Futbol Federasyonu'nun milli takımlardan sorumlu yöneticisi Davut Dişli, hiçbir akıl ve kanıta dayanmayan hakaretlere muhatap olmayı ve kurban seçilmeyi haketmediğine inandığını söyledi.
Davut Dişli, yaptığı yazılı açıklamada, kendisiyle ilgili iddiaları yanıtlarken, milli takımlar sorumlusu olarak yaptığı işle ilgili her türlü teknik eleştiriyi saygıyla karşılayabileceğini ifade ederek, şunları kaydetti: ''Ben Futbol Federasyonu'nda profesyonel bir yönetici değilim. Bu fahri görevi ve hizmeti ülkem adına yapmaktayım. Böylesine onurlu bir görevi de yapmaktan gurur duymaktayım. Ben her şeyin en iyisini Türkiye adına yapmak için çaba sarfediyorum. Yapılan teknik hataların bile sorumluluğunu almaya hazırım. Ama her şeyin bittiği bir nokta vardır. Aileme ve kişiliğime yönelik hakaretleri kabul etmem asla mümkün değildir. Herkes onuruyla, şerefiyle yaşar. Bu olaylarla hiçbir sorumluluğu ve ilgisi bulunmayan ailemin psikolojisini bozmaya kimsenin hakkı yoktur. Onuruyla, şerefiyle yaşamış bugüne kadar milli takıma verdikleri destekle herkesin takdirini kazanmış kişilerin 'çete', benim de çete ile işbirliği yapan kişi olarak gösterilmem hiçbir vicdani kaba sığmaz. Medyasıyla, federasyonuyla, seyircisiyle birbirimize kenetlenmemiz, ortada bir disiplinsizlik varsa, bunu kural ve yasalar çerçevesinde ele almamız gereken bir dönemde hiçbir akıl ve kanıta dayanmayan hakaretlere muhatap olmayı ve ilahlara kurban seçilmeyi haketmediğime inanıyorum. Medyamızın konuyu akıl ve vicdan çerçevesinde ele alacağına inanıyorum.''
TEK AMACIMIZ TÜRK HALKINA MUTLULUK YAŞATMAKTIFutbol Federasyonu ve FIFA'nın çarşamba akşamki İsviçre maçını yakından takip ettiğini belirten Davut Dişli, şöyle devam etti: ''16 Kasım akşamı oynadığımız maç, teknik ekibimizden futbolcularımıza, yöneticilerimizden futbol kamuoyumuza kadar tüm Türkiye için önemli bir maçtı. Futbolcularımız ve teknik ekibimiz maça en iyi şartlarda hazırlandı. İsviçre'deki maçta oyuncu ve teknik ekibimize yönelik uygulanmış ağır tahriklere rağmen tüm tarafları sakinleştirmek için federasyon olarak elimizden geleni yaptık. Nitekim seyirci cephesinde herhangi bir taşkınlığın ortaya çıkmamış olması bu konudaki başarımızın kanıtıdır. Tek amacımız çarşamba akşamı turu geçecek galibiyet mutluluğunu tüm Türk halkına yaşatmaktı. Ancak ne yazık ki son ana kadar umudumuzu sürdürmemize rağmen 2006 Dünya Kupası'na katılmaya hak kazanamadık. Bu olay kadar hatta beni daha da fazla üzen konu maç sonrası sahada oyuncular arasında yaşananlar ve medyaya çarpıtılarak, abartılarak yansıtılanlar olmuştur.'' Türkiye Futbol Federasyonu tarafından milli takımlar sorumluluğuna getirilen bir yetkili sıfatıyla İsviçre maçının ilk maçı olmadığını hatırlatan Dişli, ''Daha önceki maçlarda herhangi bir olay yaşanmamıştır. Bu maçta sorumlu olarak benim adımın ön plana çıkmasını ve suçlamaların bu maçta yaşanıyor olması ve suçlu kişi olarak benim adımın ön plana çıkmasını ve özellikle de çıkarılma biçimini kesinlikle haketmediğimi düşünüyorum'' dedi.
