, İstiklal Marşımızın kabulünün 91. yıldönümünü kutladık.
İşgal ve ölüm dolu coğrafya yanımızda kan ağlarken, istiklalini ve birliğini halen muhafaza eden bizlerin bu marşın kıymetini iyi bilmemiz gerekiyor.
Örnekler önümüzde, televizyonlarda, sınır ötemizde… Batıya ram olan veya ona karşı duramayan ülkeler bugün işgal altında, halklar mutsuz, namusu kirletilmiş ve ailesi dağılmış bir halde…
İstiklal Marşı, her türlü imkânsızlığa göğüs gererek verdiğimiz bir başkaldırının, kaderini kanıyla ama kendinin yazdığı bir varlık mücadelesinin simgesidir.
Bugün onun 91. Kabul yıldönümünü kutlarken neden yazıldığını da hatırdan çıkarmamalıyız.
Afganistan’ı, Irak’ı, Tunus’u ve Mısır’ı işgal edenler, Suriye’ye saldırının yalanlarını hazırlayanlar, aslında bizim kurtuluş savaşımızın da sebebidir.
Üstelik kimsenin kuşkusu olmasın ki, geçmişte niyetlendikleri şeyleri, bugün gerçekleştirmek üzereler…
Öyleyse, kimlerle aynı safta yer aldığımızı bir kez daha düşünmek zorundayız.