Davut Dişli, yaptığı yazılı açıklamada, kendisiyle ilgili iddiaları yanıtlarken, milli takımlar sorumlusu olarak yaptığı işle ilgili her türlü teknik eleştiriyi saygıyla karşılayabileceğini ifade ederek, şunları kaydetti: ''Ben Futbol Federasyonu'nda profesyonel bir yönetici değilim. Bu fahri görevi ve hizmeti ülkem adına yapmaktayım. Böylesine onurlu bir görevi de yapmaktan gurur duymaktayım. Ben her şeyin en iyisini Türkiye adına yapmak için çaba sarfediyorum. Yapılan teknik hataların bile sorumluluğunu almaya hazırım. Ama her şeyin bittiği bir nokta vardır. Aileme ve kişiliğime yönelik hakaretleri kabul etmem asla mümkün değildir. Herkes onuruyla, şerefiyle yaşar. Bu olaylarla hiçbir sorumluluğu ve ilgisi bulunmayan ailemin psikolojisini bozmaya kimsenin hakkı yoktur. Onuruyla, şerefiyle yaşamış bugüne kadar milli takıma verdikleri destekle herkesin takdirini kazanmış kişilerin 'çete', benim de çete ile işbirliği yapan kişi olarak gösterilmem hiçbir vicdani kaba sığmaz. Medyasıyla, federasyonuyla, seyircisiyle birbirimize kenetlenmemiz, ortada bir disiplinsizlik varsa, bunu kural ve yasalar çerçevesinde ele almamız gereken bir dönemde hiçbir akıl ve kanıta dayanmayan hakaretlere muhatap olmayı ve ilahlara kurban seçilmeyi haketmediğime inanıyorum. Medyamızın konuyu akıl ve vicdan çerçevesinde ele alacağına inanıyorum.''
TEK AMACIMIZ TÜRK HALKINA MUTLULUK YAŞATMAKTIFutbol Federasyonu ve FIFA'nın çarşamba akşamki İsviçre maçını yakından takip ettiğini belirten Davut Dişli, şöyle devam etti: ''16 Kasım akşamı oynadığımız maç, teknik ekibimizden futbolcularımıza, yöneticilerimizden futbol kamuoyumuza kadar tüm Türkiye için önemli bir maçtı. Futbolcularımız ve teknik ekibimiz maça en iyi şartlarda hazırlandı. İsviçre'deki maçta oyuncu ve teknik ekibimize yönelik uygulanmış ağır tahriklere rağmen tüm tarafları sakinleştirmek için federasyon olarak elimizden geleni yaptık. Nitekim seyirci cephesinde herhangi bir taşkınlığın ortaya çıkmamış olması bu konudaki başarımızın kanıtıdır. Tek amacımız çarşamba akşamı turu geçecek galibiyet mutluluğunu tüm Türk halkına yaşatmaktı. Ancak ne yazık ki son ana kadar umudumuzu sürdürmemize rağmen 2006 Dünya Kupası'na katılmaya hak kazanamadık. Bu olay kadar hatta beni daha da fazla üzen konu maç sonrası sahada oyuncular arasında yaşananlar ve medyaya çarpıtılarak, abartılarak yansıtılanlar olmuştur.'' Türkiye Futbol Federasyonu tarafından milli takımlar sorumluluğuna getirilen bir yetkili sıfatıyla İsviçre maçının ilk maçı olmadığını hatırlatan Dişli, ''Daha önceki maçlarda herhangi bir olay yaşanmamıştır. Bu maçta sorumlu olarak benim adımın ön plana çıkmasını ve suçlamaların bu maçta yaşanıyor olması ve suçlu kişi olarak benim adımın ön plana çıkmasını ve özellikle de çıkarılma biçimini kesinlikle haketmediğimi düşünüyorum'' dedi.